BÖYLE OLMAMALIYDI

Bilemiyorum! Söze de nasıl 'gireceğime' karar veremiyorum. Çünkü 'olup-bitene' ne denilebilinir ki? Birçok 'gerekçe' gösterilebilinir?
Haklı 'gerekçeler de' olabilir, haksız gerekçeler de. Ama 'yapılanlara' sanırım söylenecek tek söz vardır.
O da itiraftır ve şu cümledir; 'yazıklar olsun bizlere'!  Bir kere değil, binlerce kere 'yazıklar olsun'!
Şimdi soruyorum; 'bu yaşanan ve yaşatılan' görüntüler. Sahaya 'atılan' cisimler.
Seyircinin 'kendini' sahaya atıp 'şov' yapması.  Ve maç sonrası 'sokakları' savaş alanına çeviren 'atmosfer'!
Özetle bu tablo Diyarbakır'a ve futbolun 'özüne' yakıştı mı? 

***

Misafirperverliğiyle, bağrında yeşerttiği 'medeniyetlerin' çokluğuyla, 'tarihiyle' kültürüyle, değerleriyle 'büyüklüğünü' gösteren Diyarbakır'a 'yakıştırılabilinir mi? Bunlar 'reva' görülebilinir mi?
Düşünemiyorum. Sanmıyorum ki; 'Diyarbakır ve Bölge İnsanı' yakıştı diyebilsin. Veya 'olması' gereken buydu desin? Mümkün değil...
Ancak ne yazık ki; 'Diyarbakır'a bunlar yakışır', zaten hep böyle yapıyorlar diyenlere 'yağlı börek' oldular. Ve 'bu görüntüler' reva görüldü. 
Her şeyi 'gölgeledikleri' gibi. Kente ve kentin 'imajına' cehennem azabı yaşattıkları gibi, 'derin' yara verdiler.

***

Günlerdir 'vurgu' yapıyorduk. Nitekim dünkü gazetenin manşetini de bu 'vurguya' ayırdık. Hem de iri puntolar kullanarak.
Dedik ki; 'Önce dostluk kazansın'! Küfre, taşkınlığa, 'şiddete' yönelmeyelim. Barışa, kardeşliğe, hoşgörüye ve misafirperverliğe 'önem' verelim.
Ülke olarak 'çok yumuşak' bir döneme girmiş bulunuyoruz, buna da bir katkımız olsun. Bize yakışan da 'bu atmosfere' katkı sunmak olmalı.
Ne yazık ki; 'olmadı! Yazıyı kaleme alırken hep düşündüm. 'Neden, niçin, nasıl?' diye. Bu kadar 'vahim' atmosfer yaratmanın 'sebebi' nedir?

***

Daha 'lige' yeni çıkmışız. Ve ligin 3'üncü haftasındayız. Diyarbakırspor küme düşme potasında değil.
Oynanan 'maç' şampiyonluk maçı, ya da 'küme düşme' maçı da değil. Rakip te; 'ülke ve bölge düşmanı' değil.
Kısacası; 'hasımane' bir mevzu söz konusu değil. Ki Fenerbahçe bu ülkenin 'takımı'! Başında da Diyarbakırlı bir başkan var.
Ki Aziz Yıldırım'ın geçmişte Diyarbakırspor'a 'önemli' katkısı olmuş. Bölgede ve kentte 'ona gönül' vermiş yüzlerce taraftarı var.

***

Tüm bunlara 'rağmen', öfke ve şiddet niye? Bir de; ligin ilk iki maçında alınmış dört puan var. Lig'de 'sözü edilen' bir takım vasfındasın.
Gelen-giden takımlarda 'artık temkinli' bir format haiz. Ve karşılaşmaya 'çok iyi bir' atmosferde başlamışsın. Galip gelebilecek konumdasın.
Ki maçta golü ilk bulan da sensin. Yani galip durumdasın. En önemlisi; ülkenin ve bölgenin 'üzerinde' esen bir huzur rüzgârı var.
Yumuşama dönemindeyiz. Maçta 'sportmenlik' iyi duygular besliyor.

***

İşte böylesi 'güzel' gelişmelerin aktiflik kazandığı zaman diliminde, olup bitene bi bakın. Ellerde 'taş'. Havada pet şişeleri.
Buz parçaları ve 'domatesler'.. Sahada uçuşuyor! Ortamı germek, tansiyonu 'alevlendirmek' için; pusuda bekleyenlere 'yem olabilmek' için.
Anlayacağınız 'her olumsuzluk' icra edildi. Düşündüm. Stada girenlerin 'üstü' aranmadı mı diye? Aranmamış olacaklar ki; olanlar oldu. 
Maç içerisinde ve maç sonrasında 'olanlara' ilişkin yorumlara bakıyorum. Özellikle Aziz Yıldırım'ın açıklaması.

***

'Bir Diyarbakırlı olarak, yaşanan ve yaşatılanlara üzüldüm. Olmaması gerekirdi. Taraftarların 90 dakika takımlarını desteklemeleri gerekirdi.
Maç'ta yenilir, galip gelinir, berabere kalınır. Buraya gelen takımlar yenebilir de, yenilebilir de? Ama burada olabilecek taşkınlıklar 'tamamen' kendilerine zarar. Atılan taş, sayılan küfür. Ne Fenerbahçe'ye ne de başka bir takıma zarar vermez. Tek zarar görecek takım; Diyarbakırspor'dur.".
Haklı! Diyarbakırspor futbolcuları da aynı düşünceyi ifade ettiler. Yönetim de, Teknik heyet de.

***

Nitekim Kulüp Başkanımız Çetin Sümer 'yayınladığı' mesajında; olabileceklere vurgu yapmıştı. Ve şu çağrıda bulunmuştu.
"Maçlarımızda sahamızda olabilecek olaylarda, küfür, yabancı madde ve centilmenliğe aykırı hallerde kulübümüze verilecek cezalardan, yönetimimiz maddi külfet altına girecek. Siz büyük şehrin büyük taraftarı da maddi, manevi olarak zarar görecek, belki maçlara giremeyecek veya izleyemeyeceksiniz. O yüzden Medeniyetler şehri Diyarbakır'ımızın 4. Büyük Taraftar olan Diyarbakırspor'umuzun siz asil taraftarları,
Lütfen sahamızdaki ve deplasmandaki maçlarımızda Fair Play ruhunu yansıtıp, kendimize yakışanı yapalım ve öyle davranalım".

***

Evet. Şimdi soruyorlar? Bu olup-biten 'olaylar' yüzünden Diyarbakırspor'un sahası kapanırsa. Kulübe maddi ve manevi ceza gelirse?
Ki 'saha içerisine' atılan taşlarla alakalı yapılan 'anons' cezanın kesin olarak geleceğine 'delil'. Ve sokaklardaki 'biber gazlı' ortam.
Tüm bunların 'acı faturası' kime kesilecek? O atılan taşlar, kırılan camlar. Polisin biber gazı ve su tazyikiyle müdahalesindeki 'mağduriyetler'!
Dikkat edin. Sonuç itibariyle hepsinde 'zarar gören, mağdur olan' Diyarbakırspor ve Diyarbakırspor'a gönül veren taraftarlar. Diyarbakır halkıdır.
Yani deyim yerindeyse 'bindiğimiz dalı' kesiyoruz. Kendi kendimizi 'dövüyoruz'!

***

Tabi Birileri 'fitili' Fenerbahçe futbolcuları 'ateşledi' diyebilir? Bu noktada 'haklılıkları' var.
'Kombine Biletleri'yle oluşan 'kapalı' kaosu ve maç biletlerinin 'karaborsaya' girmesiyle, sahaya giremeyenler.
Hakemin 'maçın' ilk dakikalarında 'bol kartlar' göstermesi. Fenerbahçeli futbolcuların 'en küçük' bir vakayı 'büyütmesi'.
Hatta 'penaltı' vermeyişi, gole giderken 'ofsayt' diye düdük çalması.. Bunların hepsi oldu, olmadı değil.. Ve hepsi de doğru..
Fitili 'ateşleyen' etkenler? Ama bunlar 'olup-bitene' haklılık kazandırmıyor. Bilakis bizim ne kadar 'çok çabuk' provokasyona alet olduğumuzu gösteriyor.
Ne yazık ki; 'dün çok güzel'(!) bir provokasyona alet olabilmenin 'resmini' çizdik.

***

Keşke 'şu sıraladığım' cümlelerin yerine, Diyarbakırspor 'Teknik Heyetinden ve Futbolcularından' şu hesabı sorabileydim.
Maçın ilk 45 dakikasında 'rakibe' üstünlük arz eden bir performans sergilendi. Ve sadece bir tek pozisyon tanınabildi.
Bu kadar 'organizeli' bir hava var iken, neden maçın ikinci yarısında 'tel tel döküldü'! 'Buz kesildi?'. Kimin ne yaptığı, topun 'nereye' atıldığı.
Kimin nerede duracağı belli olmayan bir 'oyun' sitili benimsendi. Orta saha mı, defans mı 'karmakarışık?'!
Nedir bu ruh haliniz?

***

Bunların 'sorgulanması' gerekirdi? Ki Diyarbakırspor Teknik Direktörü Ziya Doğan da 'yenilgiyle' alakalı itiraf etti; ' Oyundan soğuduk.'.
Çünkü 'koptuk'.. Bunu söylerken de seyircilere' çok derinden sitemli bir çağrısı da vardı. 'Diyarbakırspor taraftarlarından bir şey rica ediyorum. Diyarbakırspor eğer bir bütün olarak hareket ederse ve Diyarbakırspor'a sahip çıkılırsa, büyüklerden biri olur. Bu potansiyel var. İnşallah önümüzdeki haftalarda bu mağlubiyeti telafi etmeye çalışacağız. Gerçekten Diyarbakırspor lige başlar başlamaz havlu atar diye kamuoyunda bir fikir vardı.''

***

İşte tam bu noktada; Ziya Doğan'ın ifade ettiği gibi 'dün gece' Diyarbakır'ın 'yaşadıkları', 'Diyarbakırspor'un Lige havlu atacağını' söyleyenlerin 'iştahını' kabarttı diyebilirim. Evet. Bu yaşananlar hem dersi-ibrettir, hem de 'bazı yüzlerin' farkına varılmasıdır.
Ve kim ne derse desin, 'Diyarbakırspor Fenerbahçe' karşısında 3-1'lik yenilgi almanın başarısızlığını göstermişse; bunda en büyük katkı 'taraftarındır'!.
Çünkü 'maçı' kaybettiren etkenler ortada.? İnanıyorum ki; Diyarbakır ve Diyarbakırspor taraftarları 'bu olup-bitenden' birçok dersler çıkaracaktır.
Diyarbakırspor'a 'halel' getirmek isteyenlere ve bu düşüncede olanlara 'gereken' dersi göstereceği gibi; provokasyonlara 'son' diyecektir.