ÇALGICI KIZI OYNA; MAĞDURUM DA MAĞDUR!…
Vallahi “muhalefet” bir alem ya!.. Gerçi yazıya başlık olarak “çalgıcı kızı oyna” diyerek, söze girdik.. Lakin “oynayıp-zıplamanın” yanısıra bir de; “birbirlerini yiyecek” kadar da, kavgacı ruhu da taşımaktadırlar mevcut altılı masa… Yani, trajikomik birer vakıa halinde seyrediyorlar…Kim dost, kim düşman, kim “ittifak yolunda” kim değil; meçhuliyet arzıyla zihinleri tar-u mar edip ha bire güvensizlik pompalanıyor…
***
İşte, İmamoğlu’na bir nimet olarak sahaya sürülen “siyasi yasak” yönündeki henüz kesinleşmemiş, yerel mahkeme kararı üzerinden yaratılan “fener alayı ile koparılan fırtına!” herkesin malumudur.. Onun için de; kafalar karışık.. Çünkü “hem kavgayı, hem de çalgıcı kızı” rolünü, gün yüzüne çıkardı “siyasi yasak” mevzusu.. Muhalefetin 2023’e odaklı, “barışık içerisinde” olmadığı gerçeğinin de maskesini düşürdü… İlk fırsatta birbirlerini satabileceği ve kulvar değiştirebileceğini gösterdiler..
***
Çünkü, dehşetli organizasyonlar tertipliyorlar.. “Ahali karşısında” öylesine “sevinç ve coşkuyu yansıtan” kareler veriyorlar ki, “aman allahım siyasette bu ne sevgi bu ne aşk” şarkısını söyletiyor.. Görenleri kıskandırır cinsten… Aslında toplumun tüm siyasilerden beklediği bir görüntü ve kucaklaşma.. Ama gel gör ki; hiç öyle değil.. Ne diyor siyaset duayeni; “yok böyle bir siyaset dünyası” diye.. İç dünyaları değişik.. İşte “kapalı kapılar” arkasından gelen yansımalar da; “taraflar birbirlerini” yiyor görüntüsü var.. Kim kimi yakalarsa misali..
***
Garip olan, “salt mahallenin” yaramazları olarak bildiğimiz taraftarların “amigoları” değil; bir tarafta çalgıyla oynamak, diğer yandan birbirine kumpas kurup, “siyasi açıdan güven ve itibar kaybına” uğratmak liderleri de kapsar hale geldi…. Artık “liderler de”, aynı minvalde, “rakibini” kündeye getirmenin gayreti içerisinde enva-i organizelere imza atıyor. “Kıyafetsiz güreşçi” kanaati oluşturma gayretinde.. Ki “hem de kendi mahallesindekine bunu yapıyor!”…
***
Bakınız, Kemalciler, Ekremciler ve Meralciler.. Beri yanda, Mansurcular… Tabi diğer yüzde 1 ila 2’likler de yok değiller… “Siyasi yasak” nimetinden herkes “kendisine” özgü bir fikriyatla, nasıl da Sancaktepe’de, arz-ı endam ettiler.. Öpüşmeler, tokalaşmalar, kucaklaşmalar, “yıllar sonra” nutuk atabilecek bir kitleyi karşısında görenlerin “siyasi racon keserek, “kendine pay çıkarmaya çalışıyor olmaları.” Tabi bu işin; “eğlenceli” tarafı.. Yani çalgıcı kızı!..
***
Denir ya; “muhabbetlerine” kucaklamalarına, “uzlaştıklarını” yansıyan tabloya söylenecek söz; “be nezer..” Aynen devam etsinler.. Bari, “kumpasa, fitneye, iki yüzlülüğe” meyil verici siyasete, akıl yorulmaz.. “Siyaset eğlenceli” olur.. Ama yok.. İşte; işin bu yüzü, fena bir algı üretici Altılı Masa’nın tüm üyeleri açısından.. Çünkü “kalpleri öyle demiyor?”!.. Nitekim, “Siyasi Yasak” kararı sonrasında, yaratılan havanın “derin hesapları” su yüzüne çıkmaya başladı!…
***
Masadaki “gizli ve derin” hesapların, çekişmelerin, “kim kimi istiyor, sahipleniyor” ya da, tarafkirliği kime yöneliktir, noktasında ciddi bir çatışma su yüzüne çıktı!.. Şöyle ki, bir tarafta Ekremciler ve Meralciler, diğer taraftan da Kemalciler bu kulvarda “fena bir savaş” verdikleri artık; tartışmasız… Hal-i hazırda, “baskın çıkan” İmamoğlu.. Estirilen havada ise, “Kılıçdaroğlu” bitik gösteriliyor..
***
Öyle ki; Kılıçdaroğlu “şimdiden havlu atılacak” isim, olarak lanse ediliyor…? O seçime girerse, kaybedilir.. Hatta, CHP’ye “ter-u taze” bir Genel Başkanın “ivediliğinden” söz eden bile çıkmaya başladı.. Ama İmamoğlu ile ilgili üretilen algı onunla, “seçim kazanılır..” Seçimi şimdiden kazanma yönünde garantilemiş diyen bile var!.. Yani, Erdoğan’ı “alt edecek tek kişi” deniliyor..
***
Görünen o ki; “önümüzdeki iki hafta” bu kulvarda fena bir cıngarın çıkacağını söyleyebilirim!.. Özellikle Kemalcilerin atağa geçip, siyasal iktidardan daha aktif bir şekilde, İmamoğlu’na yerel mahkemenin verdiği “siyasi yasak kararının” bir anlam teşkil etmediğini, İstinaf, Temyiz ve Yargıtay evrelerinin olduğu, “yasağa hüzünlenilir, halay çekilmez” gibisinden; konuşmalar.. Nitekim; konuşan tarafların “basındaki(!) sözcüleri” bunları ifade ediyor…
***
En çok da, İmamoğlu ile CHP’deki bazı destekçilerinin “siyasi yasak” kararı veren, Mahkeme Başkanıyla “ilişkilerinin” olduğu yönündeki iddia.. Karar bir ısmarlama diye.. Ve bu karar “iktidara değil, Kılıçdaroğlu’na açık operasyon” denilmesi.. Bir de, kararın açıklanacağı günde, Kılıçdaroğlu’na “Almanya gezisinin” denk getirilmesi.. Ki o gün karar verileceği bilinmiyor muydu?!.. Kulis bilgisi kesin değil, denilene göre, Kılıçdaroğlu kurmaylarına sormuş, hukukçular dahil “karar çıkabilir mi” diye, verilen yanıt olumsuz bir karar beklenmiyor?..
***
Ya bir de karar sonrası “Saraçhane’deki ilk toplantıda” çekilen operasyon!.. Kılıçdaroğlu’na “bir selamlama” diye yutturulan o görüntü!.. Saat 16.00’dan sonra herkes Saraçhane’de çağrısı.. İmamoğlu ile Akşener’in “sevinçli, kucaklaşması..” Bu resmin bizatihi kendisi tarafından paylaşılması.. Bu tablo “iktidara karşı” görüntü diye Ekremciler ve Meralciler servis ettiği ifade edilse de özünde; Kılıçdaroğluna karşı tarihsel bir kurultay, hamlesidir!..
***
Yoksa; Akşener, Kılıçdaroğlu’nun “O 16 milyon İstanbullunun başkanı, arkasında onlar var” sözünün yerine “Onun arkasında 85 milyon var” der miydi?!… İstanbul’un Fatihi dediği İmamoğlu’na “gelen siyasi yasak” ve Saraçhane’deki çifte organizasyon Akşener’in altılı masadaki Kılıçdaroğlu ve onun yanındakilere “çalgıcı kızı oyna, mağdurum da mağdur” dedirten, bir halayla kumpasa getirdi… Sakın sen de brütüz denilmesin!…
***
BİLİNSİN…
BİR.. Kemal Bey’in “gönlünde bir tek aday var o da kendisi..”
İKİ.. Akşener’in “gönlünde bir tek aday var, o da kendisi değil İmamoğlu..”
***
Peki, iki gönülden bir aşk çıkar mı, onu bilmem.. Ama bilinsin diye; Ocak 2023’ün başında “gönül verilen” netleşecek.. Aşık mı, kerhen mi, zoraki mi, “nikah kıyılacak?” onu göreceğiz..
***
SÖYLENMESİ GEREKEN..
Ülke ve millet olarak; “yasaklardan” çok ama çok çektik!.. Artık yorgunuz “siyasi yasaklara”.. Yetti.. Çünkü, demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği ve fikir hürriyetini “prangalayan” anlayışların vesayeti..
Milli iradeyi “kimse” milli iradenin nam-ı hesabına “dizayn” etmemeli, çalışmamalı, hüküm vermemeli..
Dün olduğu gibi bugün de; “Türkiye’nin hiçbir şekilde faydasına olmamıştır, bilakis gerilemesine, yıkımına, bölünüp, parçalanmasına, hizipleşmesine, yol açmıştır.”…
***
İşte onun için haykırmalıyız; amasız ve fakatsız!…
Tek çare demokrasi..
Tek çare özgürlük..
Tek çare eşitlik..
Tek çare fikri beyanın serbestiyeti..
Hiç kuşkusuz ki tek çare “milli iradenin bağımsızlığı ve temsiliyetidir?”..
İşte bunların; güç kazanıp, serbestiyet alması için; mücadele etmemiz gerekir..
Siyasi kumpaslar..
Çalgıcı kızın oynatılması, mağdurum da mağdurum repliklerinin sahneye konulması değil…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi, emin olmadığın sevgiye de teslim etme kendini…