ÇAĞRIMIZI YENİLEYELİM!
Sevgili okurlar.
Dünden devam diyoruz.
Yani fikri takip görevine devam ediyoruz.
Bu münasebetle mevzuu yine Diyarbakırspor.
Çünkü dün kentin ana gündem maddesiydi.
Hemen herkesin konuştuğu, tartıştığı ve dile getirildiği konuydu.
Yazdıklarımızın, çizdiklerimizin ve söylediklerimizin paralelinde.
Ve tabi ki; Mesaj verdiğimiz zevat adına.
***
İnanın dün mevzuya ilişkin bir hayli olumlu tepki aldım.
Öyle böyle değil. Övünmek gibi de olmasın. Yüzlerce e-mail.
Bir o kadar telefon ve faks.
Hepsinin buluştuğu tek ortak payda;
"Diyarbakırspor bu sahipsizlik batağından kurtulsun"!
Geçmişin "kirlilikleri" yeniden görev kazanmasın.
Takdir edersiniz ki;
"Belirsizlik" mevzularda en büyük yıkım ve tahribattır.
Çünkü belirsizlik, tedirginliktir, endişedir, korkudur.
Ve de "işlevsizliktir"!
En önemlisi çözümsüzlüktür.
İşte Diyarbakırspor'da bugünlerde bu dram yaşanmaktadır.
Futbolcusundan, Teknik Heyetine. Kulüp çalışanından, geçici yönetime kadar.
Malzemeci dahi.
Bugün "maddi ve manevi yönden" Diyarbakırspor'dan alacağı bulunuyor.
Ama tek bir muhatabı yok!
***
Diyarbakır Söz ve bu köşenin işgalcisi olarak.
Dün Diyarbakır ahalisi adına.
Gönül vermiş sevenler adına.
Kentin tek sosyal aktivite kulübü olan Diyarbakırspor adına bir çağrıyı dile getirmiştik.
AK Parti Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Abdulkadir Aksu'ya yönelik.
Ve gür sesimizle kendisine şöyle seslenmiştik.
"Aksu'ya çağrı, diyar sahipsiz" diye.
Bir kez daha çağrımızı yeniliyoruz.
"Diyar ve Diyarbakırspor sahipsiz".
***
Öncelikle Sayın Aksu'yla yüz yüze mevzuyu konuşamadığımı belirtmek isterim.
Böyle bir imkan gelişmedi.
İşlerimin yoğunluğu, kendilerinin de programları "müsait" bir ortam geliştirmedi.
Ama gıyabında ve bana intikal edilen bilgiler paralelinde "önemli" gelişmeler sağlanmış.
Yani çağrımız ve haberimiz "ses" getirdiği gibi; "mesajı" yerine ulaştırmıştır.
Şöyle ki;
Aksu'yu havaalanında karşılayanlar arasında bir grup Diyarbakırsporlu taraftar.
Taraftarlar Birliği Başkanı Zülküf İşlek ve bir grup üyesi.
Söylediklerimizi Sayın Aksu'ya "tezahüratlar" içerisinde gösterip takıma ve kulübe sahip çıkmasını istemişler.
Önce haberi ve sonra köşeyi okumuş.
Bir hayli de duygulanmış.
Tabi ki konuya ilişkin hassasiyetini de dile getirmiş.
"Sorunların çözümü için elimden geleni yapacağım" diye.
Bu demektir ki; yarınlar için "Umut" verici bir gelişme.
Çünkü Sayın Aksu'nun Diyarbakırspor'la alakalı destekleri ve hizmetleri inkar edilemez.
Hele böylesine ekonomik krizin "Tsunami felaketi" gibi yakıp yıktığı bir dönemde.
***
Dün ifade etmiştim.
Diyarbakırspor'un önemli miktarda borcu var.
Bu ağır ve altından çıkılamaz "borç yükü" aynı zamanda kulübe talipli çıkmasını da engelliyor.
Bunu aşmanın yolu güçlü bir otorite.
Güçlü bir siyasi yapı ve tabi ki bürokratik destek.
Ve en önemlisi; Kulüpte "temiz eller" hamlesinin geliştirilmesine vesile olmak.
Bunların hepsinin bir anda gelişmesi ve sonlandırılması şuan için mümkün olmayabilir.
Hani derler ya; "basamak basamak".
Onun için de; öncelikli olarak bir "geçiş süreci" geliştirilmeli.
Deneyimli, sorumluluk alabilecek ve de dürüstlüğüne inanılan insanların bir çatıda toplatılıp "yönetim" oluşturulmalı.
***
Aksu'nun bizzat kendisinden değil de; yakınındaki kişilerden aldığım bilgi ve edindiğim izlenimler.
"Bazı hamleler" geliştirmek istemiş.
Bir hafta önce de sonucu kamuoyuyla paylaşacakmış.
Ama "siyasi kırılganlığın" yarattığı olumsuzluk nedeniyle "ötelemiş"!
Ancak bu yazımızdan ve çağrımızdan sonra; "ötelediği" oluşuma yeniden dönüş yapacak gibi görünüyor.
Çünkü İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu dahil olmak üzere "konunun" çevresindeki isimlere "geçiştirmeyin" mesajı vermiş.
Nitekim her geçen gün Diyarbakırspor için bir kayıp.
***
Bakınız üç gün kaldı ertelenen kongreye.
Yarın da Gaziantep'te önemli bir maça çıkılıyor.
Ödenmesi gereken futbolcu alacakları.
İki yılı bulan personel alacakları. Genel giderler.
Onun için de zaman kaybına tahammül yok.
Sezonun ilk yarısı sona eriyor. Futbolcular maç sonrası memleketine gidecekler.
Tabi bir hafta sonra da Antalya Kampı var.
Zaten birçoğu alacaklarına karşılık federasyona başvurmuş.
Hemen çözüm bulunmazsa, ikinci devrenin başında yoklar.
Hele bir de Pazartesi günü kongrede "olumlu" bir sonuç gelişmezse.
Kulüpte "istikrarlı" bir yapı oluşmaz ise; her şey "sil baştan" dağılacak.
O zaman da; "ayıkla pirincin taşını"!
***
Bu arada; kulaktan kulağa dolaşan fısıltılar yok değil.
Yani; "oluşumlar" yapılmak isteniyormuş. Ancak "siyasiler" arasındaki görüş ayrılığı bir noktada buluşmayı "engelliyor"!
Zaten memleketin makus talihini yenmemesinin de nedeni bu değil mi?
Onun için şu son 72 saat içerisinde; ne olur?
Artık yapmayın, etmeyin, kıymayın bu memlekete.
Bari bırakın Diyarbakırspor uçuruma sürüklenmesin.
İşte Manisaspor maçında çıkan olayların faturası.
Bir maç saha kapatma. Ve 17 bin 500 YTL para cezası.
Her şeye rağmen; ben hala umutluyum.
Özellikle de Sayın Aksu'nun konuya ilişkin bana yansıyan "izlenimi".
Diyarbakırspor sonunda "gülecek".
Yüzleri de güldürecek.
Ama hiçbir şey geliştirmediyseler de.
Yarın hesabı çok güzel sorulur.
Bizden söylemesi.
Yarın bize demediniz demesinler.
Çünkü söylemekten dilimiz, yazmaktan kalemimiz, ifade etmekten beynimiz "yoruldu"!..
Hepinize hayırlı Cuma'lar..