DOĞRU KARARI, SORUMSUZA UYGULATIRSAN!?..

Ne yazık ki, "ehliyet ve liyakat" ölçüsü, artık bizde hak getire.. Makam ve mevkiler, keyfiyet yükle… Ki, ülkenin hal-i durumu da orta yerde, cereyan ediyor.. Yani, arife tarif gerekmez diyorum artık!..

***

Siz istediğiniz kadar "doğru ve insani" kararlar alırsanız alın…

Siz istediğiniz kadar "toplumsal" harikalar üreten, faaliyetlerde bulunursanız bulunun..

Siz, istediğiniz kadar, sosyal, ekonomik, yaşam kalitesini artırmaya dair, "yardımlaşma" geliştirirseniz, geliştirin

Siz, istediğiniz kadar, demokratik, çağdaş, insan haklarına dayalı, adımlar atarsanız atın!..

Siz istediğiniz kadar, şeffaf, gerçekçi ve samimi adımlara ilişkin hamleler geliştirirseniz geliştirin..

Siz istediğiniz kadar, sosyal devlet anlayışıyla, yoksula, fakire, garip, guruba ya "devlet ana" şefkatiyle, el uzatırsanız uzatın!…

***

Yani, yönetimsel ve kurumsal yönde "en baba ve en ana şefkatini" ortaya koyan, anlayışın, nizamın, düzenin ve sistemin uygulayıcı, makamı olursanız olun!…

***

Eğer ki, sahadaki zevatınız "ehil, liyakat" ölçüsünde, sorumluluk, karinesi içerisinde, görevini icra etmiyor, sorumsuzluğunu ikmale getiriyorsa… Sizinkisi nafile..

Eğer ki, zafiyet ve keyfiyet içerisinde, boş vermişlik zihnini fütursuzca arz ediyorsa… Fikrinde ve zikrinde "samimiyetsizlik" hasıl ise!.. Sizinkisi nafile..

Eğer ki, makam ve mevkii "şova" döktürüp, beceriksizliğine "kimin adamı" libasıyla, örtüleme yapıyorsa, "ötekileştiren" anlayışın da, faili oluyorsa… Sizinkisi nafile...

Ve eğer ki, hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği, "özgürlüğü" dahi, yasalardan değil, hükümlerden değil, makam ve mevkiinin "zorbalığıyla", dizayn ediyorsa!.. Sizinkisi nafile…

***

Evet, bu kadar lafın, edebi cümlelerin sıralama hikmetine gelirsek.. Nedenler zinciri..? Malum, soğan ve patates muhabbeti vardı.. Ana muhalefet ile AK Parti iktidarı arasında.. Muhalefetin "kısır" döngüsü içerisinde, iktidar olumlu bir hamle geliştirdi… Ki, herkes takdir etti.. Tarlada çürümeyle yüz yüze olan ve binlerce çiftçiyi perişan eden, "Patates ve Soğana" iktidar, el uzattı.. Sosyal devlet ilkesi doğrultusunda.. Çiftçiyi perişan etmemek üzere "tarladaki" ürünleri satın aldı.. Böylece, çiftçinin "derdine" derman oldu..

***

Sonra, satın alınan patates ve buğdayı yine sosyal devlet ilkesiyle, ki mübarek Ramazan-ı Şerif'e dahil olmuşken, "yoksul ve fakir ailelere" dağıtımı uygun görüldü.. Ve, dağıtımına başlandı… İşte, yukarıda "döktürdüğü" o cümlelerin muhtevası, bu patates ve soğanların, "dağıtım" esnasında, yaşanan ve yaşatılan, keyfiyet ve sorumsuzluklar!.. Yani, kaş yapayım derken, göz çıkaran, "ehliyetsiz ve liyakatsiz" idareciler!…

***

İnsanlığı "pespal" eden.. İnsan onurunu ayaklar altına alan!.. Rezilliğin, iğrençliğin ve çirkefliğin dibini yaşatan… Medeniyetsizliği ortaya koyan; 3'üncü hatta 4'üncü dünya ülkelerinden, geri bıraktırmayan görüntülerin vücut bulma haline bakar mısınız!!..

 "Veren el, alan eli bilmeyecek" inancına sahip iken, bizim işgüzar idarecimiz, kaymakamımız bir torba "patatesi" dağıtırken, "davul-zurnası" eksik!… Şov da, şov!.. Bir de, ettiği laflar var ki, "sanırsınız ki, babasının malını, babasının hayrına" sebil ediyor..

***

Patates-Soğan kamyonunun önündeki, protokol merasimi!.. Vali Yardımcısı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Yetkilisi.. Özel kalem.. Bir düzine da meslektaşımızı toplamışlar basın açıklaması yapıyor.. Yoksulluğun kökünü getirdik diyor, kendince!… Peki ya, Şanlıurfa Eyyubiye ilçesindeki o görüntüler.. Kuralsız, intizamsız, medeniyetsizce, "yağma" resmini çizdiren, patates ve soğanların dağıtım hali…

***

Hele ki, Diyarbakır'ımızın Bağlar ilçesi Muradiye mahallesinde, yansıyan görüntüler.. 90'ların, çamura saplanmış, ekmek kamyonunun o yürek dağlayan, insanı insanlığından ettiren "korkunç" yaşamışlığı, bir kez daha yüzümüze vurdu…

***

Demek ki, siz istediğiniz kadar yönetiminizde, icraatınızda, doğru, samimi, harika, gerçekçi, insani ve vicdani, sosyal devlet ilkesiyle bütünleşen kararlar alırsanız alın; kendi başına bir anlam içermiyor.. Onu anlamlaştıran, çözüme odaklandıran, somut noktada sahadaki uygulama biçimidir, ki o da "liyakat ve ehliyet" ölçüsünde, kimin nasıl, hangi fikir ve düşünce, ideoloji paralelinde, eyleme dönüştürdüğüdür…

***

Kısacası, "Patates ve Soğan" mevzusuyla alakalı dağıtımda ortaya çıkan büyük bir rezillik tablosuyla, "doğru ve samimi" faaliyeti, "nafileye"  dönüştürdü.. Yani, atıl hale getirdi… Bir de, sergilenen pişkinlik var!.. O da, ayrı ucuz bahane ve çürük, düşünce!… Ne diyorlar bizim "liyakat" yoksunu, idareciler.. Çok abartıldı.. Medya suikastı.. Bir iki, provokatörün, organizasyonu; "bizde böyle bir dağıtım anlayışı yok!…" Ne diyeceksin herkesin bahanesi çok… Resimlerde görüldüğü gibi!...

***

PROVOKASYON YAPMAYIN!…

Belediyelerimizde, "adam kayırma" varmış?…  Kim diyor?.. Provokasyon yapmayın ya!...

***

Belediyelerimiz ithal bürokratlarla dolup taşmış?… Kim diyor?.. Provokasyon yapmayın ya…

***

Belediyelerimizde, üç-beş maaş ödeme kampanyası başlatılmış?… Kim diyor?..

Provokasyon yapmayın ya...

***

Belediyelerimiz "eş, kardeş, bacı, kuzen yeğen" alımına vize çıkarmış?.. Kim diyor?..

Provokasyon yapmayın ya..

***

Belediyelerimizin "ihaleleri" batıya kaydırılıyormuş?.. Kim diyor?..

Provokasyon yapmayın ya!…

***

Belediyelerimiz "kayyımlar" tarafından yönetiliyormuş?… Kim diyor?..

Provokasyon yapmayın ya…

***

Vallahi ne diyeyim!.. Şimdi, biz de bu lafları ettiğimiz için, biz de "provokasyon" yapmış oluyor muyuz ya?.. Ben dedim, siz ne derseniz deyin!…

***

KESİCİYE KESİK ATTIRMAK!…

Ah ki ah, İlhan Kesici ah!… Çıktın, bir laf ettin.. Dedin ki, "128 milyar dolar kaybolmaz… Okuma yazması olan, gider Merkez Bankasının bilançosuna bakar.. Ne olduğunu orada görür.. Devlette her şey kayıt altındadır.."

Ettiğin laf doğru bir laftı İlhan bey!.. Ama biliyorsun ki, burası Türkiye.. Ve sizin, bulunduğunuz parti kulvarı CHP… Burada, "doğru söyleyeni, dokuz köyden kovarlar?".. İşte senin o doğru sözün, senin "kovulmana" dair yolu açtı…

***

Çünkü, CHP tutturmuştu.. Kampanyalar başlatmıştı.. Pankartlar, afişler, broşürler bastırıp, bir algı geliştirmişti?. İktidar, Merkez Bankası'nı "126 Milyar Dolar" hortumladı diye!.. Ki bu yalana, giderek "inananlar da" çoğalmıştı?..

Ama siz çıktınız, "pişmiş aşlarına su kattınız" oldu mu?.. Tıpkı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a, öğrencilerin serzenişini gösteren o replik gibi.. "Bakanım siz bize ne yaptınız?".. CHP'liler de, aynen size böyle sesleniyorlar, "İlhanım, siz bize ne yaptınız?"…

***

Tabi peş peşe sol kroşeler gelince de!.. O soy isminizdeki "Kesici" kelimesi, "u dönüşü" yaparak, kendi kendisine kesik attı.. "Genel başkanımla aynı fikirdeyim.. Nerde o 128 milyar dolar" sözünü size söyletti!… Ülkemin hal-i siyaseti bu!...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

-Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.