BDP Neden kayıtsız kalıyor?

Algı,
Zorluğu çekiyorum.
Hem de çok..
Nedendir derseniz?
Özelliklen de,
BDP’nin Güneydoğu’daki ‘karanlık’ döneme ilişkin, “alakasız” kalışı.
Sanırım sizde de,
Bu algı “arızası” söz konusudur.
Şöyle ki;
Faili meçhul cinayetler..
Kayıplar..
Asit kuyuları..
Şemdinli davası..
Şırnak, Cizre ve Silopi bölgesiyle “sınırlı” tutulan,
Cemal Temizöz ve ekibi’nin “işlediği” ifade edilen, cinayetler..
Güneydoğu’da,
Süre gelen “kirli” çatışma ortamı..
Ve bölge insanın “hakları” üzerine inşa olunan Ergenekon..

* * *

Özetle,
“Devlet eliyle” yıllarca Kürtlere ve bölgeye kan kusturuldu.
Fişleyen.
Sakıncalı gösteren.
İnfaz edilen Kürt işadamları.
Elden ele dolaşan “ölüm listeleri”..
Genel itibariyle,
BDP “siyasal” misyonunu, burada ne gariptir ki arz etmiyor.
Görüntü vermiyor.

* * *

Neden..
“Bir bilinmezlik” denklemi gibi, beynimi kemiriyor..
En radikal bazda, “tepki” koyması gerekirken, yapmıyor.
İmtina eder halde.
Kayıtsız kalıyor.

* * *

Nitekim,
Bu hal-i tavrı, son zamanda “sorgulanır” oldu!..
Vakıf oluyorum bu duruma.
Dün,
Birkaç dostla, bu minvalde “fikri” mülahaza yaptık.
Neden bu, “alakasızlık” diye?
Bir gerekçe var mı, “uzak” duruşunda..
Çünkü,
Kürt ahalisi..
Ki, “Kürtlerin” siyasi temsilcisi olarak, kendini gösteriyor BDP..
Bölge..
30 yıldan buyana gelen “çatışmalı” ortamın, yarattığı tahribat..
İcra edilen,
Hukuk dışılık..
İnsan hakları ihlali..
Ve toplumsal ‘kıyam’ haliyle, yüzleşilmesi noktasında, “omuz” vermesi gerekmez mi?

* * *

Neden,
Faili meçhul cinayetlerin,
Kara kutusu Cemal Temizöz’in “davasına” müdahil ve gözlemci olmuyor?

* * *

Neden,
JİTEM’in “karanlık” yüzünü ortaya çıkaran..
Ergenekon-vari,
Karanlık yapıların “organizasyonunu” deşifre eden,
Şemdinli’de,
“Suçüstü” olunan, sinsi meseleye “kafa” yormuyor..
Niye müdahil ve neden gözlemci, olmuyor?

* * *

Neden,
Bölgedeki “arazilerde” fışkıran toplu ceset ve mezarlara..
17 bin faili meçhul cinayet ve kayıplarla alakalı, “davalar” silsilesi, oluşturmuyor?
Neden,
Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla “maskeleri” düşenleri görmüyor.
Netleşen,
Tarihi gerçeklerin, daha berrak hale gelmesi için, “ivme” kazandırmıyor?

* * *

Mülahaza ettiğim, dostun ifadesiyle..
Az önce,
Satır başlarıyla ortaya koyulan hadiseler..
30 yıldan buyana,
Süre gelen çatışmalı ortamın “rantını” kan ve gözyaşı döktürerek alanlar..
Kürtlere,
Acılar üzerine acılar “inşa” ederek, yaşatan derin mihraklar...
Sanki,
Zerre-i miskal bu bahse vakalar yaşanmış değil.
Kayıtsız
Hal-i vaziyeti ise, bunlarla alakalı “hiç siyaset” yapmamış gibi, durması.
Benim gibi,
Dünkü sohbetimize dahil olanların hepsi, algı “prangasında” idi..
Neden diye?

* * *

Soruyor,
Eğer bu kan, gözyaşı ve şiddet ortamı “sonlandırılacaksa?”..
Eğer, demokratikleşme, haklar ve diller açısında “özgürlükler” sağlanılacaksa..
Eğer, dağdakiler inecekse..
Bin yıllık “kardeşlik”, yeniden inşa edilerek halklar ve haklarda “geçmişin” statükocu ve inkarcı, düşüncelerini silinecekse.
O zaman,
Burada en “önem arz edici” görev, BDP’ye düşmüyor mu?
Düşüyor..

* * *

Geçmişle
“Dürüst, şeffaf ve ahlak-i” bir tavırla yüzleşip, hesaplaşmalı.
Buna da,
BDP ve Kürtlerin siyasal akımı, katkı ve omuz vermesi lazım.
Kayıtsız,
İlgisiz ve görmezden geleme lüksü ve bahanesi yoktur.
Acıyı çekendir....
Hele hele,
Kendi siyasal yapısının “kaygısını” hiç ama hiç düşünmemelidir.

* * *

Onun için,
BDP ve diğer Kürt siyasal akımlar..
Beri tarafta,
STK’lar, diğer düşünce örgütleri..
Topyekun,
Bir doku içerisinde, “geçmişin” karanlık yüzünü ortaya koyan ne varsa?
Yürütülen davalar.
Yapılan soruşturmalar.
Oluşturulan komisyonlar..
Hepsinde,
Yer almaları ve neşter açısından katkı sunup, destek vermeleri gerekir..

* * *

Şemdinli’ye,
Faili meçhullerin “kilit adamı” Temzizöz’e,
Çarkın’ın anlattıkları,
Eymür’ün itirafları,
1991 ila 2000 yıllarına ait bahse konu, “JİTEM’in” derin faaliyetleri..
Birer,
Mekanizma geliştirilerek “hesaplaşmalı”.

* * *

Onun için diyorum ki,
Temizöz davası, “faili meçhul” cinayetlerin, aydınlatılması açısından bir milattır..
Ama ne var ki,
Davanın muhtevası, Şırnak ve Silopi’deki birkaç “cinayetle” sınırlı..
Nerde bunun,
Diyarbakır’ı, Batman’ı, Mardin’i, Siirt ve Hakkari..
Görmezlikten gelinemez..

1 Mayıs’a Katılmanın bedeli ağır oldu?

Ve,
Algı zorluğu çektiğimiz bir diğer vaka ise..
1 Mayıs,
Kutlamalarına katılan Üniversite Öğrencisi Rıdvan Çelik’in aldığı hapis cezası..
Slogan atmak.
Marş ve Şarkılara eşlik etmek.
Alkışlarla destek vermek..
Bu suçların iddiasıyla 8.5 aydır tutuklu..
Önceki gün,
Mahkeme onla alakalı hükmünü verdi..
Örgüt adına suç işleme,
Örgüt propagandası yapmak.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kanununa muhalefetten..
Suç nev-i,
Silsilesiyle 14 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı..

* * *

Buyrun,
Siz “bu cezai” düşünce havsalanızda, algı oluşturun..
Çünkü,
Ben hayli arıza verici bir “algı” dengesizliği yaşadım..
Eline silah almamış..
Dağa çıkmamış..
Bomba,
Örgütsel doküman ya da, Molotof atmamış üniversite öğrencisi..
Marş söyleyip, slogan atıp, alkışa katıldı diye..
Bu kadar ağır bir cezaya çarptırılması, ne kadar “hukuk-i”..
Onu da,
Sizin yorumlarınıza ve algılamanıza bırakıyorum.
Huzurlu,
Ve algı zorluğu yaşamadığımız güzel bir hafta sonu dileğiyle.