HER ŞEY REVA GÖRÜLÜYOR
Şu bizim!
Devlet Hastanesinin akıbetinin "işlem" seyrinin iç yüzü giderek netleşmeye başladı.
Meğer defteri;
Diyarbakır'daki "zevatın" toplu fikriyatıyla dürülmüş.
Yani, Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'yle "kapatmaya kadar" giden "Entegrasyon" kurgusu Diyarbakır'da, bir dizi menfaat planıyla organize edilmiş.
Tıpkı; bir süre önce "entegrasyon" ardında lağvedilen Göğüs Hastalıkları Hastanesi gibi!
Nasıl ki;
İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Valiliği "binanın eski, atıl ve sağlıksız" olduğu yönünde rapor tanzim etti
Ve bu raporun içtihadıyla;
Sağlık Bakanlığı Tedavi İşleri Genel Müdürlüğü, Bakan Akdağ'ın da "imzasıyla" hastaneye kilit vurdu.
Nitekim!
Hastane şuan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde "Klinik" olarak faaliyet gösteriyor.
Burada parantez açarsak.
Diyeceksiniz; şu anki hal-i vaziyeti nasıl?
Doğrusu, çok iyi, modern, kaliteli bir sağlık hizmeti verilmiyor değil?
Veriliyor...
Ama, kendi branşında "Bölge Hastanesi" olma konumunda iken bugün; klinik düzeyinde.
Bir hastane nerde, bir klinik nerde?
Peki,
Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nin "şu anki" atıl binası ne âlemde derseniz?
Sanırım;
Bir süre sonra yanı başındaki "eski Çocuk Hastalıkları Hastanesi" gibi; tinerci, balici mekânı.
Ki bilahare;
Görülen lüzum üzerine; "başına" enva-i hadise de gelebilir.
* * *
Belki klasikleşecek;
SSK'nın da başına "aynı" musibet dadanmıştı.
Bina;
Depreme dayanıklı değil, "yıkıldı-yıkılacak" denilerek koca yapıyı tar-u mar ettiler.
Sonra da; O bina "yıkılmadı-yıktırılmadığı" gibi Çocuk Hastalıkları Hastanesi olarak kullanılmaya başlandı.
Halen de; orda hizmet veriyor.
Hatırlarsanız!
SSK da, şuan aynı akıbete uğrama noktasında olan Devlet Hastanesi'ne kaç yıl önce entegre edildi.
Ne oldu?
Doktorlar, cihazlar, mal-mülk; buraya devredildi.
Bildiğiniz gibi;
Türkiye’de sadece iki ilin SSK Hastanesine "kilit" vuruldu. Kilit vurulan hastanelerden biri de; Diyarbakır'dı.
Neden kilit vuruldu?
O dönemin Devlet Hastanesi Başhekiminin organizasyonu ve siyasi güçlülüğüyle.
Tek elden "sağlığı" yönetme ve rantını sağlama amacıyla bu organizasyon icra edildi.
SSK diye bir hastane kalmadı, kapandı gitti.
O gün de; söyledik.
Bugün de; söyledik ve söylüyoruz.
Diyarbakır'a bu yapılanlar; "zulümden de" ötedir diye!
Ama nafile!
"Kafalar kuma gömülmüş" herkes kendisine özgü beyninde kurgu yapıyor.
Şimdi neden;
Devlet Hastanesi Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'ne "entegre" edilmek isteniyor?
Daha önce vuku bulan bu eksendeki vakalar nedeniyle!
"Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş" misali; Devlet Hastanesi'yle alakalı "çığlığımız da" bundandır!
Çünkü aynı seyir Devlet Hastanesi için de geçerli.
* * *
Bakın!
Önceki gün elime hastanenin entegrasyonuyla alakalı üç sayfalık rapor geçti.
Hani bir söz vardır; "Kep düştü, kel göründü" diye!
Aynen de öyle!
Orada; anlatılanların verdiği hüküm hastanenin entegrasyonuyla gelişen kapatma sürecini hayli açıkça ifade ediyor.
Hem de; bir taşla onlarca kuş vurma planıyla.
İşte bu çok "başlıklı" çıkar planı tabi ki akla bir dizi soru getiriyor.
Ki; Kamuoyunda oluşan "oradaki" arsa ve hastanelerin bulunduğu alanın akıbeti.
Ve beri yanda;
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin kapsamındaki arazi ve alanla alakalı söylenenler.
Spekülasyonları bir ölçüde doğruluyor.
Şöyle ki;
Bu rapor 13 Ekim 2010 tarihinde Diyarbakır'da "kapalı kapılar" ardındaki sağlık zirvesinden çıkan sonucun muhtevasıyla kaleme alınmış.
İlin mevcut hastaneleri ve yatırım planlaması sözde adı altında; "zirve" yapılmış!
Kimler; zirvenin katılanları.
O günün;
İl Sağlık Müdürlüğü Yöneticileri.
Hastane Başhekimleri...
Uzman hekimler.
Ve diğer personeller...
Rapordaki ifadeye göre hayli konuşulmuş, tartışılmış; Devlet Hastanesinin Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine entegrasyonunun yapılması.
Ekseriyetin; "olur" ifadesinin ardından, denilerek Bakanlığımız "nihai" planlamasını yapmış!
Yani;
Malın satışı bu "ortak" işbirliğiyle gerçekleşmiş.
* * *
Ancak;
Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi ki, artık bu rapordaki "tespitle" doğrulandı.
Şu; "KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI" yatırım modeli planı...
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin bulunduğu alanda; yapılacağı taahhüt edilen 1050 yataklı hastane birimleri; bu modelle yapılacakmış?
Ne anlama geliyor;
"Kamu Özel Ortaklığı" yatırım modeli?!
Sanırım ihtivası şu.
Ya o bölgedeki hastanelerin ekseriyetini "Özel Sektör" inşa ederek işletecek.
Ya da, O bölgede Özel bir Üniversite kurulacak ve üniversite bünyesinde bu bölümler açılacak.
Yani mal, batıya kayacak!
Yoksa;
Sağlık Bakanlığı tarafından, doktor, hemşire, yardımcı sağlık personeli.
Hatta, bir Çocuk Nöroloji doktorunu dahi Diyarbakır'a çok görürken.
Bu kadar;
Devasa yatırımları yapacağız raporu tanzim eden Sağlık Bakanlığını nasıl gerçekçi bulabilirsiniz?
Ben bulmuyorum!
Tabi benim gibi bulmayanlar çok.
Ha bir de; bu işin pişirilmesindeki bir başka etken de, Devlet Hastanesinin hasta sirkülasyonu ve gelir bilançosu!
Hani;
SSK'nın başına ve Göğüs Hastalıkları Hastanesinin başına getirildiği gibi.
* * *
Bakın;
Devlet Hastanesinin gelir-gideri ve sirkülasyonuna.
Resmi verilere göre;
Günlük hasta trafiği 5 bin.
Aylık gelir bilânçosu; 8–10 milyon lira.
İstihdam ettiği personel; binin üzerinde.
Buraya; iştah kabartılmaz da ne yapılır?
Eee!
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin hasta sirkülasyonu ve gelir bilançosu nedir!
Şuan için;
Dişe dokunur değil.
Tüm bu çetrefilli organizasyonlara rağmen gelir bilânçosu 1,5 milyon!
Ki; Kaç aydır açılmış olan hastane kendi bütçesinden döner sermaye ödemiş değil.
Tamamen; oradan-buradan hastanelerden kesinti yaparak ödüyor.
İşte bu ballı gelir olduğu içindir ki; "entegrasyonuna" o günkü katılanların ekseriyeti "olabilir" demiş.
Tabi;
Bir de "makam ve mevki" transferi de, garantiye alınmış olacak ki, birileri de sessizliği yeğlemiş.
Sözün kısası; kurgulanan senaryo "neyi ihtiva" ediyorsa etsin.
Bizim için önemli olan;
Ekseriyeti yoksul, gelir düzeyi düşük, yeşil kartlıların koştuğu, bu hastanenin kapatılmaması.
Ve, Diyarbakır ahalisini "onlarca" kilometre uzaklıkta bulunan hastaneye zorunlu koşturmasın.
Hele Özel Sektöre ait hastanelere; "yem" edilmesin.
En önemlisi de;
Oradaki binalar ve arazilerinin birilerine "peşkeş" çekilmemesidir.
* * *
Biz;
Hastanenin "entegrasyonuna" karşı değiliz.
Ha; Başhekim "yönetmiş" ha bir Başhekim yardımcısı sorumluğunda yönetiliyor, önemli değil.
Biz diyoruz ki;
Devlet Hastanesinin yerine inşa edilmesi düşünülen 600 yataklı hastaneyi destekliyoruz.
Ama;
Mevcut hastanenin kökten kapatılmasına karşıyız ve bu yöndeki gelişmeleri desteklemiyoruz.
Ve siyasilerimize de mesajımız;
Diyarbakır'a iki hastaneyi çok görmeyin!
Bakın!
Bizim ilçelerimiz kadar nüfusa sahip olamayan; Elazığ'a, Batman'a, Van'a velhasıl ülkenin diğer illerine.
3'üncü Basamak Sağlık statüsüne sahip Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin yanısıra; İkinci Basamak konumundaki Devlet Hastaneleri var.
Ne entegrasyon, ne de kapatma söz konusu değil.
Ama bize;
Ne hikmetse her şey reva görülüyor.