HUZUR, HUZURSUZ SİYASETLE KAMİL OLABİLİR Mİ?
Ne mümkün?.. Bi normalleşebilsek diyorum!.. Günlük hayat akışı "huzur, güven istikrar" bulabilse.. İş, aş, ekmek temininde, "üreten" toplum olabilsek.. Kini, nefreti, haseti "içimizden" atabilsek!.. Birliği, dirliği, muhabbeti, barışı, kardeşliğimizi "ümmet" olabilme şiarıyla, perçinlesek… Tüm bunları; 2022'nin "ana hedefi, kuralı, ilkeleri" olarak kabul edip, "istiklal, istikrar ve istikbale" odaklandırabilsek!!.. Ne güzel olur değil mi?..
***
Olmaz mı?.. Ülke ve coğrafya "güllük gülistanlığa" döner, her yer cennet bahçesi misali… Ama nerdeeee?.. Çünkü, Siyaset "kısır" çekişmeyi kendisine "yaşam" iksiri olarak kabul etmiş… Muhalefet "asli" görevini yapma yerini yerine getirme adına, siyasal iktidara "alternatif" olabilmek için, "üreten, formüller" ortaya koyan, bir anlayışla hareket etmiyor!…
***
İçteki ve dıştaki "milli ve yerliliğin" hasımlarının vesayeti altında, patolojik bir siyasi evrilmeyle, "iktidar devrilsin, Erdoğan gitsin, ülkeye ve millete ne olursa olsun" diyen bir fikrin, girdabında boğuluyor!.. Ki çırpındıkça da batıyor… Ne şuur, ne öngörü, ne de mantık üreten bir aklın oluşumu hak getire.. Nitekim bilaistisna vaki olan bünyelerinin içerik üretemez oluşu!… Öz irade yok..
***
Olsa idi.. Denir ya hal-i durumları böyle olur muydu?.. Maalesef.. Denilen ne; "Erken seçim.. Seçim hemen yapılsın?".. İyi hoş güzel "erken seçim" olsun.. Peki, adayınız belli mi?.. İktidara karşı "ittifak" birliktelik sağlanıp, teminat altına alma adına, "uzlaşı" sağlanmış mı?… Nerdeee?.. Adayınızı açıklayın, "onu açıklamak erken.." Niye, "yıpranır?"… Eee, ittifaklar "istişareler" devam ediyor…
***
Yaşanan hale, gülünür mü, ağlanır mı, ne denir kişiye, fikre, siyasi duruşa göre değişir.. Ama, muhalefetin "yekün" vaziyette kendiyle barışık olmayışı gerek "kopmalar" olsun, gerekse de Cumhurbaşkanı adaylığıyla" alakalı, ortaya koydukları söylem, eylem ve tavırlar olsun; "tutarlı" bir duruş yok!… Aday tarifine bakılsa bile; "fersah fersah" uzlaşıdan ne kadar ırak oldukları görülüyor…
***
Kılıçdaroğlu ne diyor?.. "Çatı adayımız, dürüst olacak.. Sevilen ve sayılan biri olacak.. Türkiye'de herkesin kabul edeceği biri olacak.." Tarifine devam ediyor.. "Nefsine hakim biri.. Devlet deneyimi olan biri olacak.." Kimi tarif ediyor derseniz, "kendini?".. Ama ona meyil vermeyenler ne hikmetse, Gül'ü öne çıkarıyorlar.. Mahallenin hamaratı Özel ne diyor?… Aday öyle biriymiş ki, Atatürk yaşasaymış, o bile “İşte benim Cumhurbaşkanım” dermiş.
***
Eee, CHP cephesinde esen rüzgar bu!.. İttifakın güçlü ismi, İyi Parti'deki adaylık fikri.. Malum, Akşener tarif etmişti, İstanbul'un "Fatihi" diyerek, Ekrem İmamoğlu'nun sırtını sıvazlayarak.. Sahnede Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Gül ha bir de Yavaş'ı da çıkaranlar var.. İlker Başbuğ'a kadar giden de var.. Peki, HDP ne diyor bu gelişmelere; "uzlaşabileceğimiz bir isim olmalı?"… Vaziyet ne zıt kutuplar oluşturuyor?!..
***
60'a merdiven dayamış biri olarak Türkiye'nin siyasi tarihinde, hatta 90'lardaki "vesayetçilerin" hükümran kesildiği evrede bile, böylesine "kargaşa, buhran üretici" bir muhalefet mahallesi görmedim.. 6 ayda bir iktidar değişmesine rağmen, mevcut durumun eşi, benzeri, örneği yok!… Hal böyle olunca da, der demez ahali şunu söylüyor "yahu bunlar kendileriyle barışık değiller, iktidar olsalar bizle nasıl barışık olacaklar?.. Aman ha aman, ırak duralım diyor..
***
Hal böyle olunca da; iktidardaki siyasi yapı da "canıma minnet" diyor.. Nasıl olsa, 20 yıldır böylesi bir muhalefetin bana verdiği büyük şansın nimetiyle, "iktidar" oluyorum.. Muhalefetin kulvarındaki "kaotik" ortam beni, güçlendiriyor, bırak öyle gelişsin, ben de körükleyeyim!.. 2023'te görünüyor ki böyle giderse, o da cepte!. Eee niye zorlu, meşakkatli, yorucu bir hengamenin içerisine gireyim ki?.. Oluşan ve yaşananlardan kendime "mağduriyet" çıkarır, olup-bitelere operasyonel faaliyetler der geçerim… Zaten sahada bir tek ben varım?.. İcraatlarım, yapacaklarımın da teminatıdır diyor.. Yani dünün mirasıyla geçiniyor..
***
AK Parti'nin bu minvaldeki siyasi tercihi, doğrusu kendi içinde bir "kayba" yol açmıyor değil… Çünkü, içte dalgalanma yüksek derecede var?… O da, AK Partinin özünü değil, "sözdesiyle" rant devşiren AKP'lilerin giderek söz sahibi olup, öne çıkmalarından kaynaklı olduğunu ifade edebilirim.. Bugün anketlerdeki, oy yüzdeliği kaybının ana nedeni de, budur!.. "Ağacın kurdu ağacın içindeyse eğer" çürümeye ve kurumaya mahkumdur…
***
Çünkü, hızla ağacın kökünü besleyen kendi Ömer'lerini kapı önüne koyduğu gibi, yeni Ömerler arıyorum diye çıkılan yolda, "Zübükler" benimsemesi; kurtçukları iştahlandırıyor…Ağaların, beylerin, feodalitenin "cirit" attığı, yasadışı oluşumların himaye gördüğü bir kulvar haline gelir miydi Doğu ve Güneydoğu illerindeki parti siyaseti!...
***
Hasılı kelam, böylesi bir tabloda ülke ve millet adına "hayırlı bir sonucun" ikmale gelmesi, kabul görmeyen duaya amin demek gibi geliyor bana!.. Vaziyet, endişe verici olsa da yine de, umutları "yeşertmemiz" gerekir…
***
BİR TWEET…
Sadece evet sadece bir tweet!.. Ne hazindir ki, son dönemlerde hızla şahit oluyorum böylesi "bir tweet'in" nasıl da vahşi, yırtıcı ve yıkıcı" bir tehditin silahı olarak kullanılabildiğini.. Önceki gün, siyasi bir duayen isimle hasb-i hal ediyorum!.. Serzenişte bulundu, şu sosyal medyanın bazı kişilerin elinde nasıl da korkunç bir intikam silahına dönüştüğünü anlattı!?..
Dedi ki… Kişilerin şerefi, itibarı, hürriyeti, namus ve iffeti, itibarı, makam mevkisi, insani değerleri, kim olduğu meçhul, ne idüğü belirsiz, kimliksiz bir kişinin attığı "bir tweet" ve ona meyil veren, beğeni atıp paylaşanların eliyle "yargısız" infazla yerle yeksan ediliyor…
***
Ne soran, ne sorgulayan, ne hak, hukuk, adalet işleyişi!.. Ve ne de; o kimliksiz ve yüzsüz kişinin derdest edilemeyişi!.. Dostun ifadesiyle, "Bundan daha korkunç, dehşetli tehlike ve tehdit olabilir mi?".. Ne yazık ki, öyle!… Bir tweet, binlerce "kör kurşun" misali…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Allah’ın mağfiretini, affını geçecek bir günah olamaz. Yeter ki kul, inatlaşmasın.