MABEDLERDE, ADAP VE EDEP ŞARTTIR…
Önce edep diyelim!.. İslam’daki tanımı.. Güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, haya, nezaket, zarafet gibi anlam ve manaları içerir.. Her müslümanın; yaşam ahlakının çerçevesidir!..
Adap ise, bulunduğunuz ortamın geleneklerine, değer ölçülerine, ilkelerine kudsiyetine ve ulvi kimliğine, ahlakın ve inancın hoş gördüğü, hal ve hareketlerde bulunmak!…
Aslında, edep ile adap aynıdır. Deriz ya; bir elmanın yarısı.. Ruhları birdir.. Yeter ki, inanç noktasında farklılaşmasınlar..
***
Ne diyoruz… Her yerin, mekanın, ortamın kendisine özgü “edebi ve bir adabı söz konusudur..” Kural, saygınlık ve uyulması gereken, muaşerete ihtiyacı vardır..
Günlük hayat içerisinde, okul mu, hastane mi, ev mi, işyeri mi, çarşı pazar mı, hatta hapishane mi?… Hepsi için beşerin uyması elzem olan, adap ve kurallar vakidir…
Biri ötekine uymazsa da; özünde kural ilkeleri vardır.. O kural ikmal edilirse; güzel ve ahlaklı olur?.. Eğer o kural ihlal edilirse, güzel olmaz, ahlaksızlık ikmale gelir..
***
Camilerimizin de mescidlerimizin de, türbelerimizin de, inanç ve iman şuurunu ruhunda taşıyan mabetlerimizin de; kendisine has kaide ve kuralları vardır..
Ki hassasiyeti en üstün seviyede olan bu mabetlerdeki adap ve edep her kişi için, olmazsa olmaz; uyulması zaruridir..
Uymayanı da uyarmak elzemdir?.? Tabi kaide ve kurallara uyularak, güzel ahlakla nezaket gözetilerek, edep ve adap anlatılarak, eğitilmelidir?
***
Ne yazık ki, kadim Diyarbakır’ımızda özellikle de turizm” mevsimine girdiğimiz şu dönemlerde yerli ve yabancı turistler noktasında büyük bir adap ve edep zaafiyetleri yaşamaktayız…
Beşinci Harame-i Şerif olan Sur ilçesindeki Ulu Cami.. Yine İçkale’deki Hz. Süleyman Cami.. Kurşunlu, Behrampaşa.. Eğil ve Ergani’deki Zülküf Peygamber türbeleri dahil..
Maalesef “edep ve adap” içeren kaide ve kurallarda hala bir mesafe katetmediğimizi görüyoruz… Uyan yok..
***
Camiye gelen turistlerin ekseriyeti, giyim-kuşam edeblerine riayet etmeden en ön saflara kadar gidebiliyorlar. Caminin avlusunu bırakın, namaz kılınan bölümlere girebiliyorlar..
Cami girişinde, Türkçe, Kurmanci, Zazaki, Arapça, İngilizce ve Rusça dillerinde ziyaret adabına ilişkin bilgilendirmelere rağmen..
Özellikle bayanların başörtüsü ve elbise konusunda hem cami içinde hem de bahçesinde dikkat etmesi gerektiği uyarısı bulunurken..
***
Lakin, birçok yerli ve yabancı turist, bu uyarılara aldırış etmeden uygunsuz kıyafetlerle cami bahçesine giriyor.
Tüm bu edep ve adap sınırlarını aşan, camii edeplerini çiğneyen turistlerin ihtar edilmesi, ziyaret mahalli sınırının biraz daha geri çekilmesi ve turistlerin ön saflara kadar akın etmesinin engellenmesi elzemdir.
Bu konuya ihtimam edilmediği takdirde özellikle Ulu Cami tüm müştemilatıyla manadan, edep hadlerinden uzak, cümbüşe kurban edilir ve onun biricik ruhu kadar, her gören müslümanın akidesini incitir..
***
Demem o ki, bu rezalete, bu edepsizliğe, bu hayasızlığa önlem alınması ve çözüm üretilmesi gerekir.. Ki Cami cemaati, bu tür manzaralarla karşılaşmaktan dolayı infial içerisinde..…
Nitekim cami cemaati, taleplerini ilgili kurumlara iletmek üzere geçtiğimiz hafta sonu imza kampanyası başlattı. Cami cemaatinden Ömer Faruk Gül “Bayanların uygunsuz giyimi var, camiye hürmet etmiyorlar."
Gül, ilgili ve yetkilileri sorumlu olmaya davet ederken, Meryemana Kilisesindeki uygulamadan örnek veriyor.. Ve diyor ki; “Kiliseye uygunsuz kıyafetle girilemiyor. Oradaki papaz buna müdahale eder ve asla müsaade etmez. Bize ne oluyor?
***
"İmza kampanyası" başlatan cami cemaati “sadece Ulu Cami için değil, Hazreti Süleyman ve Eğil'deki peygamber makamları içinde aynı talepler geçerl diyor..
Önerileri var.. Çözüm olarak caminin her iki kapısına görevli bırakılsın.. Bu kapılarda tesettür kıyafetleri bulundurulsun. Gelen ziyaretçi buradaki tesettür kıyafetlerini giyerek camiye girsin.. Özetle tek talep bu..
“Gayri müslümlerin camiye gelmemesi gibi” bir düşünce ve anlayış içerisinde olmadıklarını ifade ederken edebe aykırı bir şekilde camiyi ziyaret edenlerin bazılarının bilinçli olarak hareket ettiğini söylüyorlar..
***
Caminin avlusunda sigara içenlere de seslenen cemaat, "Camilerin avlusunda sigara içenlerden rica ediyoruz. Evinin odasında sigara içemediğin gibi camide de içme. Sigaranı içtikten sonra izmaritini yere atman İslam'a aykırı olan hareketlerdir."
İstanbul'dan Ulu Camii ziyaretine gelen yerli turistlerin de gördükleri manzara karşısında tepkili oldukları görülüyor.. Ne diyor, Aydın Gökkaya..
“Her yerin bir kuralı vardır. Burası bir ibadethanedir, usulüne uygun ziyaret edilmesi gerekir, sokaktaki gibi açık girilse olmaz. Girişlerde başörtü ve uygun giysi verilip o şekilde içeri alınmalılar. Bunu kabul etmiyorlarsa ziyareti yapmamaları gerekir."
***
Evet, Adap ve Edep başlığı altında, tarihi mabetlere gelen yerli ve yabancı turistlerin uymaları gereken “kaide ve kuralların” yarattığı, negatif duruma karşı, ilgili ve yetkili kurumların ivedi ve hassasiyet gözeterek, meseleye “kalıcı çözüm” getirmeleri gerekir..
Aksi taktirde, nahoş hadiselerin yaşanması içten bile değil.. Ki ne diyor cami cemaatinden biri.. “Biz uyardık, bizi taciz ediyor diye şikayette bulundular..”
***
Gelirsek, biraz da cami cemaatine dokunalım, iğneyi batıralım…. Bir kere müslümanın özünde; edepli, görgülü, nazik, kibar, güler yüzlülük var.. Yukarıda edep ve adap ile hayanın kısm-i olarak muhtevasını aktardım.. Ki, insan ile hayvanı birbirinden ayırt eden en büyük faktör; “edeptir..” Onun için cami adabına uyulmalı..
***
Nitekim kainatın sahibi Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle emrediyor.. “Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde temiz
ve güzel elbiselerinizi giyinin”(Araf Suresi, Ayet 31)
***
İşte cami adabından bazıları..
BİR.. Camiye sağ ayakla girilir. Çıkarken de önce sol ayağı dışarıya atarak çıkılır. Camiye giren namazı bekleyenlere selâm verilir. Camiye girince ön safa durmalıdır. Peygamberimiz buyurdu ki: En hayırlı saf, ilk saftır. Camiye giderken ve cami içinde konuşulmamalıdır. Cemaatle namaz kılındığında saflar sık tutulmalıdır. Eshab-ı kiram safta çok sık durduğundan elbiselerinin omuzları eskirdi.
***
İKİ?..Saflar oluşturulurken imamın hizasından başlanarak sağlı-sollu oluşturulur. Namaz kılanların önünden geçilmemelidir. Camide, ibadet vakitlerinde sessiz olmaya dikkat edilmeli ve güzel bir şekilde oturmalıdır. Cemaatle namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Kötü kokularla kimse rahatsız edilmemelidir. Efendimiz buyurdu ki: Sarımsak yiyen, kokusu gitmeden mescidimize yaklaşmasın, insanın rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur.
***
ÜÇ… Mescitlere girildiğinde kerahat vakitleri dışında iki rekât “tahiyyetü’l-mescid” (câmiye hürmet) namazı kılmak Hz. Peygamber’in sünnetidir. Camiye giren kimse, ikamet okunup farza başlandığını görünce, hemen imama uymalıdır. Çünkü cemaatle namaz kılınırken sünnet kılmak mekruhtur. Camiden Allahın huzurundan kaçıyormuş gibi itişip kakışarak dışarı çıkmak, ayakkabıları başkalarının üstüne-başına sürmek İslami nezakete uygun değildir.
***
BÜYÜK BİR HADSİZLİKTİR!..
Bu logoya, iki kelam etmesem olmazdı!.. Hele ki, mabetlerimize karşı sergilenen “edepsizlik ve hayasızlığı” kaleme aldığım, zaman dilimi içerisinde bu mevzunun, ikmale gelmesine sessiz kalamazdım… Her ne kadar Feyzi İlhanlı bizatihi kendisi arayıp, Diyarbekirspor ismiyle ve kendi logosuyla, mücadele etmeye devam edeceğini söylese de.. Yazılı açıklamayla da, kamuoyunu bilgilendireceğini ifade edip, açıklamalarda bulunsa da. Kendinin bir art niyetinin olmadığının altını çizse de!…
***
Şunu ifade etmek isterim ki!.. Mezopotamya ismine karşı değilim.. Öyle inanıyorum ki, kimse de karşı çıkmaz.. Çünkü isim, yaşadığımız coğrafyanın tarihsel kimliğini içermektedir.. Kutsallığı, tartışılmazdır.. Ancak, Diyarbekir ismi de bir o kadar, önemli ve değer ölçüsüne sahiptir.. İki isim birbiriyle yarıştırılamaz, yer değişikliğine gidilmesi de hadsizliktir..
***
Kaldı ki, Diyarbekir ismini Mezopotamya olarak değiştirmek, talep etmek siyasi mülahazaları ikmal eder.. Sosyolojik noktada ideolojik fikriyatlar öne çıkar.. Yani “kaş yapalım derken, göz çıkarma” meselesi olur.. Kent özelinde değil de, ülke genelinde angaje edici olur.. Neyse ki; isimden dönüldü.
***
Gelirsek, Mezopotamyaspor’un sembolü olan logoya.. Denir ya, tam bir fecaat.. Ki, isim üzerinden yaratılan “siyasi ve ideolojik” infialin ana sebebi de, bu logo ve içerdiği figürler.. İrdelediniz galiba.. Logo tamamen, Ermenistan Ordusu’nun resmi, logosu.. Bir iki oynama olsa da; tıpatıp benzeri..
***
Özetle, milli ve manevi değerleri küçük düşüren, Diyarbekir’in kadim ruhunu zedeleyen, bu davranışı telin ediyorum.. Ki kentin bütünü bunu telin ediyor, kınıyor.. Ve diyorum ki; düşüncenin, fikrin, söylemin her türlüsünün özgürce ifade edilmesine evet, ama velakin hadsizliğe asla tahammül edilemez..! Nokta..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Ya söylenecek sözü olmalı insanın, ya da susacak edebi!…