KLAVYE AHLAKSIZLIĞINA NASIL DUR DENİLECEK…?!

Ne yazık ki, dur diyen yok!.. Maalesef, sosyal medya kulvarında bu hal-i durum, tam bir fecaat!.. Dibin de dibi, çöplük misali.. Karaktersizin, ahlaksızın, küfürbazlığın insan kılıklı, ne oldukları bilinmez yaratıkları cirit atıyor!.. Küfürler, hakaretler, itibar suikastleri!.. Ötekileştiren, hizipleştiren, şiddeti ve öfkeyi alevlendiren bir linç kültürü hakim!!!..

***

Ağızlarına, ahlaksız klavyelerine düşmeye gör!.. Öylesine kelli, öylesine felli, öylesine ünvanlı kimi şahsiyetler, karşınıza çıkıyor ki, bu fecaat dünyada, ne yapacağınızı şaşırır, hale geliyorsunuz.. Son günlerde, 15 kişinin hayatına, 70’in üzerinde insanın yaralanmasına, binlerce hayvanın telefine neden olan, malum yangın!..

***

Ki, maddi yöndeki kayıp, 700 milyon lira ilk etaptaki tespit.. Bunun, iki misli olabileceğini, ifade eden, raporlar var.. Kahredici ölümlerin acısı ve kaybedilen, ağır bedelli maddiyatlar!.. Tüm bu felaketin acıları yaşanırken, sosyal medyadaki ahlaksızların klavyelerinden dökülen sözcükler, yangından beter misali, yıkıcı!…

***

Dün, bu konuyu bir hukukçu dostla, bilgilenme noktasında kapsamlı hasbi halde bulundum!.. Bu karaktersizler sürüsüyle nasıl baş edilebilir?.. Ya da, hukuk devleti olmamız noktasında, adalet nezdinde, nasıl bir hesap sormuşluk olabilir diye?!. Verdiği yanıt, ürkütücü, şaşırtıcı bir o kadar, dehşet verici?. “Baş edemezsiniz, niyetlenirseniz, zararlı siz çıkarsınız” dedi?..

***

Nasıl yani, diye laf edince!.. Kendinden bir vakıayı örnek verdi.. Dostun adını ve yaşadığı hadisenin içeriğine girmeyeceğim.. Ama özetle aramızda, mevzuyla alakalı geçen, konuşmayı aktarmak istiyorum!.. Mevzu, klavye ahlaksızlarının neden kahraman kesilip, korkusuzca salya akıtmaya devam ettiklerini de, deşifre eden bir hadise!.. Konuşmamız şöyle gelişti..

***

Bi anlatır mısın, ne oldu?

***

- Şahsın biri sosyal medya üzerinden, üstlenmiş olduğum bir davadan dolayı, kimliğime, inancıma, şahsıma, enva-i ahlaksızlığı ihtiva edici şekilde, hakaretlerde, bulundu. Ben de, Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda, bulundum.

***

Peki, savcılık ne yaptı?…

- Savcı şikayeti kabul etti, soruşturma başlattı. Benim verdiğim delil ve belgeler, yapılan tahkikat neticesinde, hakaret tespit edildi, bunun üzerine de iddianame hazırlandı.. Bana hakaret eden, kişiye dava açtı..

***

Eee, karar verildi mi?..

- Bir kaç duruşma, şahsın alınan ifadesi, sonrasında mahkeme karar verdi. Şahsın suçu sabit görüldü, cezalandırılmasına hükmetti.

***

Ceza ne oldu, hapse atıldı mı?…

- Ne hapsi!.. Hakaret davalarında verilen cezaların en ağırı dahi olsa, kanundaki hükmün tavanından, karar verilse bile, bir yatarı, bir hapse konulma yok!.. Hele ki, kişinin sabıkası yoksa, önceden işlemiş bir suçu söz konusu değilse; otomatikman çıkan yeni yasayla o ceza, her neyi içeriyorsa, ertelenir?…

***

O niye peki, ceza var, ama infazı yok yani!..

- Aynen de öyle!… Sabıkası yoksa, ilk suç olma vasfından dolayı erteleniyor. Ha adam sabıkası var, geçmişte benzer suç işlemişse.. Ona da ekseriyetiyle verilen ceza, indirimleriyle birlikte kalan süre, paraya çevriliyor!..

***

Yani her halükarda yediğin hakaretler, sana kalıyor?!.

-Maalesef öyle..

***

Peki bu işin bir de tazminat yönü var!.. Bu anlattıklarınız ceza yönü.. Tazminat davası nasıl oluyor?..

- Ceza davasından daha fecaat, bir sonuç var..

***

Nasıl yani?..

-Şöyle.. Malum, Borçlar Kanunu kapsamında, kişilik hakları zedelenen kişiye, uğradığı zarara karşı, hakaret eden kişi veya kurumdan, Manevi Tazminat talep etme hakkı var..

***

Eee, siz dava açmadınız mı?..

-Açtım!.? Gayem zaten para almak değildi, bir daha şahsıma karşı salya akıtmasın, hakaret etmesin diye dava açtım.. Yani caydırıcı olunsun..

***

Ne kadarlık bir tazminat davası?..

- 50 bin lira. Gelirimin yüksek olmasından dolayı, 50 bin lira tuttum.. Yoksa, bir kuruşluk adamsın deyip, öyle dava açacaktım.. Neyse, mahkeme görüldü. Hakim bizi, haklı gördü, tazminata hüküm verdi?..

***

Hakim, neye kadar hükmetti?..

- Dava duruşması, 8 ay sürdü.. Mahkeme beni haklı gördü.. 50 bin liralık tazminattan, hükmedilen karar ne kadar sizce?..

***

Tazminat oranını artırdı mı?

-Yok ya!.. 50 bin liradan sadece ve sadece, hükmettiği rakam 10’da biri. Yani 5 bin liraya, karar verdi. Reddedilen 45 bin lira üzerinden de, ne gariptir ki karşı tarafa avukatlık ücreti tahakkuk ettirdi.

***

Nasıl oluyor böyle!

- Anlayacağımız tazminat, karşı tarafın avukatına gitti.. Tabi, gel-gitler, duruşmalara katılmalar, harç parası, dosya masrafı, kendi avukatınıza ödediğiniz ücret.. Hepsi, bize iadeli fatura edildi..

***

İtiraz hakkınız yok mu?..

-Var tabi.. İstinafa gidildi, onaylandı.. Artık yapacak bir şeyiniz yok.. Her şey yaptığınızla kalıyor?..

***

Bu hukuk değil, gukuk?.

Aynen de öyle… Şimdi enva-i küfrü yiyeceksiniz, hakarete uğrayacaksınız, adliye koridorlarında, mahkeme salonlarında, mekik dokuyacaksın.. Sonra, cezalandırılan siz oluyorsunuz. Bu açıkça şunu söyletiyor; bir daha sakın böylesi bir dava açma, yargının da karşısına çıkma?..

***

Hukukçu dostun yaşadıkları, bu kadarla sınırlı mı? Değil, bir ayrıntı daha aktardı ki; Adaletin bu mu dünya dercesine?..

Sonra?..

-Bir yıl önce baktım ki, hukuk büroma, hakaret davası açtığım şahsın avukatından tabligat. Neymiş, tazminat davasında hükmedilen avukat ücretinin tahsilatı yönünde, icra evrakı..

***

O nasıl oluyor?..

-Hani mahkeme, 45 bin lirayı reddetmişti ya.. Onun üzerinden avukatlık, ücreti belirlemiş. 15.750 lira. İki gün sonra baktım, bankadaki hesabıma bloke konulmuş. Paranın tahsili istendi.

***

İcrayı ödendin mi?..

-Elbette!.. Hem de kuzu kuzu ödedim…

***

Denir ya, yaşanan hal-i duruma, ağlar mısın, güler misin?.. Mevcut hal karşısında, hukuk devleti olma nizamnameniz, ne yaman çelişkiler ağı içerisinde dedirtmez mi?.. Şimdi, hakaret edeni mi, koruyup, kollayacak yasalarımız, yoksa, hakarete uğrayan, mağdur edilenin safında mı, durup onun hakkını, hukukunu mu koruyacak?!

***

Mevcut tablo, birinci şıkkı gösteriyor… Hukukçu dostun sorusuyla yazıya nokta koyalım?!.. Deyin hele takdir hakkı kimden yana kullanılmalı?.. Tabi ki, hala hukukun üstünlüğünden ülke ve millet açısından, dem vuruluyorsa; vay ki vay halimize!..

***

Demek oluyor ki bu hal!.. Klavye ahlaksızları, sosyal medyadaki karaktersizler bu durumdan cesaret alıp, zehir akıtıyorlar.. Yoksa, yangın üzerinden Kürt kimliğine ve bölge insanına ne insani, ne vicdani, ne ahlaki hiçbir yönü olmayan, zehir akıtıcı, küfürleri, hakaretleri sıralama cesareti gösteremez, ağızlarındaki salyaları, döktüremezlerdi?.. Sizce..

 ***

GÜNÜN SÖZÜ…

Ahlaksızlık kişinin karakteri olmuşsa, saygıdan söz edilemez!…