BAŞKAN DEĞİŞİR, STRATEJİ DEĞİŞMEZ!...
Sahi ya!.. Ne bu telaş, korku, endişe?.. Yok Trump "gelirse" şöyle olur… Yok, Biden gelirse böyle olur.. Aha da Biden kazandı.. Kıyamet mi kopacak, Türkiye "alt üst mü edilecek?".. Yok ya!… Bugüne kadar; 46 Başkan seçimi yapıldı ABD'de.. Bu kadar "kendimizi kaptırmadık" ya!…. Kimler geldi, kimler gitti?.. Sanki her şey; "Türkiye'nin meselesiymiş" gibi, bakılıp duruluyor?.. Ülke gerçeklerimize değil, dışarıya odaklanmışız.. Bunu bile yaparken; "Salih bir kalp ve gözle" irdelemiyoruz, olup biteni?…
***
Sormak lazım gelmez mi?..? Peki bu kadar "haşin" bir kaptırma noktasında, şöyle Amerika'nın, Ortadoğu ve özellikle Türkiye'ye karşı "hiç dostluğuna" şahit olduk mu diye düşünsek mi?!.. Ben, düşmanlığından başka bir şey görmediğimi açıkça ifade edebilirim!.. Hiç, gelişme, büyüme, milli savunma noktasında bir desteği oldu mu, "kapital sömürüden" başka!..
***
Yani, hep düşman!.. Ama biz hep "müttefik" kodunda kaldık!.. Bile bile, "celladına aşık" misali, her yaptığı kötülüğe, hasımlığa, gizli-kapaklı sırttan "hançerlemesine", "eyvallah" deyip, sineye çektik..? Hakikatlere değil, "hayali söylem ve eylem kurgulamasına" kendimizi kaptırarak, avunduk.. Nitekim, şimdi de ABD'deki seçimleri, bu noktada kurguluyoruz!… Trump "iktidarın", Biden "muhalefetin" diye de, söylem geliştiriyoruz..!
***
Anlamadığımız nokta; ABD'nin Pentagonu hep unutuluyor?!… Başkanlar seçilir gelir?. İster, Demokratlar, ister Cumhuriyetçiler.. Hangi siyasi kulvar, iktidar olursa olsun.. Renkte, ırkta fark etmiyorum.. Boruyu öttüren, Pentagondur… Stratejisi de, iktidar değişikliklerine "odaklı" değil, 100 yıllık planları içermektedir.. En bariz örnek Trump… Kamuoyuna konuştuklarıyla, sahada uygulanan ABD politikasının "hiç örtüştüğünü" gördünüz mü?.. Yok… Ne dediyse, zıttı!…
***
Netice itibariyle, ABD bize yıllar yılıdır hasım!… Ve aynı noktada sömürendir!.. İşte Ortadoğu'daki politika!.. Biz hangi hamledeysek; karşımıza çıkmıyor mu?.. 20 yıldır söyleniyoruz, ABD'nin planı "sınırımıza, terör koridoru oluşturmak istiyor" diye!.. Yapıyor mu, yapıyor.. Irak'ı virane etti mi etti, Suriye'yi virane etti mi etti!… "Bölgeyi silah ve mayın" alanına dönüştürdü mü dönüştürdü… Silahlı yapıları oluşturan, peyda ettiren ABD değil mi?..
***
Suriye'de çatışma var, iç kaos sürekli alev misali coğrafyayı yakıyor… Peki, ABD ne yapıyor; "bölgenin yer altı zenginliği olan" petrol ticaretini kesintisiz devam ettiriyor.. Siz hiç görüp, duydunuz mu, Suriye'deki "petrol alanlarında bir çatışmanın, ya da bir petrol kuyusunun ateşe verilmesi ve yine milyonlarca varil petrolün, nasıl taşındığına dair vakıf olduğunuz bir hadiseyi!.. Yok..
***
Ki siz, sınır güvenliğiniz, ülke güvenliğiniz için, takır takır saydığınız milyon dolarlara rağmen, S-400'leri ve F-35'leri size satmıyor.. Ayak diretiyor.. Niye?.. Türkiye'nin son yıllardaki gelişmesini, küresel aktör olmada söz sahibi olduğunu gördüğü için; bunları "satarsam" önünü alamam düşüncesiyle; "pişmiş aşa ha bire su katıyor?"… Suriye'de, Lübnan'da, Filistin'de, Azerbaycan'da, Türkiye'nin varlığına karşı "tehditler" savuran bu Amerika değil mi?..
***
Türkiye'deki tüm darbelerin, ihtilallerin, iç karışıklıkların organizatörü, finansmanı, lojistik destek sağlayanı, ABD değil mi?.. Pentagon aklı değil midir ki, 15 Temmuz'un faillerini, azmettiricilerini "koruyup kollayan"… Yahu, Irak'ta bu ülkenin askerinin başına "çuval geçiren" yine Amerikalılar değil mi?.. Döviz kuru üzerinden, ekonomimizi diz çöktürme, senaryolarını sürekli yenileyen!…
***
Melik Ahmet esnaflarından, Hasan dayının deyimiyle, ABD daha ne yapacak?.. İlla ki, Japonya gibi başımıza "atom bombası" attıktan sonra mı, kendimize geleceğiz!..
***
Biden gelse; ne değişir?.. Yaşadığımız halden daha nasıl bir kötülük yapabilir ki?.. Yapılan yapılıyor… Hey, Obama'dan kötü olmaz.. Bush, Clinton!… Trump da aynı..
***
Ama şunu ifade edeyim!.. Ki önceki gün de dillendirdim.. Dünya için, ABD'deki 46. Başkan seçiminde ortaya çıkan "tartışmalı, gerilimli seçim" hayır getirmeyecektir.. ABD'nin aleyhine, dünyanın da lehine bir rüzgar esmeye başlayacaktır ABD'de!… "İstikrarsızlık..!" Çünkü, Trump gelse idi "Bidenizm" hep körüklenecekti.. Şimdi Biden geldi.. Artık, "Trumpizm" sürekli, körüklenecek?..
***
ARINÇ BİDEN'Cİ Mİ?…
Kesin bilgi sahibi değilim.. Birebir ağzından da duymuş değilim.. Basına yansıdığı kadarıyla.. Bülent Arınç "Ben Bidenci'yim" demiş!.. Yani, Biden'i ABD Başkanı görmek istiyormuş.. Evet, Biden başkan seçildi.. Şimdi, "Biden'in iktidara gelsem, Tayyip Erdoğan'ı devireceğim, muhalefeti destekleyeceğim" sözüne, "ne der" Arınç.. Ve Biden bu sözü, yerine getirme operasyonuna girişince, Biden'e "bel çıkmaya devam eder mi?"..
***
"UCUBE BİR SİSTEMMİŞ?"…
Hangi sistem, neyin ucubesi ve kim diyor bunu!?… Sistem mevcut şu anki, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi!.. "Buna ucube" deniliyor.. Diyen de, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener hanımefendi!.. Ülkenin, milletin, coğrafyanın başına gelen tüm sorunların ana kaynağıymış?.. Hatta İzmir'deki depremin bile nedeni; "bu sistemmiş?"…
***
Sistemin tarafsızlığı da yokmuş?.. "Başkan" Erdoğan da tarafsız değilmiş?.. Yani; mevcudiyet bir bütünlük içerisinde "baş belasıymış?"..
***
Biliyorum!.. Yok daha neler diyeceksiniz.. Zaten ben de öyle dedim!… Sahi, bu ucube denilen "sistemi" kendisinin de bulunduğu Meclis, çıkarmadı mı? Referanduma gidilmedi mi?.. Ve ülkenin ahalisi, evet parlamenter sistem "uygun" değil, "bu sistem" bize uygun, deyip demokrasinin mabedi sandığa gidip "evet demedi mi?" dedi.. Erdoğan'ı da yüzde 51'in üzerinde, "bu sistemin başına" seçmedi mi?..
***
Peki, nerede "sistemin" ucube hali!?.. Birilerinin "emri" ile olmadı?. Darbe, ihtilal, cunta, vesayetçi faşizan bir müdahale de olmadı!?.. Yani, Parlamento, yani bu halk "ucube mi.." Ki bu ucube devletin başına "musallat" oldu?.. Tabi, bir de Erdoğan'ın tarafsızlığından da, söz ediyor Akşener…!? Partili Cumhurbaşkanı "sistemi" tarafsız değilmiş?..
***
Şimdi, Akşener'e ve onun gibi düşünenlere sormak istiyorum!… Ki, 1924'ten "itibaren" bugüne gelerek, iletiyorum!. 1924 Anayasası "bir ucube mi" değil mi?.. İlk Cumhurbaşkanı Atatürk "siyasi bir partinin" temsilcisi miydi değil miydi… Taraflı mı, tarafsız mıydı?.. Ya İsmet İnönü!… O da Partili Cumhurbaşkanı olmadı mı?.. CHP'nin "Altı okunu" elinde tutan ve parti başında olan kişi değil miydi?.. Başkası mıydı.. Dahası, "O koltuğa" referandumla, halkın oyuyla gelmedi?.. İnönü sonrası, Celal Bayar Cumhurbaşkanı olmadı mı?!… Demokrat Partili değil miydi?. Yani tarafsız mıydı?..
***
Bu noktadan hareketle, "tarafsız olmak" ya da "partili cumhurbaşkanı" gibi, tartışma üreticiliği içerisine giremezsiniz; Akşener hanımefendi… Ve; "silsile misali" "sisteme ucube, cumhurbaşkanlarına da tarafsız" deme, cesaretini gösterebilir misiniz?.. Deyin bakalım…
***
1961 Anayasası!… Darbeci "cuntadan" gelen kim!.. O günün kuvvet komutanları!… Tarafsız mıydılar, "vesayetçi" değiller miydi!.. Bu dönem için, "bir başa bela" diyebiliyor musunuz, ucube diyerek tarafsızlıklarına dair söylem geliştirebilir misiniz?.. Deyin de görelim, hanımefendiliğinizi?!…
***
Ecevit'i saymıyoruz!.. Çiller'i de, Yılmaz'ı da, Erbakan'ı da!.. Binali Yıldırım'ı dahil olmak üzere, ki Davutoğlu da!.. Başbakanlık noktasında, mevzu etmiyorum?.. Cumhurbaşkanlığı'nın "tarafsızlığı ve partili" olmasıyla ilgili, "başa bela" halinde, Özal'ı, Demirel'i hatta Abdullah Gül'ü 'nereye" koyacağız!… Ahmet Necdet Sezer mi?.. O başlı başına; ülke ve millet için "acziyet" olmadı mı?…
***
Şimdi!.? Akşener Hanımefendi, tüm bu zat-ı muhteremler size göre; "tarafsızdılar" herhangi bir partiyle ilişkileri yoktu, hatta üyelikleri dahi bulunmuyordu, fikriyatları da yoktu?.. Ve "ucube" bir sistemin başında bulunmadılar?.. Onlar, ülkeye ve millete "baş belası" olmadılar?…
***
Galiba, ucubelik, tarafsızlık, başa bela hal-i duruma, muhalefet onun içindir ki, "partisiz" çatı adayı "başkan" arayışı içerisinde olduklarından vazgeçmiyorlar?!… Kolay gelsin… Demem o ki, ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde "Akşener" Cumhurbaşkanı adayı olmayacak, çünkü "tarafsız" değil!…
***
BAY KEMAL GİDİCİ Mİ??..
Sizce!… Kimse, bugüne kadar "olup-bitenlerin" yarattığı etkileşimle, bu noktaya "odaklanmadı?"… Bay Kemal gidici mi, değil mi diye!… Benim dikkatimi çekiyor?.. Özellikle, son aylardaki, "akla ziyan" kanıtsız, delilsiz, "kuyuya taş atan" biri mahiyetiyle, önüne gelene "suçlamalarda" bulunuyor!…
***
Ve bu suçlamalar!… Yine dikkatimi çekiyor, iktidara, iktidar ortağına değil de, sürekli "parti içerisindekilere" yönelik icra ediyor… İşte son tango, "millet ittifakını zayıflatmak için, iktidar birilerine para verip parti kurduruyor?"..
***
İnce zan altında.. Sarıgül zan altında.. Yılmaz zan altında!.. Özdağ zan altında.? Başkaları da var mı bilmiyorum; onu Bay kemal biliyor?.. Peki bunlar, CHP'den neden ayrılıyor, "icraatsız bir CHP ve Bay Kemal'in" uyumsuzluğundan dolayı değil mi?..
***
Netice itibariyle!.. Bay Kemal, İnce'nin ifadesiyle; "fena şekilde parti içinde sıkıştı?…" Artık kontrol mekanizması, elden gitmiş.. Rotasız… Bırakın, partiden ayrılanları, ihraç edilenleri, hal-i hazırdaki yönetimdekiler bile "isyan bayrağı" çekmiş durumdalar!…
***
Parti de hızla oy kaybı yaşıyor.. Hele ki, ülkenin sorunlarını çözmede yüzde 16 gibi "evet" bandında görünüyorsa, bunu "alacağı oyla" değerlendirdiğimizde yüzde 23'lerdeki parti hayal artık… Önümüzdeki günlerde; teşkilatlar ve parti içerisinde "isyan bayrağı" çekip, Bay Kemal gitmeli diye sesler yükselirse şaşmayın!…
***
Benden şimdiden söylemesi!… Çünkü, CHP'de "siyasi yol arkadaşlığı" kalmadı, her şey dağıldı, değerler, ilkeler, "ittifakların" getirdiği travmatik hal.. Beş benzemez siyaseti, sonuç itibariyle ya "CHP'yi bitirecek, ya da Bay Kemal'i kıyıya vuracak?"…
***
BİRİ KOVİD Mİ DEDİ?…
Bu resim, önceki akşam çekildi.. Yer Diyarbakır'daki meşhur bir mekan.. Yemeğin ev sahibi, Ticaret Borsası.. Davetliler, kent protokolü.. Vali Bey ve Bakan Yardımcısı da hazır.. Yani, katılımcılar; "Kültür ve İnanç Destinasyonu Çalıştayı" davetlileri… Diyeceksiniz ki, garip olan ne, "toplu bir yemek"!.. Doğru; haklısınız toplu bir yemek.. Bir saniye, biri Kovid-19'dan mı söz etti?…
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Eğer ki yaptığınız işi beceremiyor ve o iş olmuyorsa, bırakın başka iş yapın!?..