CHP CADI KAZANI

Dedik ya;
CHP evlere şenlik. Hadiseler "kara mizah" misali.
Peş peşe icra ediyor. Öyle ki; "iç kazan" cadı kazanı gibi.
Parti fokur fokur da fokurduyor.
Neresine baksanız, kimi dinlerseniz "anlaşılmaz" halde.
Siyasi duruş tam bir komedi filmi.

* * *

Onun için; "uçkur" mevzusu CHP'nin dibine dinamit oldu diyenlerdenim.
Çünkü öylesine bir fırtına kopardı ki; "akl-ı selim" kalmadı.
Üstüne üstlük "uçkur" aktörü Baykal'ın sergilediği "koltuk" hırsı.
Geri dönüş yolundaki "siyasi" aktiviteler; "ağı" parçaladı.
Ki dün Kılıçdaroğlu'nun "adaylık" noktasında kılıcını çekmesi; "dur" çekti.
Öncelikle Baykal'ın "dönüş" yolunu kapattı.

* * *

Ama CHP'de "iç çatışmayı" da körükledi, Kılıçdaroğlu'nun çektiği kılıç.
Nitekim dün kimler ne laf etmedi ki?
Dün birlik olanlar!
Aynı sırayı paylaşanlar.
Liderlerinin "dizinin" dibinden ayrılmayanlar.
El-pençe "kapıkulu" misali bekleyenler.
Naralar attı. "Hançerlendik".
Bu bir ihanet. Ve beri yanda demokratik tavır.

* * *

Öne çıkan isimler;
Yılmaz Ateş.
Önder Sav.
Mustafa Özyürek.
Kavgada bile söylenmeyecek karşılıklı "suçlayıcı" küfürler.
"İstifa et çağrıları".
Konuşan diğer konuşana bu çağrıyı yapıyor.
Yaramaz çocuk misali. Komedi filmi çeker gibi.

* * *

Dünün analizi; CHP dağılıyor idi!
Çünkü bu sözlerin "altında" kalır mı, bilmem.
Ama Siyasetin de bir ahlakı olduğuna göre "durum" tar-u mar olması gerekir.
Peki; CHP'yi bu rendeye getiren ve "iç dokusuna" bomba koyan kim?
Tek sorumlu, sebebi Deniz Baykal'ın kendisidir.
Ve icra ettiği "O uçkur" hadisesidir.
Gerek "elden ele dolaşmaya" başlayan facebook'ta klipleşen "uçkur" görüntüleri.
Gerekse de, istifası sonrasında sergilediği 'siyasi tavırları'.
CHP'nin "hayat" damarlarına fitne ve zehir oldu.

* * *

Şöyle ki;
Ahlaki çöküntüsüyle "sokaktaki" vatandaşın nefretini aldı. Seçmen ve taban "bu liderle" olmaz sesini yükseltti.
İkincisi de; Parti içerisine nifak soktu.
Hatırlarsanız; daha önce buradan ifade ettim.
Baykal bu çirkin durumdan sonra "köşesine" çekilmeli.
Antalya'daki villasında "denizin" keyfini çıkarmalı.
Geri dönüş gibi bir gaflete kapılmamalı.
Bari bu süreçte "akil adam" gibi davranmalı.
Özellikle de parti içi demokrasiye "çomak" sokmamalı.
Birilerine "liderlik" işareti ve taraftarı görünmemeli.
Şu benim adayım, ya da buna göz kırptı intibasını geliştirmemeli.
Yani; "ikinci" bir gaflet geliştirmemeli.

* * *

Ne yazık ki; "hiçbirini" yapmadı.
Bilakis "tam aksi" noktada fırtına geliştirdi.
Sanki "o ahlaki" olmayan rezalette kendisi "aktör" olarak yer almamış?
Sanki eşi Olcay hanımı aldatan o değilmiş?
Sanki tabi olduğu inanç, gelenek ve görenekler bu "uçkura" icazet veriyormuş?
Sanki kendisi "sıradan" bir çapkınmış?
Yazık!

* * *

40 yıllık siyasi hayatında tek doğru adım olan "istifa" müessesesini bile son dakikada "haram" eyledi.
Gel de şimdi ayıkla pirincin taşlarını.
Kılıçdaroğlu "kılıcı" çekip Kurultay'da Genel Başkanlığa adayım dedi.
İnanın en doğru karar da şuanda CHP'de verilen bu.
Çünkü Kılıçdaroğlu!
Parti içinde; "Biz bu ahlaki enkazı kabullenemeyiz" diyenlerden.
Ki hadisenin vuku bulduğu günden buyana "pek" bu mevzuuyla alakalı konuşmadı.
Onun için; CHP'de bir dirilme.
Ve pak olma gayesi eğer varsa bu hamle bence Kılıçdaroğlu’yla gelişir.
Yoksa "gelenekçi", statükocu ve "uçkuru" kabullenen zihniyet CHP'yi 'akıbetsiz' kılar.

* * *

Son anketler aslında her şeyi ortaya koymaktadır.
CHP'nin karizmasının "yerlerde" süründüğüne ilişkin.
Hele bu hafta içerisinde yapılanların sonuçları; "çizik" vaziyette.
O zaman; CHP kurultaya kadar bu iç fırtınayı dindirmeli.
Dedim ya; Kılıçdaroğlu!
Alevi olsa bile. Bu kimlik "liderliğine" ve siyasi tercihte "itici" olmaz.
Önemli olan; siyasi duruşu ve o siyasi duruşa yüklediği ahlaktır.
Henüz "kirli" ve komplo hadiselerinin içerisinde yer almış biri değil.
Halkla sıcak ilişkisi olan biri.
Tipik bir Karaoğlan mizacı var.

* * *

Velhasıl; her şerde bir hayır var.
Kılıçdaroğlu'nun "kılıcını" çekmesi hayra alamettir.
Her ne kadar; "gelenekçiler" ihanet ve hain hançer olarak "Kılıcını" görseler bile.
Demokrasi "yarışında" önemli olan; "dik" duruştur.
Ne diyelim.
Şuan için; CHP önünde iki aşamalı tercih var.
Özellikle "seçicilik" konusunda.
Birincisi Kurultay'da delegeler.
İkincisi bir yıl sonra Seçmenler.
Demokrasi adına "tercih" ortaya koyacaklar.

* * *

Biz de; bu demokrasi yarışında CHP için nasıl bir "demokratik" tablo çıkar göreceğiz.
Yeter ki; "kafalar" deve kuşu misali kuma gömülmesin.
Ha. Bu arada merak ediyorum.
Fatih Çekirge. Yılmaz Özdil. Ve Ertuğrul Özkök'ü. Hatta Ece Temelkuran.
Kılıçdaroğlu'nun "Adayım" çıkışına karşı; ne diyecekler?
Bakalım;
Baykal'a karşı çıkanlar ve onun koltuğuna oturmak isteyenlere "hainler" sözünü;
Kılıçdaroğlu için "kullanabilecekler mi?"
Sanmıyorum!