MUM DANSI, ÇAYDA ÇIRA OLUR MU?
Demiştim ki;
Çayda Çıra Oyunu "hangi ilimizin" ukdesindedir diye?
Elazığlıların mı?
Yoksa biz Diyarbakırlıların mı?
Tabi,
Geçtiğimiz hafta başındaydı, bu "sorgulayıcı" sorumu, sormam!
Malum,
Karpuz Festivali'nde pardon "Kır şenliğinde", Tarım Bakanımız Mehdi Eker dillendirmişti.
"Herkes,
Çayda Çıra Oyununun Elazığlılarla ilişkili olduğunu bilir.
Aslında değildir. Bunun kaynağı, Diyarbakır'dır."
Yani,
Çayda Çıra Oyunu, "bizimdir, Diyarbakır’ındır".
Bunu ifade ederken,
İçi oyulmuş karpuzların içine konan kandillerle Dicle Nehrine bırakılması şenliğinden esinlenerek söylüyor.
Bunla,
Özdeşleştirerek, "Çayda Çıra Oyunu" Diyarbakır'ındır demişti.
* * *
Bilahare,
Elazığ ahalisi, Milletvekilleri ve Ticaret Odası Başkanı "bir ağızdan" "karşı" çıkarak, tepki koymuştu.
Yazılı,
Ve görsel yerel yayıncı kuruluşları da "polemiğe" katılmıştı.
Oyun,
"Mum dansı" oyunuyla özdeşleştiği iddiasıyla, "bize" ait Çayda Çıra oyunu, Elazığ’ın" dediler!
Aynı zamanda;
Birçok mail aldım Elazığlı hemşerilerimin "tepkilerine" ilişkin.
Hatta
Şehir göbeğindeki "Çayda Çıra" heykelinin, "bakımsızlıktan" yıkıldığı.
Yerine,
Nasıl bir "heykel ve kültürel sembol" bırakılacak, diye gelen soruları da yönlendirmiştim; "Elazığlı idarecilere".
Buraya ne yapacaksınız diye?
* * *
Doğal olarak;
Bende ortaya çıkan; "Sahiplenme" çelişkisi üzerine buradan "çağrıda" bulunarak, etkili ve yetkili zevat konuşsun dedim.
Gerek,
Bakan Eker'e ve gerekse İl Kültür Müdürlüğüne.
Ve tabi ki;
Kentin yetiştirdiği edebiyatçı ve bu konuda araştırmaları olan duayenlere.
"Mevzuda" ispat edici bir fikir ortaya koymalarının gerektiğini.
Kaçınılmaz bir hal aldı; "durumu" sahiplenme, tartışmaları.
Tabi;
Bendeki bilgi ve araştırmalar, "kısıtlı" olması nedeniyle de destek istemiştim.
Ve demiştim ki;
7 Peygamberin "kabrini" bağrında tutan yüzlerce sahabenin mekânına ev sahipliği yapan Diyarbakır'a sahip çıkın.
Peygamberler Şehri,
Ünvanını nasıl Şanlıurfa'ya kaptırdıysak.
Şimdi,
Çayda Çıra Oyunu, yarın bakarsın "Bir mumdur şarkısı da" elden alınırsa, şaşırmayın minvalinde, serzenişim oldu.
* * *
Ne hazindir ki;
Her zamanki gibi "duyarsızlık" haliyle, birçok kurum sessizlik gösterdi.
Bekledim,
Birileri konuşur, tartışır, bizi de "bilgilendirir" diye!
Bakan Eker
Bize hitaben değil, katıldığı bir televizyon programında bahsetmiş, "ifadesinin" muhtevasıyla alakalı.
Orada demiş ki;
"Bu ülkenin her karış toprağındaki, kültürel değerler hepimizin."
El hak.
Ama,
Bazı değerler vardır ki, "yöreye" özgüdür.
Onun zenginliği bir ölçüde, "markasıdır".
Nasıl ki,
Diyarbakır Karpuzu "bir marka" ve bir vasıfsa. Çayda Çıra Oyunu da, bir kültürel değer ve vasıftır.
Başkası,
"Sizin vasfınızı" sahiplenir, elden alırsa, kabulü mümkün mü?
Sanırım,
O açıklamaları "yetersiz" ve tatminkar kaldığı içindir ki, "mevzuu" hala tartışılıyor.
* * *
Neyse ki;
Bu vasfın ve markanın tescili mahiyetindeki kanıt ve belge, tarihi dokümanlar ulaştırıldı bana
Daha doğrusu,
Bir dostun "uyarısıyla" duruma vakıf oldum.
Diyarbakır'ın,
Edebiyat ve Kültürel değerleri açısından önemli araştırma ve kitap ile yazıları bulunan.
Sevgili,
Öğretmenimiz Edebiyatçı Mehmet Ali Abakay "hayli" kapsamlı, eğilim göstermiş mevzuuya.
Dokümanlar bana da geldi.
Gecikmeli,
Olarak haberdar olduğum bu "bilgi hazinesini" tüm detaylarıyla, "sizlerle" paylaşmak isterdim.
Ama,
Abakay hocanın düştüğü notun ışığında.
Kapsamlı bilgi,
Yazı ve araştırmalara "www.edebiyatdostlari.com" isimli sitede ulaşabilirsiniz.
"Elazığ
Ve Diyarbakır nerede buluşmaz" başlıklı, makaleyi de okudum.
* * *
Tabi,
Abakay aynı zamanda, "konuyu" gündeme taşımamın ardından bu birikimini, yazarı olduğu yerel gazetemizde de yayımlamış.
Bir de not düşmüş son yazısında.
Diyarbakır'a,
Ve Diyarbakır'ın değerlerine, tarihine ve kültürüne "hazin" duyarsızlığımızı, ifade ederek.
"Çayda Çıra Oyunu,
İçin yaptığımız araştırmada Elazığ'a ilişkin değerlendirmelere katılmamız mümkün değil.
Fakat
Bugüne kadar bizim (yani Diyarbakır ahalisi olarak) sahiplenmemiş olmamızın da affedilecek bir yanı olmadığını belirtirim."
Katılmamak,
Altına imza atmamak olur mu, sevgili Abakay.
Medeniyetlerin beşiği,
Diye övündüğümüz ve gurur duyduğumuz Diyarbakır!
Bugün,
Bir bütünlük içerisinde; "tarihini, kültürünü ve turistik yapısını" yaşayabiliyor mu?
Ya da;
Bunu "bacasız fabrika olarak" gördüğümüz, Turizm açısından, "cazibe" alanı diye bir yaratıcılık ortaya konulmuş mu?
İnanç turizminden tutun da,
Diğer turistik, "mekânlar" olabilme noktasında, "istihdam" hal-i ruhiyatı var mı?
Yok!
Hem de hiç yok.
Varlık içerisinde, yokluk yaşıyoruz.
Çünkü;
Mirasına sahip çıkmayan bir, "duygu" sömürüsüne, mahkûm edilmiş vaziyetteyiz!
* * *
Velhasıl,
Ben burada nokta koyuyorum, "Çayda Çıra Oyunu'nun üzerindeki, polemiğe.
Neden derseniz;
Orta yerde vaki olan gerçek, "Çayda Çıra Oyunu" Diyarbakır'ın.
Bir dostun,
Tebessüm ettiren sözüyle, "Elazığ'da çay var mıdır ki", Çayda Çıra Oyunu olsun.
Onlar için;
"Mum dansı" diyelim, bizim için de "Çayda Çıra Oyunu" diyelim...
Ve böylece;
Herkes bu kültürel değerlerden "kendisine" düşen hakkı almış olur.
Ama,
Bilinmelidir ki, "Çayda Çıra Oyunu" Diyar-ı Bekir'indir.
Bilmem.
Yanlış mıyım?
Yok, itirazı olan varsa, Sevgili Abakay hoca'ya ulaşabilirler.
Çünkü
Durumun vazife bayrağını, ona bırakıyorum.
Ben aradan çekiliyorum.
Lakin,
İşin ehli ve araştırmacısı, söz sahibi, o!
Ben sadece,
Mevzuuyu "tartışma" ve gerçeklerin ortaya çıkması anlamında, gündeme getirdim.
Bundan sonrası; "araştırmacı ve tarihçilere" ait.