KRİZ YARATAN BİLDİRİ!
Malum;
Bugün hafta sonu...
Benim için de, mesai babında "pazar" niyetinde bir gün!
Düşündüm;
Bugüne özgü "fikri" hanemizdeki hadise için, nasıl bir seyr-ü sefer kâmil olabilir diye?
Öyle;
Fırtına estiren ülkenin icra ettiği hadiseler silsilesine mi odaklanıp, analiz yapalım?
Yoksa;
Hafta süresi içerisinde "oluşan ve gelişen" mevzuların yarattığı yorgunluğu giderme babında!
Beyne şifa olsun;
Niyetinde felekten bir gün deyip "havadan, cıvadan ve sudan" mevzularla, stresi mi atalım?
Doğrusunu isterseniz;
Bilgisayarın başına geçip, yazı için sayfa açtıktan sonra "hayli" ikilem oluştu bende!
İstikamet ne olsun diye?
* * *
Çünkü;
Bölgesel bazda hayli beyin kemiren mevzu var!
Özellikle de;
PKK'nın 1 Mart itibariyle "eylemsizlik" kararını sonlandırması.
BDP'nin,
Aynı cephede yer alıp, "tek suçlu" siyasal iktidarı göstermesi.
Ve iki günden buyana;
Diyarbakır'da "istişare" içerisinde olan STK'ların "fikir uzlaşmazlığına" girmesi.
Ki dün;
Bu "uzlaşmazlık" büyük bir kriz olarak kamuoyunun önüne çıktı.
Dile kolay;
693 Sivil Toplum Kuruluşundan sadece 146'sı bildiriye imza koydu.
552'si,
Bildirinin "içeriğine" karşı çıkıp, "Biz tek taraflı hadiseye bakmıyoruz" dedi!
Ha bir de;
Bazı STK'lar da "fikrimize ve bilgimize" başvurulmadan, imzamız atılmış diye, açıklamada bulundu.
* * *
Nitekim;
Bildirinin "içeriğinin" de tamamen siyasal iktidara yönelik olması da, ayrı bir üslup kriziydi.
Kentin;
Genel atmosferi ve siyasi havası açısından "bu durum" önümüzdeki zaman için, ne getirir derseniz?
Şunu net ifade edebilirim;
Her ne kadar "tartışılır" ve taraflar açısından haklılık ihtiva edici durum var ise de!
Demokrasinin;
Daha aktiflik kazanması açısından "taşların" yerine oturmaya eğilim gösterdiğini söyleyebilirim.
Dün de;
İfade ettim! Gaye üzüm yemekse!
Artık Kürt meselesi üzerinde;
"Çıkmaz sokakları" inşa etme, bağımlılığından kurtulmamız gerekir!
Açık yollar;
Geliştirme gayretiyle "tarafları" bir noktaya taşımak için mücadele verilmeli.
* * *
Sanırım;
Ki olması gereken "bildiriye" imza koymayan çoğunluk!
Önümüzdeki günlerde;
Süreci ve sorunun çözümü noktasında taraflara "her kesimin" hemfikir olabileceği bir, çağrı geliştirmeli.
Yoksa;
Taşların yerine oturması ve demokrasinin hayat bulması babındaki gösterge işlevsiz kalır.
Buarada;
"Ev hapsinde" ısrar edilen Abdullah Öcalan'ın da açıklaması oldu "eylemsizlik süreciyle" ilgili.
Öcalan;
21 Mart Nevruz gününe kadar bir ölçüde PKK'nın aldığı "sonlandırma" kararını dondurdu!
Bu olumlu bir söylem!
Çünkü Öcalan 1 Mart'a kadar bir şeyler oluşmazsa "ben çekiliyorum" demişti!
Galiba;
İmralı'da "bizim bilmediğimiz" bir hava esiyor olmalıdır ki bu kararda, düşünce açıkladı.
Bekleyip göreceğiz!
* * *
ERGENEKON'DAKİ SON DALGA!
Önemli;
Bir diğer "huzursuzluk" ifa eden hadise de Ergenekon'un yeni dalgası!
Gözaltına alınan Gazetecilerle alakalı mevzu!
İnanın...
İlk anda fikir ve düşünce beyanı açısından, kararsızlık hakimiyeti bende hasıldı.
Çünkü iki uçlu bir değnek!
Öncelikle ifade edeyim;
Yalçın Küçük ve Nedim Şener tarzı "gazetecilik ve yazarlık" mesleğini icra edenlere!
Söylenecek,
Eleştirilecek, sorgulanacak "çok yön ve laf" vardır!
Ama;
Kamuoyunda hayli telaffuz edilen "yandaş ve candan" medya düşüncesiyle!
Hareket edilmiş;
Bir gözaltı dalgasıysa! İşte burada "vahim" bir durum hâsıl!
Ki son 48 saattir bu yönde düşünceler üretilmekte!
Operasyonlar,
Muhalif basını susturmak için kullanıldığı safsatası söz konusu!
Onun için;
Yargı mekanizması "tez elden" beyinleri netleştirici vaziyette "suç nevilerini" ifşa etmeli.
* * *
Malum;
Fikirlerin özgür, basının hür, düşüncelerin serbest "ifade edilemediği" bir ülkede!
Ne demokrasiden,
Ne de hukuktan ve ne de sosyal devlet dokusundan bahsedilemez!
Tabi bir de;
Estirilen fırtına var ki "tahkikattan" siyasal iktidarı sorumlu tutup!
Belden aşağı;
Seçim sath-i mailinde icra edilen saldırılar var ki!
O da ayrı bir ucube durum!
* * *
TEŞVİK VURGUNUNDA NEDEN KET-ÜMLÜK?
Buarada;
Kafama takılmışken sormak istiyorum!
Şu Batman Cumhuriyet Başsavcılığı merkezli;
Tarım Teşvik Kredileriyle alakalı yürütülen soruşturmanın "sır" gibi saklı tutulması!
Dün;
Gözaltına alınıp sorgulananlardan 37'si tutuklandı!
Vurgunun;
Parasal miktarı "hayli" yüksek olduğu söyleniyor!
Gözaltı,
Ve tutuklananların da, Bakanlık, İl Tarım Müdürlükleri, Adliye Personelleri.
Denilen;
8 İl'den üst düzey kişiler olduğundan bahsediliyor!
Ama garip olan;
Bu kadar "büyük" bir operasyonun bilgilerinin kamuoyuyla paylaşılmaması.
Bilakis;
"Ser verip, sır vermeme" gibi bir ketumluğun hâkim olması, neye hikmet?
Daha önce;
Benzeri durumlarda!
Ki bir kilo esrar, iki paket kaçak sigara yakalanınca!
Valilik;
Adıyla bilgi notu ve resimler resmi kanallarla basına aktarılırdı.
Neden;
Bu hadisede, bu "bilgilendirme" yok!
Yoksa
Konuşulduğu gibi "işin ucu" siyasilere ve önemli şahsiyetlere mi uzanıyor da ondan mı?
Ne diyeyim?
* * *
GÜNÜN FIKRALARI MI?
Baksanıza;
Yorgunluğu giderme ve stresten uzaklaşma babında; "havadan, cıvadan" konuşma niyetindeyken; neleri konuştuk?
Neyse!
Az bir yer kaldı. Bari buraya, bir fıkra aktarayım da!
Şifa niyetine! Beynimize ikmal olsun!
* * *
Üçkâğıtçı Cemal!
Karadenizli Temel,
Has bel kader Parti Başkanı olmuş!
Seçime girme uğraşında iken,
Cemal diye bir zevatı Aday listesine koymuş!
Durumu haber alan partililer ayaklanmış!
İtiraz ederek demişler ki;
"O üçkâğıtçının biridir.
Nasıl aday gösterirsin!
Temel de;
"Memlekette o kadar çok üçkâğıtçı varki, Cemal de onları temsil etsun." demiş!
* * *
Ben Milletvekiliyim
Üzerindeki kıyafet ve davranışlarından köyden geldiği belli olan bir adam, son dakikada yetiştiği trene binmiş.
Bindiği vagon dolu olduğu için oturacak yer bulamamış.
Diğer vagonları da tek tek dolaşmış, hepsi dolu...
Tam umudunu kestiği anda vagonlardan birinin boş olduğunu görmüş ve ''milletvekillerine aittir'' yazısını da fark etmeden, girip oturmuş.
Biraz sonra, biri gelmiş ve adama çıkışmış;
—Ne işin var burada, çabuk kalk!
Burası, benim yerim!"
—Nereden senin oluyormuş, para verip biletimi aldım.
Burası da boştu, niye kalkayım?"
—Bak arkadaş, su levhaya dikkat etsene burada -milletvekillerine aittir'- diye yazıyor.
Ben milletvekiliyim, sen kimsin?"
—Hadi oradan be...
Sen milletin vekili isen ben de asliyim.
Milletin asli varken, vekilin ne işi var! "