BİZİ BİZDEN EDENLER GİTSİN!…
Gitsinler.. Gideriz ha.. Giderseniz gidin.. İnadına gitmeyiz.. Biz değil, siz gideceksiniz!.. Tıp bayramı haftasına "damga" vuran dövizlerin, pankartların, sloganların trajikomik "albenileri" olarak yansıdı..
Dehşetli, vahşi bir algı operasyonu icra edilerek!… "Düşmanlık" bellemek, yaratmak, provoke etmek.. Enva-i "izahı akla ziyan" bir mevzuya dönüştü..
***
Denir ya "Pes vallahi.." İki yönlü bir şekilde, en hafif deyimle "bir ifade bu kadar mı ifadeler üretilerek taraflar arasında "kan davasına" dönüştürülüp çarpıtılır?..?" Hem de bilerek, tasarlayarak, kasten, aleni bir şekilde, hakikate, gerçeğe, doğruya "basiret gözünü" kapatarak, "saldırganlık" üretilebilir!!.. Anlamak zor..
***
Ki "düşmanlığın da, hasettin de, hizipleşmenin de" bir adabı, ilkesi, "rasyonel" bir nedeni olması gerekirken!.. Ya da, "çeşitli gerekçeleri" söz konusu olması lazımken!.. Bir dayanak, bir güç alacak, bir hesap edilecek, noktası kaynak teşkil etmeliyken.. Ama gel gör ki, "ortalığı toz dumana" çeviren, "gitsinler, gideriz, inadına kalırız" minvalinde üretilen kin, her şeyden uzak bir vaziyette!…
***
Çünkü, gerekçesiz bir gerekçe, temelsiz bir temel, rasyonelden uzak bir rasyonel, dayanaktan, hakikatten, edep ve adaptan uzak, "saçma-sapan" bir "kan davasına" dönüştü.. Ve bunun üzerinde siyaset devşirme gayretiyle, "körükleyenlerin" varlık göstermesi de, ayrı bir dert, çile, haset arenası yarattı!!…
***
Hiç de sağlıklı değiliz!.. Hele ki, "Sağlık" camiasının merkeze alınarak, "sağlıksızlık" yangınını gürleştirmek, apayrı bir tezat oluşturmaktadır!.. İktidar ve Erdoğan "düşmanlığı" yaratmak kadar, "doktor düşmanlığını da" oluşturmak en hafif deyimle; "ülkesine ve milletine" ihanettir!…
***
Umarım, sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların CMK kapsamında kataloğa dahil edilmesi, aile hekimleri dahil maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarda önemli iyileştirmeler dahil beş ayrı müjdenin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "müjdelenmesi", tarafları buluşturmuştur…
***
Erdoğan'ın tıp bayramındaki şu konuşması… "Biz ülkemizin büyük fedakârlıklarla ve sabırla yetiştirdiği her bir hekimden istifade edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı diğer pek çok alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de gözü ve gönlü kendi ülkesinde kalmak yerine dışarıya kayan kişiler olabilir. Bu anlayışla hareket edenlerin de çok uzak olmayan bir gelecekte istikametlerini yeniden kendi ülkelerine çevireceklerinden şüphe duymuyorum..."
***
Bu beyan, sağlık camiasına ilişkin beş müjde, umut ediyor ve beklentim de şudur ki, ders-i ibret noktasında algı üretenlerin, tarafların kavgasından "siyaset devşirenleri" herkesin gönlünde, mahallesinde yaşam kulvarında atıl hale getirmiştir… Denir ya, her şerde bir hayır vardır.. Gitmeyin.. Gitmeyiz.. Kalın.. İnadına kalıyoruz; "bizi bizden edenler çekip gitsin!.."
***
YÜZDE ÜÇ OLSUN!…
Evet ya!.. Yüzde 10'den yüzde 7'ye çekmek niye.. Seçim barajı değiştirilecekse!.. Mecliste, her fikrin, her düşüncenin, her siyasi kimliğin "temsiliyetini" demokratik bir hak olarak, görmek istiyorsak!…
***
Ya "baraj denilen" koşulu ortadan kaldıracaksın!.. Ya da, Avrupa misali "yüzde 3'le" sınırlandıracaksın.. Böylece de, topyekûn her seçim evresinde, "seçim barajına" dair, tartışmaları noktalamış olursunuz…
***
Kavgaları, hizipleşmeleri; "seçimlere" antidemokratik seçim kimliğini yakıştırmaktan, kurtuluruz.. Siz rahat, biz selamet içerisinde oluruz!… Bağımsız vekil adayına da "ilk kotasındaki yüzde 10 barajını da" yüzde 5'e çekin!..
***
DİYANETTEN TRANSFER!…
Bu mevzu, uzun zamandan beridir kamuda tartışılmıyor değil.. Diyanet İşleri Başkanlığından, diğer kamu kurumlarına "memur geçişlerinin" yaygınlaştığına ilişkin!.. Hatta "helal sana, Diyanette memurdun(imamdın), kamuda müdür oldun" sloganı dahi atılıyor geçiş yapanlara!…
***
Mevzuu, Diyarbakır'da Diyanetten 5 "memurun/imamın" Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne atanmasıyla yine tartışma konusu oldu… Yerel gazetelerimize de yansıdı.. "İlişki ağı" deşiliyor, kim kimi neden makama transfer ediyor diye.. Ne tesadüftür ki geçiş yapan beşi de "Şube Müdürü" olarak görev almışlar..
***
İşin hikmeti mucibesi, çok şey söyletiyor da!.. Diyeceğim şu.. Ya Diyanetteki şişik kadrolar, kamuya "idareci" transferiyle, eritilmek isteniliyor… Biliyorum diyeceksiniz ki, Diyanette bu yıl tahsis edilen binlerce kadro var..
***
Ya da, "kamuyu ıslah etmek için mi?"… Biliyorum bu gerekçeye hayli gerildiniz!.. Ne diyeyim ben de gerildim!.. Kurumlar da, müdürlükler de memuriyette, "ehil ve liyakat" ölçüsünde olmadığı sürece; "haklar da, hukukta" hep zayi olur!.. Hele ki, binlerce "beden eğitimi öğretmeni" işsiz yaşama mahkum edilmişken!...
***
GÜNÜN SÖZÜ
Hayal ettiğimizi değil de Allah’ın bize nasip ettiğini değerlendirmeyi becerebilseydik, evlerimizde daha çok huzurumuz olurdu.