BİR DEMET ÇİÇEK VERECEKTİM AMA…

Gerçek hayatta iz bırakan şeyler eyleme dökülmüş olanlardır. Düşünmek, anmak, içinden geçirmek bir başlangıçtır, yapmak ile eş değer değildir. Farkı yaratan, sonuca bağlayan bir izdir.

            İnsanlar sık sık ne kadar iyi niyetli olduklarını, onları diğerlerinden farklı kılacak konumda olduklarını göstermek adına düşündüklerini söylerler, konuşurlar, eylemsizlikleri altında yatan düşlerinden bahsederler.

            “Gelince sana dondurma alacaktım ama sıcak havada erir diye vazgeçtim.”

            “Doğum günün için hediye alacaktım ama ne alacağımı bilemedim.”

            “Seni de görüşmeye davet edecektim ama arkadaş grubunu sevmezsin diye düşündüm.”

            “Seni arayacaktım ama işim çıktı, sonrasında da aramayı unuttum.”

            “Sana söylemeyi istedim ama ortam söylememe uygun değildi.”

            “Sana destek olmayı istedim ama ne yapacağımı bilemedim.”

            Niyetlerin bahanelerle eyleme geçirilmediği bu ve benzeri birçok “ama” cümlelerine birçoğumuz maruz kalmış ve maruz bırakmışızdır. “Düşünmen yeter, yapmış/söylemiş/almış/getirmiş kadar oldun.” karşılığını alan belki de buruk bir sonlandırma cümlesi takip eder eylemsiz niyetleri.

            Eylem, sorumluluk gerektirir. Başlamak, bir sonun geleceğinin haberini verir. Düşünmek kolaydır, zor olan eyleme dökmektir. Çünkü cesaret gerektirir. Bu yüzden çoğu insan düşünmeyi yapmaya tercih eder.

            Okuyan herkese bir demet çiçek vermek isterdim ama…

            Hayat, söylenmeyen söz ya da yarım bırakılan niyetlerle değil tam zamanında yerine getirilen küçük ama gerçek eylemlerle anlam bulur. Düşünmek elbette güzeldir, hissettirdiği sürece. Sevgi ve ilgi yalnızca kelimelerle ifade edildiğinde değil onun uğruna bir adım atıldığında gerçekten var olur. Var olun sevgili okur.