HOŞ GELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN!
Dün niyet ettik, bugün oruçluyuz!…
Ve bu mübarek zaman için haykırmalıyız!…
Ve ağzımızdan dökülecek sözcükler...
Ey vahyin nâzil olduğu mübârek Kur’ân ayı…
Ey ‘bir ömre bedel bir gece’ye ev sahibi olan gufrân ayı…
Ey “rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan” sınırsız ihsân ayı...
Ey günahların hazan mevsimi, sevapların harman ayı…
Ey gönülleri nûra doyuran, yüreklere “Gül” kokuları duyuran Ramazan ayı…
Ey huşû, hayır ve bereket ummanı; sen hoş geldin, sefalar getirdin!.
***
Canımızı Hakk’ın yoluna koymaya, kalbimizde O’nun aşkını duymaya, her ânımızda İlâhî Mesaj’ın emir ve yasaklarına uymaya vesile olan “Üç Ayların hakânı rahmetinle geldin!…
Hoş geldin, “Cehennem kapılarının kapandığı, Cennet kapılarının açıldığı, Şeytanların zincire vurulduğu” ay…
Hoş geldin, semâvî meltemlerle günah ateşini söndüren ay…
Hoş geldin, çöle dönmüş sîneleri İlâhî sevdânın diriltici soluğuyla yeşertip yeniden hayata döndüren ay…
***
Ey fakirlerin feryâdını dindiren ay…
Ey kalplerimizdeki merhamet duygusunu çoğaltıp bizleri hayra özendiren ay…
Ey mâsivâdan uzak durmanın hâletiyle, rûhumuzu kâmil sıfatlarla bezendiren ay…
Ey rahmetiyle asûmânı saran ve gönüllere irtifa kazandıran ay…
***
Hoş geldin ey, kulluk şuurunun şahikalaştığı; semâvî feyzin dolup taştığı; mü’minlerin tezekkür, tefekkür ve tasadduk yoluyla rûhî inkişâfa ulaştığı; şefkat hislerinin bayraklaştığı ay…
***
Sen ki, ey taksîrâtın ve seyyiâtın azaldığı; ibâdetin ve rızkın çoğaldığı aysın…
Sen ki, îman ehlinin; duâ, zikir ve şükür ikliminde en fazla kaldığı aysın…
Sen ki, Âlemlerin Rabbi’nden selâmlar getiren, bizleri ihlâs ve takvâ ufuklarına götüren, oruçlarını tutup, amellerini düzeltip, sıdk ile tövbe edenlerin günahlarını yakıp bitiren aysın…
***
Sen ki, “fenâlıklara karşı siper”, nefsânî arzulara karşı kalkan, kin ve nefret duygularına karşı zırh olan ay...
Sen ki…
“Bedenin zekâtı olan oruç”la; organlara istirahat, bünyeye sağlık, sinir sistemine mukâvemet veren, vücudu tâmir edip yenileyen, irâdeyi kuvvetlendiren, bizleri maddî ve mânevî olarak temizleyen, tâzeleyen, dengeleyen, dirilten, zindeleştiren ve nihayet ruhun doyurulması için bedenin aç bırakılmasını simgeleyen sıhhat getiren aysın…
***
İşte bu mübarek ay'ın yüzü suyu hürmetine; "ihlas ve samimiyet" karinesi içerisinde; bir olalım…
O birlikle oluşan ümmet şiarıyla; "kötülüklerden" arınmak, onu bertaraf etmek için, "oruç" ibadetiyle birlikte, "kalplerimizi" nurlandıralım…
Biz oruç tutarız, oruç da bizi tutar.
***
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “ Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, kötü konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, "Ben oruçluyum." desin…”
***
Ramazan ayının kalplerimize huzur, hanelerimize bereket, ailemize, ülkemize ve İslâm âlemine hayırlar getirmesini diliyor, bu mübarek ayı, insanlığın hidayet ve iyiliğine, yeryüzünün barış ve huzuruna vesile kılmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederek; Ramazanınız mübarek olsun.
***
YANDIK DESENE!..
Gelelim günlük siyasete!… Pek kulis bilgilerine odaklanmam.. Hele ki, "meclis koridorlarındaki" sohbetler.. Ya da, köşelerde "bir yetkili" ağızla başlayan, cümle kurulmalarıyla ikmale gelen dedikodulara!.. Veyahut, haber ve yorumlara; pek kulak asmam!.. Kendime mevzu etmem, üzerinde de "zihin" yormam!..
***
Ancak, iddianın "sahibi" ben buradayım diye haykırıyorsa!!.. Ve o kişi de, ismini, zikretmekten çekinmiyorsa… Daha da önemlisi, Ülkenin İçişleri Bakanlığı makamında oturan bir şahsiyet, "iddiasını" kamuoyu önünde, basına aleni şekilde, açıklıyorsa!.. Elbette ki, "dikkate" alınır ve o iddianın sorgulamasına gidilir!...
***
Peki, Bakan Süleyman Soylu ne diyor!.. Ya da, "nasıl bir iddiada" bulunuyor ki, "siyasi seyir ve muhalefetteki felsefeye" "yandık desene" başlığını köşeye atıp, mevzuya odaklanmak zorunda kaldım.. Ki, Soylu'nun dediği gibi; "yenilir, yutulur, yabana atılacak" değil…
***
Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na.. Ki, "altılı masanın kurucu" ismi olmasına münasebetten yanıt istediği sorusuna ilişkin iddiası şu!.. Diyor ki.."-Yuvarlak masanın ilk toplantısından çıkan bildiriyi hangi Büyükelçi'ye gönderip, onay istediniz!…"
***
"Ateş olmayan yerden duman" çıkmaz!.. Ha bir de, istihbarat var.. Soylu da o istihbaratın İçişleri Bakanı olduğuna göre; "teyide" muhtaç değil… Nitekim Soylu, dün de mevzu etti.. Ve bu kez dedi ki; "Birkaç tanesi ifşa oldu diye başka bir büyükelçiye gönderiyorlar. Bunun adı vatana ihanettir. Bu kadar açık ve net.."
***
Ki günlerdir gelen bir yalanlama da yok!.. Olmadığına göre; denir ya, "vay da vay!.." Tabi, "hangi elçi" ve de, "masadaki diğer beşlinin" bildirinin "icazet" almasından, haberdar olup olmadıkları!… Kılıçdaroğlu herkesin malumudur; "ser verip, sır vermediğini(!)".. Ketum ve pek konuşkan değil.. Ne yanındakilere, ne de alt birimlere "üstlendiği görevin" sırrını ifşa etmez!… Nitekim bu üstün performansından dolayıdır ki; 12 yıldır CHP'nin başında!..
***
Merak edilen bildiriye "icazet" almak için hangi Büyükelçi'ye Kılıçdaroğlu mail attı!… Tabi geri dönüş oldu mu!.. Onay ve beri yanda, tashih edilen bölümler var mı!… "Elçi" noktasında, insanın aklına bir kaç isim geliyor da; ama hangisi!… Okyanus ötesi mi, yoksa yanı başımızda "60 yıldır kapısında" beklediklerimiz mi?!…
***
En kritik olan da!.. Kılıçdaroğlu'nun ardı sıra yemlenen, masadaki diğer beşlinin, "olup-bitenden" haberdar mı!?.. Bıçak sırtı bir durum.. Eğer ki, "haberdar iseler" ve eğer ki onlar da bu işin "yolcuları" olarak, hele bi "üstlerimize soralım" fikri beyanda bulunmuşlarsa; "yandık desene!.." Zaten günlerdir mevzu, ama konuşan "yalanlayan" yok!..
***
Tamer'in dediği gibi; "demek ki yıllardır akıntıya kürek çekip durmuşuz.?" Vatan, millet, devlet, bayram "hepsi laf-ı güzaf".. Varsa yoksa; "üstlerimizmiş.." Başlarına kim konulur, kim güvenli hesabından daha çok; "bizim bağımsızlığımız ne olacak arkadaş?"…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Kardeşliği koruyup ihya eden, kardeşliğimiz uğruna bedeller ödeyen ve ödemeye hazır olan mü’min, şeytanın düşmanıdır. Şeytanın sevmediğini Allah sever. Kardeşliğimiz, kutsal gördüklerimizdendir. Onu koruyan mübarektir.