Değerleri tüketince; canavarlaştık!
Farkında mısınız?
Yaşam,
İnsan,
Ve toplum olarak hayat koşullarında birbirimize karşı "kâbus’a" döndük!
Canavarlaştık.
Tabiri caizse,
Ruhumuzu "şeytan-i" duygulara, teslim etmiş haldeyiz.
Bu da,
Hiç kuşkusuz ki, modern çağın "değer kaybı" olsa gerek.
Vahim.
***
İşte;
Hal-i durumumuzu gösteren etkenler.
Terör mü?
Şiddet mi?
İşkenceler mi, insan hakları ihlalleri mi?
Toplu,
Yargısız infazlar mı?
Katliamlar mı?
Cinayet mi?
Enva-i vaziyetle, insan yaşamına yönelik vuku bulan hadiseler.
***
Taciz mi?
Cinsel istismar mı?
Fuhuş mu?
Aile içerisindeki, "cinsel" çarpıklık mı?
Ensest ilişki mi?
Uyuşturucu mu, bağımlılık mı?
Rüşvet,
Yolsuzluk, usulsüzlük ve aday kayırma mı?
Hepsi.
Ama hepsi en alçak hal-i durumuyla "ahali çöküşle", icra ediliyor.
***
Yaşadığımız,
Tükettiğimiz zamana bi bakın?
Övünüyoruz,
Böbürleniyoruz Modern çağ diyoruz.
Peki,
Toplumsal "canavarlaşmayı" körükleyen, değer kayıpları?
Ne yazık ki;
Modern çağın "vebası" ha bire, ürediği sinsi virüslerin sayesinde çökertiyor.
Yani,
Üstadın ifadesiyle, birey, aile, toplum ve millet olarak, "insanı erozyona" uğramış durumdayız.
***
Zaten,
Sıraladığım "değer kayıplarının" yerini alan, "iğrenç" yaşam kültürdür, bizi canavarlaştıran.
Soydan uzaklaştıran, en büyük etkendir, bu "hayat" nizami.
İstatistikî verilerine göre;
Her yıl bir önceki yıla oranla, yüzde 10 ila 15 oranında suç nevi şekli artmaktadır.
Her ne kadar;
Bazı suçlar yasa ve kanun nizamına karşı, "caydırıcılıkla" geriliyorsa da, tahribat devam ediyor.
Virüs gibi.
İşte "ahlaka aykırılık ölçeği'ndeki" hızlı kaybın etkisi bu.
Malum.
Ölçek aşıldığı zaman, mevcut kaptan taşar.
Ve bunun sonucunda da kötülükler ihtiva eden, rezil yaşam ahlakı silsile gibi, büyür.
***
Ne yazık ki;
Bu kör, hain "çürümüş" ahlak, insani değerleri yok ettiği gibi, "duyguları da" köreltiyor.
Hem de dehşetengiz bir vaziyette.
Acımasızlık; canavarlaştırdığı gibi, şeytan-i ruh haline dönüyor...
Şunu da ifade ede etmek istiyorum.
Artık şiddeti, cinayeti, fuhuş’u ve cinsel tacizi; "cehalete ve cahilliğe" bağlamayın.
Belki,
Bir kaç yıl öncesine kadar, bu gerekçeye kanan insanlar olabilirdi.
Ama hani derler ya; "hal-i durum" meydanda.
Yanlış.
Çünkü yaşadığımız; zaman "eğitimli ve modern" bir dönemi ihtiva ediyor.
***
Bugün,
Toplumda eğitim seviyesi hayli yüksek.
Ve öylesine suç ve çarpık durumlar vaki oluyor ki, "en modern" yerleşim ve kurumunda, yaşanıyor.
Nitekim;
Suç istatistiklerine baktığımız zaman bu "çirkin tablo" kendini hemen ifade ediyor.
İtiraf ederek.
Özellikle "ahlaki" çöküntüde, eğitimli öne çıkmaktadır.
***
Öğretmenin; aile katliamı?
Bakın,
Önceki gün Diyarbakır'ımızın en modern yerleşim yerinde yaşanan "aile" katliamı.
İlköğretim Okulu Öğretmeni.
38 yaşında.
4 çocuk babası bir eğitimci Nihat Sert.
Sabah ezanında;
Önce eşi Songül Sert'i,
Ardından,
4 Yaşındaki oğlu Serhat Sert'i,
Sonrasında,
2 yaşındaki ikizleri Havin ve Helin Sert adlı kızlarını.
Eline geçirdiği bıçakla.
Tabiri yerindeyse kasap misali, "hepsini" doğrayarak, öldürüyor.
***
Aile faciasını,
Yerine getirdikten sonra bu kez, intihara kalkışıyor.
Oturdukları,
Binanın 4'üncü katından kendini aşağı bırakıyor.
Komşular,
Gürültü sesiyle, durumdan haberdar olup, yaralı öğretmen'i hastana kaldırıyor.
Polis,
Mahalleli ve komşular, "eve gittiklerinde", korkunç manzarayla karşılaşıyorlar.
4 beden cansız.
Ev kan gölüne dönmüş.
***
Şimdi;
Bu vahşi ruh haline ve eylemine, "cahil ve cahilliğin" işimidir diyebilir misiniz?
Hayır!
Bakın,
Geçtiğimiz hafta, "Polis memuru" benzer bir aile katliamına girişti.
Erzurum'da,
Öğretmen eşini doğrayarak, öldürdü.
Gazetelerin, 3 sayfaları bu haberlerle dolu.
Kendi öz kızına tecavüz.
Üç kız kardeşiyle, cinsel ilişkide bulunan eğitimli şahıs.
Bir baba;
13 yaşındaki kızını, "sözleşme imzalayarak" satıyor.
***
Sonuç olarak;
Bu batak halimizden, kurtuluş reçetemiz.
Ancak ve ancak;
"Toplumsal" değerlerimizi yeniden, filizlendirip, üretmeliyiz.
Tabi ki;
Bireyin, toplumun, milletin ve ülkenin "geleceğini" düşünüyorsak.
Özelliklen de,
Aile içerisinde, çocuklarımızda, toplum katmanında "rol modellerimizi" iyi seçmeliyiz.
Bir Pembe dizinin, "kahramanı",
Ya da, menfaatperestini, kendimizi ve ailemize "rol modeli" olarak, almamalıyız.
Velhasıl,
Şeytan'a kaptırdığımız ruhumuzu kurtarmak istiyorsak; "Tefekkür" etmeliyiz!
Tek kurtuluşta bu.