DİYARIBEKİRSPOR'UN AHVAL-İ NİCEDİR?

Ah ki ah.
Diyarıbekirspor ah!
Ne ah ki, ama...
Ölümcül Kanser hastalığı gibi;
Yavaş yavaş, öldürüyor!
İşte bu kanser virüsü yüzünden Diyarıbekirspor bugün mefta oldu.
Bu sezon için;
Mezar kazıldı, şimdiden diri diri "gömüldü" diyebiliriz.
Yani;
El fatiha demenin nerdeyse "üç günlük" yaz dönemi bitti!
Ah ki ah!
Hatırlarsanız;
Bir süre önce buradan dillendirmiştim!
Yani;
1.5 ay önce. "Bu daha iyi halimiz... Daha kötüsü olacak" demiştim.
Kehanet üreterek!
Keşke haklı çıkmazsa idim.
Ama üzülerek ifade etmeliyim ki; "O kötü, felaket" oldu.
Ve bizim de kehanetimiz, tuttu!

* * *

Sakın;
Hemen ilk düşünce "geçtiğimiz hafta" yapılan kongrede alınan kararlar "sükût-ü hayal" diye sizde oluşmasın.
Aksine!
Kongrede alınan kararlar "bir ilk olma" özelliğine sahip olduğu gibi; milat diyebiliriz.
Çünkü
Diyarıbekirspor'un yarım asırlık tarihi serüveninde "yapılmayan" yapıldı.
İlk kez;
Diyarıbekirspor'un "gönüldaşları", "sorgulayan-soruşturan" ve boyun eğmeyen oldu.
Öyle;
Önlerine sunulan her şeye "el" kaldır-indir usulüyle onay vermediler...
Özellikle de;
Diyarıbekirspor'u "KANSER" virüsü gibi sarıp-sarmalayan BORÇLAR'a ilişkin direnç gösterdi.
Dik durdu, kapalı zarf'ı dahi açtırmadı.
Kulübün;
Çetin Sümer dönemindeki "gelir-gideri" ibra etmedikleri gibi.
Alenice;
Bazı oluşumlar tarafından sahnelenmek istenen "oyuna da" yem olmadılar.

* * *

Buradan;
Diyarıbekirspor gönüldaşlarını "canı gönülden" tebrik ediyorum.
Çünkü;
Bu "dik duruşları" ve onay vermeyişleri, "Kulüp hesaplarının" üç yönlü incelenmesine vesile oldukları gibi kapalı kapıların da, açan anahtarı oldular.
Yani kapılar açıldı.
Aslında;
Delegelerin her ne kadar Ziya Gökalp spor salonuyla kaldığı düşünülen çığlıkları şunu ifade etti.
Özellikle de;
Valilik, Dernekler Masası ve tabi ki Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben.
"Biz gerekeni yaptık, sıra sizde. Siz de gerekeni yapın" dediler.
Tabi;
Delegelerin önemli bir başka "demir yumruğu da" ayak oyunlarını bertaraf etmeleri.
Eski yönetimi;
"Aklama" babında korsan listelerin seyr-ü sefer etmesine izin vermedi.
Aynen şöyle dediler;
"Paranız, vizyonunuz, projeniz yok. Öyle hayali vaatlerle aday olamazsınız.
Bugüne kadar; bize yutturdunuz. Ama artık yok."
Yani, Edi Bese dediler.
Doğru olan da buydu.

* * *

Artık yeter, Diyarıbekirspor üzerinde "oyunlar" sahneleme hoyratlığı.
Nitekim;

Bu tavrı Diyarbakır ahalisinin de yüzde 99'u onay verip, net bir şekilde tavır koydu.
"-Ya "bu batak" yolu Yargı'yla temizleyip kulübün önünü açacaksınız."
"-Ya da her yıl çektiğimiz acıya son vereceksiniz."
Ortaya çıkan;
Tablo haliyle tüm dikkatler ve gözler Valilik ve Yargı'ya çevriliyor.
Ama ne var ki;
Kentin seçilmişleri, atanmışları, STK'ları, kentten para kazanıp kimlik sahibi olanlardan ses yok!
Hatırlarsanız;
İl Valisi Toprak 8 Ocak 2011'de gazetemize özel bir mülakatı olmuştu.
Diyarıbekirspor'un,
"Yıkım sürecine" ilişkin delegeleri göreve çağırarak.
"Yönetim bu işi yapamıyorsa bıraksın. O zaman çözüm üretilir" dedi.
Vali Toprak bunu dedi.
Delegeler de imza topladı, Sümer ve ekibi de enkaz bırakıp yol aldı.

* * *

Tabi;
Süreç içerisinde iki kongrede sonuç çıkmayınca, kulüp ortada kaldı.
Zaman geçiyor;
Diyarıbekirspor'u sarıp-sarmalayan kanser hastalığı artık; vücudu mefta etmiş!
Durum bu hali üretirken;
Haliyle Vali bey'e yönelik tepkiler de, oluşmaya başladı.
Hatta körüklenilmiyor da değil.

Aslında;
Biz de merak etmiyor değiliz.
Vali oluşan dokuya karşı neden sessiz?
Ve niçin hala "herhangi" bir müdahale oluşmadı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de; aynı minvalde konuştu.
Hatırlıyorum;
Vali Toprak'tan sonra kendisinin de benzer noktada bir fikri oldu.
"Bir komisyon kuralım. Bir verip, 7 isteyenlerden hesap soralım.
Burunlarından fitil fitil getirelim" diye!
O da şu günlerde;
Gelişmelerin seyr-i âleminde.
Şahsi düşünce noktasında;
Bu hal-i ruhiyet bende birçok "düşünce" üretmiyor değil.
Neden, niçin ve nasıl babında!

* * *

Acaba diyorum;
Birileri bariyerler kurup, Vali Toprak ve Belediye Başkanı Baydemir'e...
"Bu işten uzak durun" gibisinden, fısıldamaları mı oldu.
Yoksa sessizlik niye!
Evet!
Diyarıbekirspor musalla taşı üzerindeki "cenaze" gibi.
Mezar kazılmış bekliyor.
Ancak ölüm talkınını okuyan yok!
Herkes;
Köşe bucak hadiseden uzaklaşıp-kaçıyor!
Ancak kent ahalisi küskün, üzgün ve pek tabi ki de öfkeli.
Neden;
Diyarıbekirspor kimsenin umurunda değil diye!
İnanın;
Sevgili okurlar!
Şu son bir hafta içerisinde; "gören-bilen, tanıyan" herkes.
Gittiğim;
Her yerde, konuştuğum her kişi "öfkeli" bir şekilde ne olacak bu hal diyor?
İstenilirse;
Bu borçlar bir gecede çözülür, takım şu an ki haliyle dahi "ligde" tutunabilme imkânına sahip olabilir.
Ne yazık ki öyle!
Ama ilgilenen yok!

* * *

Ha buarada;
Dernekler İl Müdürlüğü'nün yapacağı incelemede sonuç çıkar mı, çıkmaz mı pek bilmiyorum?
Ancak açıkça ifade etmek gerekirse;
Daha önce benzer "işlemler" icra edildi.
Ama hepsi; "boşa kürek" misali sonuçsuz kaldı.
Yani;
Dostlar alış-verişte görsün misali.
Şimdi ne çıkar bilemiyorum. Ancak şunu ifade edebilirim.
İncelemede;
Zülfüyâra dokunulsun.
Hem de acıtarak!
Uyarım da yok değil;
Gözüm-kulağım incelemenin üzerinde olacak?

* * *

Umarım;
Siyasi ve getirim hesapları olanlar "parmak" sokmazlar bu hal-i işleme.
Tabi; duyumlar yok değil.
Hayli var.
En önemlisi de;
Diyarıbekirspor'u tez elden, "sahiplenilsin".
Ki yeni sezona "düşünülen" durumdan kurtulmanın, çabası huzur içerisinde verilebilinsin.
Yoksa;
Şu an ki halin daha bedbaht hali önümüzdeki zaman içerisinde yaşanırsa şaşmayın.
Bizden; söylemesi.
Gerisi zevata kalmıştır.
Huzurlu bir hafta dileğiyle.