CUMHURİYET ve SİVİL ANAYASA!

Evet,
Bugün 29 Ekim..
Yani,
Cumhuriyet’in 88’inci kuruluş yıldönümü!.
Kutlu olsun.
Ama,
Tarihsel bir kararla,
Kutlama yok..
Resepsiyonlar da yok..
Malum,
Yüreğimize düşen 7.2 şiddetinde bir kor ateşi var.
Van,
Ve Erciş Depremi..

 

Kutlama olur mu?
Bu,
Türkiye’nin en büyük ‘İstiklal’ savaşıyla sağlanan rejimin kuruluş yıldönümü olsa bile..
Çünkü,
O istiklal savaşında, ataları, dedeleri bir yürek, omuz omuza savaştı..
Şimdi,
Onları torunları, hatta evlatları toprak altında.
Yas var..
Başbakan,
Erdoğan’ın bu minvalde aldığı karar doğru bir karar.
Her ne kadar,
CHP zihniyeti karşı çıkış ortaya koyuyorsa..

 

Ve biliyorum ki,
Bugün bir çok zihniyet ‘Cumhuriyet’ havarisi kesilecek.
Diyecek ki,
‘Kutlamaların’ tümden iptal edilmesi, kabul edilemez.
Ve yine,
Art niyetleriyle diyecekler ki.
Bu iptal kararı,
Bir başbakanın ve ülkenin hal-i ruhu yetiyle alınamaz.
İnandırıcı değil gafletinde bulunacaklar.
Zaten,
Cumhuriyet 88 yıldan buyana çekmedi, bu gaflet ve delalet içersinde olup sözde cumhuriyetçi geçinenlerin gafletlerinden çektiği kadar

 

 

Cumhuriyet!.
Sahi, ne demek?
Elbette ki, millet demek ve yeşerme dokusu da Fazilet demektir..
O zaman, fazilet beşeriyetin hayat ahlakı değimlidir?.
Yası olanın,
Ve yüzlerce insanin felakete kurban gitti zaman dilimi içerisinde iken..
Faziletin,
Felsefe ve hayat nizamında var mıdır ki ‘kutlamalar yapmak’
Resepsiyonlar düzenlemek.
Resmi geçitler, bandolar eşliğinde icra etmek..
Olmamalı.
Velev ki,
Ülkenin kurtuluş günün yıl dönümü olsa bile.

 

Zaten,
Fazileti kutsal kılan, ‘acıda, kederde, tasada’..
Tabiî ki,
Sevgide, coşkuda ve sevinçte, bayramda, neşede..
Beşeriyetle,
Bir bütünlük içersinde paylaşmayı benimsemek.
Bunu ana kural olarak görür..
Ama ne var ki,
Devleti ‘kutsayan’, beşeriyeti dışlayan.
İnsanları da,
O kutsiyetin ‘kölesi’ olarak gören zihniyetin yüzünden değimlidir ki..
Cumhuriyet,
Gibi faziletli bir yönetim ve rejimi, ‘dehşetengizleştirdik’..

 

 

Kendi,
Milletiyle kavgalı..
Kendi,
Milletine düşman kesilen, bir süreçler ihdas edildi..
Ne yazık ki,
Hala da bu anlayış ‘şoven ve ırkçı’ bir dokuyla, varlığını idame ettirme gayretinde.
İhtilallerin..
Muhtıraların.
Vesayete dayalı andıçların..
88 yıllık,
Cumhuriyet tarihinde kaç kez arzı endam edildi.
Öyle ki,
Her on yılda bir Cumhuriyete ‘hançer’ vuruldu.

 

Üstadın ifadesiyle,
Cumhuriyeti ‘tez’ ve erken yaşlandırdık.
İşte,
Bunun sebebi mucibbesi de, ‘milleti değil’ devleti kutsayan anlayışın hükümran kılınmasıdır.

 

Bakın,
Sadece son 24 saat içersinde, Cumhuriyet nasıl bir ‘işkencenin’ içersinde.
Van,
Ve Erciş’ten gelen deprem bilançosu. Saat 19.00 itibariyle.
576 ölü.
2 bin 605 yaralı.
187 kişi de, 7 günlük süre içersinde enkaz altından çıkarılmış.
Halen,
50 ayrı noktada enkaz kaldırma çalışmaları var.

Bu kadar,
Devasa acı orta yerde yaşanırken..
Bazı,
Zihniyet zavallıları diyeceğim ırkçı, şoven..
Sorsan,
Ağzından çıkacak ilk cümle ‘Cumhuriyet’ çocuğuyum olacak olan..
Bir kesim var ki,
Sözde gönderdiği yardım paketlerinin içersine ‘enjekte’ ettiğini kinine ilişkin hal..
Kürtleri..
Binyıllık bağlı olduğu değerlere sahip iken..
Ve bu vatanın asıl unsurlarından iken.
Cumhuriyeti,
Kuran beşeriyetin öcüleri olduğu gerçeği orta yerde iken..
Bu zihniyet,
Onları ‘düşman ve öteki’ görüyor..

 

Bu duyguyu,
Körükleyen etken ve oluşumlar yok değil var.
Ama,
Bu var olunan etken, bu ahlaki çöküntüye cevaz vermez.
Olur mu,
Yardım paketlerinin içerine ‘insan dışkısı’ koymak.
Ya da,
En adi ve insani ifadeleri içermeyen mektuplar içine sıkıştırıp bırakmak..
Yazık..

 

 

Velhasıl,
Bugün Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü.
Hatırlayalım,
Bundan birkaç yıl öncesini.
Her, Cumhuriyet kutlamalarında buradan yazar çizerdik.
Askerin,
Boykotunu, Laikliği ‘devlet baskısı’ olarak kullanan zihniyetin dayatmalarını.
Ulus-devlet, Üniter devlet,
Handikabıyla Cumhuriyet hep böyle ‘milletsizleştirdi’..
Millete rağmen, milletede dayatma.

 

Hala,
Karanlık tünellerin varlığıyla boğuşuyoruz.
Ergenekon,
Ve onun gibi vesayete hüküm ediciler..
Ne,
Demokrasi,
Ne hukuk,
Ne insan hakları,
Ne kimlik hakkı,
Ne de halkların hakları ‘birinci sınıf’ olabildi.
Hepsi,
Birden sonraki rakamların sınıfsallığında tutuldu.

 

Toplum,
Velhasıl Türkiye coğrafyasında yaşayan tüm etnik kimlikler..
Türk’ten, Kürde,
Alevi’den Suniye kadar..
Yaşadıkları,
Ve yaşamaya mahkum edildikleri karanlık dönemler aydınlandı mı?
Ya da,
Bir bütünlük içersinde herkes eşit haklara sahip mi?
Maalesef..
Onun için,
Bugün toplumsal bir mutabakatla çığlık çığlığa..
Diyoruz ki,
Hemen şimdi, demokratik sivil bir anayasa yapılsın..
Çünkü,
Karanlık kurulların 88 yıldır bize yaşattıklarının temeli ve ellerindeki ana güç..
Vesayete dayalı,
Askeri inzibayla kaleme alınan cuntacıların Anayasasıdır..
Haydi,
Gelecek yıl ‘vesayete’ dayalı bir yazıyı ihtiva etmeyen bir ortam sağlayın.
Demokratik,
Sivil Anayasa’nın oluşmasıyla, bilinmelidir ki ‘o zaman’ Cumhuriyet gerçek manada, ‘faziletine’ kavuşacaktır.