KADIN POLİSİN KURYELİĞİ!…

Bakar mısınız hadiseye!?.. Diyarbakır'da kadın polis memuru Emine E…   Önde kendi kullandığı araba.. Arkasında "kiralık" bir otomobil.. İçinde ise; Serdar K ile Mazlum Y.. Diyarbakır'dan Lice kırsalına gidiyorlar.. Tabi ki; peş peşe..

***

Durumdan şüphelenen ekipler; "araçları" takibe alıyor!… Lice dönüşünde, Kocaköy mevkiinde arama noktası oluşturup, iki aracı durduruyor.. Polis Emine E'nin aracında; 4 kilo 600 gram uyuşturucu ele geçiriyor!… İkinci araçta ise; 70 bin lira sadece nakit para!...

***

Polis memuru ile diğer iki kişi gözaltına alınıyor!… "Uyuşturucu Madde İmal veya Ticaret Yapma, veya Sağlama" suçundan işlem başlatılıyor.. Üçü de halen gözaltında… Muhtemelen bugün, Adliye'ye sevk edilecekler…

***

Polis Emine E.. İlk ifadesinde kendini şöyle savunuyor… "Ellerinde cinsel içerikli video görüntülerim olduğundan dolayı, bankadan tehditle kredi çektiler, birlikte gelmem konusunda ellerinde bulunan cinsel içerikli videodan dolayı tehditlerde bulundular. Uyuşturucu madde getireceklerini bilemediğinden dolayı, gitmek zorunda kaldım.."

***

İfadenin muhtevası, uyuşturucunun yakalanma şekli, araç kiralama, Serdar K ile Mazlum Y'nin, bulunduğu araçta 70 bin liranın olması.. Aslında; akıllara bir dizi cevap isteyen soruyu ikmale getirmiyor değil?.. Ama velakin vakıa her yönüyle "iğrençlik içerdiği gibi mide bulandırıcı!.."  Onun için de, teferruatlı bir sorgulama ve soruşturmaya ihtiyaç vardır.

 

***

 

REZİLLİK PRİM GÖRÜYOR YA!…

Ne yazık ki, ülkemin bu hal-i durumu derinden yaralıyor bu minvalde, insanı!… Bakar mısınız, şu zihni de, fikri de, yaşamı da, kültürü de, medeniyet anlayışı da!.. Yani yekvücut şekilde; "rezilliğin, terbiyesizliğin, gevşekliğin" dibini gören Celal Şengör'ün son vukuatı..!?..

***

Ekran karşısına geçmiş!.. Öğrencisiyle anılarını paylaşıyor…  Neymiş "öğrencisinin eteğini kaldırıp, bacak arasına bakmış.." Neymiş; "Öğrencisine şaplak" atmış.. Neymiş;, "şurasına, burasına dokunmuş.." Neymiş; "aşk-meşk" hikayeleriyle, sohbetler oluşturmuş!…

***

Yani enva-i "rezilliği" ortaya koyan "tacizci" karakteriyle, övünerek, gururlanarak, mahirlik edasıyla, anlatıyor!… Cıvıklığın, gevşekliğin, şımarıklığın, hayasızlığın, arsızlığın tozunu dumana katan Şengör'e bir de, "bel çıkanlar var ki maazallah!.. Neymiş; hoca imiş, bilim adamı imiş, akademisyenmiş?…

***

Halk deyimiyle, "yesinler" seni!… İyi hoca olabilirsin, bilim adamı da, bilmem kaç diplomalı da!.. Ama velakin, icra ettiğin "rezilliğin" üstünü ve karakter yapıyı, kapatıp, mazur göremezsin!…

***

Diyeceksiniz ki!… Ülkemizde "rezilliğe de" prim veren yok mu.. Var!.. Ne yazık ki, çok… Öyle ki, bu çevre her türlü rezilliği, şuursuzluğu, fütursuzluğu, kendine hak olarak gördüğü gibi, sözde "popüler kültür" imiş!… Kendilerince "sosyal bir sınıf tanımı" içerisinde, yaşadıklarını sergiliyorlar!.. İmtiyazlıdırlar!?.. Eee; "kimse yetti artık" demeyince!...

***

YİNELİYORUM!..

Evet yineliyorum!.. Hal-i hazırda AK Parti'ye en büyük "siyasi muhalefet" Ne CHP'dir, ne İyi Partidir, ne de HDP'dir.. Ve ne de, muhalefetin oluşturduğu "Millet İttifakı" bloğudur.. Ana muhalefet, en büyük muhalefet, çarşı pazardaki "fahiş" fiyatlardır.. Yani hayat pahalılığıdır!… Ki bunda en büyük pay da, "üç kurumu" adres olarak gösterebiliriz!… Çünkü; onların zammı domino taşı gibi, etki yapmaktadır...

***

Birincisi; Enerji şirketleri.. Bölgemiz açısından DEDAŞ…

İkincisi; Doğalgaz şirketleri.. Bölgemiz açısından DİYARGAZ..

Üçüncüsü; Belediyelerin su temini.. İlimiz açısından; DİSKİ…

***

Pandemi sonrasında, yüzde 15 ila 30 arası değişen orandaki, iki ayda bir yapılan zamların faturalara yansıma hali; vatandaşa "yandım anam" çığlığını attırıyor… Yanık türkü olarak söylenirken, "bu nasıl bir insafsızlıktır" feryadı ve figanını da yaktırıyor…

***

"Keyfiyetin" odağındaki "zamlara" kurumların piyasayı denetleme noktasındaki "zafiyetleri de" buluşunca, "enflasyon çakallarına" halk deyimiyle gün doğuyor…  "Ortalık toz duman…"  Mutfak ve cepler "yangın" yeri gibi… Sonuç ise; öfke sel!..

***

Nitekim, Lice'de ve Diyarbakır'ın diğer ilçe ve köylerinde son günlerde yaşanan ve kameralara yansıyan "DEDAŞ'a" dair protestolar öfkenin göstergesidir..  "Bardağı taşıran" damla misali, gerginlik had safhada.. İnsanlar burunlarından solur hale geldi…

***

Ki, DEDAŞ denir ya yaptı yapacağını?.. Eninde sonunda, vatandaş ile devleti karşı karşıya getirdi.. Gösteri ve ardından gelen şiddet!.. Olayların ikmale getirdiği soru şu; "vatandaşı değil, DEDAŞ'ı islah etmek lazım gerekmez mi ey etkili ve yetkili kurumlar!?"…

***

Vatandaşı "polisle, askerle" güvenlik baskısıyla, sindireceğinize DEDAŞ'ın "Özel Şirketin" narasıyla istediğimi yaparım keyfiyetine "dur" denilmesi gerekmez mi?..  Neden bu kadar haşin bir koruma ve kollama var ki?..

***

Sonuç itibariyle; bu gidişat AK Parti iktidarı açısından "vahim sonuçları" doğurabileceğini her fırsatta dile getirdiğim gibi; birilerinin de görmesi lazım!.. Malum "tencerenin deviremeyeceği hiçbir iktidar yoktur?…" sözünü unutmamak lazım!?.. "Tarihte örnekleri" çok!…

***

Vaziyet, kent "güvenliği" açısından da sıkıntılı..  "Huzuru ve istikrarı da" bozduğunu, not düşmek lazım!… Sizce...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Yaşamını sadeleştir, asla yaşamını erteleme, çünkü mutluluk bir yolculuktur.