MEMLEKETİN AYNASI DİYARBAKIRSPOR (!) - 2

"Bi dokun bin ah işit misali"! İşte öyle bir hale gelmişiz.

Diyarbakır ahalisi dertli. Çileli ve mevzulardan muzdarip.

Ama "suskun" değil. Dün çok sayıda telefon aldım. Hani derler ya; "arayan arayana"!

Telefonlar susmak bilmedi. Aldığım maillerin ise haddi hesabı yok.

Mevzuu da aynı; "Diyarbakırspor"! Sohbet ettiğim her kişinin ilk lafı;

"Eline, kalemine, diline sağlık."

***

Bu sözler karşısında duygulandığım kadar çok da sevindim.

Tabi; düşünce dünyasına da dalmadım değil. Bir yazı bu kadar etkili olabilir diye?

Ama beni en çok etkileyen; "ahalinin" uyumadığıydı.

Yani; Diyarbakır artık suskun, içine kapanık. Her şeyi kabul eden, içinde tutan değil. Hassas, titiz, gören, duyan ve bilen.

Sorgulayan, soruşturan, olabilecekleri sezen. Bilinçlenmiş, ne istediğini bilen. 

Kısacası; kent noktasında sahipsiz olsak bile. "Ahali olarak" sahipsiz değiliz.  Biz varız. Suskun olsak bile" diyor.

***

Birileri artık "Diyarbakır'ı sıçrama" tahtası görmesin.

Gelen-gidene "borç mirası" bırakmasın. Bırakılanı da; "sorgusuz-sualsiz" aklamasın.

Diyarbakırspor'un "sahibi de, gönüldaşı da" bizleriz.

Bizlerin "gönül emeğini", maddi desteğini "kimse" yemlik yapmasın.

Ve daha sayamadığım onlarca; "yapılmasın-la" başlayan sözcükler.

Ama ne hikmetse; "mevzuunun" muhataplarından çıt çıkmadı.

Ne şuan "kervanı" yürütenler. Ne de daha önce kervanı yürütenler.

Arayan olmadı. Zaten arayacak "yüzleri de" yok.

Olmadığı için de aramamışlardır. Arasalar da; "ne diyebilirler ki".

Çünkü mevzunun ne savunacak yanı, ne de "üretilecek" bahaneleri yok.

***

Sonuç itibariyle; Dünkü yazımda ifade ettim.

Diyarbakırspor'un içine düştüğü "bedbaht" durumun ne kadar vahim olduğunu.

Detaylarıyla zikrettim. Önümüzdeki günlerde "nelerin olabileceğini"!

Yeni bombaların, yeni sorunların, yeni tahribatların gelişebileceğini.

Ligden düşebileceğimizi. Futbolcuların "topluca" kenti terk edebileceğini.

Anlayacağınız; "gırtlağa" kadar batık bir vaziyette.

***

Hafta sonu ertelenen kongre yapılacak. Sanırım yine aday çıkmayacak.

Çünkü şu anda öne çıkan bir oluşum. Ya da ben varım diyen yok.

Aldığım duyumlara göre; "yönetimde" yer alan bir kaç kişiye; "işi götür" denilmiş ama henüz ikna edilmiş değiller.

Benim bi çağrım olacak. Ki her zaman da ifade etmekteyim.

Bugün Diyarbakırspor "sorunlar yumağıyla" gırtlağa kadar gelmiş.

Boğulma aşamasında.

Ki; dün sevdiğim bir dost ta aynı düşünceyi paylaştı.

Diyarbakırspor "üzerinde" oynanan oyunların bertarafı için "temiz eller" operasyonu şart diye.

***

Öncelikle; Diyarbakırspor "parasal yönde" nasıl bir borç batağında.

Kim alacaklı, kim alacaksız? Tek tek, kişi ismi zikredilerek. Ne vermiştir, bugün ne istiyor?

Ya da kim ne vermiştir, ne kadar almıştır?

Devletin, şahsiyetlerin "alacakları" ne kadardır?

Hangi dönemin borç’u; hangi kişiyle artmıştır?

Kim faiz uygulamış, kim repo misali borç para vermiştir.

Ve de tahsil etmiştir.

Tüm bunlar aleni bir şekilde "ortaya" konulmalıdır.

Her ne kadar; "göstermelik" kongrelerde bir kaç elin inip kalkmasıyla "aklama" gösterilmişse de;

"Hukuki" nizamda; aklama yapılmış sayılmaz.

Onun için de; "Temiz Eller" duruma eğilmeli.

Zaten; ilk devre bu hafta sona eriyor. Bunla alakalı zaman fırsatı var.

***

Hatırlarsınız; Diyarbakırspor'un Süper Lige çıktığı dönemden bir dönem öncesini.

Merhum Gaffar Okan'ın Diyarbakırspor üzerinde geliştirdiği "temiz eller" harekatını.

Kimse kırılmasın. Kimse de gocunmasın.

Bugün eğer hepimiz Diyarbakırspor'un "düştüğü" durumdan dertliysek.

Muzdaripliğimizi de dışa vuruyorsak. Her ortamda; dertleniyorsak.

O zaman; gelin hep birlikte "önce kurumsal" olarak Diyarbakırspor'u "aklayalım"!

Sonra da; kentin ahalisine, kanaat önderlerine, para babalarına; sporseverine.

Yönetime gönül bağlayan şahsiyetlere; "gelin işte size tertemiz bir kulüp, tertemiz bir takım".

Her şey şeffaf.

***

Şiyar Mehmetoğlu'nu birden hatırladım.

Daha bir kaç yıl önceydi.. Ben adayım dedi, parasal destek sağladık.

Ertesi gün; "onlarca kişinin" de ayaklanmasıyla Diyarbakırspor'un borcu "o günün" parasıyla 30 trilyon denildi..

Hem eski yöneticiler, hem mevcut yöneticiler, hem de o günün devlet erbabları.

Ne oldu; Şiyar "arkasına" bakmadan Diyarbakırspor'dan uzaklaştı.

Bir daha Diyarbakırspor'un adını anmadı..

Belki birilerinin gönlünden geçiyordur Diyarbakırspor'a Başkan adayı olmak.

Ama korkuyor. Yarın önüme "şişirilmiş borç defteri" koyabilirler diye?

Onun için; Temiz Eller kaçınılmaz bir fırsat.

Çünkü ak ile kara ortaya çıkmadıkça; flulaşan ortamda kimse kimseyi görmeyeceği gibi.

İtibar da etmez.

İtibar ve güvensizliğin olduğu ortamda da; Diyarbakırspor'un bugünkü hali olur.

Kıssadan hisse; gelin Diyarbakır'ın aynası olan Diyarbakırspor'u yeniden inşa edelim.

Zararın neresinden dönülürse kardır misali.