Bizim kadınlarımız!

Evet.

Bugün, Dünya Kadınlar günü.

Kimi önemser.

Kimi sıradan bir gün görür.

Kimi,

Çiçek bekler, kimi el öpmeyi.

Kimi de,

Özlemle, sevgi muhabbetiyle, "barışı, kardeşliği" bekler.

Bir daha;

Evlat, kardeş, yaren "acısını" yaşamamayı umut eder!

Kimi de;

Eşitliği, insanlığı bekler.

Kimi de "ikinci sınıf insan" muamelesini bir daha yaşamamayı ister.

***

Biliyorum;

Bugün ekseriyetiyle "kadına şiddette"  dikkat çekilecek.

Bir dizi;

Kampanya, konferans ve etkinlikler organize edilecek.

Süslü.

Parlak ve yaldızlı "sözcükler" dizelenir.

Tabi, bizler de geri kalmayız, yazar-çizeriz böyle olsun diye!

Ama her şeye rağmen ümit ediyorum ki;

Hepsinin bir katkısı olacaktır.

"Uğrunda" enva-i meseleyi göğüslediğimiz "kadınımız, bacımız, anamız* dediğimiz, karşı cins için.

Ama velâkin,

1800'lü yıllara dayanan, bugüne.

Ve Türkiye'nin,

Çoğulcu Demokratik Parlamento sistemine dâhil olduğu gün.

Kadına,

Seçme ve seçilme hakkının tanındığı tarih.

***

Velhasıl;

Erkek-kadın eşitliğinin, "ikmal edildiği" tarihten buyana.

Neden halen;

Kadın "şiddetten, eşitlikten, ikinci sınıf insan" olma duygusundan kurtarılmadı, kurtulamıyor.

Demek ki;

Samimiyet ve ciddiyet hâsıl değil.

Onun için;

Bugün karşı cinsten biri olarak, diyorum ki "sorunu ciddiye" almalıyız!

Klişelerden, sıyrılıp "gerçeklere" bakmalıyız!

Şöyle ki;

Kadını döven kim, erkek?

Suçlu.

Peki, bu "erkeği" yetiştiren, kim?

Aile.

Ana-baba ve toplum.

***

O zaman; "suçlu" tekilden çıkıp, "çoğullaşıyor".

Bir de;

Gelen bazı anket sonuçları var, "dayağı normal gören kadın."

Belki,

"Suçlu" değil, ama suç nev-isine "ortak" paydada.

Hangi çağdayız!

21 yüz yıl diyoruz. Uzay çağı olarak, ifade ediyoruz.

Cehaleti,

Eğitimsizliği "gerilerde" bıraktığımızdan, dem vuruyoruz.

Peki,

Bu toplumdaki şiddet, neye hikmettir; elbette ki "cehalete".

***

Bir dostun ifadesiyle;

Çağın için söyler, "diplomalı cehalet dönemi yaşıyoruz" diye!

Dediğim gibi;

Hala ülkemizde, bölgemizde;

"Kadın" eksenli, cinayetler silsilesi yaşanıyorsa.

Dile kolay;

Sadece gazete sayfalarına yansıyan bilânçoyla;

Şubat ayı içerisinde 28 kadın öldürüldüğü rakamı ortaya çıkıyorsa.

Hem de;

Karşı "cinsten" gördüğü şiddetle, bu infazlar gerçekleşmişse.

Demek ki;

Ciddiyet ve samimiyet olmadığı gibi, "yasa koyucu" çaldırıcılıkta yok.

Cehalet deseniz, "diz" boyu.

Erkek eğemenli ise, tartışılmaz.

**

Çünkü

Yasa koyan, "töre cinayetine" indirim sağlayan.

Tecavüze rıza gösteren

Kadın burnun kesilmesine, sıradan hadise gören yasalar hüküm icra ediyorsa.

Velhasıl;

Süslü söylemlere rağmen kadın toplumda halen eşit bir ortak olarak görülmemektedir.

O zaman;

Bu zehri "hal-i vaziyetten" şikâyetçi isek.

Sadece;

Bu günle münhasır, "değil", topyekûn bir düzen ikmali şart.

***

Bir şiirle;

Notlayalım, "kadın ve çalışan kadınların" hal-i vaziyetini!

Tabi;

Buradan tüm kadınların, annelerin, bacıların, eşlerin.

8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyor.

Eşitlikçi.

Ama saygı ve hakkaniyetin, inancın kudretiyle, kötülüklerden arınmış bir "hal-i ruhiyet" temennisiyle.

Bakınız yazar, şöyle ifade ediyor, kadına olan duygusunu.

***

VE KADINLAR!

Bizim kadınlarımız.

Korkunç ve mübarek elleri,

İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız!

Avradımız, yârimiz!

Sanki hiç yaşamamış gibi ölen.

Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen.

Dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız.

Ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan.

Ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların.

Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar.

Bizim kadınlarımız.

***

Kimi der ki kadın.

Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.

Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.

Kimi der ki ayalimdir,

Boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran,

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek,

Ne ayal, ne vebal

O benim kollarım, bacaklarım

Yavrum, annem, Kız kardeşim,

Hayat arkadaşımdır.

***

ÖNEMLİ OLAN, HAYATA NASIL BAKTIĞINIZ

Ve hayata dair bir ders-i ibret!

Bu ders bir ufuk "icra ettiği" gibi.

Tam da "buna hasenat" duyduğumuz bir zaman dilimindeyiz!

Çünkü

Öylesine "dehliz" bir tahribatla, "hayata bakar" hale geldik ki; "ama" misali.

Ruhlar da.

Gözler de,

Beyinler de, "karanlık tünelde", zifiri yaşamı görüyor.

Velhasıl;

Dersimizi aktarmaya çalışalım.

***

 

Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı…

Bulduğu hiç bir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş…

Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş.

Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş.

Herkese bunu sormaya karar vermiş.

Köy, kasaba, ülke dolaşmış bu arada zamanda durmuyor tabi ki...

Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona:

”Şu karşı ki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir" demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam.

Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş...

Bilge sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor demiş.

Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş.

“Simdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel...

Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin”.

***

Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş.

Bilge bakmış:

” Evet, demiş kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?

Adam şaşkın...

”Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakamadım ki“.

Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş bilge...

Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzelliklerden büyülenmiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü...

Geri geldiğinde bilge, adama bahçenin nasıl olduğunu sorunca gördüğü güzelliklerden büyülendiğini anlatmış adam.

Bilge gülümsemiş , “ama kaşıkta hiç yağ kalmamış” demiş ve eklemiş:

"Hayat senin bakışınla anlam kazanır.

Sadece bir noktayı görürsen hayatın akıp gider sen farkına varmazsın...

Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın; akıp giden zamanın anlam kazanır..."

"Hayatının anlamı senin bakış açında gizlidir"