DİYARBAKIRSPOR VE 'AMA'LAR!

Dedik ya; "-Diyarbakırspor Çıkmaz Sokakta..." diye!
Hal-i durumu aynen öyle!
Vahim bir hava soluyor.
Çıkmazdan çıkacağı ve aşacağı da gözükmüyor.
Tıpkı; 'idam'a mahkum ve 'infaz kararını' bekleyen mahkum gibi.
Korku, endişe ve belirsizlik hakim; dün itibariyle.

* * *

Malumunuz üzere; dün bir hayli kapsamlı yazıp-çizdik.
Diyarbakırspor'u 'girdaba' sürükleyen ve içerisinde tutan etkenleri.
"Nedenler, niçinler, nasıllar ve kimler."
Hatta olabilecekleri, olması gerekenleri kapsamlı bir dille anlattık.
Yer, mekân ve isim zikrederek.
Bir de yazının sonuna; 5 maddelik tedaviye ilişkin 'teşhis reçetesi' önerdik.
Bunlar icra edilmelidir.

* * *

Bunlar uygulamaya ve tedaviye dâhil edilmediği müddetçe 'iyileşmenin' olmayacağını.
Hele 'çözümün ve kurtuluşun' mümkün olmayacağını belirttik.
Gidişatın daha bir kötü olacağını;
Ve sonucun yaratacağı 'vahim' hadiselerin vuku bulacağını söyledik.
Anlayacağınız; 'biz üzerimize' düşen uyarı ve tedavi şeklini anlattık.
Dilimizin döndüğü, aklımızın erdiği kadarıyla.
Bundan sonrası; etkili ve yetkili zat'ların inisiyatifinde.

* * *

TARAFTARLARIN ÇIĞLIKLARI?

Hani bir söz vardır ya hep ifade ederiz; doğrunun ifadesinde.
"Aklın yolu birdir" diye!
Dün değil onlarca, yüzlerce. İnanın binin üzerinde telefon ve mail aldım.
Cep telefonum ve gazetenin santralı susmadı.
Yazıya 'olumlu' anlamda gösterdikleri tepki üzerine.

* * *

Ama hepsinin ortak ifadesi şuydu;
"Olup-bitenler" Diyarbakır ahalisine, hele Kürtlere 'mal' edilmesin.
Futbol 'üzerinden' birileri 'Kürtleri' şiddet yanlısı ve barbar olarak göstermesin.
Lütfen bizleri 'ötekileştirme' gayreti içerisinde olan; bu ülkenin 'hainlerine' yem etmeyin.
Diyarbakır'ın ve Kürtlerin kültürlerinde; 'şiddet ve kavga yoktur'.
Misafirperverlik vardır, mertlik vardır.
Ama yapılan haksızlıklar ve uygulanan çifte standart uygulamalar da gözardı edilmesin.
Etki-tepki doğurduğu sözü de unutulmasın.

* * *

Diyarbakırspor'la 'sezon başından' buyana 'sinsice' oynanıyor.
Ne yazık ki; kimi yerde taraftar. Kimi yerde yönetim.
Kimi yerde ise; 'kentin sorumluları' senaryolara alet oldu.
Bazen 'bilerek' bazen bilmeyerek.
Hem 'provokasyonlara' alet olundu, hem de Diyarbakırspor'u 'ligden' düşürme gayreti olanlara.
Elbette! "İğneyi' biraz kendimize batırmamız gerekir.
Ancak bu kentin ve bölgenin 'söz sahipleri de' suskun kalmasın.
Nerde; 'Diyarbakır'ın Siyasi lobisi'.
Nerde Diyarbakırspor'un futboldaki 'sözcüleri'
Nerde; Diyarbakırspor'a 'maddi ve manevi' imkânlar yaratacak; şahsiyetler!
Hiçbiri ortada yok!
Tabi bunlar; 'okurlardan' gelen tepkiler.
Ki her satırının altına 'imza' atılacak tespitler.

* * *

AMA’LARI BOL GÖRÜŞLER?

Gelelim kentin diğer katmanlarından gelen görüşler.
Dün onların da görüşüne başvuruldu. Bizim de görüşümüze başvurulduğu gibi.
'Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz' diye?
Hemen hepsinde; 'ortak' fikir hadiselerin 'provokasyon' olduğu idi.
Ne var ki; 'sorumluluk' üstlenme noktasında cesaret gösteren yoktu.
Zaten beni en çok düşündüren de bu 'sorumluluk' duygusunun öne çıkmayışı oldu.

* * *

Onlar da; tıpkı devletin en tepesindeki zat'lar gibi!
Durumun vahametine özgü kullandıkları üsluplarının 'odağında' "ama" olması.
Şöyle ki;
Belli bir istek ve beklenti duygusu var. Ama direk değil; dolambaçlı.
"Gönül isterdi ki, bu olaylar vuku bulmasın. Diyarbakırspor da ligde kalsın, düşmesin".
Nasıl bir zihniyet bilemiyorum?
Kimse 'yarayı' ve acısını görmediği gibi; Diyarbakırspor'un içine düştüğü ateşi de görmüyor.
Durumun sebebi mucibesi nedir? Çözümü nasıl olmalıdır; noktasında sorumluluk üstlenmiyor.
Hep 'ihale' birilerine havale ediliyor.

* * *

VALİ GİBİ OLAMIYORLAR?

Sanırım!
Hepiniz İstanbul Valisi Muammer Güler'in 'söylediklerini' duydunuz.
Hakem'e 'olan' tepkisi! Sahaya giren taraftarları 'tanımlaması'.
Ve olabileceklerden önceden haberdar olduklarını belirtmesi.
Düşünün! Güler 'aleni' bir şekilde;
"Hakem suçlu! Futbol Federasyonu suçlu.
Ve sahaya girenler; Diyarbakırspor taraftarları ve Diyarbakırlılar değil" diyor.
Ama gel gör ki; ne Diyarbakırspor yönetimi.
Ne Diyarbakır'ın siyasileri.
Ne de diğer 'kanaat önderleri'.
Kimse 'tavır ve tepki' koymadığı gibi; 'suskun'.

* * *

Sonuç itibariyle;
Diyarbakırspor'un 'geldiği' noktada hepimizin 'mesuliyeti' var.
Az veya çok! Ama; Hakem kadar, Bursa’nın provokasyonu kadar.
Futbol Federasyonu. Diyarbakırspor Yönetimi'nin. Çetin Sümer'in.
Diyarbakır İdarecilerinin. Siyasilerin. Velhasıl herkesin.
Bu 'kaosa' katkısı vardır. Onun için de; 'çıkmazdan' çıkmamızın 'reçetesi' de.
Ortak sorumluluk, ortak payda geliştirmektir.
Ve 'dik duruşla', sorunların üstesinden gelmektir.
Aksi taktirde; 'devrilecek' çınarın altında bizler kalacağız.
Sistemin uygulayıcıları değil.

* * *

Bakalım!
Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu toplanacak.
Özellikle Bursaspor maçıyla alakalı kararını açıklayacak.
Eğer bu maçta denildiği gibi 'hükmen' yenilgiye dair karar çıkarsa.
Ki uzak bir ihtimal.. Ama bu durum icra ederse 'Diyarbakırspor'un' kümeye düştüğünün garantisi olur.
Yok eğer bugüne kadar 'yapılan' adaletsizlikleri bertaraf etme noktasında 'adil' bir şekilde;
'Maçın tekrarı' yönünde karar verilirse!
O zaman Diyarbakır 'ahalisi' olarak 'ciddi manada' kuşanmalıyız..
Çünkü kurtuluş için 'fırsat' oluşur.
Bence bugüne kadar 'iş görmez' olan siyasilerimiz 'derin bir lobi' içerisine girmeliler.
Yoksa atı alan Üsküdarı geçmiş olur.
Biz de Süper lige'e 9 hafta kala 'veda' etmiş oluruz.
Ki mazallah düşünmek bile istemiyorum.

* * *

ÇETİN AÇIKLAMALI

Buarada;
O şalvarlı adam kim?
Çetin Sümer 'tez elden' o şahsiyeti açıklamalı.
Kendisiyle bir bağlantısı var mı yok mu?
Çünkü; 'şahısla' alakalı ciddi spekülasyonlar söz konusu.
Bir taraftan 'seyircileri' kışkırtan kişi olarak gösteriliyor.
Bir taraftan da Çetin Sümer'in adamı olduğu söyleniyor.
Eğer; bunlar 'doğru' ise!
Dün; arayan bazı taraftarların dediği gibi 'Diyarbakırspor'u kurtlara yem' yapan tek suçlu;
Çetin Sümer'dir sözü doğruluk alır.
Ki bunun da vebali büyüktür.
Geçmişte 'bu hatalara' düşen yöneticilerin bugün nasıl anıldıkları; herkesin malumudur.
Tez elden cevap bekleyen bir soru.
Askıda kalmamalı.