Bunlar; Provokatif saldırılar?
Birileri var ya.
İşte o birileri.
Yine "sinsi" plan organizasyonunda!
Nasıl olsa;
Havalar ısınmaya başladı, ortam da müsait.
Eee.
Bahar'da kapıda.
Günlerin,
Anlam ve önemine binaen, gelişme gösteren, "kaygılar" var.
Ortadoğu'daki,
Coğrafik sarsıntı da, malum.
O zaman;
"Ver ateşi, barutu, "heyecanı" korku ve endişe ile şiddete dönüştür.
***
Derlerler ya; "ver coşkuyu!"
Aynen de;
Tarih ve yıllar itibariyle, "mevzu" tekerrür ediyor.
Hem de;
Daha sinsi bir "provokatif" girişimle icra ediliyor.
Bakın;
Son 48 saat içerisinde, Diyarbakır ve Batman'da yaşanan saldırı olayları.
Yabana atılmaz.
İki olay da, "eşit zamanda" vuku buluyor.
Tesadüf değil.
Peş peşe, saldırıların, gelmesi.
***
Önce;
AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı.
Ardından;
AK Parti İlçe teşkilatı saldırı.
Molotof kokteyli.
Ses bombalı saldırı, ardı ardına gerçekleştiriliyor.
Denildiğine göre;
Saldırganlardan birinin elinden yaralanmış.
Bir de; olayla ilgili üç-dört kişi gözaltı alınmış.
Tahkikat devam ediyor.
Meçhulliyet kimde derseniz, o meçhul?
***
Aynı saatte;
Bu kez Batman'da peş peşe iki saldırı olayı yaşanıyor.
Birincisi;
Şehir göbeğindeki BDP İl Başkanlığı binası.
İkincisi ise;
Kamu binası olan Belediye Sarayı ve Başkanlık makamı.
Belediye'de,
BDP'li Milletvekili ve Belediye Başkan Vekili ile idarecilerin de oturduğu esnada vuku buluyor.
Başkanlık makamı önünde!
Pompalı tüfekle; 5–6 el rast gele ateş açılıyor.
Neyse ki;
Olaylar ucuz atlatılıyor, can kaybı yok.
Failler elde.
***
Dün,
BDP'liler de,
AK Partililer de,
Saldırılara ilişkin tepki görüşlerini ortaya koyarken, şu ifadeleri önemliydi.
Saldırılar;
"Provokasyona" amaçlıdır.
Aynen de öyle.
Her ne kadar farklılıklar arz ediciyse de, özü itibariyle, "amaç ortamı" germek.
Yani; "iyi çocuk-kötü çocuk" planı.
Kırdır.
Ne kadar kırdırabilirsen kırdır misali.
***
Önümüz bahar.
Malum,
Bu mevsimin kendisine has "insan duygusunda" yarattığı bir değişim var.
Bir de;
Bu mevsimin günler itibariyle içerdiği önem arz edici, günler söz konusu.
Özellikle,
Kürtler ve yaşadığımız coğrafya açısından.
Ki,
8 Mart ve 21 Mart'tan önce de; önümüzde 15 Şubat var.
Hepsi,
Kürt siyasal harekâtı açısından, "pür dikkat" isteyen ve çeken günler.
İşte bu saldırılar diyorum ki;
Bu günlerin "tansiyonunu" yükseltme gayretine, yöneliktir.
***
O nedenle;
Hep buradan zikrederim ya; "sağduyuyu elden bırakmayalım..."
Ve tabi ki;
Sinsi planların, "provokasyonlarına" gelmeyelim diye.
Yoksa
Birilerinin elerini ovuşturma, beklentilerine cevap vermiş oluruz.
Maazallah.
Tezgâha gelmiş oluruz ki, işte o zaman da dediğimiz o birileri, "emellerine kavuşmuş" olurlar.
Süreç,
Tehlikeli işliyor, beklentiler de "tersine" döndü.
Aman ha.
Bilelim ki,
Karamsarlık, korku ve kin duygusu, "bunların" yaşam, iksiridir.
Yem olmacayım.
***
Tabi;
Demokratik bir tepki ve demokrasiye yakışır bir de "paydaş" sahibi olmak gerekir.
Önerim.
Her ne kadar, AK Partililer STK'lılara "tepkiliyse" olaya sessiz kalışlarından dolayı.
Ki bu noktada haklılar.
Ama ben diyorum ki;
AK Parti de,
BDP'liler de,
STK'larda, sorumlu kurumlar da üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirmeleri gerekir.
Olmayanı değil.
Hele bir de "yaşanan" bu sinsi kışkırtma kokan saldırılarla alakalı; "birbirlerine" siyasi yüklenmelere gitmemelidirler.
Birbirlerine;
Ziyaret ve geçmiş olsun dileğinde, bulunmaları gerekmez mi?
***
Çünkü
Siyasi tahammülsüzlük, "çözümsüzlüktür"..
Biz de,
Bölge ahalisi de, siyasi aktörlerimiz de, eğer "çözüm" diyorlarsa.
O zaman;
"Çözümsüzlük" inşa etmek isteyen, zihniyete karşı ortam hareket etmeleri gerekir.
Ne diyelim?
Bizden, süreci okuyup onlara "yarınları" karanlık, sinsi planlara kurban etmeyin, uyarısı.
Bir de;
Geçmiş olsun dileğimiz var, tabi bir de anlam ihtiva eden bir söz var.
"Cana geleceğine, cama gelsin"
***
Hastane,
Yolun solunda olur mu?
Buarada;
Hafta içerisinde, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'yle alakalı şikâyetleri kaleme almıştım.
Özellikle;
Hastanenin yolun solunda inşa edilmesiyle alakalı, ortaya çıkan sorunlar.
Ve o bölgede;
İnşa edilen üst geçidin, sorunlu olma hal-i'yla ilgili.
Tabi bir de;
Neden ketum kalınıyor, kimse konuşmuyor diye?
Ne hikmetse konuşan oldu..
Her ne kadar;
Sorumluluk noktasında "vazife selahiyetine" haiz değilse de.
Siyasi,
Meyanda hassasiyet göstermesi noktasında, dikkate değer.
Evet, AK Parti İl Genel Meclis Üyesi, Mahmut Şimşek mail atmış.
Düşüncelerime,
Katkı sunan ama bu mevzuuyla alakalı yürüttüğü bazı, temaslardan söz ediyor.
Bakalım;
Şimşek bu meyanda neleri ifade ediyor.
Bakarsanız, onun ifadeleriyle birileri, "işe ciddiyet" gösterir, meseleye çözüm gelir.
***
Sayın Ömer Büyüktimur,
SÖZ Genel Genel Yayın Yönetmeni
Yazılarınızı ve önermelerinizi yıllardır zevkle ve büyük bir değerle okuyorum.
Günümüzün moda deyimiyle Diyarbakır’ımız Kentsel Dönüşümünü ancak iktidarımızda hızla yaşamaya, tarihi yapıtlarını onarmaya, iç ve dış turizmin hizmetine sunmayı sürdürmektedir. Hizmette Demokrasi şiarıyla ilimiz SAĞLIKta da devasa dönüşümler yaşamaktadır. Daha önceleri ve en son 01.02. 2012 deki yazınızda söz konusu ettiğiniz yeni Kadın Doğum ve Çocuk hastanesi yerleşkesinin Bağlar ilçemizin sınırlarında devlet yolunun sol güzergâhına düşmesi şimdilik kazalara ve ölümlere neden olduğu doğrudur.
Hastane öncelikle, bizim iktidarımız döneminde yapılmış değil.
Ak Parti hükümeti, hastaneyi tamamlayan ve halkın hizmetine açandır.
Yani proje ve güzergâh, tamamen önceki iktidar ve yönetimlere aittir.
Bu görüşü takdirinize bırakıyorum.
Büyük Şehir Belediyesi siyasi demokrasiyi hizmette demokrasiye tercih ettiğinden, bu konuda adeta uyusa da; yine bu eksikliği gören ve yaşayan bir yerel seçilmiş olarak bu konuyla ilgili yakından ilgilenmekteyim.
Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Bölge Müdürlüğünün şehir merkezimize yaptığı ve yapacağı 13 alt ve üst geçitlerin yanı sıra Urfa yolunda adı geçen hastanenin üst geçidini de eski usulde de olsa Büyükşehir Belediyemiz değil, Bakanlığımızın yaptığı malumlarınızdır.
Şu an ki Karayolları Bölge müdürümüze, il valilerimize (H.Avni MUTLU ve Mustafa TOPRAK beyler) ve hastane yetkilileriyle defalarca görüşerek;"söz konusu üst geçidin Hamilelerin, sakatların ve çocukların rahat kullanabileceği Asansörlü ve elektrikli (yürüyen) yeni bir üst geçidin yapılması için görüştüm.
Büyükşehir Belediyemizin ise; ihtiyacı "görmek" yerine "bakmayı" tercih ettiğinden dolayı onlara gitmeyi sona bıraktım. Şehrin göbeğindeki 13 adet alt-üst geçidi tam bir trilyon liraya (eski para birimiyle 1 KATIRILYON) yapmaya başlayan ikisini hizmete açan AK Parti iktidarı bu Elektrikli- Asansörlü üst köprüyü de yapacaktır.
Bu konu ile ilgili önümüzdeki günlerde yine gerek Diyarbakır da, gerek Ankara temaslarımı yetkililerimizle sürdüreceğimi bilmenizi isterim. Gelişen şehir yerleşim planı adı geçen hastane yerleşkesini süreç içinde ortalayacağı muhakkaktır.
Ancak Elektrikli Asansörlü Üst Geçit ihtiyacı, Kadınlarımız, Çocuklarımız ve Engellilerimiz için, bir zorunluluktur.
Bu üst geçidi yapması gereken asıl sorumlunun, asıl muhatabın Büyükşehir Belediyesi olduğunu bu Şehr-i Azimin mazlum Halkına aracılığınızla iletmek istedim. Sevgi ve saygılar sunarım.
Mahmut Şimşek Ak Parti İl Genel Meclis Üyesi