Ha bire; Kahroluyoruz!

Öyle ya;

Artık "çakılı" halini kanıksar olduk.

Diyarbakırspor.

Bu hafta da, "boynu eğik ayrıldı sahadan".

Diyeceksiniz ki;

Boynu ne zaman, düzelti ki, eğik olmasın.

Haklısınız.

Ne demişler;

"Düşme bedbahtların eline."

"Gelen vurur-giden vurur" bir bakmışsın ömür tükenmiş.

Diyarbakırspor.

Ve gönül vermiş ahalisi; "kevgire" döndü!

***

Tabi,

Hali ızdırap, bu sezona ikmal değil.

Bir kaç, dönemdir, "musallat" olunmuş bir bahtsızlık var.

Onların,

Sirayeti ve bıraktığı eserle, bugünlere gelindi.

Onun için diyorum ki;

Düşmeye gör, gelen de vurur, giden de vurur?

Çünkü;

Üzerinde enva-i hile-hurda icra edilir.

***

Ne diyelim.

Dün, kendi evinde yine, Turgutluspor'a yenildi.

Penaltı golüyle.

Yani tek gole boyun eğmişler

Maçı izlemedim.

Çünkü, keyif yok ızdıraptan başka.

O nedenle; nerdeyse iki sezondur maçlara hiç gitmiyorum.

Sanırım,

Benim gibi binlerce taraftar "küsülü" bu vaziyetten.

***

Spor servisindeki arkadaşların;

Gol ve penaltıyla alakalı, "eleştirileri" var.

Haksızlık diye.

Maçın hakemi;

Diyarbakırspor'u "hançerledi" diye.

Yani; hakem hatası.

Aslında,

Hakem, hava ve atmosferi suçlamak, klasikleşmiş bir bahane.

Tüm yenilen; takımlar için geçerli,

***

Ben de;

Bu durumun kabulü, yüzde 10 bile değil.

Siz;

Üzerinize düşen yüzde 90'nı yerine getirin.

Geriye kalan yüzde 10 zaten kendiliğinden, "çürür" ya da size biat eder.

Ama siz;

Siz yüzde 90'nın size biat etmesini, beklerseniz.

Yüzde 10'lük performansınızla; her şeyi elde edebilirsiniz hayaline kapılırsanız.

O zaman;

Sizin daha çok ama çok, beklemeniz ve gün saymanız gerekir.

***

Dedim ya;

Diyarbakırspor kevgire dönmüş vaziyette.

Yönetim.

Teknik heyet.

Futbolcular.

Ve taraftarlar, beri yanda kent ahalisi.

Topyekûn,

Arıza bir seyir içerisinde, kopukluk ihtiva ediyor.

Velhasıl;

Dikiş tutturamaz bir giysiye sahip, şuan takım ve yönetim ile futbolcu.

Fazla;

Deşmek, şu bu veya öbürü, "sorgusuna" girmek istemiyorum.

Uyarmıştım.

Sezon başında, bu hal-i durumla, bu iş yürümez diye.

Son durak;

Bilesiniz ki, "bir alt ligdir" şayet, sorumluluk sahibi olan herkes "akil" ikmal etmez ise.

***

Ne yazık ki;

İşte bu "akil" olma, gayretinde pek çaba sarf edilmedi-edemedik.

Herkes;

Kendi cenahında, "benim aklim" üstün deyip, plan kurunca, durum bu oldu.

Hadi.

Yine haftaya moralsiz bizi, dâhil ettiniz.

Ne diyeyim;

Nedim üstadın ifade ettiği gibi; "Allah sizi bildiği gibi yapsın".

Tabi bizi de.

***

Konuşursam, yer yerinden oynar?

Önüne,

Gelen gürleyip, duruyor, aba altında sopa göstererek!

Hem de,

Öyle böyle, bir boş meydanda değil.

Ya mahkeme huzurunda;

Hâkime veya heyete dikleniyor.

Ya da, savcı tahkikatında, böbürleniyor.

Veyahut da,

Kamuoyu önünde, basına verdiği mülakatıyla.

Siyasetin aktörleri de, aynı meyanda döktürüyor.

Tehdidin ilk ifadesiyle, söyleniyorlar.

Diyor ki; "Konuşursam, yer yerinde oynar?"

Ya da diğer bir ifade şekliyle; "Konuşursam, kıyamet kopar."

***

Aman ha maazallah.

Ne kıyamet, ne yer yerinden oynama halinden söz ediliyor.

Sen konuşma da;

Yer yerinde oynamasın, kıyamet kopmasın.

Bu terane ifadeler, her ne hikmetse; "ikmalindeki" zevat, zanlı konumunda.

İster birey düzeyinde,

İster devlet nizamına ilişkin, enva-i" suç isnadıyla suçlansın.

Yani;

Hâkim karşısında "derdest" olmuş, suçlu konumundaki zevatın ifadesi; "konuşursam."

Hâkim soruyor;

Enva-i meymenetsizliğiyle alakalı, işlediği haltın, ne olduğunu, neden yaptığını?

Cevabı;

Konuşursam yer yerinden oynar.

***

Ne hikmetse; kimse de karşı koymuyor.

Ya da;

Dikleme gösterip, "Ne konuşacaksan konuş ulan."

Yer yerinde mi oynuyor.

Kıyamet mi kopuyor, kopsun.

Bu hal-i durumda; zaten hepsi kopmuş vaziyette, demiyor.

Bakın,

İki gün önce Faili meçhul cinayet davasında, korucubaşı Kamil Atak'ta benzer konuşma yaptı.

Hâkim huzurunda.

"Konuşursam, yer yerinde oynar" diye.

***

Bir süre önce;

Aynı davanın başaktörü, Cemal Temizöz'de söylemişti.

Ülkenin,

Siyasi süreci ve 1990 ila 2000 yılları için.

Buradan;

Konuşursam, kıyamet kopar diye.

Mutlu'nun,

Kaleme aldığı ifadeyle, "bu sözü söyleyen adam; mutlaka pis işlere bulaşmıştır."

Aynen de öyle.

***

Ben de diyorum ki;

Her kim "bu son yılların modern" tehdit içeren ifadeyi kullanıyorsa.

O kişi;

Konuşmadığı sürece.

Dediği gibi;

Yer yerinde oynamadığı sürece,

Kıyamet kopmadığı sürece ona "huzur-u adaleti ikmal" etmem.

Ki bu;

Ders-i ibret olsun, kirli, pis ve karanlık işler, "konuşursam’ın" şalı altında kalmasın.

Zaten;

Ülkenin ziyan olduğu yılların,

Karanlık ve kaoslu ortamların tüm sebebi aha bu; "şalın" örtülü tutulmasıdır.

Yoksa;

Şeffaf ve samimiyet ihtiva edici, nizam olmuş olsaydı.

Kimin haddine,

Hangi devlet anlayışında; "faili meçhul cinayet" işlenilebilinirdi.