BAYKAL DÖNER Mİ?
Şuan için Baykal "hadisesinde" kafalar pür karışık!
Bir dizi "soru" cevap bekliyor! Ama ortak bir soru var.
O da şu; "Baykal geri dönecek mi?"
Çünkü dün hemen herkesin birbirine sorduğu ve cevap aradığı soru.
Bu çıkıştan ve ifşa olan bu "ilişkiden" sonra "dönmeli mi?".
Yoksa "dönmemeli mi?"
* * *
Dünkü yazımda ifade ettim; Baykal "CHP'den tekaüt" olmalı.
Ahlak-i kabulü mümkün olmayan hadise "hep" keskin kılıç misali durur.
Tıpkı kendisine "patent" ettiği Ergenekon avukatlığı gibi.
Onun için de; "Bu şer" durumla olan "gidişat" hayra alamettir.
Evet!
Özel hayatının böylesi bir şekilde "ifşa" olması kabul edilemez.
Ama oldu!
Bu saatten sonra; "ahlaki" duruş kapıyı vurup gitmek.
Ki önceki gün bunu "Devlet adamına" yakışır tarzda gösterdi.
"Ben CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa ediyorum" diye!
İnanın! Ağzından "istifa" sözcükleri çıktığı an.
* * *
Şöyle dedim;
"İşte demokrat duruş bu!".
Ama ne var ki; "siyasi hayatında" her zaman yanılttığı gibi.
Bu istifasını açıklamasından saatler sonra; "yeniden" yanılttı.
Şöyle ki;
"Partim için her göreve hazırım".
Diğer taraftan kurmayları. Özellikle Önder Sav'ın "söylemi".
"Kimse avucunu ovuşturmasın".
Bir de ortaya konulan senaryolar var; "geri dönüşle" alakalı.
Yani Baykal'ı kamuoyunda. Halk nezdinde "masum" gösteren.
Mağdur olmuş biri olarak lanse eden. Ve CHP'siz Baykal "olamaz" havası sirküle eden.
Organizasyonlar; "gerçekten" dikkat çekici bir şekilde işlem görmektedir.
Nitekim "bazı" kalemler de bu minvalde satırlar döşüyor.
* * *
Bunlardan biri de; Yılmaz Özdil!
"Benden söylemesi" diye başlamış.
Baykal'ın "dönüşüne" çanak tutarak, "o koltuğa" oturan hain olur diye!
Bence tam aksine; "O koltuğa" oturan CHP'ye yeni yarınlar yaratan olur.
Ama Özdil haklı!
Çünkü " koltuğa" oturma cesareti gösterecek kişi şuan için CHP'de yok!
Gözler Kılıçdaroğlu'ndaydı. Ama o; "hemen açıkladı".
Ben "aday değilim" diye!
Galiba; "hüngür hüngür" ağlayanlar Baykal'ın "gidişine" değil.
CHP'de "oturacak" adam olduğu içindir; "ağlayışları.
* * *
Görünen ve istenilen odur ki; "Kurultayda" pek aday çıkmayacak.
Yani yok!
O nedenle şuan "dönüşü" için açlık grevine girenler.
Satırlarıyla "dönüşü" için yalvaranlar.
Derin bir atmosfer oluşturacaklar.
"Biz sensiz ne yaparız. Kendi kendimizi yönetemeyiz. Aman başımıza geri dön".
Diyecekler.
Ve ekleyecekler;
"Biz seni böyle de kabul ediyoruz".
* * *
Eee!
Evlere şenlik, akla ziyan bir hal-i ruhiyeyle.
Baykal "demokrat(!)" duruşuyla çekildiği yuvadan çıkacak.
"Ne yapabilirdim. Partililer beni bırakmıyor.
Laik Cumhuriyet için. Türkiye'nin milli bütünlüğü için."
Velhasıl "için leri" bol olan sözcükleri sıralayıp; "gelecek".
Ki öyle de olacak!
Peki, o zaman "biz ne diyeceğiz".
Ergenekon un "kasetli avukatı mı?" diyeceğiz.
* * *
Bence;
Özdil'in "O koltuğu, sahibine, yani Deniz Baykal'a geri vermeyenin, Anıtkabir'e girmesi yasaklanmalıdır" sözünün aksine.
Şöyle denilmeli. Ve bu yönde karar alınmalı.
Özellikle Atatürk'ün partisi olarak CHP'ye gönül verenler.
Baykal'a seslenmeliler.
Eğer CHP'nin "başına" dönersen.
Sakın ola bir daha; "Anıtkabire" gitmeyesin.
Çünkü "orası" seni kaldırmaz.
* * *
Sonuç itibariyle;
AK Parti yani siyasal iktidar.
Tez elden "yatak odası görüntülerinin" çıkış adresini.
Ve perde arkasındaki "şahsiyetleri" deşifre etmeli ve ortaya çıkarmalı.
Ki Atatürk'ün Partisi CHP "yarım asırdan" sonra da olsa; "kimliğine" yeniden kavuşabilsin.
Kendi "iç organlarındaki" kirliliklerden kurtulması anlamında; bu gerekli.