İNTİKAM DUYGUSU MU, YOK DAHA NELER?..
Yok ya, öyle şey mi olur?!.. Sanmam ve inanmam!!!.. Yahu “helalleşmeden, yüzleşmeden, samimi ve ihlaslı, siyasetten” söz ediliyor?.. Demokrasiden, hukuktan, adaletten, eşitlikten, özgürlüklerin kapsamının, genişlemesinden bahsediliyor…
***
Şeffaflık, dürüstlük, objektif ve açıklık diyorlar.. Birlikten, dirlikten, ahlaktan, dahası insani ve vicdani, merhameti yüksek adil bir yönetimi, “istişare odaklı” anlayışı öneriyorlar.. İlkelerimiz; herkesle konuşup, uzlaşan, kucaklaşan olduğu gibi, “kimse ötekileştirmeyecek” taahhüdünde bulunuyorlar..
***
Yeni bir yüz yıl, yeni bir yönetim sistemiyle, Türkiye’yi içten ve dıştan “demokrasinin ve insanlığın” mabedi haline getireceğiz, diye yola çıktıklarını söylüyorlar.. Her fikrin, düşüncenin, inancın, yaşam kültürüne sahip olanların “özgürce temsiliyet” kazanmasından, bahsediyorlar… Sandığa da bu şiarla gittiklerini, beyan ediyorlar..
***
Şimdi; nasıl olur da kendi mahallelerinde ikamet eden bazı kalem ve siyasi kadrolar “intikam duygusuyla”, kamuyu ve halkı kendilerine hasım göreceklerinden söz edebiliyorlar… Tıpkı, yüz yıl öncesi gibi.. Deniliyor ki; “iktidar devrilirse” ve biz iktidara gelip, seçimi kazanıp, Mecliste ve Cumhurbaşkanlığında “söz sahibi” olursak; kamuda kim varsa, görevden alacağız…
***
Bakanlıklarda, teşkilatlarda görevli yüzbinlerce isim, belirlemişiz!.. Atanmışı da, seçilmişi de, listelemişiz.. Her kim ki, “AK Parti ile iltisaklı” ise.. Bilaistisna hiç kimsenin “gözyaşına” bakılmaksızın, “gece yarısı” operasyonuyla bulundukları koltuklarından “alaşağı” edilip, yerlerine yenilerini getireceğiz!..
***
Tabi salt görevden alınmayla kalınmayacak!.. Altına imza attığı her bürokratik iş ve işlemin de; “hesabını” fitil fitil burunlarından getirerek, soracağız, sorgulayacağız.. Gerekli görülmesi halinde; “mapushanelere” tıkayacağız… Valiler, kaymakamlar, başsavcılar “gece yarısı” operasyonunda, ilk listede yer alanlar isimler arasında!.. Sonrası polis ve asker!…
***
Bir de, “muhalefetin” kendisine özgü isimlendirdiği "havuz medyasına", el konulacakmış.. Gazeteler, televizyonlar kapatılacak.. Üst kadrosu, yazarı, çizeri de; “sabahın şafağında”, kelepçelenecekler!.. İş dünyası da.. Vakıflar, dernekler de, medreseler.. Hepsinin kapısına kilit vurulacak.. Spor ve sanat camiası da, geriden kodesi boylayacaklarmış?!!..
***
Bir saniye ya; yok bilmem daha neler?!.. Bu dediklerinize ben şahsen inanmam… Şu boşboğazlık içeren söylentilerinize inananı da, “aklıyla sorunu var” derim.. Çünkü, bırakın gerçekliliğini, düşüncesi ve akıla getirilmesi, dedikodusu bile; “ürkütücü, korkutucu, dehşet verici?”… Toplumsal “kutuplaşmanın” daha bir genişlemesine, yıkımlara neden olmasına “düpedüz, darbe aklıdır sizinkisi!!..”
***
Seçime gidilirken!.? Daha, Cumhurbaşkanı adayı ve parlamenterdeki temsiliyet alacak milletvekili aday listeleri, düzenlenmemişken!.. İktidar sonrası, “zulüm-karlığı” işaret eden böylesi söylenti ve beyanları içeren intikam duygusu, muhalefete hayır getirmez, bilakis “kasırgalar” üretir.. Onun için serin gelin, söylentiler olsa da, önünü kesin..
***
Aman ha aman bu aklı ve söylemleri terk edin!!!… Kimseye de parmak sallamayın, ikide bir 4-5 ayınız kaldı “kökünüzü kuruturuz” diye de, korku imparatorluğu oluşturmayın.. Çünkü bu halk, “aba altından sopayı gösterenlere” hiçbir zaman eyvallah dememiştir, demez de!… 28 Şubat’a demediği gibi, 15 Temmuz’a da demedi..
***
HDP’NİN ÇIKIŞINDAKİ NÜANS!…
HDP’nin “kapatma davası”, seçim sürecinde “kilit” bir nokta!.. Ancak HDP eksenindeki siyasi seyirde bir nüans var ki; “pek” konuşulmuyor?!.. Şöyle ki.. HDP’nin son çıkışı neydi; “kendi adayımızla yarışa gireceğiz..” Ki evvelliyatında, Demirtaş’ın “seçim startını cezaevinden veriyorum” söyle mi?.. Yine önceki gün; “görevden kaçmam” diyerek, adaylığına “ışık” yakışı…
***
Tüm bunlar yıllar yılıdır “sivil siyaset” kulvarına geçiş için debelenip duran HDP’nin, bu alana “geçiş direncini” göstermesi noktasında önemli!… Siyasi stratejik hamle de bu.. Ki, kandil’e rağmen.. Çünkü Kandil, AK Parti ve MHP’ye karşı sürekli “Millet İttifakı’nın desteklenmesi” yönünde, telkin ve diktası var.. Hesapları altılı masanın iktidarı üzerine!…
***
“Siyasi stratejiyi” benimsemeye yönelik bu adımda, HDP kendini konumlandırmaya devam eder mi, “denge politikasını” sürdürür mü; onu zaman gösterecek.. Ama HDP yönetim ve Demirtaş’la birlikte yürümeye meyil ediş; siyaseti de, muhalefet ve iktidar anlayışlarında da “değişim” yaratabilir… Özellikle meşru siyaset açısından.. Sizce..
***
BORÇ BATAĞI MI?!..
Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine, hala “Başhekim” atanmış değil.. “Taşıma suyla” değirmen, döndürülüyor.. Vekâletin de vekâletiyle.. Nereye kadar bilmem?.
***
Ki artık, Sağlığın tepesi de, kentin üst katmanı da, siyasetçisi ve iktidar mensubu da, bile istisna “bugün yarın, haftaya, şu gün, bugün” deyip “Başhekim Atamasına” dair edeceği kelama ne ben, ne de kent ahalisi artık inanmaz, inanmıyor da!.. Çünkü bu minvalde; nice haftalar, aylar geçti!…
***
Diyeceksiniz ki, Diyarbakır’da bu işi yapacak, bir babayiğit yok mu?… Yok idiyse, “neden gidenin sözleşmesi, uzatılmadı..?” Aslında, bu görevi yürütecek çok “babayiğitler var?”.. Lakin, kurumsal politize olmuşluk “o koltuğu ateşten” gömleğe dönüştürdüğü için, herkesi ürkütüyor…
***
Ki son aylardaki “vahşi borçlanma”, kurumu “işleyemez hale” getirmesi de ayrı bir korku etkeni!… Denilene göre; “borç gırtlağa” dayanmış.. Onun için de; kimse bu yükü omuzlamak istemiyor!?. Çünkü koltuğa oturan her kim olursa olsun; enkazın faturasının kendisine kesileceğini kestiriyor?.
***
GÜNÜN SÖZÜ
Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir.