HER İHTİMALE KARŞI; AŞINI OL!!!…
Evet, "aşı" korona virüse yakalanmayı "kesin" olarak engellemiyor!.. Ki "hiçbir hastalık, ya da bakteri ve virüse" karşı "kesin" engelleyen bir aşı ve ilaç yoktur!!.. Ancak tedavide, karşı dirençte "yüzde yüze" varan bir etki, söz konusu!… Tabi, korona virüste, bu yönde "istisnalar" fazla!…
***
Şöyle ki!.. Çünkü hala "virüs" çok yönlü bir "mutasyona" uğrama, hareketliliği içerisinde.. Ve Sars familyasından gelen bu virüs, tam teşekküllü "çözülebilinmiş" değil.. Sürekli değişiyor… Ki artık, ülkeler ve iller "isimlerini" öne çıkaran, "mutasyona" uğramış, virüsten söz ediyoruz!..
***
Ama buna rağmen; "aşı.." Ki hal-i hazırdaki aşılar yüzde yüz olmazsa da, etkisi yüksek.. Özellikle, "aşılı" kişiler, bu virüse yakalandıklarında "tedavi süreleri" kısa olduğu gibi, "hastalığı" çok ama çok hafif geçirmektedirler!… Denir ya, "işin canlı şahidi ve yaşayanı, ben ile eşim!"…
***
İkimiz de, aşımızı olduk.. Sinovac.. İki aşıyı da, yaptık.. Ki, 3'üncü doz aşı için; "gün alma" evresinde iken, eşim Sultan virüs mü kaptım, grip mi oldum, ikilemi içerisinde "hadi bir test yap" dedim!… Yok ya, geçer dedi!… Öyle de oldu!…
***
Bir ziyaret için, PCR testi istenince yaptı.. Bir gün sonra mesaj geldi; "testiniz pozitif?…" Meğer ki, bir haftadır kovid olmuş.. Bir hafta önceki hafif gribal bir kırgınlığın ötesinde hiç bir emare görülmediği için; "testte bir hata mı var" deyip durduk… Bir test daha yapıldı.. Sonuç değişmedi… Test "pozitif!.."
***
Doktorlar geldi.. Hemşireler geldi.. Aile hekimi, arayıp müdahalede bulundu!.. Baktılar ki, hiçbir emare taşımıyor… Hiç bir belirti yok.? Ne ateş, ne öksürük, ne nefes sıkıntısı, ne de burun akıntısı ya da, halsizlik!.. Her ihtimale karşılık "istirahat" dediler, kendisine!…
***
Doğal olarak, iki gün sonra bende test yaptım.. Oğlan da yaptı.. Gelen sonuçlar; "negatif!…" Bugün, eşimin 11'inci günü!.. Ne onda herhangi bir kovid belirtisi var, ne de bizde herhangi bir emare var!…Ama, maske, sosyal mesafe ve hijyen kuralı tartışılmaz!… 3'üncü doz aşı için, randevu aldım…
***
Sonuç itibariyle "iki doz aşının" etkisi ve sayesinde; yaşadıklarımız!.. Çünkü aynı virüsü kapanların çoğu hastanelerde karantina altında… Kimi de, entübe olmuş!.. Acılar ve işkenceler çekerek, "hayatta kalma" umuduyla, yaşam savaşı veriyorlar!…
***
Önceki gün, İl Pandemi Kurulu üyeleriyle görüştüm.. Vaziyeti anlattım, ve Diyarbakır'ın aşıyla alakalı "keyfiyet ve sorumsuzluğun" yüksek oluşuna dair, nedenleri sordum!!!… Şahsi yönde; "aşının önemine" dikkat çekip, "kesin tedavi edici değil, ama hastalığı geçirmede "iyileştirici" dediler..
***
Şehirdeki "aşı oranındaki" düşüklüğü de, fısıltı gazeteleri ve oluşturulan hurafelerden kaynaklı!… Kentin tüm bileşenlerin bu algıyı yıkma adına seferberlik içerisine girip, "aşı kampanyaları" geliştirmeleri gerektiği, önerisinde bulundular!…
***
Bugün, yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların hemen hepsi "aşı olmayan, aşı yapmayan, aşıdan kaçan" kişiler oluşturuyor ne yazık ki?!… Haber bültenlerine de yansıdı; yoğun bakımda "yaşam mücadelesi" verenlerin; "keşke aşımı olsaydım, keşke aşı karşıtlarına aldanmazsaydım, ne olur aşınızın yapın" yönündeki çığlıkları!…
***
Netice itibariyle!.. Aşı "korona virüse" karşı yüzde yüz etkili olduğu söylenemez.. Ama virüse yakalanma evresinde, yüzde 50-70 arası "hastalığı" ağır değil, hafif atlattırıyor.. Onun için; her ihtimale karşı aşını ol, sağlıklı ol diyorum!… Çünkü virüsü yenmen, oluşan antikorlarınla mümkün!...
***
Onun için; aşı olmak ya da olmamak kendi keyfinizde değil. Aklınızı başınıza, vicdanınızı kalbinize alın!… Birey, giderek toplum sağlığı için büyük önem teşkil etmektedir!… Aşı olmayanlar, benim gibi olanlar dahil, geri kalanların hayatlarını ve ekonomik durumlarını tehdit ediyorlar..
***
Şimdi pandemi yeniden yayılır ki, hem de ne dehşet yayıldığını rakamlar gösteriyor… Yasaklar yeniden konursa ülke ekonomisi ve toplum ne hale gelir?. İnsanların yaşamı nasıl bir girdaba girer?.. Bunun vebali de ağırdır…
***
Şunu da unutmamak lazım.. “Aşı olsak mı, olmasak mı?” diye vakit kaybederken.. Su uyur, düşman uyumaz misali; "virüs boş durmuyor…" Her geçen gün; yeni yeni mutasyonlar geliştiriyor… Korku ve endişe odur ki; öyle bir varyant ortaya çıkar ki, bugüne kadar yapılan aşıları da, tedbirleri ve önlemleri alıp süpürür, götürür, boşa çıkarır!…
***
Ne olur, tıbbın ve bilimin "kurallarına", hekimlerin de "uyarılarına" kulam verip, sağlığımızı, ailemizi, milletimizi, devletimizi ve dünyamızı "koruyup, kollayalım?"… Yarın geç olabilir!?.. Ne diyor Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, "Aşı, 10 hastadan 9'unun ölümünü engelliyor?"..
***
SİYASİLERİN AŞI ÇAĞRISI!..
Diyarbakır'ımızda "siyasilerin aşı çağrısı" başlıklı haber ve yorumlara bakıyorum!.. Elbetteki çağrı güzel.. Ama; icraatta lazım.. Denir ya; "laf çok, icraat yok?".. İşte o siyasilerimize, il başkanlarımıza, "siz aşınızı" yaptınız mı?.. Eğer ki, hala yapmış değilseniz o zaman sizden bir icraat bekliyoruz.. Ki o icraatınız da; "kameraların, gazetecilerin" bulunduğu ortamda; "aşınızı" yapmanız olsun?.. Aşı karşıtlığı algısına kapılmış olan zihinlere güven" teşkil edici olmanız mümkün olsun!!.. Yoksa, "aşı olmuyorum" ama aşı olun çağrısını yapıyorum, demek pekte "samimiyet" içermiyor değil!…
***
AŞI ANKETİ
Metropoll şirketi, bir araştırma yaparak aşı olmayan kişilerin hangi partiye oy verdiklerini sordu.
Ortaya çıkan yanıtlara göre, yüzde 36,5'lik oranla en çok HDP seçmeni aşı olmaya karşı.
Onları yüzde 16,9 ve yüzde 16,7 ile İYİ Parti ve CHP izliyor.
AK Parti seçmeni içinde aşı karşıtlarının oranı ise yüzde 14 olurken, MHP'de bu oran yüzde 9,5 oldu.
***
İlginç olan, parti tabanı aşıya karşı olurken.. Parti yönetimi ve teşkilatlar "topyekûn aşı yapılması" yönünde, tüm bileşenleriyle, kampanyalar düzenliyor…
***
ACAYİP BİR SORU?..
Acaba diyorum!… Muhalefet partileri "reis" arayışlarına bir son verseler.. Öyle ya, çaldıkları kapı, gittikleri isim, laf ettikleri şahsiyetler; hep "iktidarın treninden, ya inenlerdir, ya da yolcularındandır?"… Hal bu iken; "Partilerinin" kapısına kilit vursalar.. Ve topyekûn; "Ak Parti'ye" geçseler, iyi olmaz mı!?.. Sizce...
***
Çünkü, onların hal-i hazırdaki durum "bir ayıplık" içermiyor mu?… Bence içeriyor… Ki, parti "liderlerinin" ne bir icraatı, ne bir cesareti, ne de "iktidara alternatif olabilme" adına, hedefleri ve gayretleri söz konusu!.. Hedefi olmayanın amacının ne kıymeti var ki?.. Sizce!…
***
ŞİMŞEK NE YAPIYOR…
Gelelim, eski Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in "siyasetin" gündemini meşgul etme hal-i vaziyetine?.. Her ne kadar, "kendisi" şuana kadar iki kelam etmemişse de!… "İsmi üzerinde, konuşmayan, laf etmeyen kalmadı?… Peki Şimşek şimdi ne yapıyor?.. Bu soruya Mehmet Acet dünkü köşesinde, yanıt veriyor…
***
Öğrendiklerime göre;
-Mehmet Şimşek’in herhangi bir konuda, herhangi bir siyasi partiyle herhangi bir dirsek teması bulunmuyormuş. Yani CHP’den kendisine bir adaylık teklifi gelmiş değil.
-Ali Babacan, DEVA Partisi’ni kurarken Şimşek’in bu partiye katılımı için çok ısrarcı olunmuş. Ancak Şimşek, arkadaşça görüşmenin ötesinde bu teklif ve taleplere karşı kapılarını kapalı tutmuş.
-CHP içinden de tanıdığı, zaman zaman karşılıklı hal-hatır soruduğu isimler varmış. Ancak Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda örtülü ya da açık kimse, herhangi bir teklifte bulunmamış.
-Öğrendiğime göre gözlerden uzak olsa da, Mehmet Şimşek’in finans alanında elde ettiği tecrübe ve birikimini kullandığı yoğun bir çalışma hayatı var.
***
Acet'in yanıtı bu!.. Ama, Şimşek'in Batman'daki yakınları.. Ve Siyasi düşünce ve yaşam kulvarı.? Pek tabi ki, "vefalı… " Şunu kesin bir dille ifade ediyordur…Birileri karşı çıksa da!…Erdoğan karşıtı bir cepheden, gidecek bir "adaylık" teklifine Şimşek’in kabul edeceği yönündeki olasılık, sıfırdır!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
- Yarım nefeslik bu hayatta. Sevgiden başka hiç bir şey planlama...