Kapatma balondan ibaret olsa gerek

Buyrun
Size 2011 yılının son flaş bombası!
Hem de, "öyle-böyle" bir bomba değil.
Siyaseti,
Demokrasiyi ve Kürt siyasetini, "sarsacak" düzeyde, bir bomba bu!
Deniliyor ki,
Terörle Mücadele kapsamında, hükümet yeni bir konsept geliştirdi.
Bunun emarelerini de,
İçişleri Bakanı Naim Şahin,
AK Parti Milletvekili Yalçın Doğan'ın "verdikleri" mülakatlar gösteriyor.
Yani,
İcra edilmek istenilen plan doğrultusunda Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) kapatılacak.

* * *

BDP'nin,
Kapısına kilit vurulacak, Meclisteki Milletvekillerinin de "vekillikleri" otomatikman düşürülecek.
Dokunulur,
Kıvamına gelecek olan Milletvekillerine de dokunulacak.
Hazırda Meclis'te bekleyen her biri için onlarca "fezleke" var.
Bunlar,
Yargıçlar tarafından işleme konulun, "ellerine" kelepçe vurularak, kodese atılacaklar.
Böylece,
Terörle Mücadelede *başarı" sağlanmış olacak.
PKK ile BDP'nin bağları kesilecek.
Kürtlerin,
Çoğunluğunu "siyasi" bazda elinde tutan legal Kürt siyasi harekatı devre dışı kalmış olacak.

* * *

Doğu ve Güneydoğu bölgesinde!
Şuan var olan,
İkinci parti konumundaki AK Parti "teveccühlerin" adresi olacak.
30 yıldan buyana,
Süre gelen "çatışmalı" ortam son bulacak.
Kürt sorunuyla,
Alakalı "çözümsel" formül de, AK Parti "kendi" mesken-i ekseninde icra edecek.
Üstadın,
İfadesiyle "sevsinler" sizin, bu zihniyetinizi.
Ankara'da,
Hafta başından itibaren "siyasi kulislerde" konuşulan bunlar.

* * *

Hatta,
Dün Ahmet Altan Taraf'taki köşesinde bunu "dillendirdi".
BDP'yi
Kapatmaya mı hazırlanıyorlar diye.
O da,
İlginç çıkışlarıyla sıkça kendinden söz ettiren İçişleri Bakanı Naim Şahin'in "söylemlerine" dayandırıyor, düşüncesinin, seyrini.
Çünkü,
BDP'yi "yasa dışı işler yapmakla" suçluyor diyor.
Hatta, "BDP, PKK'nın uzantısıdır" dediğini söylüyor.
Ekliyor,
Bu "bu düşünce" hayli beni endişelendiriyor diye.

* * *

Doğrusu-
Kaygıya düşmemek, gelecek açısından "yeni" oluşumlar konuşulmaya başlanırken, bunun "ortaya" çıkması, düşündürücü.
Tabi,
Bir de Bülent Arınç'ın Bütçe görüşmelerinden konuşmasını.
Demokratik açılımın koordinatörü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Habur'u şimdi de savunuyorum" beyanattı.
Ve ortaya çıkan,
Yeni,
Yeni "demokratik açılım" paketindeki, maddeler.
Ki burada deniliyor ki;
"Kürt sorununun "güvenlik" sorunu olmadığı düşüncesinden yola çıkarak, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nda ağır, sert ve insan hakları ihlallerine neden olabilecek maddeler ayıklanacak."

* * *

PKK-MİT görüşmesi.
Öcalan'ın, Kandil diyalogunda, MİT'in bizath-i görev alıp, arabulucu olması.
Özerklikten,
Yerel idarelere "eğitimin" devri,
Hatta Öcalan'a ev hapsi'nin "uzlaşı" masasına alındığı bir zamanda.
Yeni bir Habur sürecinin başlatılmasına çalışıldığı bir anda.

* * *

Şimdi,
Bir taraftan bu hal-i vaziyet.
Diğer,
Taraftan kaygı ve endişe üreten, "bir söylem".
Öncelikle,
İfade edeyim ki, Türkiye "artık" kendini, özgür demokrasinin akıntısına bırakmalı.
Çünkü,
BDP'yi kapatalım, vekilleri içeri tıkalım, "Kürt sorunu" çözülür mantık ve planı, "denenmiş".
Hem de,
Bir kez değil, bir kaç kez, bu "tekerrür" etti.
Sonuç; "budanmış ağaç" misali, daha bir dal-budak sardı.

* * *

Şöyle bir geçmişe gidelim.
İlk legal Kürt Partisi'nin kurulduğu tarih.
Yıl 1991.
Diyarbakır Söz'ün 'yayın hayatına' başladığı tarih.
Yaşıtlar.
Aralarında, 3 ay gibi bir fark var.
Yani,
Kürt orijinli siyasi parti, "bizden" üç ay büyük.
O gün,
DEP'le yola çıkıldı.
Ve, ortaya konulan siyasi tercih, dönemin statükocu demokrasi anlayışı, "kapatmaların" seyrine geçti.
DEP'in yerine HEP.
HEP'in yerine HADEP.
HADEP'in yerine DTP.
DTP'nin yerine BDP.

* * *

Anayasa Mahkemesinde açılan tüm davaların ortak gerekçesi şuydu.
"Bölücülük yapmak.
"Bölücü Terör Örgütünü övmek."
O günden buyana geçen zaman 20 yılı geçti.
Değişen ne?
Hiç.
Aslında,
Herkesin çıkarması gereken iki ders vardır.
Kürtler açısından,
Devlet nizamı açısından, iki farklı ders-i ibret var.
İki tarafta;
Demokrasi adına "geçmişten" ders almadıkları gibi, "sağırları" oynuyorlar.

* * *

Daha açık bir ifadeyle.
İki tarafta; "Özgürlükçü demokrasiden" korkuyorlar.
Çünkü,
Biliyorlar ki, "İnsan-ı" öne çıkaran, rejim var olursa.
Demokrasi,
"Kırık ayaktan" kurtulup, dört dörtlük, özgürlüğe kavuşursa.
Halklar,
Ve haklar "eşitlikçi" bir kimliği elde ederse.
Onların,
Nemalanacağı, yer bulacağı, koltuk elde edeceği "alan" olmaz.
Atıl olurlar.
İşte bu atıl olabilme korku ve endişesiyle, "daima" suç ve suç nevilerini artıran atmosferi körüklüyorlar.

* * *

Yoksa,
Devlet mekanizması BDP'nin geldiği geleneğin "kaç kez" kapısına kilit vurduğunu biliyor.
Ve her,
Kilidin yeni "dallara" neden olduğunu da.
Ama hala ısrar da.
BDP.
Demokrasinin araçlarını "inadına inad", anlamak istemiyor.
Takıntılı.
Ama.
Her şeye rağmen, diyorum ki dönem o dönem değil.
Zaman,
Zemin, hukuk ve siyasal içtihat, ülke dengesi, "Parti kapatmayı" kabul etmez.

* * *

Onun için de,
Yılın son "bombasının", bir söylentiden ibaret diyorum.
Söylenti olmazsa bile.
Anayasa Mahkemesi'ne,
Kapatmayı gerektirecek nedenleri içeren "belge ve dokümanlar" dahil, intikal ettirilirse de.
Sanmıyorum ki;
Şuan ki hal-i duruma "takoz" olmayı, ülke dengesini bozmayı "göze" almaz.
Velhasıl bizden bir tavsiye daha.
Aynayı yüzünüze tutan da "gerçeklerinizin" farkına varın.
Ucube hallerle yeter boğuştuğunuz.