KİME; ALLAH RAZI OLSUN.. KİMLERE; LANET OLSUN!…
Niye bu başlık?… Büyük felaketin, karşımıza çıkardığı “iki insan karakteri” ya da, toplumsal iki cepheye “dairdir” bu yazı başlığım.. Biliyorum pozitif ve negatif tepki olacak.. Ama hakikatı haykırmak gerekir.. Çünkü bir kesim var ki; “milli ve manevi, toplumsal koalisyonumuzu” güçlendirmeye çalışıyor.. Bir kesim var; “bunu yerle yeksan edip, şiddeti, kavgayı, krizi, kaosu büyüterek toplumsal bölünmüşlüğü körüklemeye” çalışıyor… Kim bunlar peki?
***
Önce, Allah razı olsun dediğimiz, “milli koalisyonumuzu” önceleyen, sahiplenen, büyümesine “karınca misali” su taşıyan, bireyler!.. Evindeki “bir lokma ekmeği”, ahırındaki keçisini satıp, deprem bölgesine göndermeye çırpınan ninelere!.. Atkı, bere, patik ören annelere.. Yüreğinde acıyı en derin şekilde hissedip, “sırtındaki paltosunu çıkarıp” paylaşmaya çalışan dedelerimizin, pabucunu, harçlığını veren minik yürekli çocuklarımız!…
***
“Gün birlik günü” deyip, depremzedelere “evini, yurdunu, mekanını” açıp misafir eden!.. Mal mülk sahibi olup, bunun ilk sahibi Allah deyip; bağışlar yağdıran, iş insanlarımıza.. Yüzlerce, binlerce kilometre uzaklıkta olup, “insani ve rahmani” duygusuyla acıyı paylaşıp, yardıma koşanlar.. Dil ve din, ırk renk gözetmeyip; insanım diyenlere!…
***
İyi günün değil; “kötü günün dostu” olup, tüm imkanlarını seferber eden, millet ve ülkelere, ırklara!.. Yüreği şefkat ve merhamet volkanıyla yanıp tutuşanlar, onların bulundukları yerde gönüllü bireyler olarak, yardımları organize eden.. Kimi yardım merkezinde, kimi AFAD’la mesleki tecrübesini, ortaya koyanlar..
***
Kültürüyle, medeniyetiyle, inancıyla büyük felaketin acısını ve derin tahribatını hissedip, mücadelesinde devletiyle ve milletiyle, omuz omuza verip, kuru ekmeğe bile şükür edip, allah devletimize zeval vermesin” diyenlere!.. Eliyle, tırnağıyla, enkazların etrafında molozları temizleyen, kan ter içerisinde kalan çalışanlara su taşıyıp yürekleri, ferahlatanlara!…
***
Acıları paylaşıp, taziyeleri sahiplenen, cenazelerin toprağa verilmesinde kürek, kazma ve kepçe olup, umutsuzluğu yıkanlara!.. Önce yaralarımızı saralım, enkazları kaldıralım, acımızı dindirelim, ama sonra tüm bu yaşanan felakette kusuru olan her kimse, hesabını soracağımızı yüreğimizin bir yerinde tutalım, deyip telkinlerde bulunanlara!.. Gönül ve insan elçilerine..
***
Gözü yaşlı şekilde, eşini, çocuğu enkaz altında olmasına rağmen, iş makinası üzerinde başka bir memlekette “can kurtarmaya” çalışan.. Kendi hayatını riske edip “ilmik ilmik” enkaz kaldırıp bir umutla “yaşayan olabilir” diye, hassasiyeti yüreğinde, bayraklaştıran!.. 7’den 70’e imkanlar içerisinde, “yardım kampanyasına” destek verip, paylaşanlara…
***
Şükürler olsun ki, “Allah razı olsun” dediğimiz kesim, çok ama çok büyük bir kesim!… Ki Allah’ın inayeti ve sayesinde, onların da “paya biçilmez insani duruşlarıyla”, bugün Türkiye dimdik ayakta.. Kendi yarasını, kendisi tedavi edip, sarıyor.. Yer küresinin en büyük felaketiyle yüz yüze gelip, çökmeyen bir ülke olmamız nedeniyle, “binlerce kez hamdolsun ki, böyle bir devletin ve milletin ferdiyiz..”
***
Gelelim; bu milli koalisyonumuzu, “şükürleri ağzından” düşürmeyen toplumu ve milleti provoke edip, zerre-i miskal insani ve rahmani duyguyu, bünyesinde taşımayan, “lanetler olsun” dediğimiz, kesimin varlığına!.. Sizler de vakıfsınız ki, bu minvalde hayli tepkili, mesajlarla karşılık veriyorsunuz tinetlilere..
***
Sosyal medyayı “kalaşnikof silahı” gibi kullanıp, attığı tveet’lerle provokasyonlar üretip, algı yaratanlar.. Irkçılık, mezhepçilik, particilik, hasımlıkla, “ateşe körükle gidip, sinir bozucu paylaşımlarda bulunanlar.” Devletini ve milletini acımasızca yerden yere vurup, hiç bir şey yapmadan, evinde oturup, ahkam kesenler..
***
Deprem bölgelerindeki enkaz alanlarını turist gibi gezip, öz çekimlerde bulunup, “nerde devlet, nerde millet” diye altına nefreti, döşeyenler.. Elini cebine atmayıp, yardım denilen duyguyu ve insani tavrı sergilemeyip,ah vah deyip, söylenmenin dışına çıkmayanlar.. Ne enkazdaki molozu toplamaya, ne de enkazda çalışana bir bardak su olmayanlar…
***
Karanlığa ışık olmaya çalışanların yaktığı mumu söndürmek için elinden geleni yapanlar.. Cebinden bir kuruş çıkmayan, yardım duygusuna sahip olmayanlar.. Boş beleş geçinmeyi kendine karakter biçenler.. Felaketle boğuşanların, ölenlerin, terk edilmiş evleri, barkları “soyan, hırsızlık yapan, mal çalanlar..”
***
Ve, felaketten kendisine siyaset devşiren, muhalefetçilik ve hükümetçilik dışında, kılını dahi kıpırdatmayan, imtina edenlerin varlığı.. Enkaz enkaz gezip, “siyasi şovlarda” bulananlar.. Yanan ateşe bir damla su olup, denizleri, nehirleri “yok sayan” bir anlayışla, her şeyi küçümseyenlere; söylenecek söz “yazıklar olsun!!…” Tabi laneti de eksiltmiyorum..
***
Hasılı kelam!.. Her acı, her felaket bir ders-i ibret olması gerektiği gibi; böylesi günlerimizde umutları, yürekleri, birlik ve dirliği güçlendiren tek duygunun; “insani ve rahmani bir güce sahip olduğumuzdur!.” Hiçbir siyasi görüşe biat etmeden, “iman ve kültür şuuruyla” medeniyetimizin, devasa anlayışının bayrağını dalgalandıranların çoğunlukta olmasıdır… İşte bu kesime; Allah razı olsun diyoruz…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Kişinin kalbinde “insani ve vicdani” duygu yoksa, gözleri kem doludur…
***
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN