GELECEKSİZLİĞİMİZ!..

Ne demiştik!.. Zamların annesi ‘elektriğe ve yakıta yapılan zamdır..’ Dokundun mu iflah kesici olursun. Nitekim dokunuldu.. Ortaya çıkan sonuç iflah kesicinin de ilerisi.. Yüzde 38’lik zam..  Dün itibariyle ülke sathında zam hakimiyetini aldı..  Faturalardaki ödenilmesi istenilecek rakam, cereyana çarpmışa dönmüş olunacak..

***

Malum.. Ki ekonomistler bilir, Temmuz ayı devlet-i aliyenin ahalisini ikmale getirdiği ara zamların üretimi olan vergilerle boğma döneminin startını verir.. Nefes kesici operasyonla, halkın alayı  kıskaca alınır.. Elde avuçta ne varsa göz diker, haracını ister.. Hem de misli misli.. Bugün göz konulmayan ne kaldı ki, vergi  haracına bağlanılmayan..  Tabi devletin namı hesabına icra edilen çökmeler de işin KDV’si..

***

Yaşanan hali duruma kim ne der, hangi gerekçeleri sunar, savunması ne olur az çok  bilmeyen yoktur?.. Ama bildiğim şudur ki, ‘zamlar da, harçlar da, yüklenilen vergiler de, sabit ve dar gelirliye getirilen kemer sıktırmalar da ‘yetti’ noktasını çoktan aşmıştır... Hepsi yekun şekilde ‘bir zulümdür..’ Halk deyimiyle ‘bıçak kemiğe’ dayandığı kadar fena şekilde sancı veriyor  ve de kanatıyor..

***

Cesaret ve metanetin ifadesi olan ‘ya sabır’ duygusuna ‘yetti be’ der hale gelindi.. Çünkü ‘yaşam maratonunu virane eden zamlar’ bir türlü durdurulamıyor.. Her geçen gün, ‘beterin beteri’ gibi zam paketleri ‘misket bombalarını’ geçti.. Enflasyon denilen canavarla mücadelede ortaya konulan strateji, işte bu nedenle diyorum ki fecaat!.. Kaldı ki, enflasyonu azdıran, dizginlenemez hale getiren canavar da, ‘bütçe açığı!..’

***

Ekonomist değilim, ama görünen köy kılavuz istemez.. Bu kulvarda efor sarf edilmesi gerekirken, zam’a karşı zamla yanıt ve önlem alma gibi bir politika, yürütülüyor olunması başlı başına, ekonomiyi dibe vurdurur... İşte bu da zıtları bina ediyor..

***

Zamlarla, emeklinin, işçinin, memurun, yetimin, dulun kısacası sabit gelirini devletin sağladığı kesime  kemer  sıkmakla.  Sen ‘kemer sıkacaksın, biraz dişini sık’ demekle..  Küçük esnafa vergiler yüklemekle, ahaliyi haraca bağlamakla, enflasyonu düşürmek, vaki olmamıştır.. Ki ne mümkündür..? Hele ki, hatıra mı, katıra mı binaen büyük firmaların hortumuna vergi affı getirmek de çözüm değil…

***

 Dahası, kamu kurum ve kuruluşlarında tasarruf tedbirleri hükmünü beyan edeceksin… Ama velakin o biçim lükse dayalı harcamaları aralıksız sürdüreceksin.. Üst düzey bürokratlara, müthiş organizeli çifter, üçer maaş sağlayacaksın.. Yabancı değil yerli araç diyeceksin, yeni yeni makam araçları satın alacaksın..

***

Sosyal ve gelir dağılımında uçurumlar değil, Cudi dağından daha dehşetli boyutta farklar oluşacak?.. Oluşturulması için elinden geleni yapacaksın..  En önemlisi de orta direk denilen sınıfı ortadan kaldırıp bitirteceksin.. Ya zengin ya fakir bir ortamın mahkumiyetiyle, yaşam adaletsizliğini tescilli hale getirip, iliğine kadar emeceksin!..

***

Ki Asgari ücretliye ‘ara zam yok’  diyeceksin.. Emekliye yüzde 25 diye zam vermeyi büyük bir lütuf olarak göreceksin….. Kök maaş denilen sistemin hükmüyle o zammı da hiç edeceksin.. Sana verilen fark ‘sosyal devlet’ desteği deyip böbürleneceksin.  Ama zamların anası olan elektriğe yüzde 38’lik zammı ne olmuş yani deyip masumlaştıracaksın… 

***

Hele ki Elektrik zam’ı uygulamasında bile, çifte standart uygulamada bulunacaksın..  Meskene en yüksek zam, sanayi sektörüne en düşüğünü uygulayacaksın.. Çarşı pazarda, serbest piyasa adıyla kim kimi nasıl kazıklarsa kazıklasın!.. Bir kilo limonun fiyatı 70 lira olacak. Etin kilosu bin liraya merdiven dayayacak.. Ekmek 20 lira.  Toplu taşıma 20 lira.. Öğrencilerin servisine yüzde 50 zam konuldu.. Çarşamba günü, akaryakıta zam geleceği söyleniyor.. Özel okullar yüz de 200’lük zammı az görmenin serzenişine kulakları kapatacaksın.. Etiket enflasyonuna susacaksın..

***

Ev kiraları uçmanın ötesinde dudak uçuklatacak.. Yüzde 25’lik konulan, kimsenin de uymadığı, daha fahiş fiyatlara sarıldığı bu kısmi de olsa caydırıcılığı olan yüze 25 zam sınırını da kaldırıp, ev sahibini kiracıya saldırtacaksın.. Ve hiçbir sonuç verici denetimde bulunmayacaksın.. Yeni vergi paketleri de geliyor.. Adı da, ‘az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi’ alınacak.. Öyle ya tüm paketler masum!. Velhasıl tüm bu icraatsızlığa ‘enflasyonla mücadele’ adını vereceksin!.. Gel de inan!... Ben inanmadım, siz inandınız mı?

BİRİ YANIT VERSİN..

İster bölgemizi hakimiyetinde tutan DEDAŞ olsun.. İsterse de, EPDK olsun.. Biri yanıt versin, şu elektrik maliyetiyle, perakende satış fiyatı arasındaki fark kimin cebine giriyor. Vatandaşı söğüşleyen kim?..

Konuşulan ne?..  2023 birim fiyatlarına göre, 1 KHW’nin maliyeti, 15 kuruş.. Lakin bu işin perakende satışını üstlenen, DEDAŞ gibi firmalar, abonelerine, maliyetin yüzde bilmem kaç yüzler farkla, abonelere kakalıyor..

***

Bir KHW, 250 kuruş. Yani 2..5 lira.. Kaldı ki bu işin perakende satışını üstlenen firmalar, faturada sayaç okumadan tutun da iletim hattına, bakım onarım da dahil edilerek fatura şişiriliyor..

Aradaki yüksek fark, firmanın tüm harcamalarını da aboneye yüklediği gerçeğiyle, bu paralar kimin kasasına giriyor?.. Faturadaki vergilerin vergisini de abone öder olmasına rağmen?.. Deyin bakalım bizi söğüşleyip kazıklayan  böylesi bir seyirde, daha nelerle boğuşacağız..

***


Netice itibariyle, ‘gelecek, hiç de sağlıklı gelecek’ gözükmüyor.. Merkezinde her zaman olumlu hayaller ve hakikatler taşıyan gelecek fikri de ne yazık ki, uzak durulacak hale geldi.. Neredeyse bir tehdide dönmek üzere... Çünkü insanoğlu yaşadığı hayata dair; çile bülbülüm çile türkülerini yakıyor..

***

Eğer ki çarşı-pazarda, tezgahtaki sebzeyi, meyveyi satın almak isterken, fiyatı öğrenince poşeti aldığı tezgaha bırakıp evin yolunu ‘beddualı’ şekilde tutuyorsa, demek ki gelecek, dert dolu.. Durmadan büyüyen borç, durmadan yükselen hayat pahalığı, geleceksizliğimizden başka bir şey değil…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Toplumsal geleceği kurtarmak istiyorsak, hakkikati görmezlik budalalığını terk etmeliyiz.