Maneviyatınız yeterdi, ama yoktunuz

Evet,

"Niye yoktunuz", soruma cevap verin?

Ey bay ve bayanlar.

Diyarbakır'ın,

Tanıtımı, imaj yeniliği, İnsani ve kültürel değerleri açısından.

Pazarlama.

Ve tanıtım fırsatı olan, EMİTT fuarındaki standına, "neden katkı" sunmadınız?

Zenginliğine,

Zenginlik, kültürüne, kültür kazanımı sağlamadınız?

Öncelikle,

Fuar'ın ikinci günü organize edilen, Diyarbakır galası.

Burda;

Gaye Diyarbakır'ın "insanı ve kültürel" değerlerini öne çıkarmak.

Örf, adet, gelenek ve göreneklerini, "yansıtma" gayesiyle yapıldı.

Ama ne;

Garip ve yürek burkan durumdu ki; "kimse yoktu?".

Var olan da;

Diyarbakır'dan fuar için, zorunlu olarak gelenlerdi!

Başkada kimse yoktu.

***

Biz,

Diyarbakırlıların deyimiyle, "biz bize çaldık, biz bize oynadık".

Peki,

Diyarbakır kütüğüne kayıtlı, "nüfus cüzdanını" cebinde taşıyan, enva-i kulvardaki sanatçılarımız.

İstanbul'da,

Bulunan Diyarbakır eşrafları, tanınmış, tanınmamış simalar, firmalar, isimler.

Neden ve niye yoktunuz?

Davet edilmedik.

Ya da davet ettikte gelmediler gibi gerekçelere benden prim olmadığı için; diyorum ki nerde Diyarbakırlılığınız?

***

Yeri gelince.

Belki argo bir kelime olacak ama olsun; "mangalda kül bırakmazsınız" İcra ettiğiniz; "iş ve meşguliyetle" alakalı.

Ve eklersiniz; biz Diyarbakırlıyız diye.

Hal-i durumunuzdan şüpheliyim.

Yanı başımızda;

Şanlıurfa standı vardı, berisin de Malatya, Elazığ; "şen şakrar" geleni de, gideni de.

Soruyorum;

Ses sanatçıları arasında, Diyarbakır nüfus cüzdanını taşıyan tek kişi, Bedri Ayseli mi?

Ya da,

Mahalli sanatçılar Ali Aktaş ile Dilek Alparslan mı?

Yok.

Ama onlar, 4 gün boyunca bir an olsun, "sıvışmadılar".

Söylediler, söylettiler.

***

Buradan;

Ünlerine yeni ün katkısı sağlamamak gayesiyle, isimlerini vermiyorum, "o kimliğe" sahip olanları.

Sahne almaktan, imtina ediyorsanız, bari bir ziyaret edeydiniz de; "hoş geldiniz" diyeydiniz?

O şöhretinizin(!) rüzgârıyla, Diyarbakır standı daha bir şenleneydi.

Diyarbakır eşrafları.

İş adamı ve tanınmış simalar, sizler de dâhil olaydınız biz de derdik ki; "İşte paydaşlığımız"?

Ama yok!

Bir dostun ifadesiyle; "her şey para değil?".

Paranın satın alamadığı bir değer vardır; "O da maneviyattır".

Zaten;

Diyarbakır'ın kendini tanıtma ve pazarlamada yaşadığın en büyük sıkıntı ne yazık ki bu "maneviyattır".

***

Gördüğümüz;

İl Valisi, Belediye Başkanı.

Bir iki de gönüllü; "meslek" grubu.

Dicle Üniversitesi ve Karacadağ Kalkınma Ajansı.

Diyarbakır'daki,

Turizmle alakalı birçok katman da, "sahiplenmedi", fuarı ve yeni kazanımları elde etmeyi.

Turizm derneklerimiz.

Bu iş ve işleyiş; "onların" alanı iken, "esamileri" okunmuyor.

Turistik oteller.

Yıldızı bol olanlar, "üç otelin" dışında, kimse eleman bulundurmadı.

Farklı,

Mekânlarda bir ikisi stant kurmuş, "ama Diyarbakır'ı sembolize eden" tek bir, görüntü ve yapı yok.

***

Meslek grupları.

Bir kaçını gördük o da; "dostlar alışverişte" görsün.

Siyasilerimiz.

Bir önceki yazımda; ifade etmiştim.

Bir tek;

Galip Ensarioğlu'nu, ikinci günde, o da Diyarbakır Galası bittikten sonra, geldi.

Dediğine göre; "uçak rötar" yapmış, yoksa galaya yetişecekmiş?

Diğer 10 milletvekili yok. Düşünce, üreten isimler deseniz onlar da yoktu.

Mesela;

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, her ne kadar fuarı karışık gezdiyse de.

Diyarbakır standına uğraması.

Bizlerle hasb-i hal etmesi, güzeldi.

***

Hele hele,

Diyarbakır ahalisine bol bol selam söyleyen İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu.

Eşi Gül Mutlu'yla birlikte gelmesi.

Standa oturması,

Onunla mülakat yapmamıza imkan tanıması.

Bir de;

İl Valisi Mustafa Toprak'la birlikte, Söz TV’nin isteğiyle;

Bedri Ayseli'nin seslendirdiği, "Kırklar Dağının düzü" türküsünü, "çıplak sesle" okumaları.

Gıpta edici.

Gönül dostu bu, dedirtti.

***

Malum,

Diyarbakır "inanç ve kültür" turizmiyle, kendini "marka" yapmalı.

Bunun için de;

Öncelikli olarak, "Tur ve Seyahat Acenteleriyle" diyalog kurulmalı.

Çünkü en büyük eksikliğimiz bu.

Onlarla;

Sağlanan sıcak temas, ikna ve cazip kılıcı, "işbirliğiyle", bu katkı geliştirebilinir.

Bunun için de;

Diyarbakır'ın "turizm" alanındaki, 40'a yakın mesleki grubunun, koordinasyonu gerekli.

Ama bunu sağlayacak, tabir yerindeyse "adam dahi" yoktu.

***

Bu konudaki eksikliği;

İl Valisi Toprak.

Ve Belediye Başkanı Osman Baydemir, bizlerin de fikriyle, görerek bir karar aldılar.

Önümüzdeki günlerde;

Tur ve Seyahat Acentelerinin, "temsilcilerini", Diyarbakır'da ağırlayacaklar.

Bu vesileyle;

Diyarbakır'a "turist" akımını, günü birlik değil, "gecelik ve bir kaç günlük", geziyle, bütünleştirmek.

Sonuç itibariyle;

Bizim en büyük eksikliğimiz, "varlık içerisinde fakirliğimizin" tek sebebi var.

O da; tarihi cennet bahçemizi, mekânlarımızı, yerlerimizi, surlarımızı "tanıtmamamızdır".

Birçok şey yapıyoruz.

Ama işte bu pazarlama başarısını bir türlü icra edemiyoruz.

***

Yoksa;

Diyarbakır yerli-yabancı 250 bin turiste layık bir sayıda mı, yok?

Ne demişler;

Daha bizim çok ama çok çalışmamız, bu meyanda koşturmamız gerekiyor.

Tabi bunun yanında;

Diyarbakır'a yeni turistik otellerin yapılması şart.

Bir de;

Kültürel değerlerimizin, tarihi yapılarımızın "her alanda", güvenilir, temiz ve cazip olması lazım.

Ki turist, "gönül huzuruyla", gelip, gidişinde yenilerini getirsin.

Öyle,

Kapkaçı mağduru olmak.

Sur dipleri, çöplük içerisinde "burun deliklerini" sızlatan,

Korku ve endişe içerisinde olmak.

Bunları aşmalıyız.

***

Eğer bunu yaparsak;

Bilesiniz ki, "bacasız" fabrika diye tabir ettiğimiz Turizm'de, Diyarbakır "şaha" kalkar.

Yeter ki;

Sistematik bir koordinasyon ve diyalog sağlanabilinsin.

Tabi,

Fuar süresi içerisinde, gördüğüm bir arıza hal vardı.

"Kurumsal" çekemezlik. 

Bunların artık aşılması lazım.

Ne diyeyim; bir EMİTT fuarını şu tabloyla, "sonlandırdık" tabi ki, "ders-i ibret" alarak.