MİRAÇ VE DOKU KAYIPLARDA!…
Önce, Gülistan Doku!.. Üniversite öğrencisi..
Erganili..
Tunceli'de öğrenim görürken, "kayıplara" karıştı..
5 Ocak'tan bu yana , kendisinden bir iz yok!..
226'ncı gününde, bulunmasına yönelik "arama" faaliyetleri ikinci bir emre kadar durduruldu..
Gerek suda, gerekse de karada yürütülen aramalar, artık yapılmıyor..
***
Doku için ilk gün, buradan ifade etmiştim..
Doku'nun "sıra kadem" basmasındaki sır ve gizem; "erkek" arkadaşı diye ifade edilen Rus kökenli şahısta saklı!..
Ama ne hikmetse; soruşturma, sorgulama, inceleme ve tahkikat, bu eksenin dışında yürütüldü..
Ne diyor kız kardeşi..
3ya öldürüldü, ya da bir yerde alı konuluyor?”
Görünen o ki; Doku da "gizemli kayıplar kervanına" katıldı?..
***
Gelelim; Miraç Çicek'e..
Diyarbakır'dan Dicle ilçesine, ailesiyle Bayram ziyaretine gitti..
İlk gün, denir ye yer yarıldı yerin dibine girdi misali; kayıplara karıştı..
Birileri gözaltına alındı, son görenlerin ifadesine başvuruldu, 15 gün süreyle "dağ, taş, bayır" taranarak arandı..
Ama hiç bir ize, rastlanılmadı..
***
Ne var ki, iki haftalık aramadan sonra ikinci bir emre kadar "arama ve tarama" faaliyetlerini, durduruldu..
Tüm ekipler, köyden çekildi?..
Ki bir önceki yazımda, Miraç'ı ne olur bulun diye, seslenip, Anne Firdevs'in çığlığını sizlere aktarmıştım..
Ne diyordu annesi..
“Ya ölüsünü, ya dirisi bulun?”
Ama kime dersin?..
Görünen o ki, Miraç'ta "gizemli kayıplar kervanına" katıldı?..
***
Her ne kadar; "ateş düştüğü yeri yakar" diye bir söz var ise de!..
Devlet-i Âliye açısından, Dicle'nin kıyısında "ayağı burkulan kuzundan da sorumludur, hukuku ve ilkesiyle" hareket etmelidir…
İşte, Doku ve Miraç için; "vicdan muhasebesi" noktasında, not düşüyoruz..
Vaziyet, vicdani ve insani, izanı şekilde; "içinize" siniyor mu?..
***
GEL DE SÖYLENME!
Bu resim, önceki gün Diyarbakır'da çekildi!..
Merkez Yenişehir İlçesi PTT şubesinin önü..
Kadınlı, erkekli, "PTT'de işlem yapmak" üzere, gelinmiş!..
Görüntü "Pandemi" noktasında, dehşet verici..
Vahim, korku ve ürkütücü, endişe yaratıcı..
Denir ya gel de söylenme, çığlığı, feryadı, isyanı bastırma!!!…
Doğrusu, Diyarbakır'ın özeline dair, söylenecek söz pek ifade etmiyor gibi!..
Bir halk deyimidir..
"Bir musibet, bin nasihatten evladır.."
Galiba bizdeki durum da böylesi bir "evlayla" ne haliniz varsa, görün demekle noktalanıyor…
***
Sağlık bakanı "avazı" çıktığı kadar bağırıyor..
Diyarbakır'daki ilgili ve yetkililer, söylenip duruyor..
Bilim Kurulu üyeleri..
İl Pandemi Kurulu üyeleri..
Sağlık müdürü..
Ki bir çok meslektaşım benim gibi; "yapmayın etmeyin, Allah rızası için, kendinizi düşünmüyorsanız, ailenizi, eşinizi, dostunuzu, çocuğunuzu, babanızı, annenizi düşünün" diye, yazıp durmamıza rağmen!…
Kime dersin?
***
Bakar mısın?
Dib dibe, burun buruna, omuz omuza!!..
Sosyal mesafe yok..
Kural kaide yok..
Kiminde maske var, kiminde maske çene dibinde..
Kiminde de, yapmacık maske!..
Hal bu iken, Diyarbakır'da "vaka patlaması" yaşanmasın da ne yaşansın?..
İşte, hastaneler tıklım tıklım.?
Sistem çökmüş durumda..
Yoğun bakım artık "sırayla..!"
Yeni yeni yoğun bakım üniteleri açılıyor..
Artık virüs "tiye" alınarak, Covid 19 değil de, Covid 21 deyip, Diyarbakır "Wuhan şehri" denilir hale gelindi?
***
Hele ki şu; "düğün konvoylarındaki" magandalık!… Silah, havaya ateş açmanın şimdi de; yerini "virüsle" ateş almış..
Kavşaklarda..
Işıklarda..
Konvoyun durup "davul-zurna" eşliğinde halaya tutulması!
Trafiği aksatmaları..
Seyir halindeki araçların sürüşünü tehlikeye atmaları!
Vaziyet, saç baş yoluyor..
Azıcık samimiyet ve ciddiyet olsa!
Ancak ne arar?
Allah sonumuzu hayreylesin!?
***
"GÜL" ÇATISI, BİLİNMEZ DENKLEM!..
Önce CHP'nin "Başkan Adayı" kulvarına girelim!..
Gelişmelere odaklı; "çıkabilecek" engeller ne olabilir?..
Şöyle ki.. Kılıçdaroğlu'nun kafasında "her kim var ise?"..
Tabi, Muharrem İnce dışında…
Mesela; Abdullah Gül..
Ki Ali Babacan'da olabilir..
Mansur Yavaş..
Ya da, İlhan Kesici, Ekrem İmamoğlu..
Bunlara dair, Kılıçdaroğlu'nun ister "Millet ittifakının" çatı adayı.. İster sadece CHP'nin "kendi adayı" olsun..
İlla ki, CHP'nin içindeki "dağınıklığı" önce çözmeli..
İnce'nin "hal-i durumuna" bir iyileştirme, getirmeli ki; "yol yürünebilinsin?"..
Yoksa gidişat, "tekeli patlamış" kamyon misali, yalpalaya, yalpalaya gider.?
Ta ki, devrilene kadar!?..
Demem o ki İnce'nin "inceden inceye" örülen duvarına; çözüm şart..
***
Diyelim ki, İnce meselesi hal oldu..
Peki, "tüm engeller" ortadan kalkar mı, kalktı mı?..
Hayır..
Çünkü, Meral Akşener faktörü var..
Denir ya, "onu" nereye koyacaksınız!..
Millet İttifakında Akşener, Gül'e dair bir itiraz koyup, "yok ben" varım dese!..
Sahi ne olur?…
Elbette ki, "evdeki hesap çarşıma uymaz" hal alır..
Eee; HDP faktörünü de, unutmamak lazım!…
Millet ittifakında; "yer alır mı, almaz mı" Kılıçdaroğlu'nun "adaylarına" rıza gösterir mi, göstermez mi?..
Akşener ve HDP arasındaki; "buzlar" erir mi, yoksa "tak sepeti koluna mı"?…
***
Hele ki, Akşener Cumhur ve Millet "ittifakına" kendince üçüncü bir blok "nasıl oluşturulabilinir?" düşüncesine girmişken..
Artılarını, eksilerini, getirisini, götürüsünü "kurcalayıp" anketlerle, pozisyon almanın, hesabının "muhasebesine" girmişken!..
Yani gel de çık işin içinden, "duvarın" inşası vaki eken!…
***
Ha bir de, Gül!..
O Kılıçdaroğlu'nun, İnce'ye "gel buraya Muharrem" sözünü, "Gel buraya Abdullah Gül" olarak, içine sindirir mi?..
Bunca yıllık "siyasi kariyerini" seçim yenilgileriyle geçiren Lider'in "iki dudağı arazından" çıkan sözcüğe heba eder mi?..
Bilindiği gibi, Gül "çok sağlamcı" garantili işlere girer..
İhtiyatlıdır..
Bugüne kadar vaki değildir; "ihtirasa" kapılma hali ya da, "siyasi" seyre girişi..
İlla ki, "olursa olur der"…
Bu da, "görünürdeki" yol gidişatına pek de, örtüşme ve uygunluk arz etmiyor..
***
Anlayacağınız!..
CHP'nin Erdoğan'a "rakip" çıkarmaya dair, yol seyri!..
İster sadece CHP yönünde olsun, ister Millet İttifakı yönünde olsun; "aşılması" gereken çok çıkmaz sokak var!…
Bilinmez bir denklem misali; durum!…
İnce, Kılıçdaroğlu ve Akşener'in "önünde" tabiri caizse "takoz" gibi!..
Her türlü; planda illa ki "ekarte" edilmesi gerektiği "düşünülmesi" lazım!..
HDP''yi göz ardı etmiyoruz!..
Salt Erdoğan karşıtlığı, hasımlığı ve kininden dolayı; "gözünü kapatarak" her şeye, ittifaklara "siz ne isterseniz evet" der mi?..
Demirtaş'ın Cezaevinden verdiği mesaj da, "HDP kendisine has politika üretmeli" demesi de, bunun için değil mi ki?..
***
Sonuç itibariyle görünen o ki!..
Kılıçdaroğlu da, Akşener de, İnce'de; "ister adaylık olsun, ister aday tercihi olsun, ister ittifak hesapları" olsun…
2023 seçimleri..
Ki Erken Seçim hesabı yapılsa da…
Bir önceki, "Başkanlık" seçiminden daha yüksek dozajlı "barikatlar, çukurlar, hendekler" söz konusudur..
Kolay değil.. hem rakip cephesinde, hem de kendi iç dokularında, "şartlar zor şartlara" sahip!…
***
Nitekim, "parti tabanı" liderler için sıkça konuştuklarına bakarsak…
Bu hal-i perişanlığı gördükleri gibi, dedikleri de şu!..
"Hiç mi, kendilerine güvenmiyorlar, hiç mi kendi içimizde, tabanımızda, ehliyet ve liyakat sahibi" biri yok?..
İlla ki, dışarıdan, şuradan, buradan değirmenimizi "taşıma suyla" döndürme gayretindeyiz!
***
Selvi bir de; Gül'ü isteyen ve istemeyenler diye, blok belirlemiş..
Diyor ki..
Gül'ü isteyenler..
Deva Partisi..
Saadet Partisi
HDP..
Ve tabi ki- Kılıçdaroğlu…
Gül'ü istemeyenler…
Meral Akşener..
Muharrem İnce..
Ve tabi ki, CHP'nin bir bölümü..
Velhasıl, görünen o ki Erdoğan yine "rakipsiz.?!"
***
GÜNÜN SÖZÜ!
Hey vekiller "şehir hastanemiz" ne oldu?