Bu kızlar nerde?

Sanırım;
Yazı başlığının içerdiği anlam.
Ve yandaki iki resim, bir ölçüde "meramı" anlatıyor; "kızlar kayıp" diye!
Daha doğrusu kayıp olan "iki kız kardeş".
Birinin,
Adı Hamsa Akdağ, diğerin ki ise Sultan Akdağ!
İkisi de yetişkin birer kız.
Hamsa 22, Sultan ise 24 yaşında!
Kayıplar!
Ya da evi terk edip kaçtılar!
Hal-i
Gidişatları, "iki noktayı da" var sayıyor?

* * *

Kızlar,
Diyarbakır'ın Eğil ilçesine bağlı Kalkan köyünden!
Hani derler ya;
Kızlar "Köylü" kızlar!
Evet,
Nerdeyse, kayıplara karışmalarının üzerinden iki ay geçti.
Ama hala da akıbetleriyle alakalı, ailenin aldığı bir bilgi yok.
Sağ mı, ölü mü, belli değiller?
Nerdeler, kimlerledirler.
Ne içerler, ne yerler yani meçhullerdeler!

* * *

Bilen,
Bildiren olmadığı gibi, "kendileri de" aramış değiller.
Elde ki,
Veri ve bilgi pek yok; sadece bilinen iki nokta var!
O da,
Kızların babası Mehmet Akdağ'ın "araştırmaları" sonucu, belirlenmiş.
Onun ötesinde; "bilgi ve bulgu" mevcut değil.
Tabi; şüpheler silsilesi bir hayl-i yüksek!

* * *

Bilinen birinci ayrıntı şu.
Baba Akdağ'ın,
Diyarbakır havaalanından temin ettiği "güvenlik kameralarına" ait görüntüler!
O görüntülere göre;
Hamsa ve Sultan adlı iki kız kardeş, ellerini-kollarını sallayarak "havaalanına" geliyorlar.
Tabi, telaşlı ve heyecanlı, çevrelerine sürekli bakışları var.
Kolluyorlar.
Yol-yordam bilmez,
Noktasında "kontrolden" geçişlerinden bilet işlemlerini tamamlayarak uçağa binmelerine kadar.
Bir hayli;
Kendilerini ele veriyorlar "korku ve telaş" içerisinde oldukları.
İkinci ayrıntı da,
Uçak biletlerindeki "rotalarının" İstanbul olduğu gerçeği.
Biletler;
Onur air firmasından, "son dakika da" satın alınmış.
Onlar mı almış başkaları mı onlar adına almış, belli değil?

* * *

Lakin
Tüm bu bilgiler  "şikâyet" dehlinden, "yetkili" kurumlar haberdar.
Jandarma,
Polis ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı.
Eğil cumhuriyet başsavcılığı.
Adli,
Anlamda "tahkikat" ve diğer hukuki araştırmaları sürüyor.
Çünkü;
Baba Akdağ'ın " kayıp ve şüphelendiği durumla alakalı "suç duyurusu" var.
Ancak;
Şuan için soruşturmanın akıbeti hakkında pek bilgi yok!
Kızlara ulaşıldı mı,
İzlerine rastlanıldı mı, nerde oldukları belirlendi mi?
Soruları,
Cevap bulmuş değil. Bilinmiyor.

* * *

Babanın ifadesiyle.
Peki,
Bu kızlar "yol bilmez-iz bilmez" halleriyle!
Nasıl;
Oluyor da, "köylerinden" kimse fark etmeden, ayrılıyorlar ya da ayırıyorlar?
Para temin edip,
Her biri 250 lira "uçak" bileti nasıl satın alıyor.
Bir de;
Kılık-kıyafet, giysi, çanta "şehirli" görünmek üzere, kuşanma.
Bunların hepsi,
Bir çırpıda olabilecek, "yalnız başlarına" temin edebilecek bir hal değil?
Ve;
İki aydan buyana "gittikleri" yerde ne içerler, ne yerler?
İşte,
Baba Mehmet Akdağ'ın cevap aradığı sorular ve kafasını" kurcalayan", noktalar bunlar.

* * *

Önceki gün,
Kendisiyle konuyu konuştum.
Malum,
İki hafta önce Diyarbakır Söz konuyu manşete taşımıştı?
Ve kızların,
Resimlerini de yayınlayarak sormuştu, "Bu kızlar nerde?" diye!
Yeni gelişmeler var mı diye sohbet ettim.
Babanın en büyük korkusu;
Hamsa ve Sultan'ın "fuhuş ve insan ticaretiyle" uğraşanların "eline" düşmüş olabileceği.
Çünkü;
Diyor ki, "Kızlarıma" köyden, birileri destek olmuş, ya da onları kandırmıştır.
Yoksa
Bu yaşa kadar, "Ne Diyarbakır'ın dışına çıkmışlar. Ne de, evi terk etmişler?"

* * *

Akdağ,
11. 11 2011 tarihli Savcılığa verdiği 'yeni gelişme ve yeni şikâyetle" alakalı dilekçesinde.
Aynı gün,
İstanbul'a aynı uçakla gittiğini tespit ettiği, bir bayandan bahsediyor.
Adı Kadriye Gün.
Adını verdiği bu kadının "kızlarının kaçış ve kaçırılma" durumlarıyla, bağlantısının olabileceğinden şüphe diyor.
Diyor ki,
Uçak'ta yan yana oturmuşlar. Koltuk sıralamaları peş peşe.
Garip,
Ve şüpheye düşmemek elde değil, baba açısından?

* * *

Sordum,
Baba Akdağ'a, kızların "gönül verip", rıza göstermediğin birileri var mı?
Ya da,
Kendilerinin sevip, ailenin karşı çıktığı birileri?
Yok diyor.
Ne köyden, ne de başka bir yerden gelip isteyen olmadı.
Onları,
Gözüm gibi büyüttüğüm, "tek çocuklarım" onlar. Ben, onları üzer miyim?
Birileri,
Bunlar köyden birileridir. Şüpheleniyorum.
Onlar,
Kızlarımı "kandırdılar", yoldan çıkarıp evi terk ettirdiler ya da fırsat bilip kaçırdılar.

* * *

Doğrusu,
Kızlar yaş itibariyle yetişkin!
Özgürler.
Ve hiç kimse, 'onların' keyfiyetine, hayat serüvenine 'yasalar' düzen içerisinde müdahale edemez.
Bu baba ve aile fertlerinden herhangi biri olsa dahi!
Ama bir ayrıntı vardır ki, 'işte" her şeyin gelip tıkandığı da burası.
İki aydan buyana;
Akdağ ailesinin "uyuyamadığı" hal-i durum olan, "kızların" akıbeti!
Sağ mı, ölü mü?
Zaten,
Baba diyor ki, "sağ olduklarını bileyip, seslerini duyayım" bana yeter!
Nerdeler,
Ne yapıyorlar, kiminledirler "önemli" değil.
Benim için; "sağ olup-olmadıkları".

* * *

Malum,
Ülkenin sıcak gündemini meşgul etmiyor değil.
Fuhuş’a teşvik,
Ve İnsan Ticareti,
Organ Mafyası,
Beyaz Kadın ticareti başta olmak üzere.
Dağa çıkmış,
Örgütlerle ilişkiye girmek gibi, "enva-i" hal-i durum vaki.
Bir baba,
Bir anne ve bir ailenin "en büyük korkusu olsa" gerek, evlatlarının bu tuzaklardan birine düşmüş ve düşürülmüş olabileceği.
Nitekim
Her gün görüyor ve yazıyoruz, "sosyal patlamanın" nasıl vahim düzeyde, işleri körüklediği.

* * *

Velhasıl,
Öncelikle, Hasma ve Sultan'a bir çağrım var.
Eğer yaşıyor ve beni duyuyorlar ise.
Her neredeyseniz, "Babanızı veya annenizi" arayıp, "biz yaşıyoruz" deyin.
Çünkü;
Evlat sevgisi, tüm sevgilerin üstünde olduğu gibi "hatalarınızı" af ederler.
Aileniz "harap vaziyetteler".
Bu acıyla,
Birlikte bölgenin örf ve adetlerinin de yarattığı "sokak baskısı" cabası var ya!
Yeter ki,
"Sesinizi" duyabilsinler.

* * *

Bir çağrım da;
Diyarbakır Ve Eğil Cumhuriyet Başsavcılarına.
Kayıp mevzusunu soruşturan, yetkililere.
Nerdeyse,
İki ayı bulan zaman dilimi içerisinde.
Resimleri,
Kimlikleri, uçak biletleri ve yanlarındaki şüphelinin, kimliği.
Ailenin,
Köyden şüphelendiği kişiler, "orta" yerde iken.
Teknoloji,
Ve istihbaratın en baba hali'nin yaşandığı bir dönem de.
Yetişkin,
İki kızın "akıbetiyle" alakalı, bu zamana kadar herhangi bir bilgi ve bulguya rastlanılmaması.
Sizce de;
Zafiyet-i ikmal noktasında düşündürücü değil mi?

* * *

Yok,
Gelişmeler kaydedilmiş!
Bilgi,
Bulgu ve tespitleri, onlarla temas sağlanılmasıyla alakalı, yol kaydedilmiş ise.
O zaman,
Ailenin, özellikle Baba Akdağ'ın "bilgilendirilmesi" gerekir.
Hayırlı bir haber.
Onların 'yüreğine" su serpecektir!
Yoksa,
İki evladı "göz göre göre" güvercin misali elinden uçmuş bir baba ve anne için, "her gün" bir ölüm ve derin acı içermektedir.
Ne diyeyim,
Konuyu buraya aktardık.
Belki,
Birileri ya da kendileri veya durumdan haberdar olan olabilir noktasında.
Himmet gösterir hal-i duruma!