BAY ÇETİN SÜMER(!)...

Hani;
Lügatımızda yer edinmiş bir söz var.
"Bıçak kemiğe dayandı" diye!
İşte,
Bu hal-i ruhiyet içerisinde "uzun" bir süredir sessizlikle takip ettiğim Diyarıbekirspor için; yetti diyorum!
Bravo,
Bay Çetin Sümer!...
Maalesef,
Şu "iş bitirici" becerikliliğinin sayesinde "kantarın" topuzunu hayli kaçırdın.
Hem de,
Diyarıbekirspor'umuzun "varlık" yapısına C–4 bombası koyarak.
Şuan, her şeyi "tar-ü mar" etmiş vaziyettesin.
Tabi,
Becerikliliğin(!) Diyarıbekirspor'un "hayatını" karartmakla kalmadı.
Öyle ki;
Konumu itibariyle var olan "kent vizyonunu da" ayaklar altına aldırarak, bitirdin.
Ve,
Koca Diyarıbekirspor'u "Çetinsümerspor" yaptın!
Helal sana!...
Kulübün bugüne kadar edindiği tüm kazanımları; "bir çırpıda" tükettin.
Öyle bir beceriklilik sergiledin ki; "1,5" yılda, kimsenin yapamadığını yaptın.
Kulüp,
Senin "infazınla" tükenirken, ne yazık ki "geleceğine" ilişkin de "ipotek" koydun.

Bir daha, yeşermesin diye!

* * *

Bay Çetin Sümer!.
Bak,
Birileri gibi sana "lakap" takmadığım gibi; "çeto'da" demiyorum.
Zaten,
Yazılarımı takip eden ve bu köşenin müdavimi olanlar bilir, "üslubumun" neye işaret ettiğini.
Eleştiririm,
İğnelerim, ama hakarete varacak ifada kullanmam.
Hele, lakap takma gibi, bir arızam da yok.
Ama,
İlk kez "bıçak kemiğe" dayandı misali sana yönelik "yazı tonunu" bu kadar yüksek alıyorum.
Emin ol,
Mesleğin ve işimin değer ölçüsündeki Ahlaki sorumluluk noktasında, "kendimi" zor tutuyorum.
Yoksa;
Yeryüzündeki birçok itibarlı(!) kelimeyi öylesine birbirine pekiştirip sıralardım ki, çözümün zor olurdu.

* * *

Bay Çetin Sümer!
İnsanoğlu,
"Sabır" taşı değil. Çünkü; sabrın da bir sınırı var.
Bizim de;
Diyarbakır'a ve Diyarbakır ahalisine yönelik "kötü düşünce" besleyenlere karşı, sabrımız belli bir noktaya kadardır.
O nedenle;
Yineliyorum sözümü "yeter artık" bırakta, Diyarıbekirspor nefes alsın.
Senin;
Varlık durumun ve icra ettiğin seyir tamamen bu kentle "resmen" dalga geçmedir.
Maalesef,
Tarih boyunca egemen güçlere, haksızlıklara ve hainlik ihtiva eden düşüncelere karşı başkaldırmış olan Diyarbakır'ı, tabiri caizse "parmağında" oynatıyorsun.
Tabi;
Şunu da iyi bilmen gerekir.
Sanma ki senin bu "uçuk" becerikliliğine herkes esir olmuş...
Ne talihsizliktir ki;
Şuan kentin soluduğu "siyasi ve ekonomik" hava, beyinlere arıza getirdiği içindir ki; "meydan" boş.
Ama bilesin ki;
Kentin gerçek sahipleri olup-biteni sessizce izliyor...
Belki bugün, belki yarın, konuşacaklar.
Bakalım;
O zaman bu "çetin" hali durumun aynı performansta olacak mı?
Zaten, yalnız kalmışsın...
Belki,
Bir süre sonra kendin bile "kendinden" uzaklaşıp, ruh hal-ini terk edeceksin...

* * *

Bay Çetin Sümer!
Bugüne kadar;
Vücuda gelen yönetim başkanlığında herkese "tu-kaka" dedin.
Salladın, hain dedin, şu-bu diye, suçlama getirdin.
Daha da ileri gittin, İl Valisi Mustafa Toprak'a bile "dil" uzattın..
"Git, Bismil'e kaymakam ol" diye...
Pes...
Sanırım;
Kendini koruma ve kollama noktasında artık elinde hiçbir argüman kalmadı.
Yani;
Sıfırı tüketmiş vaziyettesin.
Söylermisin;
Sen dahil olmak üzere "senin yaptıklarını" savunacak bir sözcü.
Ya da,
Sokaktan geçen bir insan var mı?
Daha doğrusu, "aileden" herhangi bir kişi dahi "senin" bu duruşuna "doğru" diyen var mı?
Yok.
Hem de binlerce kez söyleyebileceğim şekilde; yok.
Yok. Yok.
Parayla tutacağın avukat bile, savunmadan imtina eder...

* * *

Türkiye,
Cumhuriyeti Devleti'ndeki spor liglerinde.
Daha da ilerisi;
Dünya liglerinde Diyarıbekirspor'un içine düştüğü "hal-i vaziyete" benzer bir hadise var mı?
YOK!?
Yani;
Becerikliliğin(!) yeryüzünde tek...
Bi dön arkana bak;
19 ayda 150 futbolcu ve 8 Teknik Adamla çalışmışsın.
Ve hepsine, tıkır tıkır, borçlanmışsın. Daha doğrusu, Diyarıbekirspor'u borçlandırmışsın, faiş ücretlerle.
Bu demektir ki;
1.5 yıllık görev süren içerisinde 4 futbol takımını kurabilecek futbolcu ve teknik heyetle meşgul olmuşsun.
Sonuç;
Bedbaht bir durum.
Bunun yansıra;
Becerikliliğin(!) yığınla bıraktığın borç.
O borçlar, kim ve kimlere ait o da meçhul.

* * *

Bay Çetin Sümer!
Diyarbakır tarihinde;
Yaşamadığı "sahte belge" düzenleme vakasını yaşadı.
Bahis "suçlaması da" ayrı bir rezalet.
Anlayacağın;
Diyarıbekirspor'a "neden olduğun" tahribatı anlatmak için sayfalar yetmez.
Bak,
İkici yarı başlayacak. Ama, ortada sahaya çıkacak "takım" bile yok.
Var olan futbolcuların da, "kampı" terk edip gitti.
Sahi nereye gittiler, nasıl gidebildiler?
O da;
İcraatların gibi meçhul...
Bilmem hatırlar mısın?
Ama hatırlaman gerekir; bundan bir kaç yıl öncesine kadar.
Belki, o zaman çocuktun!
Ama hatırla.
Diyarıbekirspor'a gelebilmek için, futbolcular sıraya girerdi. Hatta; ücret bile istemezdi, yeter ki Diyarıbekirspor formasını giyebileyim diye.
Peki,
Şimdi icra ettiğin "eser'de" bu durumun, Sevgili Osman Baydemir'in ifade ettiği gibi "zere-i miskal"-ı var mı?

Maalesef; yok!

* * *

Bay Çetin Sümer!
Sahi,
Sağlık durumun nasıl, tüm bu olup-bitenlerin, farkında mısın?
Değilseniz,
Allah size sağlık versin diyorum?
Dün,
Haber Merkezinden arkadaşları görevlendirdim...
Diyarıbekirspor'un,
Bu bedbaht hali ne olacak noktasında İl Valisi Mustafa Toprak'a gittiler.
Samimiyetine,
Hassasiyetine
Ve görev bilincine inandığım Vali Toprak konuştu.
Hani bir söz var;
"Bir dokun, bin ah işit misali..."
Sadece,
Söz Gazetesine verdiği bu mülakatında çarpıcı tespitlerde bulunurken, çağrı da yaptı...
Detayını buraya almayacağım.
Zaten, manşet haberde her şey alenice ifade ediliyor.
Toprak, üzgün.
Benim ve sizin gibi, sokaktaki Yeşil-Kırmızılı renge gönül veren herkes gibi; üzgün!

* * *

Aslında;
Diyarbakır'a ve Diyarıbekirspor'a "çok şey yapmak" istiyor.
Ama rahat değil.
Tabi, bu iş böyle yürümez...
Kentin idarecileri...
Siyasileri...
STK'ları.
İş dünyası aktörleri.
Ve pek tabi ki, Diyarıbekirspor'a gönül veren; samimi insanlar...
Koca,
Diyarıbekirspor'un düştüğü bu duruma.
500 kişiyi bulmayan, seyirciyle oynama haline.
Kampta futbolcusu bulunmayan takımın durumuna.
İl ve ülke çapında, güven kaybına uğrayan yapısına.
Sessiz,
Kalamazsınız ve kalmamalısınız...
Bilinmelidir ki;
Sporu seven ve sevmeyen, ilgilenen ve ilgilenmeyen, bu kentin havasını soluyan herkes "bu işe" müdahildir.
Ve müdahale etmek zorundadır.
Olabilir;
Bu kulübün başındaki zat-ı muhterem ayak diretebilir.
"Ben bu takımı amatöre kadar düşürürüm. Kimse de benden hesap soramaz" diyebilir.
Peki,
Bu durumu sineye mi çekeceğiz.
O zaman;
Nerdeeeee kaldı bizim, Diyarıbekirliliğimiz...

* * *

Bay Çetin Sümer!...
Başta da ifade ettiğim gibi;
Diyarbakır asil olduğu kadar da asidir.
Bilesin.
Evet,
Vali Toprak'ın dediği gibi; "Diyarbakırspor ilçe, köy ve mezra takımı değil..."
Doğru.
O zaman,
Gelin hep beraber bu "enkazı" ve ortaya çıkan molozu temizleyelim.
Yoksa;
Bir alt kümeye "düşmemiz" kaçınılmazdır.
Velhasıl,
İçimdeki Diyarıbekirsporla alakalı "volkanı" böyle püskürtüm.
O nedenle;
"Surcu lisan ettiysem affola..." diyerek, sözümü noktalıyorum.
Güzel bir hafta sonu dileğiyle...