BU MU; MİSAFİRPERVERLİK?
Az sonraki;
Sohbeti aslında "dün" yapmamız gerekirdi.
Ancak,
Zaman ve mekân noktasında zemin imkân vermedi.
Belki,
Bayat bir hasb-i hal olacak. Ama fikri ifşa için konuşmak lazım.
Şu önceki akşam;
Ali Sami Yen Türk Telekom Arena stadyumunda, Başbakan ve himayesindekilere yönelik yaşananlar...
Utanç verici hadiseler zinciri.
Bir grup;
Ucube olsa gerek "ıslık" ve "yuhalama" ile maskelerini düşürdüler.
Biliyorum ki;
Akl-ı selim tüm Galatasaraylılar tarafından bu "çirkeflik" hâsıl olan rezaleti "utanç" verici olarak değerlendirmektedir.
* * *
İki günden bu yana "aynı" düşünce içeriği babında tepkiler alıyorum; "nasıl yapılır?" diye!
Özellikle de;
Galatasaray camiasından...
Çünkü;
Geleneğinde, göreneklerinde.
Kendi ananelerinde, olmayan bir misafirperverlik icra ederek Başbakanı tabiri caizse evlerinden kovdular.
Hem de;
Islıklayıp, yuhalayarak.
Ucube bir düşünce ve gelenek felsefesi.
Düşünebiliyor musunuz?
Şeref tribündeki kişi sizin ülkenizin Başbakanı.
Ve evinize misafir...
Siz,
Siyasal düşüncesine...
Ülke yönetim anlayışına.
Veyahut, boy-pozuna. Tarzına, giyim ve kuşamına katılım göstermeyebilirsiniz.
Hatta!
Sevmeyebilirsiniz.
Karşı fikriyat, hatta hasımane bir durum vaki olsa bile...
Kendiniz,
Evimiz, sahamız, stadyumumuz dediğiniz mekâna açılış için davet etmişsiniz.
Ve siz çıkıp,
Edep denilen her ilkeyi çiğneyeceksiniz.
Zaafiyet içerisinde,
Ülkenizin Başbakanını, Bakan ve Federasyon Başkanınızı "yuhalayacaksınız" ıslıklayacaksınız.
* * *
Buna;
"İyilik et kele, övünsün ele" demekten başka bir şey denilmez.
Hele bir de;
Bu evden kovduğunuz Başbakan ki, "eşi-benzeri" olmayan bu devasa onur verici stadyumun yapımından başlayıp.
Taaa,
Önceki gün bitim ve açılış törenine kadar "destek ve imkânlar" üreten.
Tüm,
Siyasi ve ekonomik eleştirilere göğüs gererek.
Tepkilere,
Diğer güçlerin karşı düşüncesine rağmen "arka" çıkıp, size yüz akı noktasında eser kazandıran, Başbakana.
Bu;
Ucube organizasyonu "reva" göreceksiniz.
Yazık! Hem de çok yazık!
Benim bildiğim;
Futbol dergahında "ıslık" çalmak.
İlkenin fikriyatında;
Yuhalamanın ana sebeplerinin başında şu gelmektedir.
İster; saha içi.
İster; saha kenarı.
İster; şeref tribünündeki zat-ı muhterem.
Uğraş noktasında;
Beceriksizlik var ise.
Rakibe karşı zaafiyet üretiyorsa.
Gelecek açısından;
Başarısızlık bir gidişat benimseyen seyrin varlığı söz konusuyla.
Yuhalanır,
Islıklanır
Ve "sizi istemiyoruz" tezahüratları atılır?
* * *
Ama;
Aksi mecrada Dünya "markası" olmuş bir takım için;
"Abide" olabilecek bir stadyumun "kapısı" açılıyorsa.
Burda;
Yapılması gereken ve haklı istek olarak "En büyük… Bizim" tezahüratları olması lazım.
Ama yok!
Vakanın,
Vücuda gelmesinden sonra Galatasaray Yönetimi.
Ve futbolcularının gösterdiği hassasiyet.
En önemlisi de;
Gerçek Galatasaraylıların "yapılanları" kabul etmeyerek, karşı fikir içerisinde "özür" beyanında bulunması.
Doğrusu;
Önceki gece yaşanan "o talihsiz" ucube hal-i durum yaşanmamış sayılarak.
Hem;
Başbakan hem de Galatasaray camiası "barışçıl" bir sürecin resmini vererek.
Futboldaki;
Holiganizmi "dize" getirmeli.
Aksi takdirde;
Futbolun holiganizmi ve terör yapısı daha bir azgınlık içerir.
Bir diğer önemli nokta da;
Her türlü hesabı sormada haklı olarak görmek gereken Başbakan Erdoğan'ın.
Bu uğranılan;
Mağduriyetine "intikamcı" diye söylem geliştirilmemesi açısından, "hoşgörüsünü" ortaya koyması, en doğru istikamet olur.
Her ne kadar;
Anlamayanlar var ise de, anlayanlar o anlamayanları "aralarında" eritir.
İnanıyorum ki;
Galatasaray camiası da, "Bayram" günlerini, kahır gününe çevirenlerden hesabını hayli fazlasıyla soracaktır.
* * *
BAY ÇETİN'E YOL GÖZÜKÜYOR
Sahi;
Söz futbol'un seyrinden açılmışken.
Şu;
Bizim Diyaribekirspor'un "ucube" Yönetiminde son durum nedir?
Öncelikle;
Müjdeler olsun mu, yoksa rezaletin yeni halkası mı demek gerekir.
Doğrusu, bilemiyorum.
Sözleşmesine;
İmkân ve zemin oluşmadan Teknik Direktör Albay'da bavulunu hazırladı.
Dün itibariyle;
Artık o da Diyarıbekirspor'da yok!
Gelelim;
Bay Çetin Sümer(!)'in akıbetiyle alakalı, gelişmelere.
Henüz;
Kendi kulvarında geliştirdiği pozitif veya negatif bir hareketlilik yok.
Ama;
Diyarıbekirspor'un 43 yıllık tarihinde bir ilk olabilecek adımlar atılıyor.
* * *
İş başa düştü diyen;
Delegeler bir kaç gündür yoğun performansla "imza" topluyorlar.
Cumartesi günü;
Sevgili Ramazan Kahramaner ziyarete geldi...
Hem;
Delege olmam hesabıyla "imza" aldı, hem de benimsedikleri yol haritasından söz etti.
Sanırım;
Dün itibariyle 162 delegeden imza toplanmış.
Tabi; imza veren delegeler öyle sıradan isimler değiller.
Tabiri caizse;
Ağır isimler olduğu gibi, bu gidişatın artık son bulması noktasında fikrini alenice ifade edenlerdir.
Evet.
Bugün imzalar Dernekler Masasına verilecek.
Diyarıbekirspor'da;
Olağanüstü Kongre'ye gidilmesi için.
Peki;
Sümersiz gidişat nasıl bir seyir içerecek.
Burda;
İki ihtimal üzerinde ağırlıklı görüş var.
Birincisi;
Kayyum heyeti oluşturulması.
İkincisi;
Yeni bir yönetimin iş başına gelmesi.
* * *
Gelelim;
Transfer nasıl yapılacak veya yapılabilinecek mi noktasına.
Malum;
İlk hafta Ç. Rizespor'la maçımız var.
Her halükarda;
Bu maça şu an ki mevcut kadroyla çıkılacak.
Sonra;
Yönetimsel anlamdaki "gelişmeler" beklenmeden.
Transfer yasağı kaldırılacak.
Ve o hafta içerisinde başlamak üzere 1 Şubat'a kadar "hızlı bir" transfer trafiğine gidilecek.
Az da;
Maddi ve manevi imkânların sağlanmasıyla, Diyarıbekirspor "şu an ki" yoğun bakımdan çıkarılır.
Normal servise alınarak; ilerisi açısından tedavisine devam edilir.
Sonrası;
Bir bütünlük ihtiva edici Yönetim Kurulu ve Diyarıbekirspor oluşturulmalı.
Evet;
Top şu an kent camiasında.
Haydi;
Topu oyundan çıkarmayıp, taca da atmadan bu batak çamurlu sahadan kurtulalım.
Güzel bir hafta dileğiyle.