CUMHURİYET KARŞITLARI!

Kim onlar!?.. Var mı ki, Cumhuriyet karşıtı biri?.. Sanmıyorum.. "Cumhuriyet" bir fazilettir.. Ve halkın kendi kendini yönetmesidir.. Hal-i hazırdaki, 83 milyonun 7'den 70'inin "Cumhuriyetle" zerre-i miskal sorunu ve karşıtlığı olmadığını gibi, olduğunu da düşünmüyorum!..

***

Eğer bir arıza-i durum var ise de!.. O da, "Cumhuriyet'i" cumhursuz bırakan, siyasal ve ideolojik, yönetimsel anlayıştır!.. Yani, "fazileti" yerleyeksan edendir!.. Ama ne hikmetse sol bir fikrin tezahürüne sahip olanlar sürekli bir "Cumhuriyet karşıtlığı" oluşturma gayreti içerisindeler?..

***

İşte son örnek!.. CHP'nin yarının da ötesinde resmi "pravdası" olan Cumhuriyet Gazetesi'nde, o meşhur "367 garabetini" Türkiye'ye yaşatan bay Sabih Kanadoğlu'yla yapılan bir söyleşinin yazı serisini yayınlıyor..

***

Yazı serisine atılan “Cumhuriyet’in savcısıydım” başlığına bir bakın!… Üst başlık daha bir manidar.. “Bir yurtseverin Cumhuriyet karşıtları ile savaşı…” Hele ki, alt spotları okuyunca… "Kürtçeye, kürtçe şarkılara" dair verilen kararları, eleştirmesi!…

***

Halk deyimiyle vay da vay!… Yahu bu zihniyet, bu siyasal anlayış değil miydi "Kürtler"e, “kart-kurt" deyip, inkar ve asimilasyonu dayatan. Dili de, kültürünü de, medeniyetini de, "prangalayıp" yasaklayan!..

***

"Şeyh Said'i katleden!.?" Bediüzzaman'a sürgünler yaşatıp, cenazesini bile ortadan kaldıran!.. Camileri, ibadethaneleri, yasaklayan!.. Ne ara böyle; "180 derece" dönüş yaptılar şu, anlayış!ı..

***

Gelelim başlığa!.. "Cumhuriyet karşıtları ile savaş!.." Kim bu cumhuriyet karşıtları?!.. Bu savaş neyin nesi, kime karşı, nasıl bir savaş olacak!..

***

Hani Kemal Bey ahaliyle "helalleşelim" diyordu!.. Geçmişteki yanlışları, zulümleri ortadan kaldırma adına; "el sıkışalım, kucaklaşalım, helalleşelim" minvalinde, söylem geliştiriyordu!…

***

Ne oldu şimdi?!… Ya da ne değişti?!… Birden "mevziler ve siperler" oluşturuldu?!.. Ana hedef, "Cumhuriyet karşıtları" diye, bir savaş alanı yaratıldı!…

***

Yoksa!.. Evet yoksa, Özgür Özel'in "Ortaçağ Karanlığı" aklının devreye giriş ışınlamasıyla, Kanadoğlu'nun "Cumhuriyet karşıtlığı savaşı" bütünleşiyor mu?!.. Bence de öyle..

***

Kasıt belli!.. O kasıtın hedefinde de, "dindar kesimler var?"…

***

PEKİ, MİLLİ GÖRÜŞ NERDE?

Vaki mi ki?.. Ne yazık ki, zerresi yok.. Merhum hocanın vefatıyla, "yerle yeksan!.." Yoksa, İslam dünyasına, İslami eğitime, Kur'an Kurslarına, "Ortaçağ Karanlığı" benzetmesinde bulunanlara "ağızlarının" payını vermez miydi?…

***

"Eeeyyy Özgür Özel sen kim, İslami kimlik ve eğitimi kim?.. Seni gidi devşirme, seni gidi batılı, batılcı, emperyalistlerin nam-ı hesabına bizleri sırtından hançerleyen?.. Sen git, gulu gulu dansını yap" demez miydi?..

***

Derdi!.. Hem de en alası şekilde, okkalı bir de ağız köpüğü püskürtürdü!… Ama yok.. Milli Görüş erbabı tam aksine "kafalar kuma" gömülü şekilde, görmedim, duymadım, bilmiyorum koduyla; "suspus" kesilmiş vaziyette!…

***

Dahası!.. "Siyaset devşirme" adına, girdiği haset, kin, nefret, intikam duygusuyla; "birlikte, kol kola, yol yürümekten imtina etmiyorlar." Özel'e ve onun felsefesine, siyasi değirmenine, AK Parti karşıtlığıyla "su taşıyorlar?"..

***

Hasılı kelam!… Şu siyasi ihtiras var ya, nasıl da "benlik kaybı" yaşatıyor anlamak zor!.. Dün ifade etmiştim, eskiden siyasi eğilimler olurdu, ama şimdi bilaistisna hepsi, "demokrat" kodlu eğilimle.. Ama kime göre, neye göre "demokrat" o da bilinmez denklem misali, benzemez!..

***

DOLAR'IN TRENDİ!

Okur sorgulama yapıyor.. Diyor ki, ne ara bu hale geldik?.. İçimizde "dolar inince" üzülen var.. İçimizde "dolar çıkınca" sevinen var..

***

Ne yazık ki!.. Verdiğim cevap şu; "siyasi ve ideolojik" bir kutuplaşma ve kamplaşmadan öte bir şey.. Ya bu ülkede "iki ayrı toplum" var..

***

Ya da!.. "Bu melanet" doların iki çeşidi var.. Bilimsel ve akademik analizi; "sosyolojiye mi, yoksa iktisadi alana mı" giriyor?!..

***

Neyse!… Vaziyet zaten akla ziyan bir durum icra ediyor.. Bi de bunun "bilimselliğine" girersek, terelelli oluruz.. Sizce..

***

ŞEHRİN SAHİBİ!…

Kadim şehre dair "eksilmeyen" bir polemik!.. Bu şehrin "sahibi kim, ya da şehir sahipsiz değil?"… Elbette ki, sahibi ve yaşayanı belli.. O da; bu topraklar üzerinde havasını, tozunu, yemesini, içmesini "soluyan" çalışan, üreten ve yaşayan tüm canlılar.. Yani herkes!… 7'den 70'e… Ama; "sahipsiz!.."

***

Ne hazindir ki, O sahipsizlik de, kentin A'dan Z'ye yönetimselliğine ilişkindir.. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, hatta eğitim dahil olmak üzere; "işleyen mekanizmanın" bir bütünlük içerisinde kentle örtüşür olmamasından kaynaklı bir sahipsizliktir bu sahipsizlik!… Politize olmuşluk; sahipsizlik!.. Sorsanız alayı, "bu kent sahipsiz değil" der… Ama yok..

***

Bakar mısınız, "kaçak yapılaşma, imar ve rant" kavgasında Belediye ile Mimarlar odası yargıya dahi taşınan "birbirlerini" suçlayıcılıkları "kent sahipsiz" ikilemi üzerinde yürütülüyor?.. Tarafların kutuplaşması ve tartışması, bu kadar alevli gelişmesindeki ana neden ne?!.. Ne yazık ki, herkes vaziyeti kendi tarafına göre yontuyor olmasıdır?.. Kent adına değil; hesaplaşmaları!…

***

İşte seçilmişlerimiz, işte atanmışlarımız!.. İster yerel ister merkezi hükümet kurumları olsun.. Kendi tarafgirliklerinin dışında, "bu kent adına, bu kentin yaşayanları" adına, tek bir an ve zaman dilimi içerisinde biraraya gelmişleri olmuş mudur?!.. Yok!.. Demek ki; kent ahalisi var ama idari bazda "kent sahipsiz?!.." Noktaaa…

***

KİME GÜVENİYORSUNUZ?

MetroPOLL Araştırma şirketi bu soruyu "sokaktaki vatandaşa" sormuş; hangi kuruma güveniyorsunuz?.. Gelen yanıt, Ordu yüzde 6.7 en çok güvenilen kurum olurken, Politikacılar yüzde 3.4'le en az güven duyulan oldu.

***

MetroPOLL Araştırma Şirketinin Kurucusu Özer Sencar, "Aralık 2021 Türkiye'nin Nabzı" araştırmasının "Kurumlara Güven" başlığındaki sonuçları sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Anketin sonucu şöyle;

Ordu: Yüzde 6.7

Polis: Yüzde 6.4

Türkiye Büyük Millet Meclisi: Yüzde 5.0

Kamuoyu Araştırma Şirketleri: Yüzde 5.0

Cumhurbaşkanlığı: Yüzde 4.9

Diyanet: Yüzde 4.6

Yüksek Seçim Kurulu: Yüzde 4.3

Yargı ve Mahkemeler: Yüzde 4.1

Bankalar: Yüzde 4.1

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK): Yüzde 4.0

Medya: Yüzde 3.6

Politikacılar: Yüzde 3.4

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bütün insanlar “orjinal” olarak doğarlar. Ancak bir çoğu; “kopya” olarak ölür.