HESABI OLANIN İSTİSMARI!…
6 yaşında “evlendirildiği” iddia edilen H.KG vakıası, toplumu çok yönlü bir şekilde “gerdiği”gibi kamuoyunu da, derinden meşgul ediyor.. Tansiyon yükselirken, “hesabı olanlar ise” “mevzuyu farklı” bir mecraya sokup, “siyasetin aparatı” olarak kullanıyor. Enva-i operasyon tertipleniyor…
***
Ki bunu tüm taraflar, kendi cephesinde intikam vari bir “infial” operasyonu kapsamında; dişler ve yumruklar sıkılarak yapılıyor!.. Kimse orta yola, ya da hakikate odaklanmıyor.. Hele ki, “ateşe körükle” yaklaşan medyanın manipülasyon yaratıcılığı, sosyal medyadaki aforitmeler “kitleleri” kendi eksenlerinde ne yazık ki, “şuur yoksunu saldırılara” biat ettirici hale getirmektedir..!
***
Nitekim, sokağa dökülüp gösteriler yapılıyor.. Peş peşe “basın toplantıları” adıyla, toplumsal eylemler tertipleniyor… STK’lar, odalar. Sivil toplum örgütü adındaki yapılar, hele ki siyaset ve ideolojik yapılar!.. Düşünün buralardan çıkabilecek, bir “kıvılcım” çok şeyi, körüklemez mi?.. Seçim sathı mailine girdiğimiz şu “kritik süreci” dikkate alırsak…
***
Onun için, soğukkanlı, sağduyulu ve sakin olmamız lazım!.. Bir hakikate vakıf olalım.. Kültürümüzde, örf ve adetimizde, gelenek ve göreneklerimize, bir bakalım!.. En önemlisi de, inancımız, kitabımız ve medeniyetimiz; “ne diyor?”.. Dahası, bu mevzu 2012’de yaşanırken, 0 gün 17 yaşında iken, bugün 27 yaşında sergilenen tavır..
***
Evet, tüm tarafları, bir dinleyelim!.. Ki idam sehpasına götürülenin “son isteğinin” sorulduğunu da, aklımızdan çıkarmayalım?! Adaleti ve ilahi kudretin terazisiyle; ondan sonra, hiçbir etki altında kalmadan; “hakikati” haykırıp, gerekirse tepkimizi ve “lanetimizi” en baba şekilde gösterelim, her kim müsebbip ise!!!..
***
Tabi bunu da, demokratik teamüller çerçevesinde yapalım.. Yoksa, “sapla samanı” birbirine karıştırırız ki; o zaman da yaşla kuru birlikte” yanar, ülke ve millet te halk deyimiyle; virane hale düşer… Ki, birilerinin de iştahının böylesi atmosfere kabardığını da unutmamak gerekir…
***
Eee, geçmişte, “böylesi hadiselerin” toplumsal kutuplaşmayı nasıl da tahribata ve ülke yönetimini alaşağı etmede kullanıldığını ve yarattığını biliyoruz.. 28 Şubatçılara nasıl gün doğdu.. Fadime Şahinler ve Müslüm Gündüzler ekseninde “siyasal ve sosyal yönde” ne tür ağır faturalara sebebiyet verildiğini unutmayalım!… Bunlar uyumazlar..
***
Dün de ifade ettim, bugün de söylüyorum!.. Ben “çocuk yaşta, küçük yaşta” evliliklere, kesinlikle karşıyım.. “Reşit olmadan” ne kız çocuğu ve ne de erkek çocuğunun hiç bir şekilde; ailelerinin ve onların da rızası olsa dahi “evlenmelerine” cevaz vermede, itirazlıyım!.. Temkinliyim… Çünkü, genele sirayet eder böylesi meselelerin varlığına neden olur?…
***
Gelelim, HKG’nin “evlilik” şekline!.. Ve vaziyetin müsebbipliğine.. İlk gün beyan ettim; “bu işte bir iş var?”.. Aman ha aman dikkat dedim.. Ancak, evliliğine yine de karşıyım demiştim!.. Tabi, bu karşı duruşum sanılmasın ki; “top yekün ateşe at” ve bunun üzerinden de, İslam’a, İslami cemaatlere, tarikat ve oluşumlara her türlü “salya akıtıcıları da” görme, sessiz kal, mübah gör, noktasında değildir… Ne mümkündür?!…
***
Bilakis, küçük yaştaki “istismardan” daha sapıkça bir tutumdur, olayı İslam’a mal etmek ve buradan, Müslümanlara, İslam’a “kin zehirini” akıtmak, potansiyeli bir bağdaş kurmak!.. Ki mevzuya aşırı duyarlılık göstermemdeki temel etken de; olayın bu yönüdür.. İslam’a kin kusulmasıdır..
***
Kaldı ki; HGK’nin ailesi de, kendisi de, eşi de yaşanan hal-i duruma ne diyor ona da “kulak vermek” gerekmez mi?!.. İddianame dün itibariyle kabul edildi.. İlk duruşma; 22 Mayıs’ta olacak.. İçeriğine girmeyeceğim, çünkü “kurgulanan cümleler” pek de mide kaldırıcı yönde değil.. Kız ile evlendiği kişi arasındaki “ilişki” anlatımı tamamen garez kurgulu olduğu için; “yazılmış herşey..”
***
Peki, aile ne diyor?!.. Elbette ki, onların dedikleri de, önemli ve dinlenilmesi gerekir.. Aksi takdirde adil, objektif ve tarafsız, olamayız!?.. Bilakis, “peşin hüküm vermiş” oluruz.. Bu da, ne insani, ne vicdani ve ne de hukuki olduğu gibi bizim mesleğimizi de, “zaafiyetler” kulvarına sokar…
***
Baba Y.S.G diyor ki.. “Kızım medeni kanunun reşit saydığı yaşta evlenmiştir..” Kız Kardeşleri, medyada yer alan “gelinlik resmi” değil, hafızlık töreninde “giydirilen beyaz elbisedir?”.. Ki, “evliliğe dair” çekilen düğün resmi, kardeşler ile damatların bulunduğu resimlere bakıldığında; “çelişkiler” haykırıyor.. 2012’de evlenmiş, o gün yaşı 17 imiş.. Neden, 2022 yılına kadar “herhangi bir şikayet” söz konusu olmuyor da, bugün oluyor?!.. Şikayeti eden de; kız!..
***
Şunu da belirtmek isterim!.. Benim hiçbir cemaat ve oluşum, yapı, tarikatle bağlantım olmadığı gibi, ne müritleri ne de farklı bir ilişki içerisinde değilim, olmadım!!.. Dün olduğu gibi bugün de.. Herkes kendi mecrasında!?.. Ben mesleki yönde; “ve inancımın” gerekliği noktasında, sorguluyorum..
***
Ve sanırım ki herkes de aynı fikirdedir sorgulamakta. Suçlayanın tüm beyanatını esas kabul edip, suçlananın da ifadelerini peşinen “yalan kabul” etmek ne kadar insani olabilir ki, “canilikten” başka!.. Yargısız infaz!.. Atılan manşetlere bakarsak, her cümlenin başında “İslam’ı” öne çıkaran, terimler kullanılıyor…
***
Bir tarafta, infaz edilen anne, baba ve aile, diğer tarafta İslam ve Müslümanlar!.. Gelinen çağ ve yaşadığımız zaman; ne hazindir ki “hukuk devleti, toplumu, adil ve adalet, ilahi nizam ve kudreti” benimsemeyerek “linç kültürüne” siyasi ve ideolojik “saplantıya” odaklandırılıyor..
***
Savcının da, hakimin de, mahkemenin de, “toplumsal vicdanın da” önüne geçiliyor bu linç kültürü.. İşte bu yargısız infazda diyorum ki; hesap “üzüm yemek değil” tamamen “bağcıyı” dövmektir.. Saldırı kodunda, ailenin inancıdır, dini değerlere bağlılığıdır, kişilerin kılık kıyafetleridir, kullandıkları dini terminolojilerdir… Onun için de, genellemeci bir tavır içerisinde saldırılıyor.. Benim itirazım ve karşı tutumun bunadır… Ötesi, yargının işidir..
***
ÇOCUĞUN RIZASI VAR..
Peki, yaşanan bu “infial ve tepki” odaklı, söylem ve eylemler!.. Bilaistisna diyorum; Diyarbakır’da yaşanan “erkek çocuğa” yönelik, MHP İl Eski Başkanı’nın “cinsel istismar” davasına neden takıntılı olunmadı?!..
***
Ki bu davada, “ilk duruşmada” tutukluya verilen “beraat kararı” var.. Aynı zamanda; “gerekçeli karardaki ifadelerin içeriği..” Hele ki, cinsel istismara uğrayan çocuğun, defalarca MHP il binasına gitmesini “cinsel istismara rızası var” şeklinde, yorumlanıp, hüküm verilmesi!..
***
Evet ya, neden İstanbul’da vuku bulan olaya gösterilen hassasiyet ve infial tutum; “bu olayda da” sergilenmedi.. İslami bir “bağ” olmadığı için mi?!
***
Dün sizinle; “misvak’ın” meseleyle alakalı, karikatürünü, paylaşmıştım!.. Ne diyordu, konuşma balonlarında..
***
BİR… “Patron Fadime Şahin’i bulamadım.. Ama bu fotoğraflar işe yarar.. Tören kıyafeti var, çocuk da buna gelinlik deyince..”
***
İKİ.. Bizim tacizlerin üstünü kapatırız..!
***
ÜÇ.. Buradan bi “ayaklanma ve kaos çıkartırız.. Mah.. Heeehe..
***
Aynen de bizim meselelere cuk diye oturuyor!.. Yoksa; 16 yaşındaki erkek çocuğa yönelik “cinsel istismar” üzerinden kızıl-kıyamet kopartırlardı.. Ama yok..
***
Ne diyelim Üstad… Zevatın sicili bozuksa, söylenecek söz “etki etmez!..” Çünkü, “saplantılı zihin”, kalbi de, ruhu da, gözü de; “hakikatlere” kapatmıştır.. “İşine geleni” görür.. O iş de; “İslam’a olan düşmanlıktır?” Nokta...
***
FUARDA İKİ STANT..
İzmir Fuarı önceki gün itibariyle, starını aldı.. Katılım yüksek, sosyal ve ekonomik alanda, özellikle “turizm” odaklı, getirisi yüksek bir fuar!.. Kapsayıcı ve sirkülasyon hatırı sayılır.. Diyarbakır “geleneği” bozmadı.. Bu yıl da, katılım gösterdi.. Ancak, bu yıl temsiliyette farklı bir politika, sergilendi.. Valilik ayrı, DTSO ayrı..
***
Görüntü, tanıtım, anlam ve önem noktasında “zenginlik” içerir!.. Ama velakin, Diyarbakır’ın özeline yansımada “iki standın” varlığı; “çekişmenin” sonucu mu, diye sorguluyor?!.. Daha önce, yaşanan bu kentte çok sorgulanan bu “zıt tutum”, hem kurumlara hem de, Diyarbakır’a “sağlıklı neticeler” getirmiyor?!..
***
Çünkü, Diyarbakır uzun yıllar “kurumların” iç ve dış siyasi çekişmelerinin, “güç zehirlenmelerinin” yansıra siyasilerin “arka bahçeleri” olma noktasında; “çok çekti?..” Kısır ve verimsiz, bilakis tahribat üretici bu “kutuplaşmanın”, bir an önce sonlanması lazım!.. Zararı kurumlar ve makamdakilere kadar, kente de var…
***
Burada, taraflara hatırlatma babında sormak istiyorum!.. Geçmişte, gerek İzmir, gerek İstanbul EMİTT fuarı ve gerekse de Ankara’daki tanıtım günleri etkinliğine; Diyarbakır’daki mevcut “yerel ve ulusal basın” davet edilerek, ortadaki faaliyet an be an, canlı olarak şehir ahalisi kadar ülkenin dört bir tarafına yansıtılırdı?!.. Neden; şimdi yok!..
Masraftan mı?.. Yoksa; “biz bize hayranlıktan mı?”…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Önemli olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır.