HASTANEYE KİLİT

Sıkı tutunun;
Sevgili 'kadir şinas' Diyarbakır ahalisi.
Daha doğrusu Güneydoğu'nun havasını soluyanlar!
Size çok önemli ve derin bir haberim var.
Tabi bu haber 'öyle-böyle' az-buz bir haber değil.
Ama 'müjdeli' bir haber de değil. Kara bir haber.
Toplumun 'tüm' katmanlarını yakinen ilgilendiren bir hadise.
Şöyle ki;
Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesi kapatılıyor.

* * *

Evet!
Yanlış duymadınız;
'O köklü' çınar Hastanenin kapısına 'kilit' vuruluyor.
Ve bu vurulan koca kilit bir daha açılmamak üzere kilitleniyor.
Sanırım şuan sizler de benim gibi ilk duyduğumdaki şaşkınlığı yaşıyorsunuz.
Çünkü ben ilk duyduğumda tabiri caizse 'afalladım'.
Ağzımdan çıkan ilk sözcük de; 'Nasıl olur?' koca bir hastane kapatılır?
Mutlaka bir yanlışlık var. Dedikodudur! Birileri yine 'işkembeden' atıyor?
Hangi zihniyet bu kadar raydan çıkmış ki bir çınar ve aciliyeti önemli olan;
'Göğüs Hastanesini' kapatır. Akla 'ziyan' bir durum.

* * *

Ne yazık ki;
Bir süre sonra 'elime' kapatılmaya yönelik 1,5 sayfalık rapor iliştirildi.
O zaman 'vay be' diyerek; demek ki doğruymuş hastanenin kapatılması.
Peki, sebeb-i mucibesi nedir?
Hangi büyük 'günah' işlendi ki; hasta potansiyeli yüksek olan hastane kapatılıyor.
Rapor'un satırlarını okumaya başladım; 'gerekçeler' nedir?
Ne diyeyim; Diyarbakır'a özgü bir deyimle 'evlere şenlik' bahaneler içeren bir keyfiyetler zinciri.
Hadisenin nedeni;
'İldeki Sağlık Personeli Eksikliği'.

* * *

Tabi bu 'eksiklik' denilen bahanenin 'çapan oğlanı' başka niyette.
Bilirsiniz!
Bir süredir 'açılacak mı, açılmayacak mı' tartışması güdülen;
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi hadisesi var.
Nitekim inşaatı çok kısa sürede tamamlanan ve 1,5 yıldan beridir de;
'Açılması' beklenen Hastane bir türlü 'açılmadı'.
Açılmayışının da en büyük nedeni; 'Sağlık Bakanlığı'nın duyarsızlığı.
Ve buraya 'doktor, hemşire ve yardımcı personel' noktasında yeni atamalarda bulunmamasıdır.
Ki şuan halen bir 'tek' dışardan atanması yapılan hekim var.
O da Hastanenin Başhekimi.

* * *

Eee! Sağlık Bakanlığı bu!
Domuz gribi 'aşısına' yönelik bonkörlüğünü personel de icra etmediği için;
'kendisine' özgü formül üretmiş.
İl Sağlık Müdürlüğü de; 'şirin görünme' keyfiyetiyle sözde çözüm teklifinde bulunmuş.
Ve bu teklifini 15.01.2010 tarih ve 1587 sayılı yazıyla İl Valiliği aracılığıyla;
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğüne iletmiş.
"İldeki Sağlık Personeli eksikliği ve hareketliliği nedeniyle, sağlık hizmetlerinin kaliteli, kesintisiz ve ulaşılabilir sunulması ile konunun aciliyeti bakımından ilde faaliyet gösteren mevcut Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesinin mevcut tüm personel, malzeme ve birimlerinin bir kısmının Diyarbakır Devlet Hastanesine bir kısmının ise Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledilmesi."

* * *

İl Sağlık Müdürlüğü'nün bu 'teklifi' Sağlık Bakanlığı'nın elini güçlendirince;
'İnfaz' gerçekleştirildi.
Nasıl olsa; 'onlar' kapatın diyor?
Sağlık Bakanı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Vekili Doç. Dr. İrfan Sencan'ın bu yöndeki raporuna 'olur' verince; 'işlem' tamamlandı.
Ve nitekim önceki gün 'kapatılmaya' ilişkin resmi yazı hastane yönetimine iletildi.
Bundan sonra; Diyarbakır'da 'Göğüs Hastalıkları Hastanesi' diye bir kurum yok.
Hizmet; Araştırma Hastanesinin bünyesinde 'Klinik' bir statüyle var olacak.
Kapasite 30–40 yataktan oluşacak.

* * *

Yani kaş yapalım derken, göz çıkarma misali.
34 doktor, 65 hemşire ve yüzün üzerinde yardımcı personel.
Toplam 141 yataklı bir hastane; 'artık' tarih sayfalarında olacak?
Düşünüyorum;
'Göğüs Hastalıkları' alanında korkunç derecede hasta potansiyeli bulunurken.
Şuan mevcut hastanede 'yatak tedavisi' için hastalar sıra beklerken.
Ve 'sosyal dokunun' bozukluğuyla yeniden artış gösteren 'veremli' hasta sayısı orta yerde iken.
Yılların Çınar'ı 'Göğüs Hastalıkları' hastanesinin; 'daha modern' bir yapıya kavuşturulması.
Yeni doktor ve bölümler ile tıbbi cihazların alınması gerekirken.

* * *

Siz daha bir 'dar' alana çekip 'klinik' düzeyinde hizmet anlayışını nasıl benimsersiniz?
Akıl-sır erdirmek mümkün değil.
Bir taraftan; 'Diyarbakır' sağlık alanında Güneydoğu'nun.
Hatta 'Ortadoğu'nun üssü olacak diye; 'dem vurursunuz?'
Öbür yandan; 'aciliyeti' tartışılmaz olan; yarım asra sahip 'hastaneyi' kapatacaksınız?
Bu ciddi manada 'tezat' bir durum.
Keyfe maşa bir 'zihniyetin' de ötesinde bir anlayış.

* * *

Ne diyebilirim ki?
Benden sizi 'durumdan' haberdar etmek.
Gerisi; sizde ve kentin diğer argümanlarında.
Bakalım 'onlar' bu müjdeli(!) haberi duyduktan sonra; 'duruma nasıl' bir vazife çıkaracaklar.
Her mevzuda olduğu gibi 'suskunluğu mu' tercih edecekler.
Yoksa 'cesaret' deyip; duruma çözüm getirici bir düzeltmenin 'uygulayıcıları mı' olacak?
Bekleyip göreceğiz.
Ama hadisenin peşini bırakmayacağımı da ifade etmek isterim.

* * *

Şöyle ki bu hastanenin kapatılması yönündeki 'hamur' çok su alacağa benziyor.
Nitekim son 24 saat içerisinde tepkisel anlamda 'yüzlerce' telefon aldım.
SSK'yı kapattınız sıra 'Göğüs Hastanesinde mi?'.
Yarın; Devlet Hastanesi ve Çocuk Hastanesi de' kapatılırsa şaşmayın.
Çünkü 'ada şeklindeki' hastanelerin bulunduğu alan boşalırsa.
Arazi birilerine 'gidebilir'.
Çok kişinin 'hayal ve düşüncesinde' olan bir istek.
Şimdilik bu kadar. Bakalım bundan sonra ne olacak?

* * *

VE CEZA MÜJDESİ!

Ha Buarada Diyarbakırspor-Bursaspor maçıyla alakalı;
Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu 'kararını' kısmen verdi.
Çıkan olayların Diyarbakırspor'a faturası;
3 Maç 'tarafsız' sahada seyircisiz.
Kötü ve çirkin tezahürattan 40 bin lira para cezası.
Samet Kaba'ya ise 30 gün hak mahrumiyeti.
Ancak asıl hadise olan; 'maç' ne olacak?
Tekrar mı edilecek, kaldığı yerden mi devam edecek, yoksa 'hükmen' yenik mi sayılacak?
Bu yöndeki kararı da; sanırım önümüzdeki 'Salı' günü verilecek.
Haydi hayırlısı!
Birileri; 'keyif' çatsın şuan için verilen cezaların 'hükmüne'.
Velhasıl; Hayırlı Cumalar.