DÜNYA FELAKETE SÜRÜKLENİYOR!

Gazze'de olup-biteni "anlamak" için; kâhin olmaya gerek yok.

Ortadoğu "filozofu da" olmaya gerek yok.

Sadece; "resimlere" bakmak, güçler dengesini bilmek yeter.

Burda; kim haklı kim haksız da önemli değil.

Ya da "kimin" önce saldırıyı başlattığı da.

Her şey "ulu orta" yerde.

Ne saklanan, ne de "gizlenilmesi" gereken bir durum yok.

Tamamen dünyanın gözü önünde; cereyan ediyor.

 

***

Onun için de; Gazze'de "yaşanan" vahşetin de ötesinde bir dehşet.

Katliam. Soykırım.

Bir taraftan "sapanından" başka silahlı gücü olmayan Filistin halkı.

Diğer yandan "modern" silahlarla donatılmış Siyonist İsrail.

Ve onun hamileri olan "Emperyalist" güçler. Ve "Baba Bush"u, ABD'si.

Köşeye sıkıştırılmış. Havadan, karadan, denizden.

"Misket" bombalarla "insanlıktan nasibini almamış" vaziyette "vuruyor".

Vurmak, bomba atmak, saldırmak "duruma" hafif geliyor.

İsrail, Filistin halkına, çoluk, çocuk, kadın, yaşlı, sivil asker demeden; "alenice" katliam yapıyor.

 

***

Düşünün!

Kendi topraklarınızda.

Öz be öz evladı olduğunuz coğrafyada; "dışardan" gelen Siyonizm’in "atıkları" sizleri vuruyor.

Hem de, dil, din, ırkdaşınız "olmaması" halde.

Elinizden "topraklarınızı" alıyor. Tapulu, "uluslararası" hukuk normlarının "kabul" etmediği toprakları elinizden alıyor...

"Zorbaca"! Elindeki silaha, tüfeğe, tanka, uçağa ve ordusuna "güvenerek"!

İsrail "askeri" güç noktasında bu "vahşeti" geliştirirken, ırkdaşı "Yahudiler" de, silah zoruyla "kapı komşularını" saf dışı ediyor.

Yani bir taraftan asker, diğer taraftan siviller.

 

***

Vahşeti "merkezlerine" aktaran gazetecileri dinliyoruz.

Olup biteni anlamaya "kelimeler" kifayetsiz kalıyor.

Okulu, Camii'yi, Meskeni, hatta yaralı almaya giden Ambulansı vuruyor.

Sorgusuz, sualsiz.

Aslında; İsrail'in "Gazze"ye yönelik girişimi "tamamen", Filistinlileri "dört duvar" arasına sıkıştırmak.

Olabilecek "direnişleri" kırmaktır. Ve bir daha "Filistin" diye bir devlet. Filistin diye bir coğrafik yapı.

Ve halk "var" denilmesin diye; bu kanlı vahşeti gerçekleştiriyor.

Bu düşünce "hakim ve ulu orta" yerde iken; Seçimlere endekslenmesi.

İsrail'in "iç politikası" diye görülmesi, bence abesle iştigaldir.

Dikkat edersiniz ki; günlerdir İsrail saldırıyor.

Ama "barış"la alakalı, ateşkesin sağlanması noktasında "tek bir" ifadesi yok.

 

***

Hamas İsrail için "bir bahane"!

Aslında İsrail burada "bir taşla üç kuş vuruyor"!

Tehlikeli ama, girişimini başlatmış durumda.

Nasıl mı? Filistin halkı "kendi" içinde bölünmüş vaziyette.

Bir kanat Hamas'ı destekliyor, bir kanat ta "desteklemiyor"!

Ve dikkat ediniz. Hamas'ı desteklemeyen kanatın "pek sesi ve çığlığı" çıkmıyor.

Gaye; Hamas "devrilirse", iktidar biz oluruz diye düşünüyorlar.

Ama "ava giden avlanır" sözüyle, bu düşünce Filistin'in sonunu getirecek.

Ki "gidişat ta" onu gösteriyor.

Arap ülkeleri de Hamas'a karşı olanlarla aynı portalde.

 

***

Evet. Gazze'de "insanlık suçu" işleniyor.

Gazze de bir "soykırım" yaşanıyor.

Bir tarafta "elinde sapan" güçsüz bir halk.

Diğer tarafta, uçağı, tankı, füzesi, bombası olan dev bir ordu.

Bu durumda "koşullar" eşit olabilir mi?

Bu duruma "savaş koşulları" ve hukukundan söz edilebilir mi?

Hayır. Sonuç itibariyle Ortadoğu "felakete" doğru hızla sürükleniyor.

Ki en büyük felakette; "Dinler" çatışmasının alevlendirilmesi olacaktır.

Müslüman ve Yahudi.

Ya da, İslam ve Hıristiyanlık.

Büyük bir  "çatışma" olur ki.

Buna da "yeryüzü" dahi kâfi gelmez!

***

Bence dünya şunu iyi görmeli ve tahlil etmeli.

Özellikle de; İslam ülkeleri. Ve bu ülkelerle "diyaloglarını" dostane sürdüren ülkeler.

ABD ve onun yavrusu Siyonist İsrail "derin" bir kuyu kazımaktadırlar.

Ve giderek de bu kuyuyu "kan gölüne" çevirmekteler.

Bu da; dünya barışını ve dinler arası diyalogu "bozacak" düzeye doğru gidiyor.

Türkiye'nin bu noktada "önemli" bir rolü olmalı.

Hem kendi ülkesi hem de Ortadoğu'nun selameti.

Bir de "dünya" barışı için; İsrail'e "fren" çekmeli.

Ekonomik ve sosyal "yaptırımlara" gitmeli ki; "hem İsrail hem de ağabeyi ABD".

"Müslüman kanını" akıtmaktan vazgeçsin.

Çünkü şuan; Filistin'deki "tüm Müslümanların" umudu; Türkiye.

Ve Türkiye'nin "siyasal iktidarı"!

***

Evet. Yazıyı karalarken, Filistin Belediyeler Birliği Genel Sekreteri İssam Akel'le ilgili haber önüme geldi.

DTP'li Belediye Başkanı Osman Baydemir'in "daveti" üzerine gelmiş Diyarbakır'a. Sosyal ve önem arz eden bir dayanışma.

Bu paralelde Belediye'de "Gazze Zirvesi" düzenlendi.

Burada; "olup-bitenler" ve Diyarbakır'ın bu durumda neler yapabileceği konuşuldu.

200'e yakın Sivil Tolum Örgütü temsilcisinin "katıldığı" bir toplantı.

Diyarbakır'da "on binleri" sokağa döktüren Pazar günkü miting ve halktan gelen destek "zirvede öne" çıktı.

Çünkü Filistin halkına "manevi güç" veren, halkların dünyanın dört bir yanındaki protesto gösterileridir.

Diyarbakır'daki gösteri de; "bunların" en önemlisiydi.

 

***

 

Akel: "Dünyanın hiçbir kentinde Diyarbakır örneğinde olduğu gibi şehirsel bazda bir örgütlülük görülmüyor. Bu da Diyarbakır’ın duyduğu ilgiyi ortaya koyuyor. Filistinli siyasilerin de sizler gibi birlik olmaları gerektiğini belirtecek ve vermiş olduğunuz desteği Gazze halkına aktaracağım"

Akel Ortadoğu'da "barışın" sağlanması veya "savaşın" devam etmesi noktasında; atılacak adımları aleni bir şekilde anlattı.

Filistin işgal altında olduğu sürece Ortadoğu ve İslam dünyasında barış "mümkün" olmaz.

"Başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulması ve uluslararası hukukun uygulanmasını istiyoruz" 

Evet.. İsrail "felaketi" geliştiren bir yola girmiş durumda..

"Tecal" misali..