MEZHEP SAVAŞI KİMİN İŞİNE YARAR?!!..
Elbette ki, İslam coğrafyasında egemen olmak isteyen, küresel güçlerin işine yarar?!.. Onların nam-ı hesabına faaliyet gösteren, aparatlara gün yaratır!.. Ve tabi ki, şer oluşumlara mekan!… Tarihin derin sayfaları şahittir, bu minvaldeki olup-bitenlere!!!..
***
Dönemsel olarak İslam dünyasının, mezhep çatışmalarıyla, nice iç savaşlar yaşadığı herkesin malumu!!!.. Ağır bedeller ödemiştir.. Ülkeler, milletler birbirinden koparılmıştır?! İslam dünyası için mezhep çatışması bizar olmuş kaotik hadiseler zincirine sahiptir!!. İç kaos ya mezhep ya da ırkçılığı körüklemiştir!..
***
2012’den buyana, Suriye’de yaratılmak istenilen iç çatışmaların özünde işte böylesi bir fitne ve provokasyonun yattığı tartışılmazdır.. Hep söyleyip durduk!.. Ki arşiv dolu!.. Esed rejiminin yıkımından sonra da “eli kulağında” diyerek, Baas artıkları, İran ve İsrail, ABD beri yanda Avrupa’nın kimi ülkeleri su uyur, düşman uyumaz kabilinde ateşi körükleyeceklerdir diyerek, not etmiştik!..
***
Ne hazindir ki, korkulan oldu!… Biz demiştik sözü yine ikmale geldi.. Şeytani plan çok kısa bir zaman dilimi içerisinde, uygulamaya konuldu, düğmeye basıldı!!.. Esed rejiminin artıkları olan Nusayrilerin yaşadığı Lazkiye ve Tartus’ta, geçtiğimiz hafta başlayan, başlatılan olaylar, korkunç ve vahşi bir şekilde kan akıttı.. Şimdiden sivil katliama dönüştü.. 800 kişinin ölümünden, binlerce kişinin de yaralanmasından söz ediliyor..
***
Hal-i durum, hem içte, hem de uluslararası arenada, büyük kaygı, korku, endişe ve paniğe yol açtığı gibi, Suriye halkı da şok içerisinde ne oluyoruz” diyorlar?!!!.. Suriye yeniden iç savaşın bataklığına mı, sürükleniyor?.. Mezhep çatışması mı başlıyor? gibi, soruları ikmale getiren katliamlar, elbette ki, dehşetli bir şekilde kaygı üretici bir gerçektir!!..
***
Suriye yönetiminin, olayları kısm-i olarak bastırdığı bildiriliyor…Ancak ateş sönmüş değil.. Bilakis içte ve dışta körükleyen var?.. Her ne kadar- DEAŞ terör örgütü Sünnileri temsil etmiyorsa, Şebbia ve türevleri de Şia’yı temsil etmiyor, denilip durulsa da, iki aks üzerinde yaratılan çatışmalar, Suriye halkının bütünlüğünü hedef almaktadır?
***
Irak’ın bölünüp parçalanması, Suriye’deki istikrarsızlık!.. İç çatışmaların yarattığı kaotik ortamla, ülkelerin terör örgütü yapıların, üreme merkezi haline gelmesi!.. Tüm bunların demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik, hak, hukuk, adalet gibi kavramların libası altında, kurtarıcı kimliğiyle çöken küresel güçlere gün doğurmaktadır!!!
***
Bu kulvardan yükselen sesler var!.. Türkiye’deki kimi muhalif kesimler dahi olmak üzere, konuşuyor.. Suriye’ye uluslararası güçlerin, müdahale etmesi gerekir diye!?.. Olup-bitene Türkiye’yi karıştırmak isteyenler bile var.. Onun için, Türkiye’nin iç barışını, bu eksende bozup, dağıtıp, kaosa meyil edici güçlerin, provokasyonlarına karşı da uyanık olması lazım!..
***
Aman ha aman dikkat!.. Sağduyu ve aklı selim, olayları okumalı, görmeli, değerlendirmeli!.. Siyasi alevicilik, siyasi sünnicilik bilinmeli ki, mezhep çatışmasını körükleyen, zemin yaratıcı kirli bir anlayıştır.. Aynı zamanda ırkçılık, radikal milliyetçilik de.. İşte bu anlayış ve fikre karşı, zerre-i miskal, meyil edilmemesi gerektiği gibi; körükleyenlere de taviz verilmemeli!…
***
Şam hükümeti, olayları yatıştırmak için hal-i hazırda attığı adımlar, doğru bir mecrada gidiyor.. Olayları araştırmak üzere, komisyon kurduklarını açıkladılar!.. Tabi beklenti, özellikle Suriye halkı açısından sivil katliamlara yol açan, her kim olursa olsun, yakalanmalı, yargı önüne çıkarılarak, en ağır cezaya çarptırılmalı!… Tekrarına, imkan verilmemeli!
***
En önemlisi de, Lazkiye’de Şam güçlerine karşı yapılan saldırıların müsebbibi olarak gösterilen, Giyas Delle ve Esad rejiminin kalıntıları olan, güç ve yapıların da, yakalanarak, halkın vicdanlarını rahatlatan hukuku cezaları almaları sağlanmalıdır!..
***
Şam yönetimi ivedi bir şekilde, Nusayriler, Sünniler, Dürziler, Şiiler başta olmak üzere İslam’ın tüm unsurlarıyla.. Aynı zamanda, ülkedeki Hıristiyanlar, Ezidiler de dahil olmak üzere!.. Tüm dini gruplar ve etnisiteleri, devletin güvencesi altında, özgür, hür bir şekilde, yaşamlarını sağlama alma adına; güven tesis etmelidir…
***
Ve, Suriye’deki iç karışıklığı, istikrarsızlığı körükleme adına, İsrail’in, İran’ın her ne kadar, Şam Yönetimine destek verdiğini deklare ediyorsa da, ABD’nin bu işte ciddi bir ateş körükleyici olduğunun da, farkına varmalıdır!.. Ki İsrail bugün değil, yarım asırdır Suriye’nin bütüncüllüğüne karşı!.. Böl parçala ve yut!..
***
İlk gün dedik, 13 yıllık iç çatışma, 61 yıllık rejimin yıkıldığı Suriye’de, huzurun tesisi, istikrarın ikmali çok kolay olmaz!.. Şıp diye de, sağlanamaz.. Yüksek dozajlı bir meşakket gerekir.. Bu yolda da, sabır, metanet ve sağduyu ile, adil duruşun tesisiyle, üstesinden gelinebilir.. Aksi takdirde, beterin beteri kaçınılmazdır!..
***
NE DİYOR FİDAN…
İran istihbaratının Lazkiye’de cirit attığını bilmeyen yok!?. Ki buradan, Esed dönemindeki askerleri özellikle etkin konumda olanların koordinasyonunu sağlıyor.. Örgütleme, İran’dan!?..
***
İşte bu gerçeğe dair önceki gün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan, anlamlı çağrı ve uyarı geldi.. Dedi ki; “Camınıza taş atılmasını istemiyorsanız komşunun camına taş atmamalısınız…”
***
Vecize içerikli bu uyarı, İran’a “sizin sahada ne yaptığınızı, ne ettiğinizi biliyor ve de farkındayız” demektir.. Tabi ki, Irak ve Suriye’de YPG-PYD’ye de desteği, gözardı edilemez..
***
İran’ın, Türkiye’yi pek haz ettiği söylenemez.. Ki tarih sayfaları açık.. Ortadoğu’da, ABD’nin en gizli ittifak edici müttefik ülkesidir.. Kavga ettikleri görünse de, çıkarlarda işbirlikleri, tartışılmazdır!.. Danışıklı dövüş!..
***
Fidan bunu gördüğü içindir ki, uyarıyor.. Olup-bitene şu an, sorumluluk karinesi içerisinde, devletin tarihsel tecrübesiyle, bakıyor, yaklaşıyor, yorumluyor.. Kaldı bu bugüne kadar, İran’ı istikrarsızlaştırıcı işlerin içine girmiş değil..!! Ama İran öyle değil.. Türkiye’nin en küçük bir hamlesinin, İran’ı ne hale düşüreceğini biliyoruz!
***
Sonuç itibariyle!.? Suriye’de hal-i hazırda yapılmak istenilenin özeti şu.. Bir yandan mezhepçiliği, bir yandan da etnik milliyetçiliği kışkırtarak dış müdahale ihtimalini canlı tutmaktır.. Böylesi bir uğraşın ve çabanın söz konusu olduğu tartışılmazdır..
***
İşte buna karşı, stratejik bir uyanıklık içerisinde olunması gerekir!.. Aksi durum; bizi bize kırdırıp, yakıp-yıktıracaklar, elin gavurunu da egemen kılacaklar!?!..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Küçük olaylar, büyük gerçekleri değiştiremez!…