KİMSİNİZ YA SİZ HAÇOLAR!!!…
Evet ya, kim bu "haçolar, maçolar..!"
Nedir bu bizim "abdestimizden tereddüt" eder halimiz!..
Takvim her 24 Nisan'ı gösterdiğinde, "sıtma" hastalığı misali, "titreme" tutuyor bizi!..
Neymiş, ABD Ermenilere ilişkin "soykırım" diyecek mi, demeyecek mi?..
Ve son tango da, "Biden" şuursuzunun, bunu "ağzından" döküp dökmeyeceği, hali!…
Kan döken, kandan beslenen!..
"Soykırımların" en vahşetlisini, yer küresindeki "zavallı dünyaya" yaşatan!…
Kendi kıtasında bile "Kızılderililere" hayat hakkı tanımayan..
Afganistan'da 40 milyon insanı katleden..
Japonya'ya "atom bombası" atarak, "insanları ve doğayı" yok etmek isteyen…
***
İşte Ortadoğu!..
İşte Kafkaslar..
İşte Avrupa,
İşte Afrika!…
İşte Japonya..
Yer yüzü; "ABD'nin" vahşetiyle, soykırımıyla, katliamları ve toplu "yok edişleriyle" dolu!…
Kimyasal silah, konvansiyonel silahlarla, "işlemediği" suç kalmayan, hükümetleri, iktidarlara, ihtilalleri yaptırmadığı ülke kalmayan; "vampir" ABD, "hangi hak ve hangi yüzle" insanlıktan, soykırımdan söz edebilir ki?…
***
"Soykırım ya da katliam, vahşet" diye kullanılabilecek başka bir ülkeye laf edicilikte, ABD yer yüzünün en son ülkesidir..
Ağzını açma hakkına bile sahip değildir..
Lakin, dünya haritasının hangi noktasına parmak basarsanız basın, mutlaka ama mutlaka ABD'nin döktüğü bir "kan izine" rastlarsınız!..
İşte böylesi bir vahşi, barbar ABD 1915 olayları üzerinden, Türkiye'ye "laf" ediyor…
***
Evet, Biden o lafı etti..
"Soykırım" dedi..
Ki bu da, "seçim vaadi" olarak, İslam'a ve Türkiye coğrafyasına karşı, "zihnen işgal" etmiş hasımlık ve düşmanlığının, dışa vurumu olan ve Ermeni diasporasının, Ortadoğu'da "cinnet hali" yaşatma bedbahtlığına yenik düşmesinin sonucu; "Soykırım" ifadesini kullandığını gördük..
Kendince, Türkiye'ye suçlama getirmektedir..
Ki bu hal, zerre-i miskal bizler için ve Müslüman millet için anlam içermez!…
Ne Kürtler için, ne Türkler için?…
Halka mal olmuş bir deyim var…
Denir ya; "Bir lafa bakarım laf mı diye..
Bir de adama bakarım, adam mı diye?..
Biden'in ağzından çıkan "laf" laf olmadığı gibi, "adamlığı" ise , adamlık dışında her tınnet vaki!…
Yoksa, gafil adam, İstanbul'a "içindeki Bizans ruhu ve intikam duygusuyla",
"Konstantin’iye" diye laf eder miydi?..
Ne mümkün?..
***
Kesin ve net olan şudur ki; "soykırım" iddiaları hukuki dayanaktan yoksun, bilimsel ve tarihsel yönde de "kanıtlardan" uzak…
Osmanlı'yı "yıkmayı" hedefleyen haçoların, emperyalistlerin, Siyonistlerin, binlerce yıldır huzur içerisinde, "kardeşlik" duygularıyla yaşamış, "kadim hakları" nasıl bölük-pörçük etme adına "birbirine" düşürdükleri, açıktır!…
İnkarı, asimilasyonu, tekçi, vesayetçi, "ırkçı şoven" bir anlayışı bu coğrafyaya enjekte ederek, Osmanlı'yı çökertti!…
İşte, Güneydoğu, işte Diyarbakır!..
Tarih 1 Kasım 1895..
İngilizlerin, Fransızların "organizasyonuyla", Ermeni Taşnak çetelerini oluşturarak, Müslümanlara ve Kürtlere "saldırılar" gerçekleştirip, katliamlar yapılmadı mı?…
Sekiz cami yakıldı, binlerce işyeri kül edildi..
On binlerce Müslüman Kürt ve Türk katledildi…
Neden, Diyarbakır, neden Erzurum, neden Bitlis ve Neden Van bölgesinde; Ermeni Taşnak çeteleri, tarihte ve yer yüzünün ender yaşadığı "katliamlara" maruz bırakıldı, Müslümanlar!…
İşgalci, sömürgeci ülkelerin "piyon" olarak kullandığı Taşnakların bu bölgedeki "vahşeti" hem hukuki, hem bilimsel, hem de tarihsel olarak "kanıtlayıcı" binlerce, delile sahiptir…
***
Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan, her 24 Nisan geldiğinde "soykırım" lafını ağzına alan ve almaya çalışanlara, "hodri meydan" diyor..
Ki her platformda, her uluslararası toplantı ve konferanslarda bunu dile getiriyor…
Gelin, Tarihçilerden, siyaset bilimcilerinden, hukukçulardan tarafsız bir komisyon kuralım..
Araştırmalar yapılsın..
1915'te neler olmuş, neler yaşanmış, "kim katliam yapmış, kimler soykırıma yönelmiş" ortaya çıksın!…
Ne hikmetse "Soykırım" lafı üzerine debelenip, duranlar dün olduğu gibi bugün de; "hep sessiz kalmışlardır" siyaset devşirmeden öteye gitmiş değiller...
Çünkü, "arşivlerden korkmuşlar, tarihi gerçeklerden kaçmışlar" yüzlerindeki "maskenin", kalplerindeki "ihanetin", İslam'a ve Müslümanlara karşı sergiledikleri "düşmanlıklarının" dışa vuracağını bildikleri, için "hep kaçak güreşmişlerdir?"…
***
Biden'in "Soykırım" çıkışı, aslında uzun yıllardır Ermeni diasporasının, Türkiye üzerinde "beslediği" karanlık senaryonun gün ışığına çıkmasını da sağladı..
Şöyle ki, Diaspora hep "Tanıma, Tanınma, Tazminat ve Toprak" politikasıyla, sonuca gitmeye çalışmıştı..
İşte, Biden bu "dört T'ye", uluslararası zeminde omuz vermiş oldu!?..
Nitekim, ABD'deki Ermeniler "bunu yargıya taşıyıp", kendilerince hesap soracaklar!...
Zaman, süreç neyi ikmale getirir, bekleyip göreceğiz!..
Ama, Türkiye'ye Fransa'dan sonra ABD'nin ve Biden'in sergilediği tutumun; "karşılıksız" kalmaması gerekir..
Hep ifade etmişimdir; "Ecdat düşmanı, kanlısı" evladına ve torununa "dost" olmaz!.
Batının ihanetlerine, karanlık ve sinsi oyunlarına karşı, "dik "durmamız gerekir!…
***
Şunu da, idrak etmemiz lazım!..
Tarih boyunca, mazluma, mağdura, be çaresize, soykırıma, katliama, vahşi saldırılara, iç ve dış savaşlarda, evini, barkını terk edip, göç edene "ırkını, rengine, diline, dinine" bakılmaksızın, "kucak açan" himaye eden, İslam'ın son kalesi olan, Türkiye'yi "yemek ve yem ettirmek" isteyen, ABD ve Küresel aktörlerine karşı, "uyanık" olmamız lazım!…
Ortadoğu'daki senaryolar, boşa hayat bulmuyor?..
Velhasıl; yeryüzündeki "insanlığın" akan kanından sorumlu olan ABD'nin, mazlumların diyarı olan Türkiye'ye yönelik, çirkin, alçakça "suçlamasını" mesnetsiz gördüğümüz gibi, kınamalıyız!..
Ve şiddetle reddetmemiz gerekir..
Gün; ülkemize, devletimize, milletimize ve tabi ki sivil yönetimimize "sahip çıkmalıyız ki" hacoların, moçaların "emelleri" kursaklarında kalsın..
Yoksa; hal-i durumumuz Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Mısır ve diğer "iç ve dış savaşın" tahribatları, terörün ve terörizmin "üreme gösterdiği" bir coğrafyaya dönmemiz kaçınılmazdır..
Maazallah!…
***
HDP'NİN TUTUMU!…
Akla ziyan bir hal içeriyor…
Kabul edilir hiçbir şekilde, yanı yoktur!…
Ve bir kez daha, "Kürtler" adına siyaset yaptığından söz eden HDP, şaşırtmayarak, "Kürtlere" ne kadar hasım ve tarihsel yönde Fransız olduğunu gösterdi…
Dile kolay ne diyor?.. "Ermeni Soykırım Utancıyla Yüzleşin…"
***
Bu ifade; "Taşnak" çetelerine, Ermeni "diasporasına" ve Biden'in "İslam" düşmanlığına halk deyimiyle "rahmet" okutmuştur…
1915 olaylarının yaşandığı cografya ve yaşayan insanların "Kürtler" ve özellikle Müslüman Kürtler olduğu gerçeği karşısında, Ermeni Taşnaklar'ın giriştiği "katliamlar" tarih sayfalarında, ecdadın anlatımlarında yer almışken!..
***
Kendi yaşadığı, "katliamları, ölümleri, infazları" görmezden gelmek!..
Neyle izah edilir?…
Vallahi anlamakta zorluk çekiyorum. Ülkenin, milletin "istiklal ve istikbali" kuşatma altına alınma gayreti içerisinde aleni bir şekilde bariz yaşanırken, "Firavun'a" karşı durmak yerine, "omuz" vermek, sizce neye delalettir?…
Bence "kendini inkardan" öte bir durum…
Yorum sizin?…
***
MAŞALYAN'IN DEDİĞİ!…
Aslında, ABD'ye, Fransa'ya ve onların havuzunda yüzen dıştaki ve içimizdekilere en güzel cevabı..
Ermeni Patriği Maşalyan vermektedir..
Ne diyor Maşalyan?..
"Halkımızın acısının bazı ülkeler tarafından gündelik politikalara alet edildiğini görmek, bizi üzüyor?.."
***
Bu arada, şu hassasiyeti sakın ola göz ardı etmeyelim!…
Özellikle, "Ermeni" meselesi açıldığında, Biden'in "şuursuzluk" akan ifadesinden söz ettiğimizde, kullanacağımız, dil, üslup, ifadeye dikkat etmemiz gerekir..
Ülkemizde, coğrafyamızda yaşayan "Ermeni" vatandaşlar var..
***
Bize yapılan "haksızlığa" isyan ederken, kendi öz vatandaşlarımızı "üzecek, kıracak, rencide edecek" hal ve hareketlerin içerisinde olmamamız gerektiği gibi!..
Olası durumların da karşısında olmalıyız…
Çünkü, "haçoların" gayesi; "bizi etnik kimlikler" üzerinden birbirine kırdırmaktır, tıpkı tarihteki hadiseler gibi!…
***
ABD DERSİNİ ALACAK
ABD, ‘dünyanın süper gücü’ olmaktan ‘dünyanın hükümetine dönüştüğünü zannediyor…
Ki bu gidişat, artık durdurulması zor bir kibir içinde seyrediyor..
Trump döneminde bu kibirin şımarıklığa dönüştüğünü gördük..
Görünen o ki, Biden, ‘devlet aklı’ ile direnmesi gereken bu yalpalamaya direnemedi.
Şimdi önümüzde kendisini dünya hükümeti varsayan ve dünyanın kayıtsız şartsız itaatini talep eden bir devlet anlayışı "vücut" buluyor…
***
Sanki vatandaşları arasındaki bir sorunu çözer gibi davranma gafleti içerisinde…
Sanki Türkiye ve Ermenistan, ‘ABD dünya hükümetinin’ birer vatandaşı gibi..
Sanki vatandaşları arasındaki sorun konusunda hüküm veriyor takıntısı içerisinde.
***
Bugün için; Türkiye ve Erdoğan karşıtı uluslararası güçler keyiften ellerini ovuştursalar…
Ama, diğer devletler de ABD’nin bu kibirli ve şımarık politikasının zararını kısa sürede göreceklerini de düşünmüyor değiller…
Sonuç; ABD "bu kibir ve şımarıklığıyla" süper güç olma değil, "Dünya hükümeti" olma hevesinde, fena bir sille yiyecektir?.
Ders-i ibret olmalı!?.
***
GÜNÜN SÖZÜ
Herkes bir yaşam seçer ve seçtiği yaşamın bedelini öder.