EKREMCİLER Mİ, KEMALCİLER Mİ?!…
Vallahi ne diyeyim; kim üstün çıkacak, o henüz belli değil!… Ama, CHP'de "Cumhurbaşkanlığı Adaylığı" noktasında, bu minvalde "hizipleşme" hayli kapsam genişletmiyor değil!.. Aslında "adaylıktan" daha çok "CHP'de muktedir" olabilme adına, büyük bir savaş söz konusu.. "Ekremciler ile Kemalcilerin" savaşı bu rotada "kutuplaşmanın da" makasını açıyor.. Yani "sular durulacak" gibi, hiç gözükmüyor!..
***
Nitekim, 5 Partiyi "kendi hanesinde" 28 Şubat'ta toplayıp, "ittifak" yolunda adım atan Kemal Bey'in girişimi.. Ve, "olmayacak duaya amin" dedirttiği "yeni sisteme" ikna edici şekilde, imzalar atılmasına rağmen.. Ki, Kemal Bey "Altı parti onay verirse Cumhurbaşkanlığına adayım" beyanatını verirken.. Ve artık, Kemal Bey "kesin aday" diye fikri beyanlar açıkça, ifade edilip, hazırlıklara koyuluyorken…
***
Ne ilginçtir ki, "İktidar muktedirliği" babındaki "çekişmeyi tüm bu gelişmeler durdurmadı!.. Bilakis; "körükledi" gibi, bir atmosfer estiriliyor hali hazırda, Ekremciler cenahında!… Ki bunun en bariz ve taze örneği, üç gün önceki, Ekrem İmamoğlu'nun, "gelen bir soruya verdiği" yanıt, ifşa etmiyor değil!.. Bir Youtube kanalında, Ekrem Bey'e soruluyor.. "Siz şayet aday gösterilmezseniz, bağımsız aday olur musunuz?.."
***
Peki bu soruya gelen yanıt sizce ne olabilir?!… Sakın ha; "Benim Partimin Genel Başkanı ben adayım diyorsa, bizim aklımızdan "adaylık gibi, aday olma gibi" bir düşünce, fikir ve beyan söz konusu, olamaz.. Biz liderimizin arkasındayız" babında bir yanıt verdiğini aklınıza getirmeyin!.. Yok böyle bir yanıt.. "Ben aday değilim" demiyor.. Ekrem bey; "üzerinde çok konuşulacak, fırtına estirilecek" bir yanıt veriyor!…
***
Verilen yanıt "ucu açık.." Neye ve nereye evirirsen, evir.. Kelimesi kelimesine dediği şu!.. "Değişik bir dönemdeyiz. Çok siyasi bileşenler olan çok sayıda aktörün bir araya gelip bugünkü sürece karşı işbirliği arzusu duyduğumuz bir dönemdeyiz. Bireysel ihtiras ve hedefler geliştirmenin bu döneme çok büyük bir zarar vereceğini, hatta ihanet olacağını biliyorum. Doğru kararın günü geldiğinde verilmesinden yanayım."
***
Yanıtta herkesin odaklandığı cümle "bireysel ihtiras.." Bu ifade, kime ve kimlere yönelik!.. Malum "bireysel ihtiras" CHP açısından, hele ki Cumhurbaşkanlığı ve iktidara karşı güçlü bir blok oluşturulacak havanın estiği evrede "ihanet" olarak algılanabileceği, düşünüldüğünde!.. Ekrem bey, kendisini mi kast ediyor, yoksa Kemal Bey'i mi kastediyor!?..
***
İşte bu noktada, Ekremciler ile Kemalcilerin "CHP'de iktidar muktedirliği" rotasındaki çekişmenin, kapsamına baktığımızda; "kim kast edildiği" aşağı-yukarı kendini ifade edebiliyor.. Öyle ya, "en baba cumhuriyetçiler, laikçiler, kemalistler bile" Ekremciler ordusunda "Kemal bey, fırsatı kaçırtacak, bireysel ihtirasından kurtulmuyor, zaten kazanamayacak, anketler gösteriyor" algı üretimi, sergiledikleri orta yerde iken!…
***
Eee; "Küresel" güçlerin, Türkiye'deki "temsilcilerinin" peşi sıra ziyaretler yemekler, konferanslar tertipleyip, "Ekrem Bey'e" şapka çıkarttıkları, vaki olmuşken.. Demem o ki; "bu savaş" her geçen gün kızışıyor.. Akşener'in "Fatih" diye ünvan verdiği Ekrem'e olan "alakasını da" göz önüne getirdiğimizde!.. Son raddede Kemal Bey'e karşı "ben adayım" bayrağı açılırsa; sizce vaziyet neyi ikmale getirir?…
***
CHP'nin "evinde" çok ama çok şeyleri ikmale getirir, ama velakin "altılı" yapının da, 28 Şubattaki "ittifakını da", fena şekilde bombalayacak!.. İşte o zaman siz asıl "vals’ı" görün!?… Kim ve kimler nasıl figürler sergileyecek!!!...
***
SAMİMİ OLURLAR MI!?..
ALTILI'nın altına imza attıkları "sistem değişikliğine" ilişkin yürütülen tartışmalarda en çok dillendirilen de; "bu davada samimiler mi?"… Öyle ya; "güç ihtirası" vaki iken, "onu elden bırakmak" her erin, siyasetin, liderin "işi" olmadığı gibi; ihlaslı samimiyet, pek nadirdir!…
***
Diyelim ki, "seçimi kazanmak" onlar adına her şey "çantada keklik" noktasında, "kuş taşa" değdi!.. Ve seçimi kazandılar!.. Cumhurbaşkanı "adayı" onların belirledikleri zat-ı muhterem oldu.. Meclisteki "sandalye" aritmetiği de, onlardan yana oldu!.. 360 ila 400'ün üzeri!..
***
Malum, 360 "sandalye" referandum için gerekli!.. 400 ise "referandum" değil, Meclis'teki "çoğunlukla", mevcut Anayasa'yı değiştirebilir… Yani; Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden, Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme geçmek için; ilk koşul ve şartlar bunlar..
***
Varsayalım; 400 değil de 360'ı buldular.. Ve Referanduma gittiler.. Referandum ‘da "halk yönetim sisteminin değişikliğine" evet der mi!?.. Ki böylesi bir sonucun çıkması, yüksek ihtimal!.. Lakin, ahalinin hal-i hazırda "sistemle" bir sıkıntısı yok; "çarşı-pazarla" sıkıntısı var!…
***
Peki, Külliyeye giden zat!.. "O bireysel" ihtirasın kültürüne kapılırsa.. "Reisliğin" nimetlerini görüp, yararlanma hesabına girerse!.. Yahu ne aceleniz var; "biraz bekleyin" derse!.. Öyle ya, Babacan Bey ne diyordu; "değişimi beş yıla yayarız.?.." Zat, bundan ayak diretirse!…
***
En önemlisi de; "üst aklın" talimatlarını yerine getirmek için, KHK'ların "ipine" sarılmaya başladığında!.. İşin cazibesine, kendilerini kaptırırlarsa!.. İmza altına alınan 23 Maddenin içerisinde yer alan "Aflar" hanesine "arkadaşlar, dostlar" diye hitap ettiklerini de, katmalarının zaruriliği vaki olunca!…
***
Sahi ya mevcudiyet; "neye evirilmiş" olur..? Meşhur merhum Demirel'in dediği o vecizeli, söz mü "ikmale" gelir.. "Dün dündü, bugün de bugün!.?" Eee; siyasetin kaypaklığı da burada "saklı" değil mi!..
***
Şunu da unutmadan sormak istiyorum!.. Yazıya noktayı koyacağız da.. Sahi ya; "altılı" partinin ittifak "edeceği" Cumhurbaşkanı adayı, mevcut bugünkü "sisteme göre" seçilmesi halinde; o zat-ı muhterem "nasıl tarafsız başkan" olur, ya da olabilir?!…
***
Söylenecek söz; yuttur da yutturabilirsin.. Ama bu halk; her şeye uyanık ve vakıf!… İşin özünde "samimiyet" görmediği anda; her ne olursa olsun "elini oradan" çeker!… Bu hakikatten kimse ırak olamaz!…
GÜNÜN SÖZÜ
Anne, çocuğuna süt emzirir gibi iman ve ahlak da emzirmeli.