İLLA Kİ ÖZE DÖNÜŞ GEREKLİ(I)…

Ak Parti’nin hal-i durumuna, haykırış gerekli!… Dost acı söyler hakikatiyle, sesleniyorum!..  Denir ya, iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına..  Öz eleştiri babında, artık konuşmak ve çözüme odaklı, adımlara ihtilaç vardır….Onun için, susmak “yenilgiye” rıza getirir.. Konuşmak lazım..

***

Evet, sen ki, ne “sol, sosyalist ve ne de demokrat” bir partisin Ak Parti.. Ne de, “ideolojik, radikal” söylem ve eyleme sahip, bir parti idin.. Dahası “siyasi partilerin”çöplüğünde üreme gösteren, diğer siyasi partilerin veledi de değildin, değilsin!…

***

Sen “muhafazakar” rotada yürüyen, İslam çizgisine en yakın, Türkiye’nin siyasi tarihine “yeni çehreler” kazandırma davasıyla, yakılan bir meşalesin.. Işık oldun, olman da gerekiyor… Hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği, fakr-ü zarureti bilen ve aydınlatan,  mağduriyetleri yaşayandın…

***

Düşünceleri, fikirleri, renkleri, ırkları, tüm özellikleriyle, benimseyip özümseyen bir felsefenin kapısını açarak; birlikle “diri ve iri bir olunabilineceğini” söyleyen ve inanandın.. Statükoculuğa karşı olan, vesayeti kabul etmeyendin, buna karşı en büyük dirençi gösteren, göğüs gerendin…

***

Her türlü “ırkçılığı, şoven anlayışı, faşizan tutumu, ötekileştiren, ayrıştıran” anlayışları ayaklarının altına aldın, alansın.. Emperyalizme, siyonizmi geçit vermeyen; insanı “yaradandan dolayı seven” sahiplenen, kucaklayan, benimseyen bir karekteri yaşatandır, sahiplenendin…

***

Hz. Ömer’in adaletini ve yönetim anlayışını benimseyen, “Dicle nehri kıyısında ayağı aksayan koyundan sorumlu” olmanın şiariyle hareket edip, ülke yönetimini bu minvalde idare edendin… “Ben değil, biz, bizler diye söze girendin… Bir lokma ekmek varsa, bölüşmenin imanına sahiptin..

***

Yolsuzluğu, usulsüzlüğü, rüşveti, hırsızlığı, dolandırıcılığı, adam kayırmayı, hiçbir şekilde tavizsiz “kırmızı çizgi” koyanlardanız..  Yokluğu ve yoksulluğu “bitinmeye” yeminliyim diyerek, paylaşmayı öncü kılandınız. İki tarafı da, hiçbir şekilde sineye çekip, önemsiz kılan değildiniz..

***

Her türlü makam, mevki, idari yönde “siyasi nüfuz, kartviziti, feodal yapıyı, bizden, adamcılık” gibi; şer üreten, anlayış ve yönetimi, kadrolaşmayı, kabul etmeyendin.. “Ehil ve liyakat” hakkaniyetiyle, eşit ve bağımsız, fikri hür, izanı hür temsiliyeti, özümseyen ve benimseyendin

***

Dillere, dinlere, renklere, yaşam kültürlerine, örf, adet gelenek ve göreneklere “pranga vuran” değil, özgür iradeyle doğru yolu bilme adına, “kucak açtırandır?”.. En büyük şiarın da, İslam bayrağını dalgalandırmayı, dava görendin bu çatının altında tüm medeniyetleri buluşturandın..

***

Devleti “milletin hizmetkarı”.. Milleti de Devletin “tek güvence” kapısı yapma adına mücadele edendin.. Dostlukları çoğaltan, düşmanlıkları azaltan!.. İçten ve dıştan, oluşan her türlü “milli meseleyi”, uzlaşı ve istişare odaklı, “çözüme” yemin etmiş bir partinin ilkeleriyle, yürüyendin.…

***

Tarihinden ders-i ibretler çıkaran… Bin yıllık tarihin, medeniyetiyle dünyayı ve insanlığı kucaklama adına, “ataların” davalarını, büyütüp, geliştirme adına, kıtalar ötesine odanlananı;, şefkat ve merhametle insanları “elini uzantandın.?” Mazlumun ve mağdurun yanında, zalimin karşısında durandın..

***

Ne siyasi üstünlük, ne ideolojik bir kavim adına, menfaat düşkünlüğü içerisinde, üstünler sınıfını oluşturmaya çalışanlara imkan verdin, nede aba hayat tanımaya dair, zemin oluşturdun!.. Hepsine kalın çizgilerle, karşı durdun, velev ki bedelleri ağır olsa dahi direnç gösterdin.

***

Evet, daha çok ama çok “özüne” odaklı, anlatılacak, konuşulacak, sıralanacak “ilkeler manzumesine” sahiptin ve yaşatılması adına, gayret gösterendin..  Onun için de, milletten “her seçimde” kesintisiz iktidarın vizesini aldın.. Bir dediğini iki yapmadı, kimseye de, fırsat tanımadı?!…

***

Cumhuriyet tarihinin en yüksek siyasal kredisini, verdi.. Özü, sözü bir “kitle partisi” olmak adına her attığın adamın yanında yer aldı.. Yeter ki, bizden ol.. Ne yazık ki gelinen aşama itibariyle bugün “bazı kitlelerin” hegemonyası altında zafiyetler yaratıcı bir dejenerasyonla karşı karşıyasın…

***

Nitekim, “partide egemenlik oluşturan” bu devşirme kitleler içerde palazlandıkça, “bağdaki gelip evdekini kovdu”  gerçeğiyle, “kendilerine özgü saltanat” oluşturdular…Ki son yıllara bakıldığında, “partinin davasıyla, Erdoğan’ın misyonuyla zerre-i miskal” alakası olmayan kriptolar, söz sahibi olmaya başladılar…

***

Partinin özünü ve yaşamını “ters istikametteki” insanlar rol biçmeye bayladılar..Onların yer edindiği bir çatı haline geldi, parti teşkilatları… Kemirgen ve sülükler familyasından olan bu kitleler, “nasıl olsa partiyi sırtlayan, omuzlayan, halkın destek verdiği bir lider var” deyip, buradan nemalanarak, “Erdoğan sırtından, ekmek elden, su gölden” misali, çullulaştıar..

***

Gerek milletvekilleri ve gerekse parti teşkilatları, devletin kurum ve kuruluşlarındaki kadrolaşma, işte bu çizgiye ve anlayışa sahip, “menfaatperestlerin” cirit attığı, söz sahibi olduğu alanlara döndü…Bugün, tipik bir FETÖ yapısı, Partiyi “çembere” almış, dengeleri altüst ediyor.

***

İşte bunların varlığıyla, gerçek dava adamları “üvey evlat” muamelesiyle, kapı dışarı edili. Tabiri caizse şarampole yuvarlandılar.. kimi de içeri alınmayarak, kapıda tutuldu.. Bugün en büyük handikap partiye küsünenlerin, gönül koyanların çoğunlukta olmasıdır.. Kararsız seçmenin tavan yapmasının nedeni de bu…

***

Beri yandan mal bulmuş mağribi gibi “çullanma” adına abananlar var!.. Kimi ihalelerin peşinde, kimi rant devşirmenin hesabında, kimi de enva-i ahlaktan yoksun menfaatlerin peşinde.? Vaziyet, “bal tutan parmağını yalan” hale gelince, çirkinlikler, hukuksuzluklar, ahlaki erozyona tabi hadiseler hükümran oldu…

***

2023’e gidilirken, hayat pahalılığı, ekonomideki dengesizlik, gelir seviyesideki düşüş, özetle “maddi yöndeki” etkinin yansıra, manevi alanda yaşanan ve yaşatılan “yıkım”  ile partinin hali hazırdaki “içteki kurtçukların yarattığı tahribatla, büyük bir direnç sınavı veriliyor…Cebelleşiyor..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.

(Devamı yarın)