FIRINCI DOSTUN TEPKİSİ!..

Diyarbakırlı fırıncı diyor ki.. Belediye/valilik işbirliğiyle "toplu ulaşıma" yüzde 30'a varan oranda, zam yapıldı!.. Hatta suya da zam geldi?.. Hem de "hiç itiraz" edilmeden, yapılmadan, "tıpış tıpış" uygulandı bu zamlar!.. Ve, şimdi yürürlükte!… Kimse de, "Belediye Başkanı-Vekili, Valilik zam yaptı" diye, kızıl kıyamet kopartmadı!.. Ne hikmetse…

***

Peki, bu kadar "ekonomik dalgalanma" enerji ve yakıttaki "fiyat" artışı var iken!… Maliyet yükü, bir torba unun, üç katına fiyat almasına rağmen,.. Mayanın bile; yüzde dörtyüz "karaborsaya" düşerken… "Ekmeğe yüzde 30 oranında" zam yapılmasına neden itiraz edildi.. Edilmedik laf, yemedik küfür ve hakaret, almadığımız beddua kalmadı!…

***

Üstüne üstlük!.. Bir de, kurumsal itirazla yüz yüze geldik… Hatta ilgili kurulun üyeleriyle "yaka-paça" hali yaşandı… Yumruklar bile konuştu.. Kendi zammını görmeyen, bizim zammı çok görüp, "yüzde 30 çok" diyerek, hedef tahtasına oturtulduk!. Neden çifte standart ve anlayış hakim!..


***

Ne hikmetse… Onlara var da, bize yok?!…

Biz ister miydik, vatandaşın tek gıda ürünü olan "ekmeğe" zam!.. Keşke, fiyatlar, girdiler artmasaydı; biz de ekmeği zamlı değil, indirimli satsaydık!.. Sorumlusu biz değiliz!?..

***

Ne diyelim!.. Fırıncı dostun penceresinden "bakıldığında" hak vermemek elde değil!.. Vaziyet İmamoğlu "ulaşıma zam yapınca" İmamoğlu "zammı" olmuyor, ama yakıta zam gelince Erdoğan zammı oluyor hikayesinin de ötesinde!…

***

Gel gelelim, bir de sokaktaki ahalinin fikri beyanına!. Vatandaş peki olup-bitene ne diyor?.. Dediği şu..  "Zam kimden gelirse gelsin, gerekçesi ne olursa olsun" hiç ama hiç bir şekilde "kabul" görmüyorum.. Tepki koyuyor, kınıyorum!  "Makul" görmem, içime de sindirmem!..

***

Çünkü, kaşıkla veriliyor, kepçeyle geri alınıyor!.. Tıpkı, hal-i hazırda işçiye, memura, emekliye verilen zammın ardından, "peş peşe açılan zam paketlerinin" yüze indirdiği şamar gibi!.. Tabi Ocak ayının, enflasyonunu da beklemek lazım!.. Doğalgaz ve Elektriğe gelen zammın faturalara yansıması da var!…

***

Neyse!.  Herkes kendisine göre "hayatı dizayn etmeye" çalıştığı için; "kimse" yoğurdum ekşidir demiyor.. Ve yine; olup-biten "salt bir kesimle" sınırlı değil.. Çünkü, ülke gemisinde bulunan, herkesin "az da, çok da olsa" müsebbipliği vardır gelinen aşamayla alakalı!.. Yani; hepimiz mesulüz ve kimse de masum değil…

***

 

SEN DE Mİ; ÖZCAN!…

Şu Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan var ya!.. Ne ediyor, ne yapıyor, illa ki kendini gündemleştiriyor.. "Ey millet ben buradayım" diyerek nara atıp, kameraları kendine çeviriyor!…

***

Öyle ya "yabancılara yönelik ırkçı" söylemleriyle, kendinden söz ettirmişti!.. Tepkiler, kınamalara rağmen.. Hatta yargı yüzüne sille bile attı, o bildiğini yapmaya devam etti!..

***

Nitekim CHP baktı ki, "susacağı" yok!.. Her beyanı, "ayağa birer kurşun" misali, tepkileri körüklüyor!. "Disipline sevk etti!?"  ve "uyarı cezası" verildi

***

Ama, Özcan bey'in susacağı yok gibi!.. Lideri Kılıçdaroğlu'na, seslendi!.. Tabi seslenirken, "beni uyaranlara ikinci uyarım" diyerek, söze giriyor…

***

Diyor ki.. "Sakın ha yanlış bir adayla çıkmayın. Öyle Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül gibi. Milletin sevgisini kazanamamış, milletin gönlünde taht kuramamış yanlış adamlarla seçime girmeyin. Ha girerseniz de 'Bu Tanju Özcan nereden çıktı kardeşim' demeyin!.."

***

Görünen o ki; "son çıkışlarıyla" parti tabanından mı, yoksa çevrenin gazından mı kaynaklı, "popülaritesinin" arttığı hissiyle; "arz-ı endam" ederek, İmamoğlu ve Yavaş gibi "Cumhurbaşkanlığı yolunda" ben de varım, demek istiyor!…

***

Olabilir mi!?.. Niye, neden olmasın ki… O da Belediye başkanı!.. Nasıl olsa, Türkiye'de siyaset, hizipleşmenin, kutuplaşmanın, böl, parçala, dağıt, şiddet, kriminalize edici bir atmosferin girdabında, "prim" alarak güdülüyorsa!.. Özcan için hay da hay, ortam musait!…

***

Üçlü rakibe bir yeni rakip!.. Onun için de, "Sen de mi Özcan" demeyin?…

***

KARARSIZIM…

Yineliyorum, yine yineliyorum!.. "Kararsız" seçmen " muhalif değil.. Ve hiçbir muhalif, "ben kararsızım demez!.." Çünkü, iktidara karşı "muhalif" olan bir seçmen, kendi partisini, grubunu, kampını belirlemiştir!..

***

Adı üstünde, iktidar muhalifi.. Eğer ki, "ben kararsızım" diyen var ise, "muhalifliğinden" değildir, "iktidardan" daha çok, "muhalefetteki partilerde" kendisine "yakın gördüğü" olmadığı içindir…

***

Günü ve zamanı gelince; "oy verme" kararlığında "o kararsız" diye, söz edilen kesimin kararı netleşir!… Kime oy verir derseniz!.. Yineliyorum, kendine yakın görmediği, muhalefettekilere "oy vermeyeceğini" söyleyebilirim!..

***

OSB YÖNETİMİNE SORUM!…

Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu üyelerine sormak istiyorum!.. 2022 yılına ilişkin, Basın İlan Kurumu üzerinden; "Yılbaşı Kutlaması" ilanı verdiniz.. İlan Diyarbakır'da yayın yapan "yerel gazetelerin" bir kesimine verildi, bir kesimine verilmedi..?  Hikmet-i mucibesi nedir?..

***

Tercihsel yöndeki bu tavır siyasi mi, ideolojik mi yoksa "politik" bir durumun hasıl oluşundan mı kaynaklı!?.. Ki, OSB resmi bir kurum olması münasebetiyle verdiği ilanda "resmi ve ücretin de OSB'nin kasasından" çıktığı için, Resmi ilan almaya hak kazanmış kentteki "Yerel Gazetelerin" tümünde "O ilanın" yayınlanması gerekmez mi!?

***

Tabi Basın İlan Kurumunun da, mevcut duruma ilişkin "bir beyanı, bir gerekçe" ortaya koyması gerekiyor.. Ne diyeceklerine dair, yanıt bekliyorum.. Çünkü hasıl olan duruma; "keyfim isterse" libası giydirilemez!!!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kanunlarımız, büyük sineklerin delip geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı örümcek ağına benzer.