HADSİZE, HADDİNİ BİLDİRMEK!….
İnancımıza "hadsizlik" edene "haddini bildirmek" vaciptir.. Ki öncelikte, "o hadsizlik" edenin bulunduğu, cenah, ya da mahallenin "efradına" düşer; hadsize "haddini" bildirmek!…
***
Bakar mısınız şu HDP'li Oya Ersoy'un icra ettiği "hadsizliğine ve haddini aşan" edepsizce ifadelerine.. Milletin "meclisinde" sözde "milli iradeyi" temsilen çıktığı kürsüde, salyalar akıtarak, saydırıyor…
Akla ziyan bir hal!!!.. Müslüman "Kürtlerin" verdiği oylarla seçilen bu kadın!.. Müslümanlara hakaret ederek, "size neden gerici diyoruz biliyor musunuz" diye laf ediyor.. Bu sözle konuşmasına başlayıp "dinsizliğinin" zehrini akıtıyor?.
***
Ve diyor ki.. “Size neden gerici diyoruz, biliyor musunuz? Çünkü sizler 500 yıl geride kalmış Osmanlı’yı, 1500 yıl geride kalmış din esaslı toplum düzenini yeniden hortlatmaya çalışıyorsunuz. Biz kadınlar özgür olabileceğimizi öğrendik ve ne 500 yıl ne de 1500 yıl öncesine gitmeye niyetimiz yok. Götüremezsiniz.”
***
Körelmiş zihnin ürettiği ideolojinin bağnazlığıyla, sadece Müslüman Türklere değil bu hakareti!.. Kürtlere de.. Tüm Dindar insanları "açık ve alenice" aşağılayarak, hakaret ediyor.. Osmanlıya ve İslam'a, Peygambere, Kur'an-ı Kerime.. Pek tabi Allah'a "şuursuzca" dil uzatacak kadar yozlaşıyor!..
***
Bir Yahudi’nin, bir Hristiyan’ın, bir Dürzi’nin, bir Budizm’in, bir Hinduizm'in, bir Ermeni'nin bir bilmem neyin dahi; "bu kadar" aşağılıkça ifadeler düzmesiyle, İslam'a ve Müslümanlara "hakaret" edemezken, edemezken!!.. Buna cesaret edemezken! Bu hadsiz sözde vekil, ağzına geleni milletin meclisinde ve kürsüsünde söylüyor..
***
Ve ne acıdır ki; kimsenin de ağzını bıçak açmıyor.. Herkes "sus pus" kesilmiş.. Müslüman bir Kürt olarak, ben öncelikle Ersoy'a "oy verip" Meclis'e gönderen, Kürtlere sesleniyorum.. Ve yine; muhafazakar olduklarını ifade eden HDP'li seçilmiş milletvekillerine, parti teşkilatlarına, idarecilerine ve yönetimlerine sormak istiyorum!…
***
Önce Hüda Kaya hanım efendiye sesleniyorum!.. Siz Hüda hanım… Müslüman bir kadınsınız. Ve başınızda inancınız gereği olarak örtülü.. Siz ki, 28 Şubat "zulmüne" uğramış, eziyetler, işkenceler, baskılar görmüş, mağduriyetler yaşamış birisiniz!..
***
İnancınız ve üstlendiğiniz misyon nokta-i nazarında, hapislere atıldınız. Ki, üç kızınızla birlikte mahpus yattınız.. Ama inancınızdan, değerlerinizden, İslami kimliğinizden zerre-i miskal taviz vermediniz.. Vesayetin, şovenizmin, totaliter anlayışın, seküler bağnazlığın faşizanlığıyla "sürüm sürüm" süründürülmenize rağmen!?..
***
Siz!.. Bir Müslüman bayan olarak.. İnancınıza göre, vicdan muhasebesiyle birlikte, Meclis kürsüsünde Ersoy'un… Ki partinize mensup bir bayan ve ikiniz de Milletvekili olmanız hesabıyla, onun yaptığı konuşmayı içinize sindiriyor musunuz!.. Olabilir deyip, kabul ediyor musunuz?!…
***
İnandığınız ve inancınız gereği başınıza taktığınız başörtüyü, "1500 yıl öncesinde kalmış" sözü sizde bir rahatsızlık yarattı mı?!..Yoksa, "Gerici" nitelendirmesine; "Partimizin mensubu ve siyasal ideolojisinin" gereği diyerek, fitleşiyormusunuz?!…
***
Ya da, "tehviller" düzlemesine sarılacak mısınız!… İki kelam edebilme cesaretini gösterebilecek misiniz?!… Bırakın iktidara ettiğiniz laflar kadar, sahiplendiğiniz "yasadışı yapıların" en dip dozajı düşük bir noktada, İslam'ı ve Müslümanlığı savunup, sahiplenebilecek misiniz!…
***
Gelelim, hemşerimize!.. HDP Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş… Siz, evet siz Ersoy'un, İslam'a, Peygambere, Kur'an-ı Kerime ve topyekûn inanan Müslüman ümmetine "gerici" deyip hakaretler sıralamasına "iki kelamınız" olacak mı?!.. Yüzünüzde bir "sinirlenme" olacak mı?
***
Siz ki, bir Müslümansınız!.. Ve Allah'ın, Peygamber Efendimizin ve Kur'an-ın elçisi olan vasfıyla, "minbere" çıkmış bir din adamı idiniz!.. İlahiyatı okudunuz.. İmam ve müezzin görevlerini de yerine getirdiniz!.. Yüzlerce hutbeler, vaazlar yıllarca verdiniz!…
***
Ki siz en son olarak, Peygamberlerin, Sahabelerin, Evliyaların diyarı olan, kadim Diyarbakır'ın "İl Müftülüğü" görevini ifa ettiniz.. Peygamber Efendimizin "Doğum Günü" etkinliğini Diyarbakır stadyumunda tertiplediniz!.. Kısmet oldu ki, HDP kulvarında "siyasete girdiniz" ve halen de Milletvekilisiniz?!..
***
Siz, aynı mahallede siyaset yaptığınız, aynı sırada oturduğunuz, aynı çatı altında bulunduğunuz siyasi ve ideolojik olarak aynı havayı solduğunuz Ersoy'un, "Bu hakaretlerini sineye çekecek misiniz, çekiyor musunuz?.."
***
Yoksa, "Ey Ersoy, dinime gerici diyemezsin, hakaret edemezsin" deyip, hadsizliğine "haddini" bildirebilecek cesareti gösterebilecek misin!… Buna dair bir ders-i ibret vaazında bulunacak mısın?… Parti yönetimine "disipline" verilmesi yönünde, telkinde bulunma görevini üstlenecek misin?!...
***
Hele ki, Regaip Kandil’inin idrak edildiği.. İslam alemi için büyük öneme sahip, mübarek üç ayların başladığı bir zaman dilimi içerisinde ve her yönüyle "zilletlik" akan bu çürümüş dinsizliğin edepsizine; "Sus be hadsiz kadın" diyebilecek noktada, sesinizi yükseltebilecek misiniz?!
***
Hadisenin üzerinden onca gün geçti.. Ki yazıyı kaleme aldığım ana kadar; henüz ne Hüda Kaya'dan, ne de Nimetullah Erdoğmuş'tan bu meyanda "iki kelam duymuş değilim… Eğer ki etmiş olsalardı, haberdar olurdum.. Ama "iç dünyalarında" İslam'ı salt "Allah ile Kul" arasına sıkıştıran bir fikriyatla, "kalplerinde" bir şeyler mırıldanmışlarsa bilemem!…
***
Acaba Remziye Tosun'un bu konuda "vicdani" bir muhasebesi oldu mu?. Başındaki beyaz tülbentte, "gerici" diyen hemcinsi ve partisinin üyesi Oya Ersoy'a onun, söyleyecekleri olur mu?!… O nedir bu işe!… "Allah ıslah etsin" der mi?!
***
HDP Yönetimi!.. Ersoy'a "disiplin" yönünde bir eylem başlatır mı, başlatmaz mı; onu bilmem!. Ki başlatacağını da sanmıyorum!.. Ancak merak ettiğim bir diğer nokta ise!.. HDP'ye oy veren Müslüman Kürtler kendi kendilerine; "yahu biz, bunlar dinimize küfretsinler, bizi gerici diye aşağılasınlar diye mi oy verdik" sorgulamasını yapıyorlar mı, yaptılar mı?!
***
Öyle inanıyorum ki, HDP'ye oy veren Müslüman Kürt seçmenlerin bilaistisna hepsi!.. Ki onlar sessiz çoğunlukturlar.. İç dünyalarında şu sorgulamayı yapmışlardır; "Elimiz kırılaydı da, böylesi zihniyete sahip kişilere oy vermemiş olsaydık.." Ve yine biliyorum ki; Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki insanlar benim gibi; "Ersoy'u telin etmişlerdir."..
***
ANAMUHALEFET; HAYAT PAHALILIĞI!…
Farklı mülahazalar içerse de!.. Bugün, iktidarı "sarsan, geren, sorgulayan, hesabını ver" dedirten siyasal muhalefet, mevcut siyasi partilerin hiç biri değil!.. Ne CHP ne de, ittifakındakiler veya diğer siyasi partiler!..
Hal-i hazırda, tek bir ana muhalefet partisi var!.. O da, "hayat pahalılığı..?" Çarşı, pazar "gergin ve öfkeli…" İşçiye, memura, asgari ücretliye, emekliye verilen "zamlar" mevcut hayat pahalılığı karşısında; "bir anlam" teşkil etmiyor. Bir elden veriyor, diğer tarafından iki elle alıyor!?.
***
Kaşıkla ver, kepçe ile al misali!.. Ki son dönemlerde, bu pahalılıkta öne çıkan üç fatura var.. Birincisi Elektrik, ikincisi Doğalgaz, üçüncüsü ise su faturaları.. Denir ya bıçak kemiğe dayandı.. İki fatura arasında, yüzde yüz fark olması!..
Hafta sonu, ülkenin bir çok şehrinde, kasabasında "soygun var" sloganlı, tepkiler, eylemler, yürüyüşler organize edildi.. Sosyal medya ise, faturaların deşifresinden geçilmiyor.. İşte bizi çarpan elektrik faturası diye!..
***
Diyeceğim şu!… 2023'e odaklı seçimlerin sath-ı mailine girerken.. İktidarın yapması gereken, tüm gücüyle "muhalefetteki siyasi parti ve liderlerine" yönelik akıl eforunun rotasını, "hayat pahalılığına" ve tabii tekleşen "elektrik faturalarına" çevirmeli.. Yoksa, cereyan fena çarpar 2023'te!..
***
SİNSİLİĞE BAKAR MISINIZ?
Bu karikatür Samsun'un Atakum Belediyesi'ne ait.. CHP'li Belediye "Atatürk Anıtına" yapılan çirkin saldırıya ilişkin, sözde hazırlayıp sosyal medyada paylaştığı bir karikatür!.
Karikatürdeki çizime bakıldığında, "Onur Anıtı'na" saldıranlar, "takunyalı" kişilermiş!.. Algı üretimiyle, İslam'ı, muhafazakar ve inançlı kesimi "yermek" suçlama getirip, hasım etmek!..
***
Oysa gerçek ortaya çıktı. Saldıranlar gözaltına alınıp tutuklandı.. Failler iki kuzen.. Ve adli dosyaları "suç" dolu.. Uyuşturucudan, adam yaralamaya kadar bir dizi; işledikleri suç var!…
Ki kendileri bile itiraf edip, "sarhoştuk, yaptık" dediler.. Yani her şey sabit iken, toplumun tüm kesimleri yaşanan çirkinliğe tepki koyup lanetlerken, CHP'li Başkanın "olayı bir kesime yüklüyor" olması!?..
***
En sade dille, buradaki niyet dört bir tarafında yalan ve sahtekarlık akan karikatürde; "sinsilik ve kalleşlik" selama duruyor!… Anıta yapılan çirkinlikten beter, bir saldırı bu!…
GÜNÜN SÖZÜ
Eğer onur kazançlı olsayԁı herkes onurlu olabilirdi.