ERGENEKON'UN MAYASI GÜNEYDOĞU'DUR!
Siyah ve iri puntolarla; "Ergenekon'un mayası Güneydoğu'dur" diye.
Her ne kadar; Ergenekon'un "örgütlenmesi" Batı illerinde "hâsıl" olmuşsa da.
Yaşam 'kaynağı' Güneydoğu, hayat membası da "akan kandır"!
Ve bölgenin "zifiri karanlık" atmosferidir.
Ki bugün; örgütün yapılanması deşifre edildikçe, mevzuu "berraklaşıyor".
Hep söyleniyorduk. Ve halen de söylüyoruz.
Bir kez daha "çığlık" atarak diyoruz ki; kim bunlar?
***
Yani; faili meçhul cinayetlerin "tetikçileri" kim?
İşkenceleri reva gören, Ahaliyi "fişleyip", kömürlüklere tıkayan kim?
Gözaltına alıp, sonra da "kayıplara" karışanları asit kuyularına atan kim?
Bu senden, bu benden deyip, "tetikçileri" kiralık katil misali çeteleştiren kim?
Uyuşturucudan, silah kaçakçısına kadar. İnsan tacirinden, fuhuş şebekelerine kadar "haraç" alan ve uygulayan kim?
Kardeşi kardeşe kırdıran. Türk-Kürt "çatışmasını" körükleyenler kim?
Aydını, yazarı, işadamını, sendikacıyı, siyasetçiyi "kör" kurşuna hedef eden kim?
Diyarbakır'da "mezar" evleri oluşturan?
Buralardan "domuz bağıyla" bağlanmış, üzerine beton dökülmüş insanların "infazını" veren kim?
Silopi'de, Cizre'de, Şırnak'ta. Batman mı, Hakkari mi, Şemdinli mi?
Kısacası Güneydoğu'nun her karışında, toprağında "ölüm tarlaları" ve asit kuyuları yaratanlar kim?
***
İşte bu kimler "artık" dehşetli bir şekilde deşifre oluyor.
Maskeler düşüyor, hakikatler gün ışığına çıkıyor.
Ergenekon'un 2. İddianamesi kabul edildi.
Hakimler 15 gün okuduktan sonra; "karar verdi"!
Artık Ergenekon'un "ikinci dalgasında" suçlananlar yargılanacak.
İddianamenin detayları basına yansıdı. Kimin ne olduğu?
Ve nasıl bir örgütlenme içerisinde bulunduğu.
Temel hedeflerinin kimler ve neyi amaçladıkları.
Hepsi "alenileşti"!
Eruygur'dan, Tolon Paşa'ya kadar. 21'i tutuklu 56 sanık yer alıyor.
***
İddianamede, hükümeti yıkmaya teşebbüsle suçlanan Hurşit Tolon ve Şener Eruygur için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'la ilgili iddialar hemen hemen örtüşüyor.
Hükümeti bilerek ve isteyerek ortadan kaldırmaya teşebbüs yer alıyor...
Eruygur için devletin güvenliği ile ilgili gizli belgeleri kaydetme, açıklama, uyuşturucu madde veya uyarıcı madde ticareti yapma, sağlama, terör örgütüne bilerek, isteyerek yardım etme, gibi iddialar da var.
Bakınız 1909 sayfalık iddianamede AKP ve MHP'yi bölme, CHP lideri Deniz Baykal'ı devirme planları da yer alıyor.
Ayrıca PKK, Hizbullah, DHKP-C ve Hizbu't Tahrir örgütü ile ilişkiler de anlatılıyor.
Bu bölümde, çoğunluğu cezaevinde bulunan örgüt üyesi gizli tanıkların ifadelerine yer veriliyor.
Hepsinin aynı çatı altında Ergenekon yapısı tarafından yönetildiği iddia ediliyor.
Ergenekon'un bu örgütlere nasıl nüfus ettiği de detaylandırılıyor.
Karargah evlerinde kimlerin yer aldığı, nasıl örgütlendiği ifade ediliyor.
***
Bunlar "başlıklar" altındaki faaliyetleri. Daha bunların "yüzlercesi" deşifre edilmiş değil.
Bilinen ve daha önce "konuşulanlar" ekseriyetini içeriyor.
Ve dikkat ediniz ki hepsinin "kökeni", Güneydoğu ve Kürt sorunu halkasında gelişen vakalara "dayanmaktadır".
Yani beslenme, üreme ve büyüme "hücreleri" buradan.
Onun için; Ergenekon'un "mayası" Güneydoğu'dur diyorum.
Bundan dolayıdır ki, ısrarım sürüyor. Ergenekon'un "hayat membasına" inmek gerekir.
Bunun için de; Ergenekon Güneydoğu'ya uzanmalı. Fırat'ın ötesine geçmelidir.
Bakın; bu anlamda küçük bir hamle geliştirildi. Silopi ve Cizre'deki "ölüm" tarlalarıyla alakalı.
Ki bu mevzuu "yıllardır" anılıyordu.
Gerek PKK ve JİTEM itirafçısı Abdulkadir Aygan.
Ve gerekse Tuncay Güney. Buna benzer nice itirafçıların itirafları.
Biliyordu. Ama kimse cesaret gösterip de "işte hakikat" diyemiyordu.
Ama bugün; bir şeyler gelişiyor. Hakikatlerin "gün ışığına" çıkması için.
***
Kayseri'de gözaltına alınan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz.
Önceki gün 5 saate yakın süren "sorgulama" sonrasında, tutuklandı. Ve Diyarbakır F Tipi cezaevine konuldu.
Ölüm tarlalarından ve işlenen faili meçhul cinayetlerden ve kayıplarla alakalı "suçlanıyor"!
Her ne kadar; ifadesinde "hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum" diyorsa da.
Korucubaşı Kamil Atak için sarf ettikleri; "kısmen" ele veriyor.
"-İlçede Korucubaşı olmasından kaynaklı olarak sık sık kendisiyle komutanlık binasında görüşüyorduk.
Ben kendisine terör ve güvenlikle ilgili olarak birçok görev verdim.
Ancak yapılan operasyonlar görev ve yetki alanımla ilgili, bu şahısla yetkilerimi hiçbir şekilde paylaşmadım-"
Ancak "kuyuların dili" farklı söylüyor. Dünkü basına bir bölümü de yansıdı.
Temizöz ve Atak'ın "bölgedeki icraatlarına(!)" ilişkin.
***
Sonuç itibariyle diyorum ki; birileri artık seslenmeli.
"Ey vicdan nerdesin" diye.
Dipsiz kuyu Ergenekon. Güneydoğu'nun karanlık tüneli JİTEM.
Ve son 30 yıl içerisinde "karanlıktan" beslenenler.
Geçmişle yüzleşip, vakalarla hesaplaşabilecek mi?
Zamanı gelmiştir. Ve geçmiştir. Artık "ne vicdan, ne cüzdan" hesabı güdülmeyecek.
Hakikatler konuşacak.
Çünkü demokratikleşme ve gerçek barışın varlığı "hakikatlerin" gün ışığına çıkmasına bağlıdır.
Kurumların "kendisini" sorgulamasıyla mümkündür.
Bilinmelidir ki, ülke ve millet "gerçek demokrasiyle, gerçek barışla", var olabilirler.
Aksi taktirde; "hep derin" kuyularda, "vicdan nerede" diye çığlıklar atılmaya devam edilecektir.
40 bin insanın "hayatı" üzerindeki dehşetengiz bu organizasyon;
Türkiye'nin "kirli" bağırsaklarını teşkil etmektedir.