BOĞULMALARA DİKKAT!..

Ne yazık ki, bu minvalde söylene söylene, dilimizde tüy bitti.. Maalesef, yine de hazin ölümler yaşanıp duruyor?. Biz bir kez daha, buradan, yüksek sesle dile getirelim aman ha dikkat! bu yaz da; boğulmalar, acı ölümler yaşanmasın…

***

Evet, haftaya büyük tatil başlıyor. Karneler dağıtılacak, ki mezuniyet baloları başladı. 2023-2024 Eğitim ve Öğretim Yılı hafta sonu sona eriyor. Milyonlarca öğrenci, uzun yaz tatiline merhaba diyecek. Günlük yaşam aktiviteleri de kendi eksenlerinde tabiatıyla artacak…

***

Malum, havalar da mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor.. Havanın seyri La Nina’dan, El Ninoya geçmiş durumda!. Ki, hayli ilerliyor!..  Hal-i hazırda yaz mevsiminin ilk ayı olan, Haziranın başında olmamıza rağmen, termometre 40-45’leri göstermeye başladı.. Boğucu ve bunaltıcı..

***

Nitekim, gün içerisinde zorunlu olmadıkça insanlar dışarı çıkamaz hale geldi. Çıkan da yok!. Diyarbakır’ın bir çok bölgesi, şimdiden sesizliğe bürünmüş. Uzmanlar da bu meyanda uyarılarda bulunuyor. Günün, özellikle gün ortasında kronik hastalığı olanlar, dışarı çıkmasın!…

***

Parklar, yeşil alanlar, tarihi mekanların gölgelikleri dolmakta… Bunlar, sıcaklardan kaçıp, sığınmanın bir yolu.? Ekseriyetiyle de, büyüklerimizin tercih ettiği alanlar. Ama önem arz edici ve bizim de üzerinde durduğumuz gençler ve çocuklar!…

***

Onlar, serinlemek adına gelişi güzel akar sulara yönelme halleri… Çünkü, her yıl sadece Diyarbakır ve ilçelerinde, 20-30 civarında erkek, kız, genç ve çocuk yaşta insanlarımızı kaybediyoruz!.. Dicle Nehri, Baraj Göletleri, Deve Geçidi.. Ve diğer akarsular..

**

Hele ki, inşaatlara ait yağmur birikintileriyle oluşan gölet yapılar!.. Buralar tabiri caizse birer ölüm tuzağı gibi!.. Ki bizatihi ben, bunun acısını yaşadım. Bir kaç yıl önce, 4-6 yaşlarında iki yeğenimi kaybettim; inşaatın su birikintisinde…

***

Boğulma vakıaları ekseriyetine baktığınızda, boğulan kişi, ya yüzme bilmiyor ya da, serinlemek üzere girdiği bölgeyi tanımıyor.  Girilen bölge, bataklık, girdap ve suyun akıntılı olması o’na ölüm tuzağı. Bir de yüzme bilmiyorsa kurtuluş yok!…

***

Doğrusu yüzme bilmeme mevzusu büyük bir sorun! Daha önce de ifade etmiştik; okullarda yüzme öğretilmelidir diye!… Ama ne yazık ki, beden eğitimi ya da sportif aktivitelere ayrılan derslerde bu minvalde hassasiyet pek gösterildiğini ya da, öğretime yöneldiğini söylemek mümkün değil..

***

Her şey özel yaz kurslarıyla sınırlı bırakılıyor.. Bu da yetmiyor!.. Kaldı ki, kimi ücretli olması münasebetiyle gidilmiyor.. Diyarbakır’ın dört bir tarafı ki şehir merkezinin bizatihi göbeğinde bile, akar sulara sahip bir kent yüzme bilmeyenlerin oranı hayli yüksek..

***

Nehir mi, çay mı, barajlar mı, sulama kanalları mı? Hepsi mevcut ve hepsi de, yaz mevsiminde büyük tehdit!… Valilik.. DSİ.. Ve Belediyeler.. Beri yanda ilgili diğer kurumlar… Dahil olduğumuz yaz mevsiminde, boğulma vakıalarının yaşanmaması açısından, tavizsiz önlem almaları gerektiğini hatırlatmakta fayda vardır!.. Uyarıcı levhalar kadar, güvenlik elemanlarının da bulundurulması lazım!…

***

Önemli bir ayrıntı da, bu yıl malum kamuda tasarruf tedbirleri uygulanıyor. Kesin olmamakla birlikte, “yüzme havuzlarına” bir sınırlamadan söz ediliyor. DİSKİ geçen yıl da sınırlama getirmişti havuzlarla alakalı!.. Gençlik Spor İl Müdürlüğünün olimpik yüzme havuzunu faaliyete sokar mı?.. Belediye bu alanda bir aktiflik gösterir mi?.. Bilemiyorum, ama şunu ifade etmek isterim, bu mevsim boğulma vakıalarının yaşanmasını istemiyorsak, tedbirler alınmalı!

***

Acı haberlerle sarsılmamak adına!... Mevcut kentteki yüzme havuzlarını, kamusal yönde teşvik etmek gerekir. Sosyal Sorumluluk projeleri kapsamında, özel yüzme havuzları, özellikle olimpik, standartlara uygunlar değerlendirmeye alınmalıdır!.. Hayatlarının baharında olan evlatlarımız, havuzların serin sularında eğlenebilme fırsatına kavuşabilsin!..

***

Yoksa, Dicle nehrinin sazlık bölgelerinde, baraj göletlerinde, sulama kanallarının akıntısına cesetleri kapılmış, hayatlarının baharında yitirdiğimiz evlatlarımızın acılarıyla sarsılırız.. O’nun için evlatlarımızı, boğulmuş halde görmek istemiyorsak hassasiyet göstermemiz gerekir!..

***

AKŞENER-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ!..

Önceki gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meral Akşener’i kabul etti. Akşener sarı saçlı yeni imajıyla, bomba misali… 40 dakika süren bir görüşme icra edildi. Ne konuşuldu, neye dair bu ziyaret?. Bu minvalde bir açıklama olmadı!.. Olmadığı içindir ki, enva-i iddialar havada uçuşuyor!..

***

BİR, Denilen iddialardan birincisi.. Neymiş; Akşener’e “Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı” teklifi götürülmüş..

***

İKİ, Denilen iddialardan ikincisi… Neymiş; Akşener Oğlu’nun “Paris Büyükelçiliğine” atanmasını istemiş…

***

Vaziyet, atış serbest misali!.. Kimse şunu düşünmüyor; En kritik seçimde, son virajı andıran, seyirde!.. Ki Akşener o dönemde, popülaritesi yüksekti.. Partisi yüzde 10’ları aşmış.. Ve kendisi de, Partisinin Başında bulunuyordu.

***

Erdoğan, o gün gel yardımcım ol teklifinde bulunmadı!.. Şimdi, siyasetin emekliliği kulvarına dahil olmuş!.. Hatta, saç modeli ve rengini değiştirerek, esmerden, sarışına geçmiş bir halde, neden böyle bir teklif yapsın ki?… 

***

İkincisine gelince!.. Oğlu için “Büyükelçilik talebi..” Türkiye’nin odaklandığı, kameraların, objektiflerin yönlendiği, bir görüşmede!.. El sıkışmaların yapıldığı, nice yorumların inşaa edildiği buluşmada böylesi bir talebin icrası, hayatın olağan akışına uygun mu?.. İzah eden beri gelsin!

***

GÜNÜN SÖZÜ?..

Dikkat et, çaydan geçerken çipilden de boğulmayasın!…