KEPEKLİ EKMEK 16 LİRA HA..!!
Yandaki resimde, görüldüğü gibi kazıklama!.. Her şey aleni.. Marketin kasa faturası ve kepekli ekmek görüntüde.. Marketin ismi saklı.. Ki bu resmi sosyal medyada paylaşan da, sıradan bir vatandaş değil!.. Markete gidip-alışverişte bulunan müşteriden yükselen bir serzenişi de içermiyor… Bir trol hesap ve algı üreten, rakip kumpası da değil..
***
Paylaşan ve işin teyidine giden soruşturan, sorgulayan önemli bir isim!.. Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu… Dediğine göre, markete gidilmiş, “satış” teyit edilmiş, ekmek ve kasa fişi alınarak, 16 lira ödeme yapıldığı belirlenmiştir.. Yani herşey tespitli ve kesin!…
***
Ekmek, faturasıyla birlikte “ilgili ve yetkili” kuruma iletilerek, şikayet konusu yapılmış Oda Başkanlığı olarak.. Artık hukuki, idari işlem “O kurum” tarafından yapılacak.. Çünkü, Esnaf Odaları Birliği olarak, “kendilerinin herhangi bir yaptırım gücü yok?”.. Eskiden vardı, ama şimdi yok… Şikayetten ne çıkar bilmem.. Ki, “caydırıcı bir sonuç çıkar mı” doğrusu o yüksek dereceli oranda meçhulliyet arz edici?…
***
Neden derseniz?!.. Eğer ki, “caydırıcılık” hasıl olmuş olsaydı, böylesi “fahiş fiyat” eşkiyalığı icra edilmezdi… “Vatandaşı da” ena-i noktasında “kazıklamaya, soymaya, cebine göz dikip, vicdansızlık” sergileyen fırsatçı ulusal marketler zinciri, kendilerine buyruk davranmaz, hakimiyet elde edemezdi!?
***
Hep ifade ediyorum, “hayat pahalılığı ve piyasadaki fahiş fiyat uygulamasını” körükleyen, mevcut ülkedeki “ekonomik krizden” daha çok, “Eşkiya Hamido’nun” vicdanına ve insanlığına sahip, fırsatçı, stokçu market zincirleridir!.. Bire alıp, 10 liraya satan; “sülük gibi” emenlerdir bunlar..
***
Yoksa 6 liraya satılan kepekli ekmek 16 liraya satılır mıydı?!.. Başkan Ebedinoğlu şöyle diyor.. “Esnafımızı her alanda bitirme noktasına getiren ve halkımıza karşı da fırsat ve stokçuluk başta olmak üzere bu ve benzeri tutumlar içerisindeki tüm ulusal süper marketlere karşı olduğumuzu, konunun takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz..”
***
Netice itibariyle, pandemi dönemi ve sonrasında “marketlerin raflarında oluşturduğu fahiş fiyat terörizminin” üstesinden gelmek adına, bugüne kadar yapılan tüm “parasal cezai” müeyyidelerin pek sonuç vermediğini biliyoruz.. Çünkü kesilen her parasal ceza, iki hatta üç misli olarak, raflardaki etiketlere yansıtılıyor…
***
Yani bir cepten, yan cebe çoklu geçiş!.. Demem o ki, yapılması gereken, “parasal idari” ceza yerine, “uzun süreli kepenk indirme” ve aynı zamanda, “dolandırıcılık, hile, hırsızlık, yoksulsuz ve usulsüzlük” gibi işlenen suçların adli hapis cezasıyla, muamele edilmeli.. Ki, “işlenen suça” karşı, bir caydırıcılık olsun!…
***
Ve “vatandaşın” cebine odaklı “kem göze” sahip her kim ve hangi market ile işletme olursa olsun!.. İbret-i alem noktasında, “şehrin görünen ve insanların görebileceği” noktalara, afişe edilip, deşifre edilmelidir.. İşte “Vatandaşları soyanlar” diye… Belki o zaman, “ar ederler?”…
***
ÇELEBİ ÜZERİNDEN!..
Vekil Mehmet Ali Çelebi, “parti geçiş ve değişimi” noktasında, bugünlerde gündem!.. Siyasiler kadar biz köşe işgalcileri de, fikir mülahazası içerisinde, vaziyeti sorguluyoruz!.. Çelebi “hangi partiye” geçer diye… Yanıt geldi Çelebi’den.. “Kesinlikle AK Parti'ye geçmem.. Bağımsız Milletvekili olarak, devam edeceğim.?”
***
Zatı tanımam!?.. Pek de, takip ettiğim biri değil.. Ama, “Google” amcaya yaptığım başvuruda, “seceresi” hayli kabarık. İlişkiler ağı çok çetrefilli.. Ben pek bu, ayrıntıya girmek istemiyorum… Zaten o yön de, beni hiç ilgilendirmiyor.. Neyin fesi kimin fesi, ikmal oluşu!?… Benim fikri beyanım, “bir vekilin parti değişimindeki” ahlaki, edebi ve ilkesel tavrına dair olacaktır…
***
Şöyle ki.. Bir Vekilin partisinden ayrılması, ya da parti değişimi, “iki koşulla” bağlı.. Birincisi, Vekil partinin “ilkelerine, tüzüğüne” riayet edici değilse, “ahlaki” olmayan bir tavır içerisinde, olmuşsa, “disipline verilerek” partiden atılır.. Ve o vekil artık ne yaparsa yapsın, kendisini bağlar…
***
Zat, “bağımsız mı” kalır?.. Yoksa, “her şey bizde mübah” diyen bir partiye mi dahil olur!. Bu tamamen; tarafların kendisine “ahlaki ilkelere ve parti tüzüğüyle” ikmaldir..
***
İkincisi, “seçim talep ve beklentisi” yönünde milletvekili ile partisinin arasında, görüş ayrılıkları ve yaklaşım biçiminde zıtlık vaki ise!.. Ve bu telafi edilemiyorsa.. Özellikle, seçilen Vekil açısından partiyle yollarını ayırabilir… Tabi ki bağımsız kalarak!…
****
Niye derseniz!… Çünkü, “o vekili” seçtiren ve vekil ettiren “ortak bir irade ve güç” söz konusu…Lakin vekili seçen “o partiye oy veren” seçmendir.. Pek tabi ki, Vekilinde seçim bölgesinde Partiye getirdiği seçmen vardır.. Özüyle; “seçtiren, yani taban ve seçmen” bir düşüncenin, fikrin, rotasında gidendir…
***
Hal bu iken, “sağdan seçilen, muhafazakar kimliğiyle siyaset” yapan bir zat-ı muhteremin, zıt istikametteki sol, sosyalist, akıma geçiş ya da transfer olması; hiç de kabulü mümkün değil.. Vaziyet,”bu nasıl bir siyasi tutarsızlıktır” pankartını açtırmanın ötesindedir..
***
ROBOSKİ DİYE BİR YER YOKMUŞ!…
Gel de hiddetlenme, gel de söylenip durma!.. 34 insan katledilmiş.. Çoluk çocuk var aralarında.. Hava bombardımanıyla, öldürülmüşler.. Ve hala, “failler” ortada yok.. Ceza almış kimse de bulunmuyor. Dosya askıda..
***
Ama gel gör ki, birileri özellikle siyaset arenasındakiler olayı yekün şekilde, vicdani, rahmani ve insani noktada “ğark” ederek, küçümseyerek boğuyorlar.. Olmamışa getiriyorlar.. Sıradan bir olaymış gibi; “Roboski mi, Uludere mi?”gibi yer tanımı, üzerinde havan dövüyorlar..
***
Ah ki ah.. Yahu, ister Uludere denilsin, ister Roboski denilsin, ister bilmem nere denilirse denilsin!.. Siz önce, “orada ölen 34 insanın” hesabını bir sorun, sorgulayın, sonra haritaya bakın ve haritayı gösterin.. Ki ölenlerin hepsi de, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “vatandaşı” ve kimliğini taşıyan kişilerdir….
***
Kaldı ki, bu vakıa hafızalarda ekseriyetiyle “Roboski” olarak işlenmiştir… Meclis tutanaklarında bile var.. Önce adaleti ve olaydaki adaletsizliği, “kelam” edin ki, vicdani olup olmadığınızı bilelim, sonra haritada “Roboski” diye bir yer var mı yok mu, bakarız!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanın vicdanı hatırladığı müddetçe hiçbir hata unutulmuş, değil, unutulamaz da!