HEP KÖRÜKLENİYORUZ?

Her zamanki gibi önceki akşam da;

Pür dikkat "akşam" haberlerini izliyorum.

Ekrana odaklanmış, hipnozlu bir vaziyette.

Tabi; Korku ve endişe içerisindeyim.

Ardı ardına gelişen "vakaların" anlatımıyla alakalı.

Flaş haberler. Son dakika fragmanları.

Ve spikerin "insanı" dehşete ve hiddete düşüren mimikleri ve kullandığı cümleler.

Hepsi ama hepsi; "kalp atışlarını" yükselten.

Tansiyonu da tetikleyen bir üslupla üzerinize geliyor.

***

Boğuyor!

İnsanı nefes aldıramaz hale getiriyor.

Olup-biteni beyne öylesine resimliyor ki; bir an önce "karşı" fikri yok etme gibi bir his gelişiyor.

Şiddet, öfke ve kin duygusu dehşetengiz bir şekilde "körükleniyor"!

Ciddi ve inanılmaz bir "provokasyonla"!

Tabi bir haberci, bir eli kalem tutan kişi olarak da;" ardı ardına" lanetler yağdırıyorum.

Hem "olup-biten" vakaya. Hem de vakayı bize "afişe" edenlere.

Seyrettiğim haberler ve haber yorumlarına karşı ""Bu nasıl şirretlik".

Bu nasıl "anlayış" demekten insan kendini alıkoyamıyor.

***

Özellikle Mahalli Seçimlerin "atmosferine" girdiğimiz şu günlerde durum daha bir agresifleşmiş.

Zıt fikirlerin "çatışması"!

Olmadık yerde "beyinlere" şimşek çaktıran, "bidlboardlar".

Her türlü "provokasyonu" geliştirebilen organizasyonlar.

Ve de; "aleni" bir şekilde; birilerinin ekmeğine yağ süren "söylemler".

Sanki herkes; ülkenin ve milletin "birbirini" boğazlayabilmesi için uğraş veriyor.

Ne yazık ki; son zamanlarda her akşam böylesine "beynimi" kemiren hava soluyorum.

Sanırım sizler de aynı duygu içerisindesiniz.

Çünkü Allah rızası için "kimse ateşi" söndürmek istemediği gibi.

Sürekli "şeytani" oyunlarla körüklemekte. Yangının alevlenmesi için.

***

Bakınız Kürtlerin durumuna.

Yani hali yapımıza. Dört bir tarafa "çekiştiriyoruz"!

Şu benden, şu senden diye.

Öylesine derin bir "yıkım" içerisine girmiş bulunuyoruz ki; "artık" benden değilsen "Kürt" bile değilsin denilecek kadar.

Ya da; "Ya sev, ya terk et".

İşte bu "bulanık" atmosfer; üstad Ahmet Arif'in "Adiloş Bebenin Ninnisi" şiiri aklıma şimşek gibi çakıyor.

Hem "yaşadıklarımız" hem de yarınlarımız noktasında.

Öylesine "derin" bir anlatım içeriyor ki; "yüreğin" en ince damarına kadar; sirayet ediyor.

Evet. Ahmet Arif bakın ne diyor.

Neyi özlüyor ve bizler neyi yaşıyoruz bu karanlık atmosfer içerisinde.

Özlüyoruz, sabırla da bekliyoruz "aydınlık" yarınlar.

Huzurlu, mutlu, eşitlik ve sevginin "filizlendiği" yarınlar.

Barışın, kardeşliğin, hoşgörünün ve diyalogun özgürce ifade edildiği yarınlar.

Evet. Bunların büyümesi, bunların yeşermesi için "bizlerin" büyümesi.

Bizlerin "gerçeği" idrak etmesi.

Bizlerin "bencil düşüncelerin" ağından kurtulmamız gerekir.

***

Adiloş Bebem,

Hasta düşmeyesin diye,

Töremiz böyle diye,

Saldır şimdi memeye,

Saldır da büyü...

 

Bunlar,

Engerekler ve çiyanlardır,

Bunlar,

Aşımıza, ekmeğimize

Göz koyanlardır,

Tanı bunları,

Tanı da büyü...

 

Bu, namustur

Künyemize kazınmış,

Bu da sabır,

Ağulardan süzülmüş.

Sarıl bunlara

Sarıl da büyü.

(Ahmet Arif)

***

ANKETTE ÜÇ İSİM ÇIKTI?

Evet.. Ahmet Arif'i ve yaşadıklarımızı noktalarken..

Gelelim Vatan gazetesinde çıkan habere..

Diyarbakır'la alakalı bir haber.

Sözde; AK Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı için "anket" yapmış.

Hangi araştırma şirketi yapmış. Kriterler nedir? Bunların tekinden söz edilmiyor.

Sadece; "özel" haber logosuyla; "Erdoğan Diyarbakır için özel anket yaptırdı. AKP'nin anketinden 3 kişi çıktı."

Devam ediyor haber.

"Buna göre mevcut belediye başkanı DTP'li Osman Baydemir'in üniversiteden hocalığını yapan Dicle Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Fazıl Hüsnü Erdem ilk sırada yer aldı. İkinci sırada Avukat Ömer Serdar Kaplan ile üçüncü sırada 21. dönem milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş'un kardeşi Ahmet Erdoğmuş yer aldı".

Özetle haber böyle. Doğruluk derecesi nedir bilemiyorum.

Yüzdelik oranını da.

Ama bildiğim ve AK Partiye çok yakın "kurmayların" ifadesiyle; "Bu isimlerin öne çıkması" garip.

***

Bu cevaba karşılık; düşündüm.

Acaba. Bu sonuç yine sevgili Mazhar Bağlı'nın "bomba" anketinden mi çıktı.

Çünkü Bağlı bir süre önce "AK Parti" istemi doğrultusunda anket yaptığını ifade etmiş.

Ve çok ciddi bir iddia gündeme getirmişti.

Diyarbakırlıların yüzde 70'nin Belediye Başkan adayının "etnik kökeninin" önemli olduğuna ilişkin.

Yani; "Kürt olup olmaması önemli" değil diye.

Bu da o bomba sanırım.

Zaten AK Parti'ye şuana kadar "Belediye Başkan adaylığı" noktasında bir tek resmi başvuru yok.

Olmadığı için de; şu isim, bu isim üzerinde "tartışma" gütmek "havanda su dövmeye benzer".

Her zaman ifade ettiğim gibi;

"Siz isimleri" siparişe alırsanız bu demektir ki; "yemeği" pişiren sizsiniz.

Yani siz neyi hazırlarsanız "seçmen" onu hazmeder.

Ama bildiğim kadarıyla "demokrasilerde"; ve demokratik yapılarda durum tam tersinedir.

Yani seçmene "siz bu isimlerden hangisini" istiyorsunuz değil, "siz kimi istiyorsunuz" olmalıdır.

Ancak kimse bu "demokratik" yapıda hamle geliştirmediği için; "isimler dayatmadan" öteye bir ifade taşımamaktadır.